16 Ekim 2009
Sayı: SİKB 2009/40

  Kızıl Bayrak'tan
  Sağlıkta ve sosyal haklarda yıkım anlamına gelen SSGSS saldırısı bir yıldır yürürlükte.....
  Sağlık Bakanlığı'nın aşı kampanyası yüzlerce ailenin hayatını kararttı...
Kürt hareketini
tasfiyeye endeksli "açılım" da son perde!
İMF-Dünya Bankası karşıtı eylemler düzenin saldırganlığını arttırdı...
Temizöz davası sürüyor...
  Grevi tabanda örmek ve örgütlemek için göreve!
  Dink davasında yargılama oyunu
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Entes direnişinden...
  Güven Elektrikte işten çıkartma saldırısı yaşanıyor.
  Devletin Kürt açılımı-Ekim
  Kadın işçiler hak ve talepleri uğruna mücadeleye atılmalıdır
  YÖK düzeninin krizine ve geleceksizliğe karşı 6 Kasım'da alanlara!
  Gençlik eylemlerinden...
  İMF ve Dünya Bankası'nın İstanbul karararı - Volkan Yaraşır
  Türkiye-Ermenistan arası protokol imzalandı
  Dünyadan...
  Dersimin nefesi kesilmek isteniyor...
  Sermaye devleti katliamcı kimliğini örtbas edemez!
  Sınıf devrimcilerinden...
  Yaşayanlar anlatıyor
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dink davasında yargılama oyunu

Hrant Dink’in 17 Ocak 2007 tarihinde öldürülmesiyle ilgili davanın 11. duruşması 12 Ekim günü Beşiktaş’taki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dava sürecinde ortaya çıkan deliller karartılıp, Hrant’ın katledilmesine giden süreçte görev alan kontrgerilla elemanları devlet eliyle korunup aklanırken mahkeme süreci 3-5 tetikçinin yargılanmasına sıkıştırıldı. Geçmiş duruşmalarda olduğu gibi bu duruşmada da aynı “yargılama oyunu” sahnedeydi.

Dink ailesinden Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, kızı Delal Dink ve kardeşi Orhan Dink’in de katıldığı duruşmada tutuklu sanıklar Ogün Samast, Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ahmet İskender ve Ersin Yolcu da hazır bulundu.

Çetin: Cinayetin arkasındaki örgütlü güçler açığa çıkarılsın

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, davanın siyasi bir dava olduğunu belirterek, sanıkların arkasındaki örgütlü gücün açığa çıkarılması gerektiğini söyledi.

Çetin “Bu sadece hukuki bir dava değil, aynı zamanda siyasi bir dava. Siyasi kararlılık gösterilmediği taktirde, sonuç alınabilecek bir dava değil. Biz yine de çabalarımızı sürdüreceğiz. Cinayetin arkasındaki organize, örgütlü güçlerin açığa çıkarılmasını istiyoruz. Üç gencin mahkum edilmesinin ötesine geçmek için güçlü bir siyasi irade gereklidir” diye konuştu.

Dink’in katledildiği silah mahkeme salonundaydı

Dink’in katledilmesinde kullanılan silah mahkeme salonuna getirilerek tutuklu sanıklara gösterildi. Dink ailesinin avukatları, sanıklara silahın tek tek gösterilmesini istedi. Mahkeme Başkanı Erkan Canak, bu nedenle sanıklardan silahı tek tek tarif etmelerini istedi.

Samast, avukatların ısrarla sorduğu “Kullandığın silahı hatırlamıyor musun” sorularına öfkelendi. Ogün Samast, silahı hatırlamadığını, Yasin Hayal’in silahı hazırlayıp berber dükkanında beline koyduğunu söyledi.

Silahı hatırlayan tek kişiyse, cinayetten iki üç gün önce silahı Samast’ın beline koyduğunu itiraf eden Yasin Hayal oldu.

Ergenekon davası belgeleri istendi

Dink ailesinin avukatları, gayrimüslim azınlıklara yönelik nefret propagandası bağlamında, iki farklı davanın dosya ve belgelerinin mahkemeye getirilmesini istedi.

Bunlardan biri, Malatya’daki Zirve Yayınevi’nde üç kişinin öldürülmesiyle ilgili dava olurken diğeri de Ergenekon davasıydı.

Mahkeme başkanı, Ergenekon davasında sanık Durşum Ali Özoğlu’un azınlıklarla ilgili bölümlerinin ve yine Ergenekon sanıklarından Sevgi Erenol’un Genelkurmay’da ‘misyoner faaliyetleri’ başlığı ile verdiği brifinglerin eksik dökümünün emniyetten istenmesine karar verdi.

Duruşmada ayrıca, Ergenekon sanığı Sevgi Erenol’un Genelkurmay Başkanlığı’nda verdiği brifinglerin eksik kalan bölümlerinin de mahkeme dosyasına eklenmesi, Ergin Çağoltay’ın tanık olarak ifadesinin alınmasını, Ogün Samast’ın yakalandığı sırada otobüsün önünde ve yanında bulunan kişilerin tanık olarak dinlenmesini ve Erhan Tuncel’in Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde kullandığı telefonların tespit edilerek telefon ve SMS dökümlerinin istenmesini talep etti.

Adliye önünde “Adalet nöbeti”

Diğer yandan Hrant’ın Arkadaşları Beşiktaş Meydanı’nda sabah saatlerinden itibaren toplanmaya başladı. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Bağımsız İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Avrupa Parlamentosu temsilcileri, Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) de davayı izlemek üzere Beşiktaş Adliyesi’ne geldiler.

Basın açıklamasının ardından Adalet İçin Dayanışma Grubu Beşiktaş Adliyesi önünde gün boyu sürecek olan “Adalet Nöbeti”ne geçti.


 

Irkçılığın ve gericiliğin
değişmez adresi ders kitapları!

Eski Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer’in bu sene ilköğretim ders kitapları üzerinden yaptığı tarama, anti-bilimsel, ırkçı ve gerici eğitim müfredatının, eğitim sisteminin demirbaşı olduğunu birkez daha gösterdi.

Evrim teorisine saldırılıyor

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 5. sınıf kitabının ‘Her Şeyi Yaratan Allah’tır’ ünitesinde, evrim teorisine atıf yapılarak, maymun fotoğrafıyla birlikte şu sorulara yer veriliyor: “Bir maymunun anlamlı bir eser yazabilmesi mümkün müdür? Maymun, düzenli bir tek cümleyi bile rastgele de olsa yazabilir mi? Tesadüfen bir tek cümle bile yazılamazken koskoca evren tesadüfen meydana gelebilir mi? Tartışınız.”

“Her Türk asker doğar!”

Aynı kitabın ‘Vatanımız ve Milletimizi Seviyoruz’ isimli 6. ünitesindeyse ödev olarak ‘Vatan sevgisi ile ilgili sloganlar’ belirlemeleri istenen öğrencilerden asker uğurlama törenlerine dair düşünceleri ve “Vatan borcu, namus borcu” sözünün niçin kullanıldığı soruluyor.

Irkçılık ile yeni Ogün Samastlar yaratılıyor

Bu yıl yenilenen ve ‘Ermeni Sorunu’ yerine ‘Türkiye-Ermeni İlişkileri’ başlığının kullanıldığı 8. sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük kitabının ‘Atatürk’ten sonra Türkiye’ başlıklı 7. ünitedesindeyse ‘Asala cinayetlerini Türkiye’ye taşıdı’, ‘Bu defa da Bulgaristan’da öldürdüler’ başlıklı haberlerin yer aldığı gazete kupürlerinin altında öğrencilere ‘Gazete haberleri size Ermeni terörü hakkında hangi ipuçlarını veriyor?’ sorusu yöneltiliyor.

Burjuvazi yalanlarla düzenini korumaya çalışıyor

Tüm egemen sınıflar gibi burjuvazi de, kendi düzeninin sürekliliğini sağlayabilmek için diğer mekanizmaların yanısıra eğitim kurumlarını da kullanır. Burjuvazi, kendi sınıfsal çıkarlarını diğer toplumsal kesimlerin de çıkarıymış gibi göstermeye çalışır.

Sermaye devleti için eğitim kurumu, kendi ideolojisinin toplum nezdinde karşılık bulmasını sağlayan temel önemde bir araçtır. Bu örnekte de görüldü üzere devlet bu aracı en verimli şekilde değerlendirmeye çalışıyor.

Eğitim sisteminin bütün aşamaları, gençliğe egemen ideolojiyi empoze etmek üzere şekillenmiştir. Eğitim kurumlarında bir yandan burjuvazinin yalanları pompalanıyor, diğer yandan da tartışmanın, sorgulamanın önüne geçmek için ezberci, anti-bilimsel bir yöntem uygulanıyor.

Aynı zamanda bugün eğitim sisteminin gerici ve ırkçı-şoven karakteri öne çıkıyor.

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana “tek dil, tek kültür ve tek millet” bilinci yaygınlaştırılmıştır. Ders kitapları gerici-ırkçı yalanlarla doludur. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” söylemiyle bir paranoya yaratılırken, halklar arasında kin ve nefret tohumları ekiliyor. “Tek dil ve tek millet” yalanlarına, Kürt halkının dilini ve kültürü yok saymak eşlik ediyor, kardeş halklar ötekileştiriliyor.

Eğitim sisteminin bütününde ırkçılık ve şovenizm körükleniyor.

Fakat burjuvazinin ders kitaplarını doldurduğu yalanları fayda etmeyecek! Tüm bu yalanlar kapitalizmin alaşağı edilmesinin önüne geçemeyecek.


 

Binler Hrant’ı katleden
karanlığa karşı yürüdü...

İlerici ve devrimci kurumlar 10 Ekim akşamı Hrant Dink’i katleden karanlığa karşı İstiklal Caddesi’ni meşalelerle aydınlattı. Hrant Dink için adalet yürüyüşünde Güler Zere, Engin Çeber, Uğur Kaymaz ve Ceylan Önkol da unutulmadı.

Hrant Dink’in 12 Ekim sabahı Beşiktaş Adliyesi’nde görülen duruşması için 10 Ekim akşamı Taksim Tramvay Durağı’nda toplanan 2 bine yakın kişi “Uzatın elinizi Hrant’ı düştüğü kaldırımdan kaldıralım!” pankartı arkasında Galatasaray Lisesi’ne yürüdü.

Adalet İçin Dayanışma Platformu’nun çağrısıyla gerçekleştirilen eylemde basın açıklamasını okuyan Sayat Tekir, Hrant Dink’in katledilmesinin üzerinden geçen 2 yıl 9 aylık süreye rağmen dava sürecinin bir sonuca ulaşmadığını hatırlattı. Asıl sorumluların hala yargılanmadığını belirtti. Açıklamada, zanlılar için işlemeyen hukukun davanın tüm mağdurları ve takipçileri için işletildiğine işaret edildi.

Tramvay yolunu kapatan kalabalığın sık sık sloganlarla kestiği basın açıklamasında Hrant’ın katillerinin; yedi kadın işçiyi katleden selden, işçi sağlığı önlemleri alınmadığı için katledilen kot taşlama ve tersane işçilerinden, Kabahatler Kanunu’yla yaşamları cehenneme çevrilen transseksüellerden bilindiği söylendi.

Güler Zere ve devrimci tutsakların durumuna ve devlet eliyle gerçekleştirilen kanlı katliamlara da dikkat çekilen açıklama şu sözlerle sona erdi:

“Zalimler adalet isteyenlerin inancını ve direncini iyi bilirler... Bugün buradayız! Hrant için... Güler Zere için.. Ceylan Önkol için geçmiş ve gelecek için...

Adalet istiyoruz!”

Kızıl Bayrak / İstanbul