15 Ocak 2009
Sayı: SİKB 2009/02

  Kızıl Bayrak'tan
  Ergenekon’un yeni dalgası...
  Direnen Filistin kazanacak!
Ezilen halkların her tür araçla işgalcilere karşı direnişi meşrudur!
Gazze katliamı protestolarından…
“Alevi açılımı”nda son perde…
Vira-Kürşat işçilerinin açlık grevi sürüyor…
  TORGEM Tersanesi’nde ücret gaspına karşı direniş ateşi!
  Bütünlüğü içinde kapitalizmin krizi
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Sınıf çalışmalarından...
  Ümraniye Dudullu’da direnişlerini sürdüren BMİS üyesi Sinter işçileriyle direniş süreci üzerine konuştuk...
  Direnen kadınlar anlatıyor...
  Gençlik hareketinden…
  Gençliğin Filistin’le dayanışma eylem ve etkinlikleri…
  Gerici Gürcistan rejimi ABD uydusu
olma yolunda!
  İşgal, direniş, grev ve sabotaj / 1 Volkan Yaraşır
  Berlin’de Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht anmasına onbinler katıldı…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalist-siyonist güçlerin irade kırma saldırısı başarısızlığa mahkumdur!..

Direnen Filistin kazanacak!

Siyonist İsrail’in üçüncü haftasına giren vahşi saldırısında katledilen Filistinli sayısı 900’e, yaralı sayısı ise 4 bine yaklaştı. Katledilen çocuk sayısının yüzleri bulduğunu bildiren Filistin hastane kaynakları, yaralananların bin 500’ünün çocuk, 500’ünün kadın olduğunu belirtiyor. Ölü ve yaralı sayısı saat başı artmaya devam ederken, emperyalist güç odaklarıyla bölgedeki gerici rejimlerin desteği ile sürdürülen saldırı, uğursuz amacına ulaşabilmiş değil.

Barbarlık direnişi kıramıyor!

ABD, AB, BM gibi vahşi kapitalizmin önde gelen temsilcilerinin desteğini alan siyonist rejimin yasa ve kural tanımaz saldırganlığı, dünyayı yöneten katiller sürüsünün direnen halklara karşı tutumunun çarpıcı bir örneğini oluşturuyor. Ölüm kusan İsrail savaş makinesine karşı kahramanca direnen Filistin halkının duruşu ise, hiçbir gücün halkların onurlu ve özgür bir yaşama duyduğu özlemi yok edemeyeceğini göstermektedir.

Kapitalist-emperyalist sistemin vurucu gücü olan İsrail savaş makinesi, Gazze Şeridi’ne havadan, karadan, denizden ölüm saçan bombalar yağdırırken, abluka ile üstü açık bir hapishaneye dönüştürülen bölgede yaşam mücadelesi veren 1.5 milyon Filistinli aç, susuz, ilaçsız, uykusuz bırakılarak diz çökmeye zorlanıyor. Her gün 50-60 kişinin ayrımsız bir şekilde katledildiği Gazze’de teslim olmanın belirtileri olmadığı gibi, sergilenen kahramanca direniş siyonist ordunun kentlerin içine ilerlemesini engelliyor. Kara saldırısının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen, 30 bin askerini seferber eden İsrail savaş makinesi kentleri işgal edebilmiş değil. Filistinli direnişçilerin İsrail’e roket fırlatması önlenemediği gibi, daha önce 20 km menzilli roketler atan Filistinli direnişçiler, son günlerde 50 km menzili olan roketler de atmaya başladı.

Gelinen noktada bazı siyonist şefler de, Hamas’ı etkisizleştirme hedefine ulaşılamayacağını kabul etmektedir. Bu, Filistin halkının direnme iradesini kırmanın mümkün olmadığını teslim etmek anlamına geliyor. Zira “uluslararası toplum”un desteği ile sürdürülen siyonist barbarlığın hedefi esas olarak Hamas değil, tam da Filistin halkının bu inatçı direnme iradesini kırmaktır.

Güvenlik Konseyi kararı siyonist barbarlığı onaylamaktadır!

Temmuz 2006’daki Lübnan saldırısında olduğu gibi Birleşmiş Milletler, siyonist savaş makinesinin vahşi saldırısını iki haftaya yakın süre izledikten sonra Arap Birliği’nin talebi ile toplandı. Toplantıda AB emperyalistlerinin sunduğu karar tasarısı kabul edildi. Washington’daki savaş kundakçıları tasarıya çekimser oy verirken, 14 üye lehte oy kullandı. Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği tasarıda İsrail vahşetini kınayan tek kelimeye rastlanmazken, siyonist barbarlara herhangi bir yaptırım da içermiyor.

Tasarının kabul edildiği günlerde bölgede bulunan Nicolas Sarkozy, Ortadoğu’daki temaslarını sadece Fransa Devlet Başkanı olarak değil, aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi’nin Dönem Başkanı sıfatıyla yürütüyordu. Bu arada Sarkozy’nin yanısıra AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Karel Schwarzenberg, bir sonraki dönem başkanı İsveç’in Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Avrupa Komisyonu’nun Dış İlişkiler sorumlusu Ferraro-Waldner, AB’nın Dış Politika ve Güvenlik patronu Javier Solana gibi isimler de bölgede bulunuyordu. Bunlara Amerikancı Türkiye ile Mısır rejimlerinin girişimlerini de eklemek gerekiyor.

Tüm bu girişimleri önemsemeyen siyonist rejim Güvenlik Konseyi’nin ateşkes öneren tasarısını da kaale almadı. Tersine saldırganlık dozunu arttıran İsrail savaş makinesi hastane, okul, ambulans, basın büroları, BM yardım konvoyları vb. yerleri de bombalaya başladı. Gazze üzerine savaş uçaklarından bildiri atan İsrail savaş makinesi, psikolojik savaşta da daha iğrenç yöntemler uygulamaya başladı.

60 yıldır BM kararlarına paçavra muamelesi yapan siyonist rejimin son tasarıya farklı bir değer biçmesi için bir neden yok. Zira şeflerinin söylemlerine rağmen BM Güvenlik Konseyi siyonist canilerin insanlığa karşı işledikleri ağır suçları görmezden gelmekte, dahası Hamas’ı da hedef alarak siyonist rejime göz kırpmaktadır. İsrail savaş makinesinin BM görevlilerinin üzerine bomba atması da bu çürümüş kurumun utanç verici tutumunda herhangi bir değişikliğe yol açmadı. İsrail savaş uçaklarının yardım konvoyunu bombalamasına BM şeflerinin gösterdiği tepki, yardımı durdurmanın ötesine geçmemiştir.

Kabul edilen karar tasarısına dönersek… Güvenlik Konseyi’nin söz konusu kararında, Gazze’de derhal ateşkese gidilmesi, ardından İsrail güçlerinin bölgeden tamamen çekilmesi önerilmektedir. Ancak yaptırımdan yoksun karar tasarısına göre, kalıcı ateşkes için İsrail işgaline karşı direnişin son bulması ve Gazze’ye silah kaçırılmasının durdurulması da gerekmektedir. Görüldüğü üzere siyonist barbarlığı kınamaktan kaçınan BM, İsrail’in saldırısına son vermesi için, Filistin direnişinin silahlanmasının engellenmesini şart koşmaktadır. Yani İsrail, savaş teknolojisinin son ürünü ölüm kusan silahlarla saldırırken, fosfor bombalarıyla katliamlar yaparken, Filistin halkının silahsızlandırılması hedeflenmektedir.

Bu uğursuz karar, İsrail’in fiili saldırganlığını engellemezken, Filistin direnişinin silahsızlandırılmasını tartışma konusu yapmaktadır. Kısacası BM de, Filistin halkının direnme iradesinin kırılması için siyonist cellat takımı ile aynı noktada buluşmaktadır.

Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği tasarıda İsrail’in barbarlığından tek kelime ise söz edilmemesi, siyonist cellatları daha da küstahlaştırdı. Ateşkesi görüşmek için Gazze-Refah sınır bölgesinin iki tarafında ABD askerlerinin konuşlandırılmasını talep eden siyonist şefler, kuşatma altındaki Gazze’nin dış dünya ile bağlantısını sağlayan tünellerin kapatılmasını da talep ediyorlar. Tünellerden Gazze’ye silah kaçırıldığını savunan ırkçı-siyonistler, emperyalist güçlerden Filistin direnişini silahsızlandırmasını istemektedirler. Ankara’daki işbirlikçiler, gerici Mısır rejimi, Batı Şeria’daki Filistin yönetiminin başı Mahmut Abbas ile ekibinin de bu konuda uğursuz girişimleri bulunuyor.

Gazze’deki durum, siyonist savaş makinesinin yıkım ve katliamlar konusunda etkili, ancak Filistin haklının direnme iradesini kırma noktasında başarısız olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Yiğit Filistin halkının ağır bedeller pahasına direnme iradesini koruması, hukuk ve kural tanımayan İsrail savaş makinesinin bu noktadaki aczini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ancak ırkçı siyonizmin yenilip direniş iradesinin zaferle sonuçlanabilmesi, hem bölge hem dünya halklarının bu onurlu direnişle güçlü bir enternasyonal dayanışma sergilemeleriyle mümkün olacaktır. Unutmamak gerekiyor ki, kapitalist-emperyalist güçlerin sömürü ve köleliğe karşı direnecek halkların işçi ve emekçi kesimlerine vaat ettiği gelecek, Gazze’nin şu anki halinden farklı olmayacaktır.