7 Kasım 2008 Sayı: SİKB 2008/44

  Kızıl Bayrak'tan
   Kürt sorununda çözümsüzlük, Kürt halkında öfke büyüyor!
  Krizin faturası kapitalistlere!
İMF ile yeni anlaşma yolda...
İÜ’de faşist provokasyon ve saldırı…

Emek dünyası sahte tasarıyı onaylamıyor!

İşçi ve emekçi hareketinden…
  Krize karşı birleşme ve mücadele çağrısı
  TKİP’nin kitlesel ve coşkulu 10. Yıl etkinliği...
  “Parti, Sınıf, Devrim, Sosyalizm Gecesi”nde yapılan konuşma...
  TKİP İstanbul İl Komitesi’nin mesajı:
  TKİP 10. Yılında!
10. Yıl Bildirgesi
  İstanbul Parti örgütlerinden 10. Yıl etkinliğine:
  TKİP 10. Yıl etkinliğine öteki kentlerden gelen mesajlar....
  TKİP’nin 10. Yıl etkinliğine devrimci parti ve örgütlerden mesajlar...
  TKİP’nin 10. Yıl etkinliğine enternasyonal mesajlar...
  Genç Komünistlerden TKİP’nin 10. Yıl etkinliğine...
  Gençliğin faaliyetlerinden…
  “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”...
  Hüseyin Üzmez buzdağının yalnızca görünen yüzüdür...
  Ekim’in Kasım 2008 tarihli 254. sayısı
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Krize karşı birleşme ve mücadele çağrısı

“Kriz sermayenin krizi, faturayı biz ödemeyeceğiz!”

Birleşik Metal-İş Sendikası’nın çağrısıyla biraraya gelen akademisyenler ve Türk-İş’e bağlı bazı sendikalar, iki gün süren atölye çalışmasının ardından işçi ve memur sendikalarına krizin sonuçlarına karşı biraraya gelme ve mücadele etme çağrısı yaptılar.

Krizin nedenleri, işçi sınıfına ve emekçilere yansımalarının yanısıra emek cephesinden krizin sonuçlarına karşı oluşturulacak mücadele programının tartışıldığı atölye çalışmalarının sonucunda talepler sunuldu. Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu imzalı çağrının tam metnini sunuyoruz: 


Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, işsizler, üretici ve topraksız köylüler ve yoksul halk kesimleri olarak diyoruz ki: Kriz sermayenin krizidir, faturayı biz ödemeyeceğiz.

Emperyalist ülkelerde finans alanında patlak veren, kapitalizmin büyük krizlerinden biriyle karşı karşıyayız. Finans alanına yatırılan değerler, üretim sürecinde artı-değer sömürüsünden elde edilen değerlerdir. İşçi ve emekçilerin yarattığı artı-değeri yeniden üretime yatırmak giderek güçleşmiş ve sermaye finansal alana yönelmiştir. 1970’lerde başlayan bu eğilim son dönemde hızlanmış ve finans balonu giderek şişmiştir. Şişen balonun patlaması kaçınılmazdı ve sermaye kendi doymak bilmez hareketinin sonucunda krizle karşı karşıya kaldı.

Kriz, finans alanının krizi olarak görünmekle birlikte asıl olarak kapitalist üretimin krizidir. Ve krizin üretim alanındaki sonuçları şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Sermaye yasal dayanak ve fiili uygulamalarla, her krizde işten çıkarmalarla, reel ücretleri düşürerek, dolaylı vergileri arttırarak, sosyal hakları gerileterek, batan bankaların zararlarını toplumun sırtına yükleyerek faturayı işçi sınıfı ve yoksul halka çıkarmaya çalışıyor. Bunun can alıcı sonuçlarını en son 2001 krizinde yaşadık. Sermaye bugün de işten çıkarmaları, sıfır zammı, ücretsiz izinleri, kazanılmış ekonomik ve sosyal hakların gaspını gündeme getirmeye başlamıştır.

Uyarıyoruz…

Krizin faturasının, işçi ve emekçilere kesilmesine izin vermeyeceğiz.

Çağrımızdır…

Tüm sendikaları, demokratik kitle örgütlerini ve emekten yana güçleri kapitalizmin krizinin sonuçlarına karşı birlik olmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz.

İstiyoruz:

Krizde gasp edilmek istenen çalışma hakkımızı savunacağız:

- İşten çıkarmalar, mevcut haklar korunarak, iş yoğunluğu arttırılmadan, yasaklanmalıdır. Bu süreçte işten çıkarılanlar işlerine iade edilmelidir.

- Çalışma süreleri ücret kaybı olmadan ve çalışma koşulları ağırlaştırılmadan 40 saate düşürülmelidir.

- Devlet, çalışmak isteyen herkese insan onuruna yakışır bir iş garantisi vermelidir.

- Çalışamayacak durumda olanların temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir gelir sağlanmalıdır.

- Taşeron sistemi, güvencesiz çalışma, geçici çalışma sözleşmeleri ve uygulamaları yasaklanmalıdır.

- İş kazaları ve meslek hastalıklarına neden olan ortamlara izin verilmemelidir.

- İşsizlik fonunun sermaye ve devlete aktarılmasına son verilmeli; fondan yararlanma koşulları işçilerin lehine değiştirilerek, işçilerin ihtiyaçlarına aktarılmalıdır.

İnsanca yaşamak istiyoruz.

- Doğal gaz, elektrik, su, gıda, kira, ulaşım, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçları karşılayan mal ve hizmetlere yapılan zamlar geri çekilmelidir.

- İşçilerin ve emekçilerin kredi kartı borçlarına uygulanan faizler iptal edilmelidir.

- Temel ihtiyaç mallarına konulan dolaylı vergiler tamamen kaldırılmalı; varlıklı kesimler ve büyük şirketlerden alınan vergiler arttırılmalıdır.

- Asgari ücret vergiden muaf tutulmalıdır.

- Kriz dönemlerinde küçük esnaftan vergi alınmamalı, stopaj uygulamasına son verilmelidir.

- Mali disiplin uygulamaları kaldırılmalı, bütçeden sermayeye değil emekçilere kaynak aktarılmalıdır.

- Kriz sürecinin olumsuzluklarını daha fazla yaşayacak olan kadınların, özgül talepleri göz önünde bulundurulmalıdır.

- Örgütlenme önündeki her türlü engel kaldırılmalıdır.

Çağrımızdır…

Bugün açık ki işçi ve memur sendikaları, meslek birlikleri, emekten yana güçler, bütün örgütsüz kesimler, hepimiz bir araya gelmek, güçlerimizi birleştirmek zorundayız.

2001 krizi sonrasındaki kayıplarımızı unutmadık.

Yeniden yaşamamak için …

İşçi sınıfının örgütlü ve örgütsüz tüm kesimlerini kapsayan, enternasyonalist dayanışmayı güçlendiren bir mücadeleyi başlatmak üzere ilgili tüm kişi ve kurumları bir arada olmaya çağırıyoruz.


Key Tekstil işçileri polisle çatıştı!

Yenibosna’da kurulu olan Key Tekstil’de yaklaşık 350 işçi çalışıyor. Key işçileri üç aydır ücretlerini alamıyorlar. Key patronu, 31 Ekim sabahı iflas ettiğini öne sürerek fabrikadaki kumaşları kaçırmaya çalıştı. Bunun üzerine işçiler, 1 Kasım’dan itibaren patronun malları kaçırma ihtimaline karşı mesai saatleri bitiminden sabaha kadar fabrika önünde nöbet tutmaya başladılar.

BATİS’le ilişkide olan işçilerin girişimi ile BATİS devreye girdi ve yasal süreci başlattı. Patron iflas ettiğini ve elindeki mallara haciz geldiğini ileri sürdü. Sendika, işçilerin haciz işlemlerinden elde edilecek paradan ilk önce işçilerin yararlanmasını sağlamak için dava açma yoluna gitti. Bu davanın açılabilmesi için patronun iflas ettiğini ve işçilerin de işten çıkarıldığını belgeleyen bir dilekçeyi işçilere imzalattı.

Biz işçilere ve sendikaya bu şekilde bir işlemin yapılmamasını söyledik. Bu belgeyle işçilerin fabrika içinde beklemelerinin yasal dayanağı ortadan kalktı ve fiili süreç başladı.

4 Kasım günü ortamı terörize eden kolluk güçleri işçilerin karşısına dikildiler. Gün içerisinde içerdeki malları almaya gelen diğer alacaklılar görünümündeki Key Tekstil patronunun araçlarının fabrikadan çıkışını işçiler engellemeye çalıştılar. Bunun üzerine kolluk güçleri işçileri tehdit etmeye başladı. Buna karşın işçiler geri adım atmayarak “İşçiyiz, haklıyız, hakkımızı isteriz!”, “Başbakan uyuma işçiye sahip çık!”, “Zenginin gözü fakirin cebinde!”, “Direnen işçiler kazanacak!”, “Yaşasın işçilerin birliği!”, “İşçilerin birliği patronları yenecek!” sloganlarıyla kararlılıklarını gösterdiler.

Azgınlaşan sermayenin kolluk güçleri işçilere saldırdı. İşçiler yumruklarla ve tekmelerle bu saldırıya yanıt verdi. Bu sefer biber gazıyla işçileri dağıtmaya çalıştılar. Saldırı sonucu işçiler fabrika içine çekildiler. Hacizli gösterilen mallar sermayenin kolluk kuvvetleri eşliğinde fabrika dışına çıkarıldı. Olay yerine gelen Bahçelievler Emniyet Müdürü, işçi temsilcileri ve BATİS yetkilileri ile görüştü. Görüşme sonucunda BATİS’in avukatı, fabrika içinde durmanın imzalanan metinden dolayı yasal olmadığını ve araçların fabrikadan çıkmasını engellemenin suç olduğunu söyledi. Buna tepki gösteren işçiler “kağıtları imzalamayın diyen arkadaş doğru söylüyormuş, madem böyle bir sonucu vardı neden bize bu kağıtları imzalattınız?” dediler.

Tüm uyarılarımıza rağmen BATİS’in yanlış yaptığını vurguladık. BATİS ise yasal süreci ancak böyle işletebileceğini iddia etti. Biz ise bu andan itibaren kazanımları yasal sürecin değil fiili bir mücadelenin belirleyeceğini ifade ettik.

İşçiler 5 Kasım sabahı tekrar fabrika önünde beklemeye başladılar. Açılan dava da mahkemede görülmeye başladı. Saat 16.30’da BATİS’in avukatı gelerek işçilere dava ile ilgili açıklamalarda bulundu. Firmanın aslında iflas etmediğini, bundan dolayı ihtiyati tedbir kararının uygulanamayacağını belirtti.

İşçiler, sendikacıların yanlış yaptığını, artık fabrika içinde bekleme imkanlarının kalmadığını belirttiler. Sendikacıların süreci uzattığını ve patron karşısında pasif kaldığını söylediler.

Küçükçekmece’den BDSP’li işçiler