20 Haziran 2008 Sayı: SİKB 2008/25

  Kızıl Bayrak'tan
  TÜSİAD yeni bir “sivil inisiyatif” oluşturma peşinde…
   Düzen siyasetinde kriz sürerken yeni arayışlar…
Rejim krizi sürüyor...
15-16 Haziran’ın 38. yıldönümünde tersane işçileri anıldı...
İşçi ve emekçi hareketinden...
Başarılı bir KESK Genel Kurulu için geçmişle ve uzlaşmacı mücadele anlayışıyla hesaplaşalım…
  SSGSS sürecinin dersleri ve deneyimleri...
Sosyal yıkım saldırılarına karşı birleşik ve militan mücadeleyi yükseltelim!
  Türban tartışmaları sürüyor...
  15-16 Haziran eylem ve etkinliklerinden…
  Küçükçekmece metal işçileri TİS sürecine hazırlanıyor...
  Che 80. doğum gününde burjuvaziye
hala korku salıyor!
  Futbol endüstrisinin muhalif sesi:
Çarşı, kendine karşı!
  İktidar çekişmesinde yeni bir aşama!
M. Can Yüce
  Almanya’da öğrenciler ayakta!
  Bir-Kar’ın kampanya
çalışmalarından…
  1848 Haziran Paris barikatları ve Paris’in umutsuz devrimi...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Küçükçekmece metal işçileri TİS sürecine hazırlanıyor...

Metal TİS’lerine müdahale etmek için taban inisiyatifini açığa çıkaralım!

Metal sektöründe MESS’le grup TİS dönemine girilmiş bulunuyor. Üretimin belkemiği olan sektörde geçen dönem imzalanan satış sözleşmesinin ardından sorunlar daha da büyüdü. Bugün taşeronun girmediği, esnek çalışmanın kural haline getirilmediği tek bir işletme yok gibi. Temel işletmelerde örgütlülük korunurken KİT’lerdeki entegre tesisler özelleştirildi. Orta ölçekli işletmelerin önemli bir bölümünde tensikatların yanısıra sendikasızlaştırma yaşandı.

Bugün sektördeki işçilerin %85’i herhangi bir örgütlülükten yoksundur. Sendikalar küçülürken, tersinden sanayileşmeye bağlı olarak sektör büyümüş ve genişlemiştir. Demirçelik, döküm, otomotiv sektörünün yanısıra sektör bilgisayar cihazları, tüketici elektroniği alt sektörü, endüstriyel cihazlar vb. olarak genişlemiş durumda. Temel işletmeler ile KOBİ niteliğindeki işletmeler İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir, Eskişehir, Ankara illerinde toplanmış olmasına rağmen olduğu kadarıyla sendikal örgütlülük düzeyi bir-iki ille sınırlı kalmaktadır. Sendika şubeleri il bazında kapanmakta ya da birleşme sonucu, yaka, bölge niteliğine bürünmektedir. Özetle bir anlamda tüm sanayinin alt yapısını oluşturan sektördeki işçiler örgütsüz, sosyal haklardan yoksun bir şekilde kölece çalıştırılmaktadır. Burada askeri bölgelerdeki, Aselsan, ağır bakım, fırın vb. ile serbest bölgeler ile sanayi sitelerinin durumunu ayrıca belirtmeye gerek yok. Buralarda örgütlenmenin önündeki yasaklar biliniyor.

Satış sözleşmesinden bu yana iki yıl geçti, herhangi bir kazanım olmadığı gibi kayıplar da arttı. Dahası sermaye bu dönem içerisinde sendika bürokrasisinin desteğiyle de kapsamlı saldırılar yöneltti. SSGSS, istihdam paketi, kölelik yasaları vb. bu dönemde geçti. Sektördeki işçilerin durumu ise genel tablodan çok farklı değil. Taşeronlaştırma, esnek çalışma, uzun çalışma saatleri, ikramiyelerin ücretlere yedirilmesi, fazla mesai, iş güvencesinden yoksunluk neredeyse olağan uygulamalar haline geldi. Öyle ki yeni örgütlenen yerlerde işçiler, “Sendikadan önce asgari ücret alıyorduk şimdi 20 Ytl fazla ücret alıyoruz. O da sendika aidatı olarak kesiliyor. Boşuna sendikalı olduk” diyecek duruma gelmişlerdir.

Türk Metal çetesi, örgütlü olduğu işletmelerde, MESS patronlarının dolayısıyla sermayenin temsilci durumundadır. Tabandan gelen her türlü girişim, telkinlerle, mafyavari yöntemlerle bastırılmakta, kendi çizgilerine uygun, işçi düşmanı unsurlar atama yoluyla temsilci yapılmaktadır. Bunların önemli bir bölümü de işletmelerinde hem Türk Metal çetesinin hem de sermayenin gönüllü ajanı gibi davranmaktadır. Sendikal demokrasinin olmadığı koşullarda, TİS dönemlerinde işçiler sürece dahil edilmediği gibi gelişmelerden habersiz bırakılarak satış sözleşmeleri oldu bittiye getirilmektedir.

Alanda örgütlü BMİS’in pratiği ise hiç de iç açıcı değildir. Geçen dönemler suçu Türk Metal’e atarak ihanet sözleşmesine imza atanların bu dönem ne yapacağı merak konusudur. Sınıf ve kitle sendikacılığından bahseden, büyümeyle övünen, son Genel Kurulu’nu yere göğe sığdıramayan BMİS’in kongre ruhuna uygun davranıp davranmayacağı, önümüzdeki süreçte sınanmış olacaktır.

TİS dönemi yaklaşırken, işçilerin hoşnutsuzluğu had safhadadır. Yeni bir satış sözleşmesi beklentisi, öfke ve tepkiyi ayrıca bilemektedir. Daha şimdiden UZEL işçileri alacaklarının gaspına karşı eylemdeler. TİS döneminde açığa çıkan tepkiler bu sektördeki işçilerle sınırlı değildir. Hoşnutsuzluk geneli kapsamaktadır. Sınıf devrimcileri olarak, TİS dönemini etkin bir müdahalenin konusu yapmayı, sınıfa dönük siyasal çalışmamızı derinleştirmeyi başarabilmeliyiz. Zira TİS dönemleri, işçilerin az çok duyarlılıklarının arttığı dönemlerdir. Etkili bir siyasal müdahale, duyarlılığı ayrıca artıracaktır. Bu nedenle şimdiye kadar ki, özellikle son iki TİS dönemi müdahalemiz anlamlı olmakla beraber daha fazlası yapılmalıdır.

Genel broşür, bildiri ve genel söylemlerle yapılan müdahale tarzı aşılmalıdır. Araçlar çoğaltılmalı, dosdoğru tabana gidebilmeliyiz. Yine böyle bir müdahale BMİS’te örgütlü işletmelerle sınırlı kalmamalı, sendika ayrımı gözetmeden doğrudan işletmelere, işletmelerdeki işçilere yönelmeliyiz.

TİS döneminde MESS patronlarıyla birlikte Türk Metal çetesini hedef alacaksak, sendikal bürokrasinin örgütsel denetimini zayıflatmak için işçilere açık seçik ne yapması gerektiğini söyleyen etkili bir faaliyet yürütmeliyiz. Aynı şey BMİS için de geçerlidir. BMİS’e geri adım attıracak söylemler değil, başarıldığı ölçüde Gebze, Kocaeli hattındaki BMİS’te örgütlü işçilerin TİS sürecince ortaya koyacağı eylemler olacaktır.

Küçükçekmece’den metal sektöründe faaliyet yürüten sınıf devrimcileri olarak TİS dönemine ilişkin faaliyetimizi planlamış bulunuyoruz. Güç ve imkanlarımızın bilincindeyiz. Etkili ve sürekliliği olan bir faaliyetin sonucunun karşlığının olduğunu biliyoruz.

En son Türk Metal’de örgütlü bir fabrikaya dönük faaliyetimiz sonucu, işbirlikçi temsilci görevden alınmak zorunda kalınmış, hem de işçilerin ödenmeyen ücretleri ödenmiş, işçilerle bağlar kurulmuştur. Faaliyet alanımızda MESS grup TİS kapsamında bulunan işletmeleri de belirlemiş bulunuyoruz. TİS döneminde bu işletmelere etkin müdahalede bulunacağız.

İlk olarak yerel bir broşürle işçilere gideceğiz. Her işletmeye dönük özel sayılar, işletme civarı ile güzergahları süsleyen taleplerin, şiarların olduğu ozalitler, bülten vb. çeşitli yerel kullanacağız.

Küçükçekmece’den komünist metal işçileri

 

“15-16 Haziran direnişini mücadelemizde yaşatıyoruz”

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Yönetim Kurulu 15-16 Haziran direnişinin yılddönümünde yaptığı açıklama ile 38. yıldönümünde şanlı işçi direnişini selamladı.

KESK yaptığı açıklamada 15-16 Haziran direnişinin, emekçilerin örgütlü mücadelesinin önüne dikilen engeller karşısında, fabrikalardan taşan öfke ve kararlılığın destanı olduğunu ve aradan geçen zaman içinde Türkiye emekçileri için nirengi noktası olduğunu söyledi.

Kaldıraç’tan 15-16 Haziran etkinliği...

Kaldıraç 15 Haziran Pazar günü, 15-16 Haziran Direnişi’nin 38. Yıldönümü dolayısıyla Yeni Melek Gösteri Merkezi’nde bir şenlik düzenledi.

Etkinlik, Ülkü Dilmeç’in yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Açılış konuşmasının ardından 15-16 Haziran direnişini ve bugün işçi sınıfının durumunu anlatan bir sinevizyon gösterimi yapıldı.
Diyez Müzik Topluluğu’nun sunduğu müzik dinletisinin ardından lise ve üniversite öğrencilerinden oluşan Parya Oyuncuları adlı tiyatro topluluğu Tuzla’da iş cinayetleri ve işçi sınıfının uyanışını konu alan bir oyun sundular.

Sevinç Eratalay, Grup Helesa, İlknur Yakupoğlu, Sebahat Akkiraz ve Grup Munzur’un katıldığı etkinlik boyunca, “Tarih sınıfı iktidara çağırıyor!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!”, “Gün gelecek devran dönecek, katiller halka hesap verecek!”, “Komutan Bekir ölümsüzdür!” sloganları atıldı.? Etkinliği, Kırıkkale F Tipi’nden Ergun Adaklı ve Zeytinburnu Deri İşçileri Derneği mesaj göndererek selamladılar.

Etkinlikte Devrimci Demokrasi, Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi, Kaldıraç, Özgür Lise stant açtılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Tuzla’da ‘kara liste’ Kazakistan’da emekçiler...

Kazakistan’ın Astana şehrine çalışmak için giden işçiler, Kazak işçilerin saldırısına uğradı.

Sembol İnşaat isimli teşaron firma aracılığı ile Kazakistan’daki Kongre Sarayı binası inşaatında çalışan işçiler işsizliğin pençesindeki Kazak emekçilerin hedefi oldular.

14 Haziran günü bina inşaatında kaldıkları sırada Kazak işçiler tarafından saldırıya maruz kalan işçiler çeşitli yerlerinden yaralandılar. İşçiler arasında ağır yaralananların olduğu ve tedavilerinin sürdüğü gelen bilgiler arasında yer alıyor. Pasaportlarına Kazak polisi tarafından el konulan işçiler 17 Haziran günü İstanbul’a dönmek üzere Kazakistan Havaalanı’ndan uçağa bindirildiler. Kazak polisine dolar üzerinden verdikleri rüşvetle pasaportları teslim edilen işçiler İstanbul yerine Antalya Havalimanı’na indirildiler. Bazı basın yayın organlarının gündemine aldığı saldırıyı duyurmamak isteyen konsolosluk yetkilileri işçileri İstanbul yerine Antalya’ya bıraktılar.

Kazakistan’da önceki yıllarda da benzer saldırılar yaşanmıştı ancak bu seferki saldırı tam da Tuzla tersaneler havzasındaki çalışma koşullarının gündemde yer aldığı bir zaman diliminde yaşandı. Tersanelerdeki birçok hak gaspına ve iş cinayetine karşı gerçekleştirilen eylemlere katılan Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİB-DER) üyesi Haydar Aydemir, Şinasi Aydemir ve Tazebey Gökbulak 27 Şubat’ta Tuzla’da gerçekleştirilen eylem sonrasında ‘kara listeye’ alınmışlardı. RMK Tersanesi’nde çalışma saatlerinin düşürülmesi mücadelesine katılan TİB-DER üyesi işçiler patronların tehditlerine maruz kalmışlardı.

Saldırının ardından 15 Haziran günü dernek avukatı Seyit Nusret Öztürk’ü arayarak haber veren işçilerle ilgili; TİB-DER yöneticileri ve Dernek avukatının çağrısıyla, Konsolosluk ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından girişimler başlatıldı.

Fethullah Cemaati’ne yakınlığı ile bilinen şirket, geçimlerini sağlamak isteyen işçileri Rusya’ya götüreceklerini söylemesine rağmen son anda Kazakistan’a götürdüler.

18 Haziran günü saat 16.00 sularında otobüsle Gebze Yenimahalle Köprüsü’ne gelen işçiler Dernek Avukatı Öztürk ve TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu tarafından karşılandılar.

TİB-DER avukatı Seyit Nusret Öztürk, yaşanan olay hakkında yaptığı değerlendirmede Tuzla tersanelerinde ekmek ve yaşam mücadelesi veren işçilerin patronlar tarafından ‘kara listeye’ alındığını, yaşadıkları işsizlik sorununa da yurtdışına giderek çözüm aramak zorunda kaldıklarını belirtti. Sürecin başından itibaren işçilerle irtibat halinde olduklarını söyleyen Öztürk, içlerinde TİB-DER üyelerinin de bulunduğu bir grup işçinin para kazanmak için yurtdışına gittiğini ancak burada da kendileri gibi ağır sömürü koşulları altında çalışan Kazak emekçileriyle birbirlerine düşürüldüklerini söyledi. Çözümün, Kazak ve Türkiyeli emekçilerin sömürü düzenine karşı ortak mücadelesinden geçtiğini vurguladı.

Olaya ilişkin bilgi veren Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Nihadioğlu ise şunları söyledi:

“Kazakistan’daki şirketlerin kongre sarayı inşaatından kaynaklanan pay kapma kavgalarında ırkçılık devreye sokularak ve bu düşmanlık bizzat devlet tarafından körüklenerek Kazakistanlı işçiler kullanılmıştır. Kazakistanlı birçoğu işsiz birçoğu da farklı yerlerden gelen işçilerle aynı işi yapmasına rağmen daha az ücret alınmasından kaynaklı saldırı yaşanmıştır. Olaylar, çürümüş düzenin işçileri birbirine kırdırtma politikasından bağımsız değildir. Bugün dünyanın her ülkesinde yabancı işçiler aynı pay kavgasına alet edilmekte, birbirine kırdırılmakta ve mağdur edilmektedirler. Bugün, bu ülkede açlığı, yoksulluğu, sefaleti derinleştirerek onbinlerce işçiyi kendi yurdunu terk etmek zorunda bırakan karanlığın sorgulanması lazım. Nitekim kendi yurdunu terk etmek zorunda kalan ve Kazakistan’da saldırıya uğrayan işçilerden 3’ü Derneğimize üyedirler. Şinasi Aydemir, Haydar Aydemir, Tazebey Gökbulak isimli işçi arkadaşlarımız RMK Tersanesi’ndeki 7,5 saatlik çalışma süresi için mücadele eden ve bu hakkı kazandıran ancak işten atıldıktan sonra kara listeye alınan ve bir daha tersanelerde işe alınmayan üyelerimizdir.”

Kızıl Bayrak / İstanbul


Eylem ve etkinliklerden…

‘Kır bekçiliği’ dayatması...

Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF) 14 Haziran günü İHD İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirdiği basın açıklaması ile devletin “kır bekçiliği adı altında “köy koruculuğu” dayatmasına karşı çıktı. Basın açıklamasına Tunceliler de destek verdi.

Yücel, basında çıkan 1500 kişinin kır bekçiliği ile ilgili başvuruda bulunduğu haberlerinin doğru olmadığını ifade etti. Yücel, iddia edilen başvurular yapılmışsa Tunceli Valiliği’nin bu başvuruları açıklamasını ve aksi halde köy koruculuğu uygulamasından vazgeçilmesini istedi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Bursa’da polis terörü

Bursa’da 15 Haziran günü tersane işçileri ile dayanışmak ve 16 Haziran eylemine destek vermek amacıyla BATİS, BDSP, İşsiz ve Güvencesiz E.E.Ö.G, ESP, SES, SDP, Halkevleri, SGD, Partizan ve SODAP tarafından Osmangazi Metro istasyonundan Bursa AKP İl binası önüne kadar bir yürüyüş yapılması ve basın açıklaması gerçekleştirilmesi planlanıyordu.  

Saat 16:00’da biraraya gelen devrimci, ilerici kurumlar, pankartlarını açarak yürüyüşe geçmek istediler. Ancak düzenin kolluk güçleri, kitlenin önüne barikat oluşturdu ve yürüyüşe geçilmesi halinde müdahale edeceğini söyledi.

Yaklaşık 100 kişi “Emekçiye değil çetelere barikat!”, “Alanlar bizimdir yasaklanamaz!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “ Direne direne kazanacağız!”, “Her yer Tuzla, her yer direniş!” sloganlarıyla düzenin kolluk güçlerine yanıt verdi.

Yürüyüşe geçmek isteyen kitleye polis biber gazı, gaz bombası ve coplarla azgınca saldırdı. Saldırı sonucu 36 kişi gözaltına alındı.

Polisin saldırıları gözaltındayken de devam etti. Karakola götürülmek için bindirdikleri çevik kuvvet otobüsünde iki kişinin elleri kelepçelendi. Saldırılar slogan ve marşlarla karşılandı.

Acemler Güvenlik Şube Müdürlüğü’nden serbest bırakılan eylemciler 16 Haziran günü Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundular.

Yaklaşık 65 kişinin katıldığı eylem BATİS, BDSP, İşsiz ve Güvencesiz E.İ.Ö.G, ESP, Halkevleri, Partizan, SDP, SODAP ve KÖZ tarafından örgütlendi.

Kızıl Bayrak / Bursa


ÇHD’den Bal’la dayanışma...

Çağdaş Hukukçular Derneği yaptığı yazılı açıklama ile vicdani retçi Mehmet Bal’ın derhal serbest bırakılmasını istedi.

“Mehmet Bal derhal serbest bırakılmalıdır”, “Vicdani reddini açıklayanlara ve onlara destek verenlere yönelik baskılara son verilmelidir” başlıklı açıklamada vicdani reddini açıklamasının ardından 8 Haziran 2008 tarihinde tutuklanarak 3. Kolordu Hasdal Askeri Cezaevi’ne götürülen Mehmet Bal’ın hapishanede darpa uğradığı belirtildi.

Açıklama, Bal’la dayanışma çağrısı yapılması ile son buldu.


Faşistler ‘Madımak’ı’ hatırlattı!

Sivas katliamının 15. yılında ırkçı, faşist zihniyetin katliamı sahiplenen ve ilerici kurumları hedef alan saldırılarının son örneği 12 Haziran günü Sivas’ta yaşandı. Sivas 2 Temmuz Anma Komitesi 13 Haziran günü Eğitim-Sen-BTS binasında basın açıklaması gerçekleştirdi.

12 Haziran sabahı saat 09.30 sularında sendikayı açmak için gelen BTS görevlisi, duvardaki “BTS” yazılı tabelanın söküldüğünü fark etti ve kapının arasına sıkıştırılmış bir not buldu. BTS görevlisinin okuduğu notta; ‘2 Temmuz’un müslümanların bayramı olduğu’, Hrant Dink ve Aziz Nesin’e nefret yağdırılan sözler ve sendikaları “şerefsiz” ve “vatan haini” ilan eden cümleler yer alıyordu.

Faşist zihniyetin ilerici kurumları hedef aldığı bu hamlesi Sivas Anadolu Gazetesi yazarı Fikret Ünsal tarafından 12 Haziran 2008 tarihinde kaleme alınan yazının arkasından gerçekleşti.

Konuyla ilgili 13 Haziran’da açıklama yapan Sivas 2 Temmuz Anma Komitesi adına konuşan Eğitim-Sen Sivas Şube Başkanı Önder Doğan “Bu katliamı gerçekleştiren faşist-gerici odaklar ve uzantıları bilmelidir ki; her türlü baskıya, engellemeye ve sindirme politikalarına karşı Sivas’ta ve ülkemizde, barış ve kardeşlik için mücadelemiz devam edecektir” dedi.

2 Temmuz’da gerçekleştirilecek anmaya çağrı yapıldı. Basın açıklamasına 60 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/Sivas


İHD: Memduh Kılıç serbest bırakılsın!

İHD İstanbul Şubesi, hasta tutuklu ve hükümlülerin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla mektup göndermeye devam ediyor. İHD 12 Haziran günü, 5. mektubu ötenazi talebinde bulunan Kırıklar Hapishanesi’nde kalan Memduh Kılıç’a gönderdi.