30 Mayıs 2008 Sayı: SİKB 2008/22

  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıfın hareketliliğinde yoğunlaşma
ve sertleşme eğilimi
   İnkar ve imha çizgisinin izleyicileri “çözüm” gücü olamaz!
Gerici iç çatışma yeni boyutlar kazanıyor!
SSGSS, istihdam paketi, kıdem tazminatı, işgüvencesinin gaspı, sendikalar yasası…
Sermayenin saldırıları artıyor…
1 Haziran mitingi üzerine U. Taner
Tersane işçileri bu cehennemi kabul etmeyecek!
  Komünist kamu emekçilerine çağrı:
Parti’yi kamu emekçileri içinde güçlendirmek için ileri!
  İşçi ve emekçi hareketinden..
  Birleşik, kitlesel, devrimci bir gençlik hareketi hedefiyle mücadeleye!
  ODTÜ’de boykot yayılıyor!
  Kapitalizm öldürüyor!
  Dünyadan...
  Mayıs şehitleri anmalarından...
  Sincan Kadın Hapishanesi’nden mektup...
  Bir utanç belgesi: “Türkiye’de Kürt sorununa barışçıl çözüm çağrısı” M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devletin şiddet, baskı ve terörü gençliğin devrimci coşkusunu boğamayacak!

Birleşik, kitlesel, devrimci bir gençlik hareketi hedefiyle mücadeleye!

Ülke genelinde toplumsal muhalefeti hedef alan bastırma ve sindirme politikaları üniversitelerde de yoğun bir biçimde yansımasını buluyor. YÖK eliyle adeta birer kışlaya çevrilmeye çalışılan üniversitelerde devrimci faaliyet açık saldırılarla karşı karşıya. Hemen her gün bir başka üniversiteden polis-idare ve sivil faşist işbirliğinin örneği saldırı haberleri geliyor. Soruşturmalar, faşist saldırılar, gözaltı ve tutuklama terörü ile üniversitelerde politik mücadelede ısrar eden güçler yıldırılmaya, etkisizleştirilmeye çalışılıyor.

Üniversitelerde yaşananların bütünlüklü bir saldırının bir parçası ve sol düşüncenin bu alanlardaki etkisini kırmaya dönük olduğunu kavramak zor değil. Gençlik hareketinin 2000’li yılların başından bu yana daha da geriye düşmesinden güç alan egemenler, bu tablonun farklılaşması, gençlik mücadelesinin tıkanan kanallarının açılması yönünde atılan adımların önünü kesebilmek için elinden geleni ardına koymuyor. Bu saldırının bedelini ilk elden ödeyenler üniversitelerdeki muhalif güçler olsa da, esas hedefin öğrenci gençliğin bütünü olduğu çok açık. Zira üniversitede devrimcileri hedef alan her saldırı öğrenci gençlik mücadelesinin önünün kesilmesini, dolayısıyla öğrenci gençliğin özgür bir gelecek özleminin bastırılabilmesini hedefliyor. Saldırı esasında böyle bir genel hedefle yürütüldüğü için, üniversitelerde ısrarcı ve iddialı davranan bütün devrimci güçler saldırılardan nasibini alıyor.

Egemenlerin öğrenci gençlik mücadelesinin güçlenmesinden duyduğu derin korkunun ifadesi olan bu saldırılardan son dönemde Ekim Gençliği olarak payımıza düşeni fazlasıyla alıyoruz. Zira bulunduğumuz bütün yerellerde gençlik mücadelesinin eylemsel bir hatla bütünleşebilmesinin kanallarını yaratmaya çalışıyor, her türlü engelleme girişimi ve baskıya, açık fiziki saldırılara rağmen kitle çalışmasından ödün vermiyor, üniversitelerde kesintisiz ve sistematik bir faaliyet yürütüyoruz. İşte bütün bunlar son süreçte hemen her yerelde faaliyetimizin çok yönlü saldırılarla karşı karşıya kalmasının nedenidir.

Bu saldırıların bütünlüğünün kavranabilmesi açısından son birkaç ayın tablosuna bakmak yeterlidir. Nisan ayının ortalarından bu yana Çukurova Üniversitesi’nde afiş çalışması ve dergi masaları saldırıya uğramaktadır. Çukurova Üniversitesi’nde içinde okurlarımızın da bulunduğu pratik mücadelede ısrar gösteren devrimci güçler sürekli olarak polis ve ÖGB terörüne maruz kalmakta ve arka arkaya gözaltılar yaşanmaktadır. Bu saldırılar soruşturmalarla pekiştirilmektedir. Tüm yoldaşlarımıza ikişer üçer soruşturma açılmış durumdadır.

Saldırıların şiddetli ve sistematik bir biçimde sürdüğü bir diğer alan İstanbul Üniversitesi’dir. Son süreçte ÖKM’de yaşanan sivil faşist saldırı, sürekli açılan ve cezalarla sonuçlanan soruşturmalar bunun göstergeleridir. Yoldaşlarımızın her biri birden çok soruşturma ile karşı karşıya kalmışlardır. Bir yoldaşımıza bir ay üniversiteden uzaklaştırma cezası verilmiştir.

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde de devrimci faaliyet kesintisiz bir soruşturma saldırısına maruz bırakılmaktadır. Mayıs ayının ilk haftasında İşçi Partili çete tarafından gerçekleştirilen saldırı ve ardından devrimcileri hedef alan gözaltı terörü devrimci mücadele karşısındaki tahammülsüzlüğün bir göstergesidir. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde özel olarak faaliyetimiz ve faaliyeti yürüten okurlarımız hedef gösterilmektedir. Gözaltı terörünün ardından üniversitedeki bütün yoldaşlarımıza soruşturma açılmıştır.

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde de süreç farklı değildir. Burada da 8 Mart etkinliği bahane gösterilerek üniversitede soruşturma terörü başlatılmıştır. Birçok soruşturma ile karşı karşıya kalan yoldaşlarımızdan ikisi 6 ay uzaklaştırma cezasına çarptırılmıştır.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nde de soruşturma saldırısı yoğun bir biçimde sürdürülmektedir. 100’e yakın öğrenciye soruşturma açılmış, 25’i okuldan uzaklaştırılmıştır.

Uludağ Üniversitesi’nde ise sivil faşist saldırganlığı soruşturma ve tutuklama terörü izlemiştir.

Saldırılar bu alanlardan ibaret değildir. Sivas’ta Gençlik Derneği Federasyonu çalışanı öğrenciler ev baskınları ile gözaltına alınmış, Cebeci’de süreklileşen ÖGB terörüne Öğrenci Kolektifi’nden bir öğrencinin ÖGB’lerce silahla tehdit edilmesi eklenmiş, İzmir’de İLGP faaliyeti yürüten bir yoldaşımız kaçırılmaya çalışılmış, İstanbul’da lise çalışmamıza dönük sistematik bir baskı devreye sokulmuştur.

Bu döküme son olarak Eskişehir’de doğrudan Ekim Gençliği faaliyetine yönelen bir devlet terörü eklenmiş, burada bir yoldaşımız tutuklanmıştır.

Eskişehir’de sermaye düzeninin bildik oyunları sahnelenmiştir!

Eskişehir’de Ekim Gençliği okuru Hasan Akman, özel olarak hedef gösterilerek tutuklandı, ardından tutuklamaya yapılan itiraz sonucunda serbest bırakıldı. Yoldaşımızın tutuklanması ile sonuçlanan sürecin aktarımına geçmeden önce Eskişehir’de devlet terörü, soruşturmalar ve sivil faşist saldırıların aynı anda devreye sokulmasının ve elbette yoldaşımızın özel olarak hedefe konulmasının nedenleri üzerinde durmakta fayda var.

Öncelikle Eskişehir’de öğrenci gençlik mücadelesinin son birkaç yıla oranla bir ivme kazandığını ifade etmek yerinde olacaktır. Eskişehir’de son olarak 2002 yılı 6 Kasımı’nda binlerce öğrenci ile protesto düzenlenmesinden bu yana ciddi bir zayıflama yaşanmış, o dönemde gelişen saldırılar püskürtülememişti. Eskişehir’de öğrenci gençlik mücadelesi önemli ölçüde daralmış ve etkisizleşmiş, buna paralel olarak devlet terörü ve üniversiteler içerisindeki baskı mekanizmaları gerileyen mücadelenin soluk alamaması hedefiyle hep gündemde tutulmuştu.

Eskişehir’de geride bıraktığımız eğitim-öğretim dönemi ise gençlik mücadelesinin, elbette henüz geçmiş yıllardaki güçlülüğünü yakalayamamış olsa da, görece toparlanmasına sahne oldu. Okulda ulaşım zamları üzerinden yürütülen çalışma ile öğrenci gençlikle belirgin bağların kurulması, yıllardır afiş asılamayan kampüslerde açık çalışma biçimlerinin zorlanması, üniversitede düzenlenen alternatif şenlikler vb. olumlu anlamda gelişmelerin en açık örnekleridir. Bu bağlamda Eskişehir’de olumluya giden bu sürecin önünün kesilmeye girişilmesi şaşırtıcı değildir.

Bu saldırı silsilesi içerisinde yoldaşımızın özel olarak hedef haline getirilmesi ise, Eskişehir’de toplumsal muhalefetteki gelişmenin yanısıra daha özel nedenlere de dayanmaktadır. 2008 1 Mayısı’n da Eskişehir’de BDSP kortejinin etkisi ve geçmiş yıllara kıyasla güçlülüğü bu saldırıda önemli bir rol oynamıştır.

Bu tutuklama saldırısına giden süreç ise 15 Mayıs günü düzenlenen Bahar Şenliği ile başlamıştır. Üniversitede düzenlenen şenlikte devrimcilerin, demokrat öğrencilerin açtığı stantlar satırlı faşist saldırı ile karşılaşmış ancak saldırı devrimcilerce püskürtülmüştür. Faşist saldırı ile süreci baltalayabileceğini düşünenlere yanıt ise hemen akabinde örgütlenen ve 300 kişinin katıldığı eylem olmuştur. Ciddi bir anti-faşist duyarlılığın ortaya konulduğu bu eylemin ardından 18 Mayıs günü Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampüsü’nde İbrahim Kaypakkaya anması örgütlenmiş ve üniversitelerde devrimci mirasın takipçisi olunduğu bir kez daha ilan edilmiştir.

Yoldaşımız Hasan Akman, Kaypakkaya anması çıkışında yolu polis ekiplerince kesilerek ve ağır bir biçimde darp edilerek gözaltına alınmıştır. Bahar Şenlikleri’nde ÖGB görevlisini dövdüğünün kameralarca tespit edildiği bahanesi ile bir gece gözaltında tutulan yoldaşımız ertesi gün savcılığa çıkartılarak tutuklanmıştır. Yine yoldaşımızın gözaltına alındığı gün evlerine gitmekte olan iki Ekim Gençliği okuru da sivil faşistlerin saldırısına uğramıştır.

Eskişehir’de yaşanan saldırı açık bir korkunun ürünüdür. Bütün püskürtme ve sindirme harekatına karşı ortaya konulan devrimci ısrar ve irade egemenlere başka başvuracak yol bırakmamıştır!

Soruşturmalar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldırmadı, yıldırmayacak!

Buradan kamuoyuna bir kez daha ilan ediyoruz. Saldırı nereden ve hangi biçimle gelirse gelsin, bu saldırılara karşı tutumumuz mücadeleyi büyütmek olacaktır. Faaliyetimizin sürdüğü hemen bütün alanlarda karşı karşıya kaldığı bu saldırılar bizleri daha da güçlendirmekte, bugüne kadar gençlik mücadelesi içerisinde tuttuğumuz yolun doğruluğunu ispatlamaktadır.

Dosta ve düşmana bildiriyoruz! Bundan sonra da zor olanı yapmaya devam edeceğiz! Üniversitelerde politik-pratik mücadelenin açıktan savunucusu olmaya, kitle çalışmamızı ve propagandamızı güçlendirmeye, gençliği gelecek sorununa karşı mücadeleye çağırmaya devam edeceğiz!

Bu saldırganlığı göğüslemenin yolu, birleşik bir tarzda ve kararlılıkla karşısına çıkmaktan geçiyor. Üniversitelerde açık politik mücadeleyi birleşik temelde büyütmek dışında saldırıları püskürtebilecek hiçbir yol bulunmamaktadır. Bugünün tartışması mevzileri koruma, güçleri koruma vb. değildir! Bugünün tartışması, üniversitelerin içerisinden sökülüp atılmaya çalışılan sol, devrimci, muhalif düşüncenin etkin savunuculuğunu yapmak ve bunu en açık, en meşru biçimiyle tam da yapılması gereken yerde, yani üniversitelerde yapmaktır!

Ekim Gençliği

26 Mayıs 2008

 

Faşist saldırı protesto edildi...

“Faşist terör yuvası Türkçe Yaşam Kulübü kapatılsın!”

22 Mayıs günü İÜ Edebiyat Fakültesi’nde faşistler Türkçe Yaşam Kulübü adı altında etkinlik düzenlediler. Etkinlik öncesi bildiri dağıtmak isteyen faşistler engellendiler. Daha sonra bildiri dağıtmak isteyen bir faşist yurtseverler tarafından cezalandırıldı.

Faşistlerin etkinliğinin gerçekleştiği sırada salonun önüne açılan masa okuldaki devrimci, yurtsever öğrenciler tarafından dağıtıldı. Bu sırada “Kürt halkına imha dayatılamaz!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Beyazıt faşizme mezar olacak!” vb. sloganlar atıldı. Sloganlarla bahçeye geçildiği sırada çevik kuvvet ekipleri okula girdi. Sivil polisler ve çeviklerle bir arbede yaşandı. Kolluk güçlerinin arama yapmasına izin verilmedi. Sonra okuldan toplu çıkış yapıldı.

Yurtseverler topluca çıkıp Cerrahpaşa’da gerçekleşen Öğrenci Şenliği’ne gittiler.

Bunun ardından faşistler, ÖKM’ye gelerek Halkbilim Kulübü’ne saldırdılar. Kulübü dağıtan faşistler satırla, sopalarla içeride bulunan devrimci öğrencilere saldırdılar. Bir devrimcinin satırla başı yarıldı. Ağır yaralanan arkadaşımız hastaneye kaldırıldı.

Faşist saldırı, 23 Mayıs günü gerçekleştirilen bir yürüyüş ve basın açıklamasıyla protesto edildi. Eylem, öğrencilerin Beyazıt Meydanı’nda bulunan İstanbul Üniversitesi anakapı önünde diğer fakültelerden gelen öğrencilerle buluştuktan sonra Eczacılık Fakültesi yönüne doğru yürüyüşe geçmesiyle başladı.

ÖKM’ye doğru gerçekleştirilen yürüyüş boyunca “Faşist terör yuvası Türkçe Yaşam Kulübü kapatılsın!” pankartı açıldı ve “ÖKM değil Türkçe Yaşam Kulubü kapatılsın!”, “Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” dövizleri taşındı. Sloganlar gür bir şekilde atılırken, Beyazıt ve Gündoğdu marşları söylendi.

Kitlenin ÖKM önüne gelmesiyle yol kapatılarak basın açıklaması gerçekleştirildi. İlk olarak saldırıda yaralanan devrimci öğrenciler söz alarak saldırıyı anlattılar. ÖKM Kulüpleri ve İÜ Öğrencileri adına yapılan açıklamada ise şunlar söylendi:

“İÜ yönetimine hatırlatıyoruz! Yaşanan ve yaşanacak her saldırının, dökülen ve dökülecek her damla kanımızın birinci dereceden sorumluları sizsiniz. İÜ yönetimi bu tarihsel ve siyasal sorumluluktan kurtulmak istiyorsa, faşist çeteleri koruyup kollamaktan vazgeçmeli, başından beri bir kulüp olmaktan uzak, faşist terör yuvası Türkçe Yaşam Kulübü’nü kapatmalıdır. Aksi halde bundan sonra yaşanacak saldırıların sorumluluğu faşist çetelerin olduğu kadar İÜ yönetiminin de olacaktır.”

Basın metni okunurken, ÖKM yönetiminden bir kişi, bir belediye görevlisi ve sivil polisler kitlenin arkasında bekleyen belediye otobüsünü bahane ederek yolun açılmasını istedi ve eylemi provoke etmeye çalıştı. Saldırı kararlı tutumla boşa düşürüldü. Anti-faşist sloganlarla sonlandırılan eyleme 100’ü aşkın öğrenci katıldı.

İÜ Ekim Gençliği

 

Cebeci: “ÖGB terörüne son!”

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde geçtiğimiz hafta ÖGB’nin bir öğrenciyi silahla tehdit etmesiyle tırmanan ÖGB terörüne karşı 22 Mayıs günü bir eylem gerçekleştirildi.

Eğitim Bilimleri Fakültesi önünde başlayan eylemde yaklaşık 300 öğrenci “Üniversiteler güvenlik tehtidi altında!” yazılı pankartın arkasında yürüdü. Okulun boş olmasına karşın eyleme katılım oldukça anlamlıydı. Kampüs içindeki yürüyüş boyunca “Cebeci’de ÖGB, turnike, kamera istemiyoruz!”, “Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek!”, “Rektör istifa!”, “Silah dışarı, bilim içeri!” sloganları atıldı.

Eylemde ÖGB’nin silahla öğrenci tehdit etmesini, kampüste yaşanan başka saldırıları teşhir eden ajitasyon konuşmaları yapıldı. Kampüs girişindeyse basın metni okundu. Okunan metinde şunlar söylendi:

“Cebeci kampusünde yaşanan olaylar sıradan ve yarın unutacağımız olaylar değildir. Ülkemizi ve üniversitelerimizi karanlığa, yoksulluğa, baskıya, zulme mahkum etmeye çalışan AKP’nin yeni üniversite modeli budur. YÖK Başkanı’nın göreve geldiği günden itibaren yaptığı açıklamalar da bunun kanıtıdır: Üniversiteler paralı olacak, olağanüstü güvenlik önlemleriyle üniversiteler hapishaneye çevrilecektir.”

Ayrıca yaşanan olaylarla ilgili AÜ Rektörü Nusret Aras’ın sorumsuz açıklamaları teşhir edildi.

Basın açıklamasına Ankara’daki diğer üniversitelerden gelen öğrenciler de destek verdi. DTCF öğrencileri eyleme “ÖGB terörüne son! / DTCF Öğrencileri” pankartıyla katıldı.

Cebeci Ekim Gençliği

 


Eskişehir’de faşist saldırılara kitlesel tepki...

“Faşizme karşı omuz omuza!”

Anadolu Üniversitesi Bahar Şenlikleri’nde yaşanan faşist saldırı 22 Mayıs günü protesto edildi. Yunus Emre kapısı önünde toplanan devrimci, demokrat öğrenciler rektörlük binasına doğru bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Yürüyüş esnasında çevredeki öğrencilere, yaşanan olayların rektörlüğün açıklamasındaki gibi “sağ-sol çatışması” değil bir faşist saldırı olduğu anlatılarak, yürüyüşe destek için çağrı yapıldı.

Rektörlük binası önünde yapılan basın açıklamasında şunlar söylendi:

“Üniversiteleri karanlığa hapsetmek isteyen elleri satırlı, silahlı saldırganlar karşısında bilimden ve insandan yanayız. İnsanların canına kasteden saldırganların ve buna göz yumanların gün yüzüne çıkarılmasını, okulumuzdaki olay anına dair kamera kayıtlarının kamuoyuna sunulmasını, güvenliğimizi sağlamaktan uzak özel güvenlik birimlerinin okulumuzdan çıkarılmasını istiyoruz.”

Basın açıklamasının ardından rektörlük avlusuna kalemler fırlatılarak, rektörlük önünden saldırının yapıldığı yere doğru sloganlarla yürüyüşe geçildi. Burada konuşma yapan bir ana faşizme öfkesini dile getirdi. Konuşmanın ardından kitlenin büyük bir kısmı Eczacılık kapısından toplu çıkış yaptı. Sendikaların da destek verdiği eyleme 300’ü aşkın kişi katıldı.


Saldırılar sürüyor...

Faşist saldırılara, devlet terörüne ve rektörlüğün pervasız açıklamalarına ÖGB’lerin saldırıları eklenmiş bulunuyor. 27 Mayıs günü iki arkadaşımız okula girerken kimlik göstermiş, buna rağmen ÖGB tekrar kimlik kontrolü yapmak istemiştir. Bu keyfi tutuma karşı çıkan arkadaşlarımız ÖGB’lerin coplu saldırılarına maruz kalmışlardır.

Ayrıca 20’yi aşkın arkadaşımız hakkında, okul içinde yapılan basın açıklamalarına katıldıkları ve faşist saldırılara yanıt verdikleri için soruşturma açılmıştır. Bu olaylar, rektörlüğün sözde demokrasi maskesini düşürmüş ve neye hizmet ettiğini açıkça ortaya koymuştur.

Ekim Gençliği / Eskişehir