30 Mayıs 2008 Sayı: SİKB 2008/22

  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıfın hareketliliğinde yoğunlaşma
ve sertleşme eğilimi
   İnkar ve imha çizgisinin izleyicileri “çözüm” gücü olamaz!
Gerici iç çatışma yeni boyutlar kazanıyor!
SSGSS, istihdam paketi, kıdem tazminatı, işgüvencesinin gaspı, sendikalar yasası…
Sermayenin saldırıları artıyor…
1 Haziran mitingi üzerine U. Taner
Tersane işçileri bu cehennemi kabul etmeyecek!
  Komünist kamu emekçilerine çağrı:
Parti’yi kamu emekçileri içinde güçlendirmek için ileri!
  İşçi ve emekçi hareketinden..
  Birleşik, kitlesel, devrimci bir gençlik hareketi hedefiyle mücadeleye!
  ODTÜ’de boykot yayılıyor!
  Kapitalizm öldürüyor!
  Dünyadan...
  Mayıs şehitleri anmalarından...
  Sincan Kadın Hapishanesi’nden mektup...
  Bir utanç belgesi: “Türkiye’de Kürt sorununa barışçıl çözüm çağrısı” M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bir yeni 15–16 Haziran için eksik olan ne?

Ve nerede DİSK?

Yüksel Akkaya

Tüm zaaflarına rağmen DİSK’i DİSK’e karşı savunmak gerekiyor. “Yeni” kuşak hatırlamayabilir, ancak o büyük görkemli işçi başkaldırısı olan 15-16 Haziran Direnişi DİSK gibi direngen, umut veren bir sendikanın kapatılmasına karşı idi. Eylemin öncü militanları kuşkusuz DİSK’liler idi ancak içinde DİSK’e üye olmayan ve bu “zulme” başkaldıran başka sendikalara üye işçiler de vardı. Zira, DİSK her kazanımı ile onların da sendikası oluyor, onların sendikasını da aynı kazanımı almaya, alamayınca eyleme zorluyordu. DİSK’in yok olması, DİSK aracılığı ile dolaylı yoldan elde edilen kazanımların da kaybedilmesinden başka bir anlama gelmiyordu. Bu nedenle, “geri” sınıf bilinçli Türk-İş’e üye sendikaların işçileri, “ileri” sınıf bilinçli DİSK’e üye sendikaların işçilerinden daha militan oldular. Bu nedenle, her 15-16 Haziran sinevizyon gösterilerinde askeri barikatları yaran grupta kocaman Türk bayrağı ile dikkati çeken öncü işçiler idiler.

Şimdi bir kez daha 15-16 Haziran Direnişi’ne yol açan yasal düzenlemeler yapılıyor. Bu kez sendikalaşma oranında üçte birlik kıstas değil 80 bin üyelik aranıyor: Ve, bir kez daha bu DİSK’i yok etmeye, aynı anlama gelmek üzere işbirliğine çağırıyor. Peki, DİSK’in yanıtı ne olacak? Hadi DİSK’in yanıtı belli, Türk-İş ve bağlı sendikalarınki ne olacak? Bu soruların basit ve ancak o kadar da can yakan bir yanıtı var: HİÇBİR ŞEY!.. Bu yanıt kendi içinde tutarlıdır ve diyecek çok şey de yoktur.

Neden DİSK’i kapatacak bu yasal düzenlemeye DİSK’li işçiler karşı çıksın ki? Hangi risk bu karşı çıkışa değer DİSK politikaları açısından? Türk-İş’e bağlı sendikaların bir kısmı neden DİSK’i hukuksal olarak olmasa da fiili olarak “kapatacak” bu yasal düzenlemeye karşı çıksın ki? Neden?

Tarih basit bir dün değildir. Tarih her zaman bugünü içinde taşır.

38. yılını anacağımız 15-16 Haziran başkaldırısına bu kadar zavallı, bu kadar horlanmış girmek gerekiyor muydu?

Bu yazı, daha uzunca yazmayı hak etmiyor… Zira, en uzun yazıyı tarih yazmış durumda: Ders alıp, iş yapacaklar için…

Bu yeni yasal düzenlemeye karşı 15-16 Haziran ruhunu duymayan, kendisini yok etmek isteyen bir sermaye cephesi ile hesaplaşamayan bir DİSK var ise “Ben devrimci ve sosyalist değilim”. Bu DİSK’e devrimcilik ve sosyalistlik adına bin dereden su getirip, bininden su götüren mahir insanlar varsa diyecek çok şey yok! Ne diyelim, Soros kadar zengin, Ertuğrul Özkök kadar “omurgalı” olsunlar. Ama, her 15-16 Haziran’da bir de ayin yapsınlar…. Korku ayini…