1 Şubat 2008 Sayı: SİKB 2008/05

  Kızıl Bayrak'tan
  Bahar dönemini kazanmak için birleşik devrimci direniş!
  TİSK’in işsizlik raporu...
Çete operasyonları neyi anlatıyor?
Bu devlet yalnızca işkencecilerin,
katillerin “baba”sıdır!
AKP gerisinde ordunun da olduğu bir oyunla türbanı sahneye sürüyor…
Zenginlerin insancıl kapitalizmini değil,
“başka bir dünya” istiyoruz!..
  Dağıtım tekellerinin son saldırısı konusunda devrimci yayınların temsilcileri ile konuştuk…
  Kriz kapıda, sendikalar nerede?
Yüksel Akkaya
  SSGSS karşıtı faaliyetlerden...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Emekçi Kadın Kurultayı sözcüsü Meltem Aydın ile kurultaya ilişkin konuştuk...
  Grev ve direnişlerde işçi kadınlar!
  GİSBİR’in “ortaklaşa rekabet” projesine karşı tersane işçilerinin ortak projesi: Grev!
  Nokia patronlarını geriletmek için grevden başka bir seçenek yok!
  1967’den 2000’e FHKC Genel Sekreteri George Habbaş...
  Teslimiyet reddedildi, emperyalist–siyonist abluka delindi!
  Ortadoğu’da tanrı suskun!
Abu Şehmuz Demir
  1980 Tariş Direnişi: Faşizme karşı ileri! Volkan Yaraşır...
  Yargısız infaz talimatı!
M. Can Yüce
  Bir özelleştirme öyküsü: TEKEL
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yılmaz Güney festivali
sona erdi!

Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi ve Demokratik Gençlik Hareketi tarafından düzenlenen Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Festivali 27 Ocak günü yapılan kapanış etkinliğiyle sona erdi.

Çok sayıda sanatçının katıldığı etkinlik Yılmaz Güney’in film ve fotoğraflarının yer aldığı sinevizyon gösterimi ile başladı. Açılış konuşmasında şunlar söylendi: “Yılmaz Güney’i belleğimizden silmeye çalışıyorlar. Halkın birbirine yabancılaştırıldığı, düşmanlaştırıldığı bu günde bu festival daha da anlam kazandı“. Şair Mehmet Çetin’in yaptığı konuşmanın ardından Yılmaz Güney’in kardeşi Yaşar Pütün konuştu.. Konuşmaların ardından ödül törenine geçildi.

Şiir dalında ödüle layık görülen Osman Günay ödülünü alırken, ödülü Zonguldak maden işçileri için aldığını belirtti. Şiir dalında ödül alan Mustafa Ergin Kılıç ise “Bu ödülü Sivas’ta katledilen şairlerimiz adına alıyorum” diyerek Sivas’ta katledilen şairler için yazdığı bir şiirini okudu. Yine şiir dalında ödül alan Mehmet Soylu da Kürtçe bir konuşma yaptı. Şiir ödüllerinin ardından öykü ödülleri sahiplerine verildi. Hereke Gitar Dörtlüsü’nün dinletisinin ardından etkinliğe ara verildi.

Etkinliğin ikinci bölümünde hapishaneden çalışmalarını gönderen Veysel Kaplan’ın 5 şiiri ve Ercan Binay’ın yazdığı bir öykünün cezaevi tarafından verilmediği belirtilirken, “Festival onur ödülünü Kaplan ve Binay şahsında tüm devrimci tutsaklar adına veriyoruz” denildi.

Etikinlikte, kısa film yarışmasına katılan filmlerden oluşan bir fragman gösterildi. Ardından ödül törenine geçildi. İki yıl önce katledilen Uğur Kaymaz’ın öyküsünü anlatan “13 Kurşun” adlı filmin oyuncularından Dilan Akkuş, Diyarbakır Bağlar Belediyesi Sinema Atölyesi adına Festival Onur Ödülünü aldı. Düşeyazmak filminin yönetmeni Nazım Güvenoğlu yurtdışında olduğu için ödülü Ziya Can’a verildi. Sokağa Çıkma Yasağı adlı filmle Filiz Uygur Yüksel ve filmin başrol oyuncusu Ezgi Deniz, Gezici Nalbant adlı belgeselle Haydar Demirtaş, Bektaşi Gir ve Gör Elizabeta Koneska adlı Makedon yönetmen ödüle layık görüldüler. Etkinlik tiyatro ödülleriyle devam etti. Etkinlik, tüm ödüllerin verilmesiyle son buldu.

Kızıl Bayrak/İstanbul

 

İstiklal’de Liselilerin Sesi satışı...

İstanbul Liseli Gençlik Platformu olarak 15 günlük yarı yıl tatilinin başladığı günde Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde Liselilerin Sesi’nin Ocak-Şubat sayısının satışını gerçekleştirdik.

Bir saati aşkın süre devam ettirdiğimiz dergi satışı sırasında, dergimizin bu sayısındaki “Karneler çürüyen eğitim sisteminin aynasıdır!” şiarını kullandık. Dergi satışımız sırasında birçok liseliyle bireber sohbet etme imkânı yakaladık, tanışma olanağı bulduk. Tatil döneminde gerçekleştireceğimiz “Devrim Okulları”nın çağrısını yaptık.

Avrupa Yakası İLGP

 

“Örgütlen, özgürleş, öğretine sahip çık!”

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 27 Ocak günü Taksim Tramvay durağında, 3 Şubat’ta düzenleyeceği “Öğretimize, özgürlüğümüze saygı mitingi”ne çağrı amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi. “Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan!”, “Öğretimize, özgürlüğümüze saygı mitingi!”, “3 Şubat Pazar günü saat 13.00’te Kadıköy’de buluşuyoruz!” PSAKD imzalı dövizlerin açıldığı eyleme 70 kişi katıldı.

Basın açıklamasını Erdal Yıldırım yaptı. Yıldırım, bugüne kadar birçok ayrımcı ve yok sayıcı politikayla karşı karşıya kalan Alevilerin, son yıllarda “Alevilerle diyalog ve Alevi açılımı” adı altında daha çok baskılara maruz kaldığını, her gün Alevi olmaktan kaynaklı öğrencilerin dövüldüğünü, hakarete maruz kaldığını ve hatta öldürüldüğünü ifade etti.

Yıldırım, Aleviler’in talebinin demokratik devlet olduğunu belirterek, eşit ve özgür haklar temelinde tüm etnik ve inançsal kesimlerin bir arada yaşama kültürünün oluşturulmasını ve bunların anayasa tarafından güvence altına alınması istedi.

Eylemde, “Örgütlen, özgürleş, öğretine sahip çık!”, “Alevi kültürü yasaklanamaz!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” ve “Kahrolsun faşizm, kahrolsun emperyalizm!” sloganları atıldı. 

Açıklamanın ardından İstiklal Caddesi’nden Galatasaray Lisesi önüne kadar eyleme çağrı yapan bildiri dağıtmı yapıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul

İzmir’de Kızıl Bayrak satışı!

26 Ocak’ta İzmir Kemeraltı çarşısı girişinde ve Karşıyaka Çarşısı’nda Kızıl Bayrak gazetesinin satışını gerçekleştirdik.

Kemeraltı’nda gerçekleştirdiğimiz gazete satışında SSGSS Yasa Tasarısı’nı, asgari ücreti, işçilere ve emekçilere yönelik saldırıları ajitasyon konuşmaları ile teşhir ettik. Buradaki satışın ardından Karşıyaka’nın en işlek caddesinde yine ajitasyon konuşmaları eşliğinde gazetemizi işçi ve emekçilere ulaştırdık.

Yeni yılla birlikte dağıtım tekellerinin uyguladığı abluka ile devrimci yayınların işçi ve emekçilere ulaşması engellenmek isteniyor. Ancak bizler bu engelleme girişimlerini faaliyetlerimizi yoğunlaştırarak boşa çıkaracağız.

Kızıl Bayrak/İzmir

 

“Sınıfsız, sömürüsüz bir yaşam ancak sosyalizmle mümkündür!”

Sizlere geçen gün yaşadıklarımı ve bununla ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum. İzmir’de zengin bir semt olan Bostanlı’da çalışırken, bir gün akşam eve iş dönüş saati gelirken oradaki evlere baktım. Daha sonra kendi semtime geldiğimde, mahalledeki evlere baktım. Aradaki uçurumu gördüm. Ya herkes o tip evlerde oturabilmeli ya da herkes bizim semtimizdeki gibi evlerde oturmalı. Yarın 1,5 yaşındaki çocuğum büyüdüğünde şu soruyu sorduğunda ne cevap vereceğim diye düşündüm: “Anne, biz neden orada yaşayamıyoruz?”

Bu eşitsizlik aslında doğumdan itibaren başlıyor. Ben çocuğumu devlet hastanesinde doğururken, onlar özel hastanelerde doğum yapıyorlar. Bizler çocuklarımızı devlet okullarında okuturken onlar özel okullarda çocuklarını okutuyorlar. Biz onların işyerlerinde işçilik yaparken, onlar bizim emeğimizi sömürüyorlar.

Ben çocuğum için şimdi elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Ama ya daha sonrası ne olacak? Bu sistem ona bir gelecek vermiyor. Çocuklarımızın geleceği için herkesin eşit koşullarda yaşadığı, sınıfsız, sömürüsüz bir yaşam ancak sosyalizmle mümkündür.

Çiğli’den emekçi bir kadın