27 Mayıs 2006 Sayı: 2006/20 (20)
  Kızıl Bayrak'tan
  Düzen cephesinde sertleşen iç mücadelenin yeni aşaması
  Kızışan düzen içi çelişkiler ve ötesi
  Genelkurmay Başkanı'nın “halk tepkisi”ne övgüsü!
  Ekonomide dalgalanma ve faturayı emekçilere ödetme hazırlıkları
  Lastik'te ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler
  DESAN Tersanesi'nde direniş kazandı! .
Sermayenin has uşağı Ecevit'e burjuva medyasından sahte övgüler!
Yerel işçi kurultaylarından İstanbul İşçi Kurultayı'na doğru
“Birleşik, devrimci, militan bir sınıf hareketi yaratmak gerekiyor!”
İşyerlerinde kreş açma zorunluluğu da saldırı hedefi!
Artık “Yasalar işçilere bedel ödetmek” için vardır… Öyleyse “ne yapmalı”?/ Yüksel Akkaya
  Devrimci sınıf sendikacılığı ve BMİS gerçeği
   BMİS sendikal hak ihlallerine karşı forum gerçekleştirdi
   THY yağmasına “halka arz” kılıfı
   Serna-Seral grevi 250. gününde sona erdi
  MENSA işçileriyle konuştuk... “İşimizi istiyoruz!”
  Belediye-İş 2 No'lu Şube Başkanı Hasan Gülüm ile röportaj; "hakim sendikal anlayışa cepheden bayrak açılmalı"
  Yıldız Teknik Üniversitesi'nde soruşturma terörü
  Anma etkinliklerinden..
  Ekvador yönetimi de petrolü kamulaştırma kararı aldı
  Irak'ta yeni kukla hükümet kuruldu
  Rusya ve Çin İran'a askeri saldırıya onay vermiyor
  Yeni bir 28 Şubat / Kürdistan Devrimci Sosyalistleri
  Sermaye düzeninin çeteleri bir genci daha katletti
  Neredeeen Nereye/ Ergin Yıldızoğlu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Rusya ve Çin İran'a askeri saldırıya onay vermiyor!

Pekin'i ziyaret eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Çinli meslektaşı Li Zaozing ile yaptığı görüşmelerin ardından, İran'la ilgili ortak tutum içinde olacaklarını açıkladı. İran'ın nükleer programıyla ilgili sorunun çözümünün kilit noktasının müzakereler olduğunu söyleyen Lavrov, Moskova ve Pekin'in İran'a karşı güç kullanmaya yolaçacak bir BM kararını desteklemeyeceğini belirtti.

Ülkesinin, İran ve K. Kore'nin nükleer programlarıyla ilgili sorunun çözümü konusunda her zaman siyasi ve diplomatik çabaların kullanılmasını savunduğunu hatırlatan Lavrov, kimsenin bu ülkeleri tehdit etmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Rusya ve Çin, güç kullanımına bahane olacak hiçbir kararı onaylamayacak” dedi.

Rusya Genelkurmay Başkanı Yuri Baluyevski de Amerikan saldırganlığını eleştirdi. Bir Fransız gazetesine demeç veren Baluyevski, İran'a karşı bir Amerikan saldırısının ABD için çok büyük bir siyasi ve diplomatik hata olacağını söyledi. Baluyevski, İran'ın nükleer silahların yayılmaması alanındaki yükümlülüklere uymaya zorlanması olasılığının sorulması üzerine ise, “Kim İran'ın bu yükümlülüklerini yerine getirmediğini söylüyor? Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın İran'da iyi çalışan müfettişleri var, bunlar nükleer programın evrelerini kontrol ediyorlar” diye konuştu.

Rusya-Çin ikilisinin aldığı net tutum, ABD emperyalizminin, İran'ı hedef alacak BM onaylı saldırı planını geçersiz kılıyor. Bu gelişme ise olası bir saldırının halkların celladı NATO şemsiyesi altında gündeme gelme ihtimalini güçlendiriyor. Brüksel Karargahı'ndaki şefler, son dönemde NATO'nun görev alanının genişletilmesi gerektiğini sık sık dillendirmeye başladılar. Medyadaki borazanları ise, daha da ileri giderek, NATO'nun “dünya polisi” olduğunu herkesin kabul etmesi gerektiğini vaazediyorlar. Bu söylemler, savaş aygıtı NATO'nun dünyanın her tarafına ölüm saçabilmek için hazırlandığını somut olarak göstermektedir.

İran halklarına karşı girişilecek olası bir emperyalist saldırı NATO öncülüğünde gerçekleşirse eğer, Türk sermaye devleti bunu, suç ortaklığını gerekçelendirme vesilesi yapacaktır. NATO'yu, ABD emperyalizmini, düşkün işbirlikçilerini hedef alan mücadeleyi yükseltmek, İran halklarıyla dayanışmanın yüklediği bir sorumluluk olarak önümüzde durmaktadır.

----------------------------------------------------------------------------------------

İtalya Irak'taki işgalci askerlerini geri çekiyor

Faşist Berlusconi'nin saltanatı sona erince, gerici İtalyan rejiminde esen Amerikancı rüzgar kısmen durulmuş görünüyor. Başbakanlık koltuğuna oturabilmek için Berlusconi'nin küstahlıklarıyla boğuşmak zorunda kalan “sol ittifak'ın lideri Romano Prodi, nihayet güvenoyu almış bir hükümetin başbakanı ünvanına kavuşarak rahat bir soluk alabildi.

Prodi, güven oylaması ile ilgili yapılan Senato oturumunun açılışında yaptığı konuşmada, Irak'taki İtalyan askerlerini en kısa sürede geri çekmeyi hedeflediklerini söyledi ve çekilme işleminin yetkililerle mutabakat halinde, “gerekli süre içinde” tamamlanacağını belirtti.

Irak işgalini “vahim bir hata” olarak niteleyen Prodi'nin açıklamasına tepki veren Berlusconi, seçimleri kaybetmesinin en önemli nedeni emperyalist işgale ve Bush liderliğindeki neo faşist çeteye sunduğu destek olduğu halde, işgali savunarak, “tutarlı faşist” olduğunu gösterdi.

Irak'a 3 bini aşkın asker gönderen İtalyan rejimi, emperyalist işgalin İngiltere'den sonra gelen en büyük suç ortağı durumunda.

---------------------------------------------------------------------------------------

Guantanamo tutsakları Amerikan işkencesine isyan etti!

ABD'nin önde gelen işkence merkezlerinden Guantanamo'ya kapatılan tutsakların bir kısmı isyan etti. İsyan, “Camp 4” diye adlandırılan bölümde iki tutsağın intihar girişiminde bulunmasıyla başladı. Bazı kaynaklara göre ise tutsaklar, intihar girişimi süsü vererek ABD'li gardiyanları bulundukları yere çektiler.

Gardiyanların tutsakların bulunduğu bölüme girmesinin ardından 10 kadar tutuklu, vantilatör gibi aletlerden imal ettikleri “silahlar”la saldırıya geçti. 23 gardiyanın bir saat boyunca 10 tutsağı kontrol edemediği, bu sırada plastik mermilerle tutsaklara ateş açtıkları belirtildi. Çatışmada 6 tutsağın yaralandığı bildirilirken, gardiyanların durumuyla ilgili bilgi verilmedi.

İşgalci Amerikan ordusu, olayı “Guantanamo tarihinin en şiddetli ve örgütlü saldırısı” diye nitelendirdi. İsyancı tutsakların, kampın “daha yüksek güvenlikli” bir bölümüne götürüldüğü öğrenildi.

Sınırsız barbarlığın hüküm sürdüğü Guantanamo'da intihar girişimleri sık sık gündeme geliyor. Resmi rakamlara göre işkence kampında 2002'den bu yana 39 intihar girişimi yaşandı.

Bu arada, BM İşkencenin Önlenmesi Komitesi, Bush yönetimine çağrıda bulunarak, gizli işkence merkezleri ile Guantanamo toplama kampının kapatılmasını istedi. Savaş kundakçıları adına Beyaz Saray'dan çağrıya verilen yanıtta ise, BM ile alay edilerek, “Guantanamo ABD'lileri korumak için gerekli” ifadesi kullanıldı. Emperyalist cellatların çirkin suratlarına sürülen makyaj işlevi gören BM ve ona bağlı kurumlar, Guantanamo'da yıllardır devam eden sistematik işkenceye karşı ciddiye alınabilecek bir tutum ortaya koyamazken , Amerikan emperyalizmine gülünç çağrılar yapmaktan da geri durmuyor.

--------------------------------------------------------------------------------------

Şili'de emekçiler sosyal haklarını geri almak için harekete geçti

Şili'nin emeklilik ve sosyal sigorta sistemi, yıllardır neo liberalizmin vaizleri tarafından Latin Amerika'ya örnek gösteriliyordu. Salvador Allende başkanlığındaki ilerici yönetimi deviren faşist cunta döneminde tesis edilen bu sistem ile, Şilili işçilerin yarısının emeklilik hakkı gaspedilmişti. Tüm sosyal sigorta kurumları tekelleşmiş sigorta şirketlerinin denetimine verilmişti. Bugün Şili'de emeklilik sigortası sektörü 80 milyar dolarlık bir piyasayı kontrol eden altı büyük şirketin tekelinde bulunuyor.

CIA'nın organize ettiği faşist darbe sayesinde, Allende yönetimine destek olan işçi ve emekçiler askeri zorbalıkla denetim altına alınmış, bu karanlık dönemde sosyal hakları gaspedilmişti. Oldukça kanlı geçen bu süreçte yitirilen kazanımlardan biri de emeklilik sigortası idi. Bu hakkın yeniden kazanılması için harekete geçen Şilili işçi ve emekçiler ile ilerici devrimci güçler, “sosyalist” başkan Michelle Bachelet'yi önceden söz verdiği reformları gerçekleştirmeye zorluyor. Elliyi aşkın sendika, dernek, demokratik kitle örgütünün başlattığı kampanya, diktatör Pinochet kalıntısı yasanın değiştirilmesini talep ediyor.

Halen geçerli olan sistemde, çalışanların ancak üçte birinin kadrolu, sigortalı, ‘güvenceli' bir işe sahip oldukları Şili'de, nüfusun yarısı ise, yeterli çalışma yılını tamamlayamadığı için emeklilik sisteminden dışlanıyor. Bu vahşi sistemi yıkmak için harekete geçen Şili toplumsal muhalefet güçleri, mücadeleye kararlı bir şekilde devam edebilirlerse eğer, sermaye iktidarının gaspettiği hakların, sınıf mücadelesiyle yeniden kazanılabileceğini gösteren yeni bir örnek olacaktır.