Eskişehir'de Uğur Kaymaz'ın mahkeme süreciyle başlayan faşist saldırılar daha sonra afiş asan ESP ve SDG'lilere azgın saldırılar şeklinde devam etmişti. En son Anadolu Üniversitesi'nde bildiri dağıtan SDG'lileri engellemeye çalışan faşistler dağıtımı gerçekleştiren SDG'liler tarafından cezalandırılmıştı. Bunun üzerine toplanan bir grup faşist Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Yurdu önünde dört arkadaşımıza saldırmışlardı.

Olay gerçekleşmeden hemen önce bir sivil polisin oradan geçmesi ve hemen ardından saldırının gerçekleşmesi saldırıya uğrayan arkadaşlarımızın polis tarafından hedef gösterildiğinin açık bir göstergesidir. Saldırının ardından gözaltına alınan arkadaşlarımız polis fezlekesinde suçlanarak saldırıyı gerçekleştiren taraf olarak gösterilmişlerdir. Bu da açık bir şekilde sivil faşist beslemelerin kimler tarafından devrimci, demokrat, ilerici güçlerin üzerine salındığını göstermektedir.

Gelişen bu saldırılara şimdiye kadar toplu bir şekilde yanıt verilememesi Eskişehir'deki devrimci, ilerici güçler açısından bir olumsuzluktur. Bunun belli nedenleri vardır. Eskişehir gençlik hareketi parçalı bir tablo izlemekte, bu nedenle okul içerisinde sürekliliği olan bir faaliyet yürütülememekte, gerçekleşen saldırılara bir yanıt verilememektedir.

Sene başından beri neredeyse Türkiye'nin tüm üniversitelerinde saldırlar yaşanıyor. Bazı üniversitelerde saldırılara tok bir yanıt verilebiliyor. Bu tür üniversitelerde dönemsel birliktelikler oluşturulsa da bu durum geneli çok fazla etkilemeye yetmiyor. Eskişehir öznelinde de uzun zamandan beri sağlıklı birliktelikler kurulamamıştır. Önceki yıllarda kurulan birlikteliklerin de sürekliliği sağlanamamıştır. Eskişehir'deki politik gençlik grupları süreç içerisinde birbirinden uzaklaşmıştır. Bu durum üniversite ortamına da olumsuz yönde yansımıştır. Zaman içerisinde üniversite politik bir atmosferden uzaklaşarak, kazanılmış mevziler birer birer kaybedilmiştir.

Tüm bu olumsuzluklar içerisinde gerçekleşen faşist saldırılar politik gençlik gruplarını ve anti-faşist gençliği ileriye dönük bir adım atılması yönünde harekete geçirmiştir.

27 Mart'ta gerçekleşen toplantıya Ekim Gençliği, Eskişehir Gençlik Derneği, Devrimci Proleter Gençlik, Sosyalist Gençlik Derneği, Devrimci Gençlik, Emekçi Hareket Partisi Gençliği, Emek Gençliği ve bağımsız öğrenciler katılarak faşist saldırıları ve yapılması gerekenleri tartıştı. Toplantıdan anti-faşist bir birliğin kurulması, uzun soluklu bir çalışma hattının izlenmesi, önümüzdeki süreçte olası bir faşist saldırıya karşı anında müdahale edilmesi, sadece üniversitemizde değil ülke genelinde gerçekleşen faşist saldırıların da gündeme alınması gerektiği, kurulan birlikteliğin AÜ-OGÜ Öğrencileri Anti-faşist Öğrenci Birliği Girişimi olarak kendini deklare etmesi karara bağlandı. Ayrıca Eskişehir ve İstanbul Üniversitesi'nde gerçekleştirilen polis saldırısını kınayan bir basın açıklaması yapılması kararı alındı. Basın açıklaması öncesinde bir müzik dinletisi verilecek.

Emekçi Hareket Partisi Gençliği toplantıyı değerlendirip kararlarını daha sonra bildireceklerini söylediler. Daha sonra Devrimci Gençlik, Eskişehir Gençlik Derneği ve Emek Gençliği çeşitli gerekçeler göstererek çekildiklerini açıkladılar. Bunun üzerine tekrar biraraya gelen Ekim Gençliği, SGD, DGH, DPG, Mücadele Birliği ve bağımsız öğrenciler bir toplantı yaptı. Toplantıda programda bazı değişiklikler yapılarak birlikteliğin yoluna devam etmesi gerektiği vurgulandı. 6 Nisan günü bir etkinlik gerçekleştirilecek. Haftasonu ise faşist saldırılar üzerine bir panel gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Birliğin çalışmaları çeşitli eylem ve etkinliklerle devam edecek.

Yaşanan olumsuzluklara rağmen Anadolu ve Osmangazi Üniversitesi öğrencilerinin atmış olduğu bu adımı anlamlı buluyoruz. İleriye dönük kazanımlar ve yeni mevziler yaratacağını düşünüyoruz. Şimdi devrimci dayanışmayı en üst düzeyde sergileyip birbirimizle kenetlenme zamanıdır. Ancak bu koşullarda faşist saldırıları ve provokasyonları geri püskürtebiliriz.

Ekim Gençliği/Eskişehir

---------------------------------------------------------------------------------------

Dokuz Eylül Üniversitesi kampanya faaliyetinden...

Dokuz Eylül Üniversitesi'nde 16 Mart'ta başlattığımız kampanya çalışmamız devam ediyor. Kampanyanın gündemlerini çeşitli materyallerle işliyoruz. Bunlardan bir tanesi savaş. Emperyalist savaşı ve sonuçlarını teşhir eden duvar gazetesi hazırladık. Yeni güçlerle tanışma, kampanyamızın hedeflerini kitlelere anlatma, onları da çalışmanın bir parçası haline getirme konusunda duvar gazetesini etkili bir araç olarak kullandık. Görselliği ile kitlelerin ilgisini çekebilecek, “ticari eğitim” gündemini işleyen, sözleşmeli öğretmenlik konusunu anlatan içerikte bir duvar gazetesi daha hazırlamayı planladık.

Başlatmış olduğumuz anket çalışmamız sürüyor. Ancak bugüne kadarki sonuçları üzerinden gençliğin sözleşmeli öğretmenlik konusunda bilgi sahibi olmadığını gördük. Bu nedenle alt başlıkta işleyeceğimiz ‘ticari eğitim' konusunu ağırlıklı olarak sözleşmeli öğretmenlik çerçevesinde ele almayı düşünüyoruz. Bunun için duvar gazetesi dışında konuyla ilgili bir seminer gerçekleştirmeyi, teşhir metinleri hazırlayarak eğitim fakülteleri binalarında yoğun olarak kullanmayı düşünüyoruz.

Ayrıca savaş konulu bir film gösterimi gerçekleştireceğiz. Bu süreçte çalışmanın doğrudan parçası olmak isteyen unsurlarla daha yakından ilgileneceğiz.

Hazırlıklarını yapmayı planladığımız bültenimizin içeriğini de kampanyamızın gündemleriyle birleştireceğiz.

Nisan ayının sonuna doğru 1 Mayıs'a çağrı amacıyla bir şenlik düzenlemeyi planlıyoruz.

Dokuz Eylül Üniversitesi Ekim Gençliği

---------------------------------------------------------------------------------------

Geleceğimize sahip çıkalım!

Toplumcu Mühendislik-Mimarlık Öğrencileri “Yetkin Mühendislik Yasa Tasarısı”na geçit vermemek için KTÜ'de çalışmalarına başladı.

Bu tasarıya göre mühendis ve mimarlar bir yetkin mühendisin yanında en az beş yıl yetkisiz olarak ve asgari ücretle çalışmak zorunda kalacaklar. Stajını bitirmek isteyen mühendis (öğrenci) kovulmamak için yetkin mühendise itaat edecek. Yani usta-çırak, köle-sahip ilişkisi olacak.

Biz de bu gerici yasayı durdurmak için KTÜ'de çalışmalara başladık. İlk önce bu tasarının ne anlama geldiğini, neyi hedeflediğini öğrencilere anlatmak için anket yapmaya başladık. Anket sırasında öğrencilerin bu sorun hakkında hiçbir şey bilmediklerini gördük. Anket çalışmalarına devam edeceğiz.

Ayrıca konuyla ilgili yazıların yeraldığı Martı Bülteni'ni dağıttık. Gençlik Evi'nde seminer şeklinde sunumlarla sorunu ve çözümlerini tartışmaya çalışıyoruz.

KTÜ Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri

------------------------------------------------------------------------------------------

ÇÜ'de devrimci değerlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz!

Üniversitemizde 4 Nisan günü bir resim sergisi açıldı. Resim sergisi devrimcileri eli kanlı katiller, özgürlüğü için direnen Kürt halkını da “terörist” olarak gösteriyordu. Sergiyi görür görmez diğer siyasetlere haber verdik. Serginin kaldırılması gerektiğini söyledik. Bunun üzerine toplanarak resim sergisinin olduğu kütüphaneye gittik. Eski bir asker olan “ressam”a, serginin değerlerimize yapılan bir hakaret olduğunu, buna üniversitenin devrimci, demokrat, yurtsever öğrencileri olarak izin vermeyeceğimizi söyleyerek resim sergisinin yarım saat içinde kaldırılmasını söyledik. Aksi taktirde sergiyi dağıtacağımızı ve resimleri yakacağımızı vurguladık. Serginin bizzat faşistlerin elinde bulunan ÖTK aracılığı ile kurulduğu açıktı. Daha sonra kütüphane önünde beklemeye başladık. ÖGB'ler hemen kütüphaneye gelerek güvenlik önlemi aldılar. Bir müddet sonra tekrar toplu biçimde kütüphaneye gittik ve serginin bir daha açılmamak üzere kapandığını gördük. Bunun üzerine kütüphaneden alkışlarla çıkarak “Çukurova faşizme mezar olacak!” sloganımızı haykırdık.

Üniversitenin her tarafına asılan “İnsanlığa Çağrı” afişleriyle yapılmak istenen gerici propagandayı, 5-8 Nisan arasında yapılacak olan sergiden bir gün önce engelleyerek değerlerimize yöneltilen hakaretin cevabını verdik. Bizler Çukurova Üniversitesi'nde her zaman devrimci değerlerimize sahip çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz.

Çukurova faşizme geçit vermeyecek!

Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği

---------------------------------------------------------------------------------------

ZKÜ öğrencileri imza kampanyasını basın açıklaması ile sonlandırdılar

ZKÜ öğrencileri harç paraları, kira ve ulaşım ücretlerine yapılan zamlara karşı yürüttükleri imza kampanyasını 1 Nisan'da Madenci Anıtı önünde yaptıkları basın açıklaması ile sonlandırdılar. Toplanan yaklaşık 10 bin imza anıtın bir ucundan diğerine asıldı. Yaklaşık 100 üniversite öğrencisinin katıldığı eylemde “Hayat pahalılığına son!”, “Ulaşım ücretleri düşürülsün!”, “Kaz değil öğrenciyiz!”, “Kiralar düşürülsün!” dövizleri açıldı. Sık sık sorunları dile getiren sloganlar atıldı. Basın metninin okunmasının ardından eylem sona erdi.

Ekim Gençliği/Zonguldak

------------------------------------------------------------------------------------

KTÜ Öğrenci Platformu basınla söyleşi gerçekleştirdi

KTÜ Öğrenci Platformu'nun son toplantısında basınla söyleşi gerçekleştirme kararı aldık. 2 Nisan günü Gökhan Dikmen (Günebakış Gazetesi Yazı İşleri Müdürü), Ahmet Külekçi (Karadeniz Gazetesi Yazı İşleri Müdürü), Yakup Karbuz'un (Taka Gazetesi Editörü) katıldığı söyleşide “ Trabzon halkı ile KTÜ öğrencileri arasındaki uçurum” konulu bir sohbet gerçekleştirildi. Yaklaşık 30 kişinin katıldığı söyleşide Trabzon'daki mafyalaşma, çeteleşme ve fuhuşun gün geçtikçe arttığı, Trabzon'da gece sokağa çıkmanın dahi güvensiz hale geldiği dile getirildi.

Söyleşide şu noktalara işaret edildi. KTÜ'de mafyalaşma, eli silahlı dolaşan faşistler, yurtlardaki teşkilat olayı, kentteki çürümüşlüğün üniversiteye de yansıdığının bir göstergesidir. Trabzon halkının tepkisi şovenizm zehiri ile başka bir yöne aktarılmıştır. Trabzon halkı ile KTÜ gençliğinin arasındaki uçurumun en önemli sebeplerinden birisi şovenizm olarak karşımıza çıkmaktadır.

Basının Trabzon'da yaşanan olaylara yaklaşımı da söyleşide ele alındı. Yerel basın olayların bazı yönlerini yansıtamıyor. Ulusal basının olduğu gibi yerel basının da belli sermaye gruplarının elinde olması halkın yaşadığı sorunların ve haberlerin tam olarak ifade edilememesine neden oluyor. Yerel basında “KTÜ'de silahlar toplatılsın”, “Kurtlar vadisi eleştirisi” vb. haberlerin çıkması ise, muhalif bir kesimin olduğunu gösteriyor.

Halkın bakışının değişmesinde yerel basın önemli bir yer tutmaktadır; bu konuda basının da, üniversite gençliğin de çaba harcaması gerekiyor denilerek söyleşi sona erdi. Söyleşiden sonra küçük bir müzik dinletisi yapıldı.

KTÜ Öğrenci Platformu'ndan bir öğrenci