01 Nisan 2006 Sayı: 2006/12 (12)
  Kızıl Bayrak'tan
   Özgürlük ve eşitlik için direnen Kürt halkının yanındayız!
  "Küresel terör" sempozyumu; Gerçek teröristler Ankara'da toplandı
  İstanbul Üniversitesi... Gençlik bu saldırıları püskürtecektir!
  RTÜK'ten Kürtçe yayın şartnamesi; Asimilasyon politikası devam ediyor
İşsizlik kapitalizmin yapısal bir sorunudur; Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
  Vergi indirimi balonu bu yıl patlayacak; sermayeye kıyak, emekçiye yük!
TTB Yasası kabul edildi
Gençlik içinde yozlaşma ve çeteleşme...
İÜ Öğrencileri formasyon hakkını kazanmakta kararlı
Emperyalizme, işbirlikçilerine ve uşaklarına karşı mücadeleyi yükseltelim!
1 Mayıs; Baharın coşkusuyla geleceği kazanacağız! .
Devrimci 1 Mayıs Platformu'ndan 1 Mayıs çağrısı; "Birleşik, kitlesel, devrimci bir 1 Mayıs için ileri!"
  Devrimci ve Demokratik Yapılar Arası Diyalog ve Çözüm Platformu'nun açıklaması
  Ekim'den: Ortadoğu'da daralan kıskaç ve büyüyen çatışma / (Orta sayfa)
   Avrupa'da direniş baharı ve Fransa'nın öğrettikleri / Yüksel Akkaya
   Fransa'da işçi sınıfı ve gençlik bir günlük genel greve gitti
   ETA kalıcı ateşkes ilan etti
  Almanya'da kamu işyerlerinde grevler sürüyor; "Eylemler emekçilere güven veriyor..."
  Direnişteki Yeni Önder Lojistik işçileriyle röportaj
  BOP direnişi; "Direniş öğretiyor, kazandırıyor!"
  Hükümetten kıyak; OSB'nin yönetimleri tamamen patronların
  Bültenlerden/ Esenyurt-Kıraç İşçi Bült.
  Bültenlerden/ Anadolu Yakası İşçi Bülteni
  Newroz kutlamaları nasıl okunmalı?
  Bir_Kar'dan direnen Has Alüminyum işçilerine mesaj
  Yoksulluk edebiyatı ve gerçekler / Mustafa Sönmez
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Bask ülkesinin bağımsızlığı için mücadele eden ETA kalıcı ateşkes ilan etti

İspanya'nın kuzeyi ile Fransa'nın güneyindeki Bask ülkesinin bağımsızlığı için mücadele eden ETA, 24 Mart'ta kalıcı ateşkes ilan ederek 49 yıldır sürdürdüğü silahlı eylemlere son verdi. ETA açıklamasında, ateşkesin hedefinin “Bask ülkesindeki demokratik süreci teşvik etmek” olduğu belirtildi.

“Bask halkının haklarının tanınmasında yeni bir sürecin başlamasına yardımcı olmak” istediklerini bildiren örgüt, bu sürecin sonunda “Bask vatandaşlarının gelecekleriyle ilgili karar ve söz hakkına sahip olması için tüm siyasi yolların garanti altına alınmış olacağını” kaydetti.

Ateşkes ilanından sonra yeni bir açıklama yapan ETA, Bask'ta çatışmanın tamamen sona erebileceği mesajını verdi. ETA, Gara gazetesinde yayımlanan yeni bildirisinde, “yeni başlayacak demokratik sürece İspanya ve Fransa'nın engel olmamaları”nı istedi.

Sağcı-gerici partilerle ordunun karşı çıkmasına rağmen, İspanyollar, Bask bölgesindeki çatışmaların son bulmasını istiyor. Başbakanlığa geldiği 2004'ten beri siyasi diyaloga açık olduğunu ifade eden “Sosyalist” Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero da, ETA'nın açıklamasına olumlu karşılık verdi.

Zapatero, AB zirvesi için bulunduğu Brüksel'de gazetecilere, ateşkesin samimiyeti doğrulanır doğrulanmaz barış görüşmelerine başlayacağını belirtip, “Hükümet görüşmelere başlamak için yazdan önce parlamentodan onay alacak” dedi.

Ateşkes ilanı sonrası yapılan anketler de, halkın Zapatero'ya barış görüşmelerine başlaması için destek verdiğini ortaya koydu. Anket sonuçlarına göre İspanyollar'ın yüzde 80'i hükümetin ETA ile müzakerelere başlaması gerektiğini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 68'i ise ateşkesi İspanyol toplumu için “iyi haber” diye nitelendirdi. Ateşkese olumlu karşılık verilmesi Zapatero'ya verilen desteği de arttırdı. Ankete katılanların yüzde 46'sı bugün seçim olsa oylarını Sosyalist İşçi Partisi'ne (PSOE) vereceklerini kaydetti. Bu oran 13 Mart'ta yüzde 43 idi.

ETA'nın kararı Bask meclisinde şampanya patlatılarak kutlandı. Bask Özerk Yönetimi Başkanı Juan Jose İbarretxe, kalıcı ateşkes ilanını “yararlanılması gereken tarihi fırsat” olarak değerlendirdi. İbarretxe, yasadışı ilan edilen Batasuna Partisi'ni de kastederek, “Hiçbir siyasi partiyi dışarıda bırakmadan, Bask bölgesinde normalleşme sağlayacak müzakere masası oluşturulması için hepsiyle görüşeceğim” dedi. Diktatör Franko başkanlığındaki faşist rejimin yıkılmasından sonra 1978'de kabul edilen anayasa ile Bask bölgesine, ülkenin diğer bölgeleriyle birlikte özerklik verilmişti.

İspanyol halkının büyük çoğunluğunun görüşmelerden yana tavır alması, ordu ve sağ partilerin Bask bölgesindeki askeri zorbalığın devamı yönündeki isteklerini etkisizleştirdi. Öte yandan halkın aldığı tutum, Katolik Kilisesi'ni “arabuluculuk” rolüne soyunmaya itti. Konuyla ilgili bir açıklama yapan San Sebastian Piskoposu ile Badajoz Başpiskoposu, hükümet ile ETA arasında arabulucu olma teklifinde bulundu.

Bu arada 2003'te Irak işgaline destek veren sağcı başbakan Aznar döneminde yasaklanan, ardından da AB'nin “terör örgütleri listesi”ne alınan Batasuna Partisi'nin açılması bekleniyor. ETA'nın “siyasi kanadı” sayılan Batasuna, büyük ihtimalle hükümetle yürütülecek “siyasi müzakereler”in de temel aktörlerinden biri olacaktır.

Avrupa'da İRA'dan sonra en uzun süreli bağımsızlık mücadelesini veren ETA, daha önce de defalarca ateşkes ilan etmiş, ancak Madrid yönetiminden beklediği karşılığı bulamayınca, girişimleri sonuçsuz kalmıştı. Başbakanın olumlu karşılık vermesi ve İRA'nın bir süre önce silah bıraktığı gözönüne alındığında, ETA'nın da kalıcı bir şekilde silah bırakması kaçınılmaz görünüyor.

Kalıcı ateşkes, Bask ülkesi ile İspanya yönetimi arasındaki gerilimi azaltacaktır. Bu kendi içinde iğreti bir çözüme de zemin hazırlayabilir. Ancak ezilen halklar sözkonusu olduğunda kalıcı çözüm, halkların kendi kaderini kayıtsız şartsız tayin etme hakkını kullanabildiği zaman gerçekleşecektir.

-------------------------------------------------------------------------------------

Dünya Sosyal Formu'nda 4 bin küreselleşme karşıtı biraraya geldi

Dünya Sosyal Forumu (DSF) 24 Mart'ta Pakistan'ın güneyindeki Karaçi kentinde başladı. 6 gün sürecek DSF toplantısı için Karaçi'de 59 ülkeden yaklaşık 4 bin eylemcinin biraraya geldiği bildirildi. Karaçi'de buluşan binlerce küreselleşme karşıtı eylemci, milyonlarca insanın acı çekmesine yolaçan Amerikan saldırganlığını eleştirdi.

“Başka dünya mümkün!” adı altında yapılan forumun düzenleyicilerinden Karamat Ali, yaptığı konuşmada, dünyanın her yerinden insanların birlikte “ABD politikalarını reddetmek ve daha iyi bir dünya için çalışmak üzere” biraraya geldiğini söyledi. Ali, “Dünyayı, en çok Amerikan politikalarından zarar gören insanlar için yaşanabilir duruma getirmek ve barış için birlikte çalışacağımız sözü veriyoruz” diye konuştu.

Forumun düzenleyicilerinden Fehim Zaman da, ABD'nin Irak ve Afganistan işgalinin insanların yaşamını iyileştirmediğini, yalnızca güçleştirdiğini ifade ederek, burada binlerce kişinin toplanmasının daha iyi bir dünyanın olanaklılığının bir kanıtı olduğunu söyledi.

Bu yıl Afrika, Amerika ve Asya olmak üzere üç kıtada düzenlenmesine karar verilen ve ilki 19-23 Ocak tarihleri arasında Mali'nin başkenti Bamako'da, ikincisi Venezüella'nın başkenti Caracas'ta gerçekleşen Dünya Sosyal Forumu'nun Pakistan'da düzenlenen son ayağı, 29 Mart günü sona erecek. Pakistan'da Ocak ayında yapılması planlanan forum, 80 binden fazla kişinin ölümüne yolaçan 8 Ekim'deki deprem felaketi nedeniyle ertelenmişti.

-----------------------------------------------------------------------------------------

Papa 2. Jean Paul-CİA işbirliğine dair yeni itiraflar…

Vatikan: Emperyalist gericiliğin “ruhani” kolu

Bir zamanlar Engizisyon Mahkemeleri'nin simgesi olan, aynı zaman Hıristiyan aleminin “ruhani lideri”nin mekanı Vatikan, çağa ayak uydurarak kapitalist-emperyalist sistemdeki her tür çirkefin yuvası haline gelmiştir. Dokunulmazlık zırhının sağladığı rahatlıkla hareket eden Vatikan'ın tepesindeki şebeke, kara para aklamaktan çocuklara cinsel tacize, CİA-MOSSAD gibi azılı canilerin yuvası olan istihbarat örgütleriyle işbirliğinden sömürü ve yağmanın kutsanmasına, anti-komünist mücadelenin etkin aktörlüğünden seçimlerde haydut Bush'u desteklemeye kadar varan “ruhani” olmayan alanlarda icraat yürütmektedir.

Geçen yıl ölen Papa 2. Jean Paul, düzene yaptığı eşsiz hizmetlerden dolayı her zaman gerici propagandanın baş aktörü tekelci medyanın övgülerine mazhar olmuştur. Tekelci kapitalizme sağlanan hizmetlerin en bariz olanı, geçmişte de defalarca altı çizilen Vatikan-CİA işbirliğidir. Bu hizmetler, öncekiler gibi 2. Jean Paul'un ve selefinin de gerçekte “ruhani” değil, basbayağı “cismani” işlerle iştigal ettiklerini gösteriyor. Bu karanlık işbirliğiyle ilgili son itiraf bizzat CİA'nın eski şefi Robert Gates'ten geldi.

Gates, Polonyalı Kardinal Karol Wojtyla'nın 16 Ekim 1978'de 2. Jean Paul adını alarak Papalık tahtına oturmasının ardından, CİA ve Vatikan arasında üst düzeyde istihbarat bilgilerinin paylaşıldığı bir sürecin yaşandığını söyledi. CİA, “Papa 2. Jean Paul de komünizmle mücadelede yardım etti” diyen Gates'in verdiği bilgilere göre, gizli belge ve bilgilerin, 2. Jean Paul'e ve Kardinal Agostino Caseroli başta olmak üzere Vatikan kurmaylarına bizzat iletilmesi işlemi, CİA'nın eski başkan yardımcılarından Vernon Walters ve dönemin CİA Başkanı Bill Casey tarafından yapılıyordu.

Papa 2. Jean Paul'un hayatına ilişkin bir belgesel niteliği taşıyan, “Karol Wojtyla. Tarihi Değiştiren Adam” adlı eserde yeralan Gates'in ifadelerinde, ABD rejiminin Jean Paul'a verdiği özel önem de dile getiriliyor. Ronald Reagan'ın devlet başkanı olduğu 1980'li yıllarda, Papalık tahtına bir Polonyalı'nın oturmasının Doğu Bloku üzerinde yaratacağı olası etkilerin ABD tarafından tahmin edildiğini bildiren Gates, “ABD olarak bizler, ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski sayesinde bir tür gizli silaha sahiptik. Kendisi, Karol Wojtyla ile Polonya'daki başpiskoposluk döneminde bizzat tanışmış biriydi. Brzezinski, o dönemdeki Amerikan hükümetinde, yeni Papa'nın yaratacağı etkinin bilincinde olan en önemli kişiydi” diyor.

Açıklanan bilgiler “devede kulak” olsa bile, Vatikan tarafından “ruhani” şal altında yürütülen kirli işlerin, gerçekte kapitalist sömürü ve yağmaya, emperyalist tahakküm ve saldırganlığa hizmet eden “cismani” icraatlar olduğunu göstermeye yetiyor.