“Terörizmle Mücadelede Mükemmeliyet Merkezi” adlı bir kurum tarafından Ankara Bilkent otelde düzenlenen “Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği” sempozyumuna 82 devletin militarist güçlerinin temsilcileri katıldı. İki gün süren sempozyuma militarizmin hizmetine koşulmuş çok sayıda diplomat, akademisyen ve “bilim adamı” da katıldı. Sempozyumun “onur konuğu” ise, iradeden yoksun kukla devlet başkanı türünün simgesi kabul edilen Afganistan devlet başkanı Hamit Karzai idi.

Açılış konuşması Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tarafından yapılan sempozyuma, Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, Başbakan Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal gibi isimler de katıldı. Yanısıra çok sayıda muvazzaf ve emekli subay da katılanlar arasındaydı.

Pakistan, Suudi Arabistan ziyaretlerinin ardından Türkiye'ye gelen Amerikan heyetinin başında ise ABD Genelkurmay Başkanı Peter Pace vardı. Böylece Irak işgalinden beri ilk defa bir ABD Genelkurmay Başkanı Türkiye'ye gelmiş oldu. Sempozyumda yaptığı konuşma dışında, üst düzey devlet erkanı ile görüşmelerde bulunan Amerikalı generalin, Türkiye'ye esas geliş amacının sempozyumdan çok, yaptığı kapsamlı görüşmeler olduğu vurgulandı. Zaten dünyadaki en saldırgan savaş makinesinin başındaki bu generalin sırf bir sempozyumda konuşma yapmak için Türkiye'ye iki günlük bir ziyaret gerçekleştirmeyeceği, farklı çevrelerin de ortak kanısıydı.

Dünya halklarına karşı işlediği ağır suçlara her gün yenilerini ekleyen ABD emperyalizmi önderliğinde gerçekleşen sempozyumda “teröre karşı” etkin bir mücadeleden sözedilmesi, kapitalist yağmanın küresel ve yerel bekçilerinin riyakarlıkta sınır tanımadıklarının yeni bir kanıtı olmuştur.

ABD emperyalizmi ile birlikte onun saldırganlık ve savaş politikasını icra etmesine katkı sunan tüm işbirlikçi ve uşaklar, hem ülkelerin işgal edilmesinden, hem de saldırıya maruz kalan halkların kitlesel şekilde katledilmesinden sorumludur. Ankara'da gerçekleşen sempozyumu da, Bush liderliğindeki savaş kundakçılarının yeni suç ortakları arama çabası olarak değerlendirmek gerekir. Bu zorba güçlerin “teröre karşı etkin savaş” derken neyi kastettiklerini anlamak için, Irak'ta olup bitenlere bakmak yeterlidir. Ölümün kol gezdiği bu komşu ülkede, üç yılı geride bırakan emperyalist işgal neticesinde katledilen sivil Iraklılar'ın sayısının 150 bine yaklaştığı tahmin edilmektedir. Dünyanın orta yerinde duran Irak örneği, “teröre karşı” olduğu iddia edilen savaşın gerçekte ezilen halklara karşı sürdürülen bir yıkım savaşı olduğunu tüm açıklığı ile göstermektedir. Bu savaşın daha da etkinleştirilmesi ise, Irak'taki vahim durumun devam etmesi ve yeni Iraklar yaratılmasından başka bir anlam taşımamaktadır. Bu nedenle “Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği” sempozyumunu gerçekleştirenlerin bizzat kendileri, yerküremizi giderek daha güvensiz hale getiren dünyanın en azılı teröristleridirler.

Washington-Ankara hattında bir kez daha İran gündemli yoğun trafik

ABD Genelkurmay Başkanı Türkiye'ye gelmeden önce, Dışişleri Bakanlığı'nın Ortadoğu'dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Gordon Gray, İran konusunu görüşmek üzere Ankara'daydı. Amerikalı müsteşarın yürüttüğü görüşmelerde ana gündem maddesinin İran olduğu açıklandı. Aynı günlerde Savunma Bakanı Vecdi Gönül de Washington'da temaslarda bulunuyordu.

Bu trafiğin önemli bir halkasını oluşturan Amerikalı generalin ziyaretinin asıl gündemi de, Karadeniz, İran ve Irak'tı. Türk Genelkurmay Başkanı ve Başbakan'la uzun görüşmeler yapan ABD Genelkurmay Başkanı için sempozyumun sadece bir bahane olduğu, sermaye medyasının Ankara'nın “derin” haberlerine ulaşabilen kalemşörleri tarafından da ifade edildi. Nitekim işgal ordularının şefi, basına yaptığı açıklamalarda da, Karadeniz'de tatbikat yapmanın normal olduğunu, ABD donanması ile Türk donanmasının çok iyi bir diyalog içerisinde bulunduğunu söyledi.

Yine bu aynı günlerde Ankara'da yaşanan görüşme trafiği de dikkat çekici bulundu. Başbakan Tayyip Erdoğan ABD'li generale ek olarak MİT Müsteşarı Emre Taner, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'la görüşmelerde bulundu. Bu görüşmelerin içeriğine dair herhangi bir açıklama yapılmadı.

Washington'a dönerken uçakta kendisiyle yolculuk yapan ABD'li gazetecilere konuşan Amerikan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Pace, Türkiye-ABD ilişkilerini mükemmel olarak nitelendirdi ve gezisinin çok verimli geçtiğini söyledi.

Amerikan medyasının “İran, diplomatik girişimlere olumlu yanıt vermezse savaş kaçınılmaz olacaktır” görüşünü yaymaya başladığı günlerde, ABD ordusu ile Türk ordusu şeflerinin sergilediği samimi pozları, Ankara'daki işbirlikçilerin, İran'a karşı ABD safında yeralmalarıyla daha da pekişen işbirliğinin yansıması saymak gerekiyor.

-------------------------------------------------------------------------------------

Sakarya'da faşist provokasyon ve linç girişimi...

Baskılar bizi yıldıramaz!

2005 Newroz'undan bu yana tırmandırılan şovenist histeri dalgası, Sakarya'da bir kez daha linç girişimine dönüşmüştür. Sakarya Üniversitesi Öğrenci Derneği ve Sakarya Gençlik Derneği üyelerinin birlikte örgütleyecekleri 30 Mart Kızıldere anması ile ilgili afişleri yaptıkları sırada, yanlarına gelen sivil polislerin kışkırtmasıyla başlayan linç girişimi sonucu yüzlerce kişi sokaklara döküldü ve DTP binası ve Sakarya Üniversitesi Öğrenci Derneği binalarına saldırdı.

Sivil polislerin “bayrak yakıyorlar” yalanıyla sokağa dökülen faşist güruh halkı da galeyana getirerek, dernek üyelerine saldırıda bulunmuştur. Ekim Gençliği okurlarının da aralarında olduğu Öğrenci Derneği üyeleri faşistlerin provokasyonuyla harekete geçen 2 bin kişilik güruhun saldırısıyla yaralanmıştır. Dernek üyesi iki kişi, tıpkı Trabzon'da yaşanan linç girişimlerinde olduğu gibi, saldırıya uğramalarına karşın gözaltına alınmışlardır.

2005 Newroz'undan bu yana sistemli bir biçimde tırmandırılan saldırganlık Türkiye emekçi halklarını birbirine düşürmeyi hedeflemektedir. İşçi ve emekçileri hedefleyen saldırıların arttığı şu günlerde, sermaye iktidarı açıkça halklar arasındaki dayanışmaya tahammül edememektedir.

Tüm bu saldırılarda temel hedeflerden biri de devrimci hareketin kendisidir. Bu saldırılar karşısında açık ve tok bir tutum alabilmek zorunludur. Halkların kardeşliğini ve devrimci faaliyeti hedef alan bu saldırılar püskürtülmelidir.

30 Mart ‘06

Ekim Gençliği