22EKİM 2005 Sayı: 2005/42 (42)

  Kızıl Bayrak'tan
  İşçi sınıfı sermayeye düşman!
  Saldırı ve ihanet yine kolkola!
  Sosyal yıkıma karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Kuş gribi ya da Türkiye'nin ikinci Çernobil'i
  DGM'de bu kez bir rektör var!
Özel Öğretim Kurumları Yasa taslağı hazır; Eğitim hakkının gaspına karşı mücadeleye!
TMY tasarısı; Demokratik hak ve özgürlüklerimiz için mücadeleyi yükseltelim!
  Ülkeyi pazarlamakla mükellef Başbakan
  Ekim Gençliği; 9 Kasım'da Beyazıt'tayız!
  Ümraniye İşçi Kurultayı çalışmalarından...
  Kurultay hazırlık faaliyetlerinden...
  TİP'in DİSK'inden DİSK'in nesine/Y. Akkaya
  Yerel İşçi Kurultayı çalışmasının bazı sorunları / Orta sayfa
  İzmir üye toplantısı; KESK MYK'sı günah çıkartıyor
  Savaş çetesi İran'ın etrafındaki çemberi daraltmaya çalışıyor
  Anayasa referandumu gerçekleşti; Irak'ta değişen bir şey yok!
  İngiltere'de gözaltı süresi 90 güne çıkarılıyor
  Asya depremi üzerine ; Emperyalistlerin kulakları acı çekenlerin çığlıklarına kapalıdır
  Ulus ve sınıflar ilişkisine giriş /M. C. Yüce
  Dünya Gıda Günü; Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
  Ekstrametal'de işçi kıyımı
  İÜ geleneksel açılış şenliği; Devrimci gelenek bu yıl da bozulmadı!
  Liselilerin Sesi çıktı!
  Bültenlerden / OSB-İMES İşçi Bülteni
  Mamak/Eski çöplük halkı yıkıma karşı mücadele ediyor!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Mamak/Eski Çöplük Mahallesi emekçileri evlerinin yıkılmasına karşı mücadele ediyor...

“Barınma hakkımızı istiyoruz!”

Mamak Ege/Eski Çöplük Mahallesi'nde yaşayan emekçiler gecekondularının yıkımı ile yüz yüze. 1980'nin ilk yarısında ıslah edilen Çöplük arazisinin üzerine yoksul emekçiler tarafından kurulan evler 1994 yılında bölgede arazinin altında biriken gazın patlaması riski yüzünden dönemin hükümeti tarafından kamulaştırılmıştı. Ancak kamulaştırma süreci doğrudan sermaye düzeninin eski Çöplük Mahallesi halkının büyük bölümünün mağdur bırakılması ile sonuçlanmıştı. Gecekonduların sahiplerine tahsis edilen evlerin karşılığında verilen arsa üzerine kurulan Ege/Mutlu Konut Yapı Kooperatifi'ne üye olan emekçilere doğrudan dönemin CHP'li belediye başkanı tarafından “bir sigara parasına ev sahibi olacaksınız” sözü verilmişti.

Ancak eski Çöplük Mahallesi'ndeki emekçiler düzen tarafından açıkça dolandırılmış durumdalar. Çünkü büyük bölümü düzenli işlerde çalışmayan mahalle emekçileri önce sigara parası diye başlayan kooperatif aidatlarının fahiş fiyatlara çıkması üzerine ya kooperatiften ayrılırlar, ya da kooperatifin şartlarını yerine getiremedikleri için ihraç edilirler. Mahalle halkından aidatları zar zor ödeyebilenler ise 2000 yılından sonra ev sahibi olur. Kooparatifte ev sahibi olamayanlar ise gecekondularında oturmaya devam ederler. 2000 yılında belediye arazinin altında çöplüğün patlama riski olduğunu ve gecekondu sahiplerinin kamulaştırma bedellerini aldığını söyleyerek yıkım emrini verir. Ki o dönem henüz kooperatif inşaat halindedir. Mahallenin altında biriken gaz oranının tehlike teşkil etmediği kanıtlanmış olsa da yıkım ekipleri gelir. Ancak gecekondu sahiplerinin büyük bölümü yıkılacak evlerinin karşılığında hiçbir hak alamadıkları için gecekondularını sahiplenirler. Yıkım ekiplerine karşı barikatlar kurarak direnirler. Mahalle halkı bu tutumuyla 2000 Eylül- Ekim aylarında gerçekleşen saldırıyı geri püskürtür.

Bugün Ege/Eski Çöplük Mahallesi halkına “Evlerin boşaltılması ve boşaltılmadığı taktirde geriye dönük kira alınacağı”nı içeren tebligatın gelmesiyle 5 yıldır ertelenen saldırı yeniden gündemde. 450 gecekondunun büyük bir bölümüne Büyükşehir Belediyesi tarafından gönderilen tebligatlarla birlikte mahalle emekçileri yıkıma karşı biraraya gelmeye başladılar.

İlk olarak 9 Ekim günü eski Çöplük Mahallesi halkı, eski kömür deposundaki alanda biraraya geldi. 200 emekçinin katıldığı toplantıda bir mahalle komisyonu oluşturuldu. Yıkımı Önleme İrtibat Bürosu mahallenin içinde açıldı. Oluşturulan Yıkımı Önleme Mahalle Komitesi her akşam düzenli toplantılar yaparak yıkımı önlemek amacıyla “Evlerimizin yerine ev istiyoruz!” talebiyle mücadele etme kararı aldı. Mahalle komitesi bir bilgilendirme notu ve bildiri yazarak bölgede dağıttı.

16 Ekim günü ikinci bir halk toplantısı daha yapıldı. Halk toplantısında kürsü oluşturuldu, mahalle halkı taleplerini dile getirdi. Hafta süresince yapılanların bilgisi verildi. Yaklaşık 250 kişilik katılımın olduğu halk toplantısına Genel-İş Mamak Şube, Mamak PSAKD, İdilcan Kültür Merkezi, Halkevleri Genel Merkezi, Mamak BDSP, Partizan, Mamak İşçi Kültür Evleri ve EKB de destek vererek sözaldılar.

Mahalledeki evlerin yarısında kiracılar oturmakta. Oldukça yoksul olan kiracılar da ev sahipleri gibi sefalet koşullarıyla yüzyüze. Evlerin kirası düşük olduğu için burada oturuyorlar. Evlerin yıkılması durumunda büyük bölümünün apartman katlarında aynı bölgede ve aynı kiraya ev bulabilmesi mümkün değil. Bölgede dairelerin kiraları neredeyse asgari ücretle aynı düzeyde. Kamulaştırmadan kooperatife üye olduğu için yararlanmış gözüken, ancak sonra aidatlarını ödeyemediği için ayrılan ev sahipleri ise yasal olarak hiçbir hak iddia edemez duruma getirilmişler.

Sermaye iktidarı, emekçilerin gecekondularına el atacak uygulamaları hayata geçirmiş durumda. Ancak düzen tarafından defalarca dolandırılan eski Çöplük Mahallesi halkı hukuki olarak kamulaştırmanın gerçek anlamda uygulanmadığı gerekçesiyle ÇHD üyesi avukatların oluşturduğu komisyonla irtibat içerisinde.

Mahalle halkı “Evlerimize karşı ev istiyoruz!” talebini dile getiriyor ve “Evlerimize karşılık ev almadıkça evlerimizden çıkmayacağız” düşüncesiyle hareket ediyor. Bugün eski Çöplük Mahallesi'nde yaşayan ve evlerinin yıkılması sorunuyla yüzyüze bulunan emekçilerin tek kurtuluşu birlikte mücadele etmekten geçmektedir. Mahallede oluşturulan halk komisyonu bunun için en önemli araçtır. Mahalle komisyonunun daha da büyüyüp işlevli hale gelmesi ancak daha da fazla emekçinin katılmasıyla mümkündür. Çünkü evlerimizin yıkılmasına karşı verdiğimiz mücadelenin kazanımla sonuçlanması için öncelikle sağlam bir politik bakışa sahip olmamız gerekiyor. Ayrıca birlikteliğin sağlanması da önemli.

Evlerimizin yıkılmak istenmesi ise işsizlik, sefalet ücretleri, yoksulluk, özelleştirmeler, sosyal güvenlik hakkımızı gaspedilmesi gibi saldırıların bir parçası. Evlerimizin yıkılması, AB ve İMF ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde ekmeğimize, emeğimize yönelik saldırının bir parçasıdır. İşte bu nedenle uzun soluklu bir mücadele sürdürmek zorundayız. Kentsel dönüşüm projesi, kamu yönetimi reformu, sağlıkta özelleşmeyi hızlandıracak yasa tasarıları, hızlanan özelleştirmeler işçi-emekçilere yönelik kapsamlı uygulamalardır.

Bu saldırıların tek merkezden, yani sermaye iktidarı tarafından uygulandığını unutmamalıyız. Bu nedenle AKP, CHP, ANAP ve diğer düzen partilerinin yanısıra düzenin hiçbir kurumu bize insanca bir yaşam sunamaz. İnsanca yaşama ve barınma hakkını kazanmanın tek yolu diğer işçi ve emekçilerle biraraya gelerek mücadele etmektir. Bu bakış ve bilinçle hareket etmediğimizde sermaye devleti tarafından yeniden kandırılır ve kölece bir yaşama mahkum ediliriz.

Ege Mahallesi BDSP

---------------------------------------------------------------------------------------

Kâra endekslemiş sistem: Kapitalizm!

Sermaye piyasası her konuda kirlidir. Ülkemiz coğrafyasında kuş gribi tesbit edilmesinin ardından Roche ilaç firması Dünya Sağlık Örgütü'ne 3 milyon paket tamiflu (kuş gribine karşı tek ilaç) bağışlayacağını açıkladı. Romanya'ya 2 bin 400 kutu bağışta bulunacak. Türkiye'ye 20 bin kutu ilaç satacağı ise yazılı olarak açıkladı.

Konu bu tip firmaların kirli sabıkalarından kaynaklı birçok yorum ve spekülasyona neden oluyor. Bunlar arasında kuş gribinin ülkemize bu firma tarafından bulaştırıldığı vb. gibi komplocu yorumlarda yeralıyor. İnsan sağlığı ile uğraşan bir firmanın asla böyle bir şeye bulaşmayacağını söylemek bu sistemde mümkün değil.

Asıl üzerinde durulması gereken konu ise, toplum sağlığını tehdit eden binlerce konu ve olay karşısında üç maymunu oynayan yetkililer, nasıl oluyor da bu konuda bu kadar “duyarlı” olabiliyorlar. Sermaye devletinin karekterini bilenler için bu önemli bir sorudur. Sakın bu Roche'un pazar alanını genişletme ihtiyacı olmasın? Tamiflu adlı ilacın gripe deva olduğu, bu salgın ihtimali olmadan hekimler dışında fazla kimsenin ilgisini çekmezdi. Şimdi herkes tarafından öğrenildi. Hükümetin tüm yetkilileri konuyla hem ilgili, hem de tüm “önlemler” zamanında alınarak salgın oluşması engellenmiş oldu!

Tabii ki, bizim tartıştığımız salgına karşı alınan önlemler değil. Bizim dikkat çekmeye çalıştığımız, bir ilaç firmasının insanların doğal kaygı ve korkularını kendisine kâr kapısı haline getirmesidir. Bu da her şeyi kâra endekslemiş olan kapitalizmin yasasıdır. Kapitalistler doğalarına uygun davranıyorlar. Suçlanması gereken onlardan çok biziz.

Sınıf bilinçli bir işçi