22EKİM 2005 Sayı: 2005/42 (42)

  Kızıl Bayrak'tan
  İşçi sınıfı sermayeye düşman!
  Saldırı ve ihanet yine kolkola!
  Sosyal yıkıma karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Kuş gribi ya da Türkiye'nin ikinci Çernobil'i
  DGM'de bu kez bir rektör var!
Özel Öğretim Kurumları Yasa taslağı hazır; Eğitim hakkının gaspına karşı mücadeleye!
TMY tasarısı; Demokratik hak ve özgürlüklerimiz için mücadeleyi yükseltelim!
  Ülkeyi pazarlamakla mükellef Başbakan
  Ekim Gençliği; 9 Kasım'da Beyazıt'tayız!
  Ümraniye İşçi Kurultayı çalışmalarından...
  Kurultay hazırlık faaliyetlerinden...
  TİP'in DİSK'inden DİSK'in nesine/Y. Akkaya
  Yerel İşçi Kurultayı çalışmasının bazı sorunları / Orta sayfa
  İzmir üye toplantısı; KESK MYK'sı günah çıkartıyor
  Savaş çetesi İran'ın etrafındaki çemberi daraltmaya çalışıyor
  Anayasa referandumu gerçekleşti; Irak'ta değişen bir şey yok!
  İngiltere'de gözaltı süresi 90 güne çıkarılıyor
  Asya depremi üzerine ; Emperyalistlerin kulakları acı çekenlerin çığlıklarına kapalıdır
  Ulus ve sınıflar ilişkisine giriş /M. C. Yüce
  Dünya Gıda Günü; Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
  Ekstrametal'de işçi kıyımı
  İÜ geleneksel açılış şenliği; Devrimci gelenek bu yıl da bozulmadı!
  Liselilerin Sesi çıktı!
  Bültenlerden / OSB-İMES İşçi Bülteni
  Mamak/Eski çöplük halkı yıkıma karşı mücadele ediyor!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İstanbul Üniversitesi'nin geleneksel açılış şenliği yasaklamalara ve umursamazlığa rağmen gerçekleştirildi...

Devrimci gelenek bu yıl da bozulmadı!

Son iki yıldır rektörlük tarafından yasaklanan İstanbul Üniversitesi açılış şenliğinin yasaklamalara karşın gerçekleştirilmesine ilişkin tartışmalar yaklaşık bir ay önce başlamıştı. İlk günlerde tartışmalara yaklaşık on altı siyasal grup katılmıştı. Bu tartışmalarda açılış şenliğinin bugün İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin mücadelesi açısından önemli bir yerde durduğunu belirterek okulun açıldığı günden itibaren şenlik çalışmalarının başlatılması gerektiğini ve tüm yasaklamalara rağmen şenliğimizi geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da gerçekleştireceğimizi söyledik. Bu doğrultuda demokratik kitle örgütleriyle görüşmeler yaptık. Şenliğin en geniş kesimlere duyurulması gerektiğini söyledik. Ve bu doğrultuda üniversitenin kayıt haftasında bir basın açıklaması gerçekleştirdik.

Şenlik ön çalışmalarının ilk günlerinde şenliğin örgütleyicisi olduklarını açıklayan siyasal gruplar bir süre sonra şenlik çalışmalarına ve şenlik organizasyonuna ilgisiz kaldılar. Haftalarca net bir programa ve ciddi bir ön çalışmaya konu edilememesi sonucu şenlik bir hafta ertelenmek zorunda kaldı. Bu konuda temel sorumluluğun şenliğin örgütleyicisi olduğunu söyleyip de şenliğe dönük hiçbir çaba harcamayan siyasal gruplarda olduğunu belirtmek gerekiyor.

Şenliği ertelerken amacımız hızlı bir biçimde programı netleştirmek ve bu etkinliği tüm öğrencilere duyuracak bir ön çalışmaya konu etmekti, ki özünde bu bile bizim şenlik tartışmalarının ilk günlerinde çizdiğimiz ön çalışma hattından çok uzaktı. Zira biz şenliğin yerellerde toplantılarla duyurulduğu ve birlikte örgütlendiği bir tarzda geliştirilmesinden yanaydık. Ancak etkinliğe bir hafta kala ortada netleşmiş bir program, şenliği duyuracak bir afiş ve hatta ön çalışma yürütecek bir bileşen bile yokken, bu düşüncemiz artık gerçekçi bir hedef olmaktan çıkmıştı. Şenlik bir hafta ertelenmesine karşın bu yolla da ortaya koyulan çaba herhangi bir karşılık bulmadı. Bunun üzerine şenliğin örgütleyicisi olan siyasal gruplardan bazıları şenlikten çekildiklerini ve sadece katılımcı olacaklarını ifade ettiler. Geride kalan altı gençlik grubu olarak bu şenliği gerçekleştirme iddiasıyla için çaba harcadık.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen 19 Ekim günü Edebiyat Fakültesi Hergele Meydanı'nda şenliğimizi gerçekleştirdik. Programın son iki gün içinde hazırlanmış olmasına ve tüm eksikliklerine rağmen şenliğimiz ortaya atılan iddianın ve ısrarın sonuncunda gerçekleşmiş oldu. Elde bir dizi imkan varken ve bu imkanlar ortak bir çabayla değerlendirilebilecek iken siyasal grupların şenliğe olan anlaşılması güç ilgisizliği ise, gençlik hareketine karşı gösterilen bir sorumsuzluk olarak anlaşılmalıdır.

***

“YÖK'e, paralı eğitime, soruşturmalara, faşist saldırılara ve şovenizme karşı örgütlenelim! Üniversiteler bizimdir!” şiarıyla örgütlediğimiz şenlik sırasında tüm bu başlıkları gerek sunumlarla, gerek atılan sloganlarla gerek alana asılan pankartlarla işledik ve bu sorunlar karşısında gençliğe düşen görevleri anlattık. Bu kapsamlı sorunlar, saldırılar karşısında gençliğin tutumunun tok ve net olması gerektiğini belirttik.

Başlarken bir açılış etkinliği olarak kurguladığımız şenliğimiz, ortaya çıkan tablo sonucu dönemin de ihtiyaçları doğrultusunda 6 Kasım çağrısının yapıldığı, okuldaki kamera ve turnike saldırılarının teşhir edildiği bir etkinlik haline dönüştü. Zira şenliği üniversiteler açıldıktan bir ay sonra ancak gerçekleştirebilmiş olduk.

Şenliğimize Ekrem Ataer, Grup Kıvılcım, Tohum Kültür Merkezi Müzik Grubu, Bayar Şahin, Erdal Güney, Tolga Sağ, Pınar Sağ türküleriyle ve İbrahim Karaca şiirleriyle katıldı. Yaklaşık 400 kişinin katıldığı şenlikte baştan sona coşku hâkimdi. Açık havada yapmayı planladığımız şenliği, hava koşullarından dolayı Hergele Meydanı'na çekmek zorunda kaldık. Alan etkinlik için pek uygun olmamasına rağmen, şenlik boyunca halaylar çekildi, türkülere ve marşlara hep bir ağızdan eşlik edildi. Bir başka anlamlı olay ise Coca Cola işçilerinin direnişlerinin 153. gününde, şenliğimize katılmalarıydı. Şenlik alanına sloganlarla giren işçiler, şenliğin belki de en coşkulu anının yaşanmasını sağladılar. “Cola işçisi yalnız değildir!”, ve “İşçi gençlik el ele, örgütlü mücadeleye!” sloganları tüm kitle tarafından coşkuyla atıldı. Direnişteki bir işçinin yaptığı ve gençleri işçi sınıfının mücadelesine destek vermeye çağıran konuşma da oldukça anlamlıydı.

Bizim cephemizden bu şenlik çok büyük bir anlam taşıyordu. Özellikle öğrenci gençlik üzerinde her tür baskının iyice arttırıldığı, üniversitelerin sermayeye daha fazla entegre edilmeye çalışıldığı, geçmiş kazanımların tasfiye edildiği, rektörlerin açıkça üniversitede siyaseti bitirmekten bahsettiği bir dönemde, rektörlüğün baskıcı ve yasakçı tutumuna verilecek güçlü bir yanıt, ancak böyle öğrenci kitleleriyle bütünleşmiş eylem ve etkinliklerle olacaktır. Gelenekselleşmiş bu ve benzeri öğrenci şenlikleri bu perspektifle ele alınmalı, bu tarz etkinliklerin hareketteki tüm zayıflıklara rağmen düşman ile girilen bir irade savaşı olduğu unutulmamalıdır.

Bu açıdan şenliğin ön çalışması sırasında ve şenlik günü çok büyük bir emek ortaya koyduk ve katılımın beklenenin altında olmasına ve yeni öğrencilere yeterince ulaşamamasına rağmen bu etkinliği gerçekleştirdik. Açık ki, başlangıçta şenliği örgütleyeceğini ifade edip de ön çalışma boyunca hiç çaba harcamayan, sonra da şenliğin güçsüz olacağı ve/veya artık anlamını kaybettiği gerekçesiyle çekilen gruplar, şenliğin güçlenmesi yönünde çaba harcamayı tercih etmiş olsalardı, şenlik bugün olduğundan daha güçlü olacaktı. Bizler cephesindense artık bu tartışmaları yürütmek yerine şenliği tüm eksiklerine karşın en güçlü örgütleyebileceğimiz yol ve yöntemleri tartışmak gerekmekteydi. Zira haftalar önce gerçekleştirdiğimiz basın açıklamasıyla şenliği örgütleyeceğimizi deklare etmiştik. Ekim Gençliği olarak İstanbul Gençlik Derneği, Barikat, YDG, Kaldıraç ve HKP gençliği ile beraber örgütlediğimiz şenliğimiz, ortaya koyduğumuz iddiayı dışavuran bir etki yaratmış oldu. Bizler gençlik hareketini geliştirme yönünde duyduğumuz sorumluluğu yerine getirerek bir kez daha başardık.

İ.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi/Ekim Gençliği