10 Eylül 2005
Sayı: 2005/36 (36)


  Kızıl Bayrak'tan
  Faşist terör ve provokasyonlarla Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesini boğamazsınız!
  Gemlik yürüyüşü devlet terörü ve linç girişimiyle engellendi
  Özelleştirme yağmasını ancak işçi sınıfı durdurabilir
  TÜPRAŞ'ta konuşma sırası işçilerde!
  TÜPRAŞ işçisi özelleştirmeye karşı direnme kararlılığında
Avrupa Birliği sürecinde son gelişmeler
AB "demokrasisi" yolunda "iş kazaları": Grevciye yasak, sendikalıya kurşun
  Sınıflı toplumların sınıf ayrımcı okulları: Eğitimde eşitlik için sosyalizm!
  Katrina kasırgası; Doğal afet mi kapitalizmin çöküşü mü?
  Felaketin ve sefaletin küreselleşmesi!
  Katrina'nın aynasında iki Amerika
  Katrina evdeki "üçüncü dünya"yı açığa çıkardı
  Devletin devekuşu politikası ve boşa çıkan İmralı çizgisi (Orta sayfa)
  Sendikal tazminat hakkı nasıl gaspediliyor!
  Dinsel gericiler siyonistlerin hizmetinde
  Irak'ta İmam Musa Kazım anmasında bine yakın Iraklı can verdi

  ABD'de neo-faşist çetenin saltanatı sarsılıyor

  Büyükçekmece İşçi Kurultayı hazırlık çalışmalarından
  Gücümüzü Ümraniye İşçi Kurultayı'nda birleştirelim!
  12 Eylül faşizmi üzerine
  Bir mücadele deneyimi...
  Pendik BDSP'den açıklama; Dar grupçu çatışma değil devrimci mücadele
  Bültenlerden/ Ankara İşçi Bülteni
  Bültenlerden/ Mamak Türküsü
  Basında 6-7 Eylül provokasyonu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sermaye TÜPRAŞ'ta son sözünü söylemek üzere...

Şimdi konuşma sırası işçilerde!

Tüpraş'ı özelleştirme çabalarının uzun bir geçmişi var. TÜPRAŞ hisselerinin yüzde 2,5 kadarı Mayıs 1991'de borsada satıldı. Daha sonra Nisan 2000 tarihinde ise yüzde 31 hisse borsada satıldı. 2004 yılı Ocak ayında TÜPRAŞ hisselerinin blok satışı için ilk kez bir ihale açıldı. O ihalede TÜPRAŞ'ın yüzde 65.76'lık hissesi için en yüksek teklifi Zorlu Grubu ile ortağı Tatneft'in oluşturduğu girişim grubu verdi. 1 milyar 302 milyar dolarlık teklif ile ihaleyi kazanan Zorlu Grubu ve ortağının hevesi Danıştay'ın iptal kararı ile kursağında kaldı. İhale Danıştay tarafından iptal edildikten sonra, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı elindeki TÜPRAŞ hisselerinin yüzde 14,76'lık bölümünü Mart 2000'de Borsa'da uluslararası tekellere sattı. Bu satıştan sonra kamunun elinde TÜPRAŞ'ın yüzde 51 hissesi kaldı. 2005 özelleştirme programına alınan TÜPRAŞ'ın satışı için geçtiğimiz aylarda 2. kez ihale açıldı.

2. ihalede son teklif verme süresi geçtiğimiz günlerde tamamlandı. İhale için 9 teklif geldi. Verilen teklifler 12 Eylül günü açılarak görüşülecek ve yapılacak açık arttırma sonrasında TÜPRAŞ'ın yağmasında aslan payını kimin kapacağı belli olacak.

Özelleştirme İdaresi'nin açıklamasına göre TÜPRAŞ ihalesi için teklif veren firma ve konsorsiyumlar şunlar;

- TÜPRAŞ Aqusition Cons. OGG-Petrol Ofisi OGG,

- PKN ORLEN SA (Polonya)-Zorlu Holding,

- Koç Holding-Aygaz-Opet-Shell OGG,

- Indian Oil Corp. (Hindistan)-Çalık Enerji OGG,

- OMV -(Avusturya),

- ENI -(İtalya),

- Anadolu Taşıma OGG,

- MOL (Macaristan)

- OYAK

İhaleye girenler listesine göz atanlar “yabancı” şirket ve tekeller ile “yerli”lerin ne kadar sıkı fıkı olduğunu hemen farkedeceklerdir. Gerçekten de, OMV, ENI ve MOL hariç bütün “yabancı” şirket ya da tekellerin yanında mutlaka “yerli” birilerinin adı göze çarpıyor. Kendi başına ihaleye giren “yerli”lerin sayısı da sadece iki.

TÜPRAŞ ihalesine katılanlardan Doğan Holding'e ait Petrol Ofisi son zamanlarda özelleştirmelerle ilgili gündeme gelen “yerli-yabancı sermaye” tartışmasını paraya çevirmek için kendisinin “yerli” bir şirket olduğu yolunda görüntü oluşturmaya çalışıyordu. Örneğin, “yurtsever benzin” kampanyasını esasta bu amaçla kullanıyordu. “Yurtsever” Petrol Ofisi, geçtiğimiz günlerde Borsa'ya gönderdiği bir yazıyla, TÜPRAŞ ihalesine TÜPRAŞ Aqusition Cons. Ortak Girişim Grubu ile birlikte gireceğini açıkladı. Açıklamada bu ortak girişim grubunun İsrailli Ofer ailesine ait Tratson Holdings ve Omni Offshore Holdings şirketlerinden oluştuğu bildirildi. Ofer ailesine ait şirketler İsrail'de ve başka ülkelerde pek çok sektörde faaliyet gösteriyorlar. İsrail'de faaliyet gösterdikleri sektörlerde önemli pazar paylarına sahipler. Bu yüzden de sözkonusu grubun İsrail sermayesinin önde gelen, seçkin temsilcilerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Gene “yerli” sermayenin has temsilcilerinden sayılan Zorlu Grubu'nun Polonla kökenli PKN Orlen Sa ile, Koç Holding'in ise büyük petrol tekeli Shell ile birlikte TÜPRAŞ ihalesine girecekleri açıklandı. Bütün bu örneklerle birlikte TÜPRAŞ ihalesi, “yerli-yabancı” sermaye tartışmasının aldatmacadan başka bir şey olmadığını bir kere daha ortaya koydu. Etiketinde ister “yerli” yazsın, isterse “yabancı”, hepsi sermaye sınıfının bir parçasıdır ve hepsinin de tek derdi daha fazla sömürmek, daha fazla yağmalamak, daha fazla kâr elde etmektir.

Özelleştirme saldırısı bir sömürü ve yıkım saldırısıdır. Bu saldırıya “yabancıya gitmesin” denilerek karşı çıkılamaz. TÜPRAŞ ihalesine girmek için oluşturdukları ortaklıklar, “Erdemir yabancıya gitmesin”, “Tüpraş yabancıya gitmesin” denilerek özelleştirmeye karşı çıkılamayacağını, böyle bir tavrın kendini “yerli” olarak pazarlayan sermaye gruplarının ekmeğine yağ sürmekten ve işçilerin bilincini bulandırmaktan başka bir işe yaramayacağını göstermiştir.

Özelleştirme saldırısı neredeyse 15 yıldır TÜPRAŞ işçisinin gündeminde. Ve saldırı dalgası her yükseldiğinde TÜPRAŞ işçisi çeşitli eylemlerle buna karşı tepkisini ortaya koymayı bildi. TÜPRAŞ işçisi saldırı başka işletmelerden sınıf kardeşlerine yöneldiğinde de nispi bir duyarlılık içinde oldu. Çeşitli eylemlerle destek ve dayanışma sorumluluğunu yerine getirmeye çalıştı. Yaşanan süreç TÜPRAŞ işçisine özelleştirmeye karşı mücadele konusunda önemli bir birikim ve deneyim kazandırdı.

Şimdi TÜPRAŞ işçisi, birikimini ve mücadele enerjisini daha ilerden harekete geçirme sorumluluğuyla karşı karşıyadır. TÜPRAŞ işçisi Erdemir, Telekom, Petkim ve liman işçileriyle gücünü birleştirmeye çalışmalıdır. Özelleştirmeye karşı kararlı, militan bir mücadele içine girmelidir. Eylemin ve mücadelenin diliyle konuşma sırası TÜPRAŞ işçisindedir.

------------------------------------------------------------------------------------------

Özelleştirme gündeminden...

Telekom işçileri Bilişim Fuarı'nda eylem yaptı....

Telekom işçileri 6 Eylül günü başlayan Cebit Bilişim Fuarı önünde bir eylem gerçekleştirdiler. Açılış için Erdoğan'ın fuara geleceğini öğrenen Haber-İş 1 No'lu Şube üyesi Telekom işçileri, 6 Eylül'de tam gün iş bırakarak fuarın yapıldığı Beylikdüzü TUYAP önüne geldiler. İşçiler fuar alanına geldiklerinde polisin barikat kurmuş olduğu görüldü. Görüşmenin ardından polis barikatı açıldı ve işçiler fuar girişine kadar ilerlediler. Burada Telekom'da örgütlü üç sendikanın ortak imzasını taşıyan bir açıklama okuyan Haber-İş 1 No'lu Şube Başkanı Levent Dokuyucu şunları söyledi: “Bakın biz yatmıyoruz. Haklarımız için eylemdeyiz. Ülkemizin ve kendi geleceğimiz için İMF, DB, uluslararası tekeller ve bunların bütün işbirlikçilerine karşı iş, ekmek, özgürlük mücadelesi veriyoruz. Ya siz? Telekom'u peşkeş çektiğiniz Lübnanlı ve İtalyan dostlarınızın yanında mutlu ve rahat yatıyor musunuz?” Erdoğan'ı eleştiren Dokuyucu “işçiler bundan öncekiler gibi sizi ve hükümetinizi siyaset müzesine gönderecek” dedi.

Telekom işçileri saatlerce fuar önünde Erdoğan'ın gelmesini beklediler. Fakat işçi düşmanı hükümetin lideri ortalıkta görünmedi. İşçiler de bunun üzerine eylemlerini Büyükçekmece Telekom önüne taşıdılar.

Buradaki eylemde ise öfkenin hedefinde ortak iş bırakma eylemine katılmayan Birlik Haber-Sen vardı. Eylemci işçiler müdürlüğün kapılarını kapatarak hizmet verilmesine engel olmaya çalıştılar. Burada da bir konuşma yapan Levent Dokuyucu “Eylem kırıcılığı yapanlar, ekmeğimizi çalmaya çalışanlarla aynı muameleyi göreceklerdir” dedi. Eylemin ardından işçiler otobüslerle kendi işyerlerine döndüler.

 

Türk-İş yönetiminden özelleştirme konulu toplantı...

SEKA'nın satışından beri neredeyse sesi duyulmayan Türk-İş yönetimi, özelleştirme saldırısıyla yüzyüze olan işyerlerinde örgütlü sendikaların başkanlarıyla 6 Eylül günü bir toplantı gerçekleştirdi.

Sendika başkanları toplantıda Türk-İş yönetiminden özelleştirme karşıtı mücadelenin başına geçmesini ve parçalı hareketi birleştirerek ortaklaştırmasını istediler. Toplantıda konuşan sendika başkanları özelleştirme saldırısının artık çok önemli bir aşamaya geldiğini, mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğini dile getirdiler. Sendika başkanları nasıl bir mücadele konusunda görüşlerini dile getirdiler. Türk-İş yönetimi ise ortaya net bir görüş koymaktan kaçındı. Toplantıda dile getirilen görüşlerin Başkanlar Kurulu toplantısında ele alınacağı söylendi. Türk-İş Başkanlar Kurulu 14 Eylül Çarşamba günü toplanacak.