30 Nisan 2005
Sayı: 2005/17 (17)


  Kızıl Bayrak'tan
   1 Mayıs'ta alanlara!.. İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!
  Halkları köleleştirme saldırısına karşı
mücadeleyi yükseltelim!
  “Tıkırında”ki ekonominin sosyal
gerçekleri
  İç göç MGK'nın gündeminde
  Kütahya'da işçi katliamı! Katliamın sorumlusu sermaye sınıfı ve devleti
  Genelkurmay Başkanı konuştu... ABD çıkarlarını
korumaya devam!
  Özelleştirme saldırısı; Son gelişmeler ve eylemler.
  Vatikan'ın başına bir Nazi seçildi!
  Ermeni soykırımı yeni soykırımlara suç ortaklığı ile gizlenmeye çalışılıyor
  Ülke çapında KESK eylemleri
  Ankara'da SİP-TKP ile BAGEH arasında gerilim
  Güney Kürdistan sorunu üzerine ön düşünceler/H. Fırat
 İstanbul'da BDSP pikniği
1 Mayıs hazırlıklarından

 Ekvador; ABD işbirlikçisi başkan ülkeden kaçtı

 Amerikan adaleti işkenceci aklıyor
 Hatice Yürekli anıldı
Biji 1 Gulan!
Bültenlerden...
Kurtköy; Yıkımlara geçit vermeyeceğiz!
Çok sağcı bir Papa/ Vicente Navarro
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Bijî 1 Gulan!

2005 1 Mayıs'ını her zamankinden daha coşkulu kutlamak, gerçek anlamda birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak algılamak ve bunun gereklerini yapmak çok daha özel bir önem kazanmıştır.

Özel savaş aygıtı, bu bahara yeni bir saldırı hareketiyle girdi. Saldırılarının hedefinde emekçiler, Kürt halkı, devrimciler, demokratlar ve tüm ilerici çevreler var. Mersin'deki bayrak oyunu, Trabzon'daki linç girişimi, Avukat Medeni Ayhan'a karşı düzenlenen suikast girişimi, bir anda alevlendirilen ırkçı şoven dalga, anılan saldırının önemli işaretleri niteliğindeydi. Ardından Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı uzun konuşma ile saldırının kapsamı, yöntemleri ve hedefleri çok net bir biçimde ortaya çıktı. Belli ki özel savaş aygıtı, politik yaşama günlük olarak yön vermek, gelişmeleri günlük olarak yönetmek, başta hükümet olmak üzere bütün “siyaset kurumunu” bu hareketin gereklerine göre yeniden “dizayn” etmek istiyor...

Bu, Türkiye politik yaşamında aynı zamanda “yeni” bir durumu da anlatıyor.

Bu yeni dönem, yeni saldırı yöntemleri ve araçlarının devreye sokulduğu, kontrgerilla operasyonlarının daha sık uygulandığı bir dönem olacaktır. Devrimcilere, emekçilere ve Kürt halkına karşı ırkçı şoven saldırılar, linç girişimleri, suikastlar, gizli operasyonlar, provokasyonlar gündeme gelecektir. Bunu beklemek ve gerekli önlemleri almak gerekmektedir.

Bu yeni dönemde Irak ve Güney Kürdistan politikalarında aralarında belli çelişkiler olsa da genel olarak süren işbirlikçi çizgi derinleştirilmeye, İncirlik gibi üslerin kullanımı konusunda daha fazla tavizler verilmeye çalışılacaktır. Bir yandan da Irak'ın yeniden oluşumunda daha fazla etkileyici güç olmaya çaba gösterilecektir.

Yine bu dönemde AB ile ilişkilerde de çelişkiler en alt düzeye çekilmeye, daha fazla taviz koparılmaya, “iç dengeler ve eğilimler” kartı bir pazarlık unsuru olarak kullanılmaya çalışılacaktır. “Milliyetçilik büyüyor, bunu kontrol altında tutmamız için bizim duyarlılıklarımızı daha fazla hesaba katmak durumundasınız” mesajı verilmeye çalışılacaktır.

Bu dönemde İMF ve Dünya Bankası patentli ekonomik ve sosyal saldırı politikalarına devam edilecek… Bu, daha çok sömürü, işsizlik, yoksulluk, sosyal hakların budanması, sendikasızlaştırılma ve mücadele silahlarından yoksun bırakılma anlamına gelmektedir.

Bu ırkçı şoven saldırı dalgasının en önemli hedeflerinden biri Kürt halkıdır. Irkçı şoven dalga bayrak oyunu ile birlikte Kürtler'e yönelik başlatılmıştır. Bu dalga askeri operasyonların genişlemesi, kontrgerilla operasyonlarının çoğaltılması ile birlikte geliştirilmiştir.

Bu saldırı dalgasına rağmen Kürt halkı öncüsüz, devrimci anlamda yönsüz, stratejisiz ve mücadele silahlarından yoksun bir durumdadır! Ancak ne yazık bu konumunun tam bilincinde de değil, dahası devlet eksenli bir konseptin basit ve yanılsamalı bir payandası konumundadır. Bu, aynı zamanda trajik bir çıkmazdır. İmralı'dan enjekte edilen ideolojik ve politik zehir, bu yanılsamalı durumu derinleştirmekte, ufukları daha da karartmaktadır. Yeni PKK ve geliştirilmeye çalışılan Demokratik Toplum Hareketi teslimiyet ve tasfiye sürecini derinleştirmektedir.

Bu baharla birlikte Kürdistan'da askeri operasyonlar yoğunlaştırıldı. 2004 yılının ortalarında yeniden başlatılan Genelkurmay eksenli “savaş”, Kürt halkı açısından umutsuzluğu derinleştirme ve gelecekte etkili olabilecek bir silahı tüketme amacı yönünde sürdürülmektedir. Meydana gelen çatışmalarda yitirilen yaşamların gerçek sorumlusu Genelkurmay ve onun mutlak denetimindeki A. Öcalan'dır. İktidar perspektifini ilke olarak reddeden, iktidar mücadele biçimlerini teorik olarak mahkûm eden İmralı çizgisi sonucu yaşamını yitirenlerin durumu gerçek anlamda bir cinayet niteliğindedir. Bu tasfiye ve cinayet hareketine karşı durmak devrimci yurtseverliğin bir gereğidir…

Bütün bu güncel gelişmeler, Kürdistan ve Türkiye'de devrimci yurtsever mücadelenin çok daha etkili ve sonuç alıcı bir tarzda geliştirilmesini dayatmaktadır. Kürdistan'daki devrimci yurtsever dinamikler, ne yazık, İmralı Partisi'nin etkisinde ve denetimindedir. Aynı zamanda İmralı Partisi her türlü devrimci etki ve olası dalgaların önünde “dalgakıran” işlevini görmektedir. Bu partinin dışındaki liberal reformist parti ve çevrelerin herhangi bir politik etkileri olmadığı gibi, bundan böyle Kürdistan sorununa herhangi bir çözüm getirmeleri de mümkün görünmemektedir. Bu gerçeklik devrimci emekçi, devrimci sosyalist seçeneğin yaşamsal önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Bugün bu seçeneğin örgütsel ve politik olarak zayıf olması onun bu yaşamsal önemini azaltmaz, tersine daha da arttırmaktadır. Geleceğimizin bu seçenekte olduğundan kuşku duymamak gerekir…

Çünkü Kürdistan sorunu, özünde bir emekçiler sorunudur. Kürdistan sorununu, bu düzenle iç içe geçmiş, bu düzene bin bir bağla bağlı Kürt egemen sınıfları çözemez, kaldı ki onların böyle bir sorunları da yoktur. Programda ve yöntemde devrimci olmayan hiçbir sınıfın Kürdistan sorununda tutarlı ve samimi olması mümkün değildir! Kürdistan sorunu ancak devrimci bir program, devrimci bir strateji ve devrimci mücadele pratiğiyle çözülebilir. Son otuz yılın inişli çıkışlı pratiği, devrimci ve son altı yılın teslimiyetçi deneyimi bu gerçekliği sayısız kez doğrulamaktadır.

Sorunun devrimci programını ortaya koymak, çok önemli olmakla birlikte, tek başına yeterli değildir. Bu doğrultuda belli bir politik, örgütsel çekirdekleşmeye gitmek ve pratik çalışma içinde olmak yaşamsal önemdedir; bu, aynı zamanda tutarlı olmanın da bir gereğidir! Bu konudaki devrimci çekirdekleşme çabaları sayısız objektif ve subjektif engele rağmen devam etmektedir, ama hala katedilmesi gereken uzun bir yol var. Bu da uzun soluklu, yılmayan, geleceğe emin adımlarla yürümeyi hiçbir zaman ihmal etmeyen bir duruşu ve yaşam gücünü gerektirmektedir…

2005 yılının 1 Mayıs'ı daha özel ve kritik koşullarda kutlanmaktadır. Son dönem gelişmeleri, Türkiye ve Kürdistan'da devrimci ve düzen içi eğilim ve duruşları bir kez daha netleştirdi, ayrıştırdı… Bir kez daha görüldü ki, en sıradan demokratik talebin gerçekleşmesi bile devrimci bir duruşu ve mücadeleyi gerektirmektedir. Reformist eğilimlerin, düzen içi arayışların kazandıracağı bir şey yoktur. Bu anlamda devrimci hareketlerin oluşturduğu Devrimci 1 Mayıs Platformu önemli ve 1 Mayıs kutlamalarından sonra da varlığını sürdürmesi, bir devrimci mücadele cephesi olarak kendini tanımlayabilmesi mevcut politik etkisizliği aşmada belli bir işlev görebilir…

1 Mayıs, gerçekten de devrimcidir! Onun devrimci özünü boşaltma, sınıf ve devrimci kimliğini gözlerden ve bilinçlerden kaçırtma hareketlerine karşı onun devrimci özünü ve kimliğini vurgulamak, bunu eylemli olarak yapmak, yine bunu güncel görevlerle birleştirmek önemlidir.

Herşeye rağmen, İmralı çizgisinin barajlama çabalarına rağmen Kürdistanlı emekçilerin, metropollerde yaşayan Kürdistanlı işçilerin devrimci 1 Mayıs kutlamalarında yerlerini alacaklarını ve birlik, dayanışma ve mücadele sloganlarını en etkili ve gür bir biçimde haykıracaklarını umuyoruz.

Bijî 1 Gulan!

Yaşasın Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

Yaşasın KUKM'ni Toparlama ve Yeniden İnşa Mücadelemiz!

Sosyalistên Şoreşgerên Kurdistan

(Kürdistan Devrimci Sosyalistleri)