30 Nisan 2005
Sayı: 2005/17 (17)


  Kızıl Bayrak'tan
   1 Mayıs’ta alanlara!.. İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!
  Halkları köleleştirme saldırısına karşı
mücadeleyi yükseltelim!
  “Tıkırında”ki ekonominin sosyal
gerçekleri
  İç göç MGK'nın gündeminde
  Kütahya’da işçi katliamı! Katliamın sorumlusu sermaye sınıfı ve devleti
  Genelkurmay Başkanı konuştu... ABD çıkarlarını
korumaya devam!
  Özelleştirme saldırısı; Son gelişmeler ve eylemler.
  Vatikan’ın başına bir Nazi seçildi!
  Ermeni soykırımı yeni soykırımlara suç ortaklığı ile gizlenmeye çalışılıyor
  Ülke çapında KESK eylemleri
  Ankara’da SİP-TKP ile BAGEH arasında gerilim
  Güney Kürdistan sorunu üzerine ön düşünceler/H. Fırat
 İstanbul'da BDSP pikniği
1 Mayıs hazırlıklarından

 Ekvador; ABD işbirlikçisi başkan ülkeden kaçtı

 Amerikan adaleti işkenceci aklıyor
 Hatice Yürekli anıldı
Biji 1 Gulan!
Bültenlerden...
Kurtköy; Yıkımlara geçit vermeyeceğiz!
Çok sağcı bir Papa/ Vicente Navarro
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İncirlik Üssü “blok izin”le savaş kundakçılarının hizmetine sunuldu...

Halkları köleleştirme saldırısına karşı mücadeleyi yükseltelim!

İncirlik Üssü 1954 yılından beri ABD emperyalizminin hizmetinde bulunuyor. Bu üsten kalkan Amerikan uçakları defalarca bölge halklarını taciz etmiş veya doğrudan saldırı gerçekleştirmiştir. Demek oluyor ki, bu üssü emperyalist dünya jandarmasının hizmetine sunanlar, bölge halklarını hedef alan İncirlik kaynaklı tüm saldırıların dolaysız suç ortaklığını yarım asırdan beri sürdürüyorlar. İncirlik Üssü'nün “blok izin”le sınırsız bir şekilde emperyalist orduların hizmetine açılmasıyla bu suç ortaklığı yeni bir evreye girdi.

51 yıldan beri devam eden bu suç ortaklığı biçimsel de olsa belli kurallara tabiydi. Örneğin, ABD'nin üssü yoğun şekilde kullanımı için meclis kararı gibi formaliteler uygulanıyor, uçuşlar için ise izin gerekiyordu. Savaş çetesi, gelinen aşamada bu formaliteleri yük saymaya başladı. Zira bölge halklarına karşı “sonu belirsiz savaş” ilan eden ABD emperyalizminin, saldırıyı yürüten işgal ordularının her türlü lojistik ihtiyacını karşılamak için uçuşlarını fazlasıyla yoğunlaştırması gerekmektedir.

Bu ihtiyacın karşılanması için İncirlik'i “merkez üs” olarak kullanmak isteyen savaş kundakçıları “blok izin” talep ettiler. Bu, komşu halkları kıyımdan geçiren emperyalist orduların İncirlik Üssü'nü hiçbir sınırlama ile karşılaşmadan kullanmaları anlamına geliyor. 1 Mart tezkeresinin kazaya uğramasından ders alan Bush yönetimi, blok iznin TBMM'nin değil AKP hükümetinin kararıyla alınmasını istedi. Takkıyeci takımı da buna uygun davranarak gizli sayılabilecek bir kararnameyle istenen izni verdi. Blok izinle ilgili konuşan Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, “Gizli kapaklı değildir bu neviden hususlar. Meclise bilgi vermek gerekiyorsa verilir” dedi. Demek oluyor ki, savaş kundakçılarının talebi, “yüce” meclise bile bilgi verilmeden yerine getirilmiş. Ne de olsa devletin militarist ve sivil bürokrasisi aylar önce Washington'daki efendilerinin taleplerine onay vermişlerdi.

Amerikan karşıtlığının doruğa çıktığı bir dönemde böyle bir karar almak, müzmin Amerikan uşakları için bile kolay olmadı. Nitekim bu kararı verebilmeleri için neredeyse bir yılın geçmesi gerekti. Bu kaygı boşuna değil. Emperyalist barbarlara verilen blok izin, “bölge barışı”, “ulusal bağımsızlık”, “din kardeşliği” vb. adına söylenen sözlerin nasıl yalan olduğunu herkesin anlamasını sağlayacak cinsten. Bu kaygıdan dolayı olsa gerek, konuyla ilgili yaptığı açıklamada Amerikancı Gül, “Aslında yeni bir durum yok, yapılan işlerin biraz daha düzenli hale getirilmesidir. Dolayısıyla eski alınan kararların uzatılması şeklinde çıkacaktır. Yeni farklı boyutlar zaten sözkonusu değildir. Şu anda Irak ve Afganistan'a yapılan yardımların biraz daha organize bir şekilde yapılmasıyla ilgilidir. Sürecin kısa süre içinde tamamlanacağını tahmin ediyorum” diyerek, halklara karşı işledikleri suçları hafif göstermeye çalıştı. Ancak Dışişleri Bakanı, ABD'ye İncirlik Üssü'nün kullanımı çerçevesinde blok izin verildiğini de inkar edemedi. Böylece, “Aslında yeni bir durum yok” iddiasını kendisi yalanlamış oldu.

Savaş kundakçılarına verilen blok iznin bir değil, birden fazla “yeni durum” içerdiği açık. Zira yeni durum sözkonusu olmasaydı, savaş çetesi bu isteminde bu kadar ısrar etmez, işbirlikçi takımı da bu izni vermek için aylarca beklemezdi. Blok iznin önemini, saldırganlık ve savaş politikasının sözcülüğünü yapan Amerikan medyasının yazdıklarından da anlamak mümkün. Bir süredir Ankara'daki uşak takımını azarlayıp duran Amerikan medyası birden ağız değiştirdi. Bush yönetiminin medyadaki borazanlarından Washington Times gazetesi, AKP hükümetinin ABD ve İsrail ile ilgili attığı adımların Washington'da “takdirle” karşılandığı belirtildi. Gazeteye konuşan diplomatlar, Erdoğan ve özellikle AKP'nin, ABD ile ilişkileri pekiştirmek için “hevesli” olduğunu vurguluyorlar. Gazete, “Erdoğan, diplomatlarla son görüşmelerinde, Türkiye ve ABD'nin bölgedeki ortak hedeflerini vurguladı ve İran'ın nükleer bir güç olma isteğine karşı muhalefetini dile getirdi” ifadeleri kullandı. Bu arada AKP'nin “kilit” isimlerinden Murat Mercan'ın geçen ay Washington'u ziyaret ettiğini hatırlatan gazete, bu ziyarette, Erdoğan'ın ABD'nin Ortadoğu ve Orta Asya'ya yönelik politikalarına verdiği desteğin ifade edildiğini kaydetti.

Demek ki, verilen blok izin öyle basit bir düzenleme değilmiş. ABD emperyalizminin yürüttüğü halkları köleleştirme saldırısına pervasızca verilmiş bir destektir sözkonusu olan. Bu kirli işbirliği ile ilgili perde arkasında pazarlıklar yapıldığı da yeterince açık. Zira blok izinin verilmesinin hemen ardından, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ile öğle yemeğinde buluştu. Gönül ile Edelman'ın F-16'lara ilişkin yeni bir ortak projeyi açıklayacakları öğrenildi. Bu gelişmelerin peşpeşe gündeme gelmesi tesadüf olmasa gerek.

İncirlik Üssü'nün blok izinle saldırganlık ve savaş politikasının hizmetine sunulması, işbirlikçi sermaye iktidarının haydut takımı ileiçine girdiği suç ortaklığını daha da pekiştirme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu ise ilerici-devrimci güçler ile işçi sınıfı ve emekçilere önemli sorumluluklar yüklüyor. Emperyalist barbarlara karşı direnen halklardan yana yürütülen mücadelenin, Amerikancı sermaye iktidarını da hedef alacak tarzda ele alınması gerekiyor.

-------------------------------------------------------------------------------------------

Ankara gençliğinden şoven-faşist saldırganlığa karşı eylem

21 Nisan günü Ankara'da çeşitli gençlik gruplarının katılımıyla bayrak provokasyonu sonrasında yükselen faşist-şovenist saldırganlığa karşı bir eylem gerçekleştirildi. Eyleme 100'ü aşkın bir katılım gerçekleşti. Ankara Gençlik Derneği, Ekim Gençliği, DGH, SGD, Tüm-İGD, Maya ve Kaldıraç tarafından örgütlenen eylem saat 17.00'da Yüksel Caddesi'nde basın metninin okunmasıyla başladı.

Açıklamada devletin çeşitli provokasyon ve katliamlarla emekçileri birbirine kırdırarak ayakta durmaya çalıştığı, milliyetçilik ve şovenizm temelinde bölünen emekçilerin hak ve özgürlük mücadelesini veremeyeceği ve daha çok ezileceği vurgulandı.

Kitle, “Provokasyonlara ve linç girişimlerine karşı birleşelim!” pankartı açarak Yüksel'den Sakarya Caddesi'ne yürümek istedi. Polis ilk önce yürüyüşe izin vermedi, ancak yapılan tartışmalar sonucunda barikatı kaldırarak yürüyüşe izin vermek zorunda kaldı. Sakarya Caddesi'ne gidildikten sonra toplu halde TAYAD'ın Trabzon'da dağıttığı tecrit bildirisi dağıtıldı ve ardından Abdi İpekçi Parkı'ndaki TAYAD'lı Aileler ziyaret edilerek eylem bitirildi.

Ekim Gençliği/Ankara