30 Nisan 2005
Sayı: 2005/17 (17)


  Kızıl Bayrak'tan
   1 Mayıs'ta alanlara!.. İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!
  Halkları köleleştirme saldırısına karşı
mücadeleyi yükseltelim!
  “Tıkırında”ki ekonominin sosyal
gerçekleri
  İç göç MGK'nın gündeminde
  Kütahya'da işçi katliamı! Katliamın sorumlusu sermaye sınıfı ve devleti
  Genelkurmay Başkanı konuştu... ABD çıkarlarını
korumaya devam!
  Özelleştirme saldırısı; Son gelişmeler ve eylemler.
  Vatikan'ın başına bir Nazi seçildi!
  Ermeni soykırımı yeni soykırımlara suç ortaklığı ile gizlenmeye çalışılıyor
  Ülke çapında KESK eylemleri
  Ankara'da SİP-TKP ile BAGEH arasında gerilim
  Güney Kürdistan sorunu üzerine ön düşünceler/H. Fırat
 İstanbul'da BDSP pikniği
1 Mayıs hazırlıklarından

 Ekvador; ABD işbirlikçisi başkan ülkeden kaçtı

 Amerikan adaleti işkenceci aklıyor
 Hatice Yürekli anıldı
Biji 1 Gulan!
Bültenlerden...
Kurtköy; Yıkımlara geçit vermeyeceğiz!
Çok sağcı bir Papa/ Vicente Navarro
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“OSB-İMES İşçileri Derneği 1 Mayıs Dayanışma Pikniği”...

Birlik ve beraberliğimizi pekiştirerek mücadelemizi büyütüyoruz!

İşçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs'a yönelik hazırlıklarımız bir ayı aşkın bir süredir yoğun bir şekilde devam ediyor. OSB ve İMES işçilerinin soluğunu alana taşıyabilmek doğrultusunda planladığımız ön hazırlık çalışmalarından biri de “OSB-İMES İşçileri Derneği 1 Mayıs Dayanışma Pikniği”ydi. 24 Nisan günü gerçekleştirdiğimiz pikniğimize 50'yi aşkın işçi ve emekçi katıldı.

Alanın düzenlenmesi ve hazırlanan ortak sofrada yapılan kahvaltının ardından piknik programına geçildi. İşçi sınıfının kurtuluşu mücadelesinde şehit düşenler adına gerçekleştirilen saygı duruşunun ardından piknik Grup Hazan'ın sunduğu müziklerle devam etti. Sınıf kültürümüzle yoğurduğumuz türkülerimizi hep birlikte çektiğimiz halaylar izledi. Ardından iki arkadaşımız işçi sınıfının mücadelesini anlatan şiirlerini sundular. Dinletinin ardından verilen arada işçiler arasındaki birlik ve dayanışma ruhu daha da güçlendi. Ortak sofrada yenilen öğle yemeğinin ardından programın ikinci bölümüne geçildi.

İkinci bölüm serbest kürsü ile başladı. Dernek adına yapılan konuşmada işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı saldırılar ve mücadelenin zorunluluğuna vurgu yapıldı. 1 Mayıs'ta OSB ve İMES işçilerinin sesini 1 Mayıs alanına taşıma çağrısı yapıldı. Ardından birçok işçi arkadaşımız kürsüye çıkarak fabrikalarında yaşadıkları sorunları anlattılar, 1 Mayıs ile ilgili düşüncelerini dile getirdiler. Dernek çalışanı bir arkadaşımızın BDSP adına yaptığı konuşmada ise sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemine vurgu yapıldı. Bu uğurda mücadeleyi yükseltme, 1 Mayıslar'ı 2 Mayıslar'a taşıma çağrısı yapıldı.

Serbest kürsünün ardından iki dostumuz bağlamaları eşliğinde türkülerini bizlerle paylaştılar. Hep bir ağızdan söylenen türküler ve çekilen halayların ardından piknik bir kez daha 1 Mayıs'ta alanlarda buluşma çağrısı ile sonlandırıldı. Piknik boyunca işçiler arasındaki birlik ve dayanışma ruhu güçlenirken 1 Mayıs ile birlikte mücadeleyi yükseltme kararı pikniğe katılan tüm işçilerin ortak iradesine dönüştü.

OSİM-DER'den işçiler

-----------------------------------------------------------------------------------------

Esenyurt BDSP'nin 1 Mayıs çalışmalarından...

Bir ayı aşkın bir zamandır yürüttüğümüz 1 Mayıs'a hazırlık kampanyamızın sonuna gelmiş durumdayız. Kampanyamızın başında planladığımız çalışmaların önemli bir bölümünü hayata geçirmiş bulunuyoruz.

Merkezi afiş ve bildirilerimiz planlanan sürede fabrikalarda ve semtlerde kullanıldı. Çeşitli toplantı ve etkinlikler gerçekleştirildi. Son 10 günde ise BDSP'nin Avrupa Yakası'nda yapılan pikniğine ve kitle çalışmalarına yoğunlaştık. Pikniğe hazırlık çalışmaları çeper güçlerimizin de aktif katılımıyla geniş bir ekip tarafından yürütüldü. Bu yoğun çalışma sonucunda, hava şartlarının uygun olmamasına rağmen, pikniğe ağırlığını genç işçilerin oluşturduğu anlamlı bir katılım sağladık. Hava şartlarından dolayı genelde ailelerin pikniğe katılmadığı gözlendi. Pikniğin politik atmosferi katılan genç işçileri olumlu yönde etkiledi, onlarla ilişkilerimizi ileriye taşımak için önemli bir zemin hazırladı.

Piknikten sonraki günleri ise asıl olarak bire bir kitle çalışmasına ayırmış bulunuyoruz. Alana çağrı için çıkartılmış davetiyelerimizi fabrika ve semtlerde işçi ve emekçilerle buluşturuyor, onları 1 Mayıs günü alanlara çıkmaya çağırıyoruz.

Başından itibaren, 1 Mayıs hazırlık çalışmalarımızın amacını o gün alana çıkmakla sınırlamadık. 1 Mayıs'ı kazanmanın devrimci bir sınıf hareketi yaratma mücadelesinde önemli bir olanağa dönüşeceği bilinciyle hareket ettik. 1 Mayıs çalışmalarımızın yarattığı birikim ve deneyimle şimdi önümüzde daha sonrasını kazanma hedefi var. 1 Mayıs'ı 2 Mayıslar'a ve daha sonrasına taşıma sorumluluğu sınıf devrimcilerinin omuzlarında.

Esenyurt BDSP

------------------------------------------------------------------------------------------

1 Mayıs'ta “Tekstil İşçileri” pankartı altında birleşelim!

Gün geçtikçe omuzlarımıza yeni yükler ekleniyor, köleliğimiz gün geçtikçe artıyor. Patronlar verdikleri sefalet ücretine dahi göz dikmiş durumdalar. Eğitim ve sağlık hizmetini özelleştirerek bizleri eğitimsizliğe ve sağlıksızlığa mahkum ediyorlar.

Patronların hareketleri, baskı ve dayatmaları da cabası. Bu da yetmiyor bayan arkadaşlarımızı taciz ediyorlar. Emeğimizi, bedenimizi ve alınterimizi sömürüyorlar.

Söylenecek söz çok. Ama arkadaşlar unutmayalım ki bu yaşadığımız sorunlar karşısında sessiz kaldığımız için bizler de suçluyuz. Sömürücü asalaklar bizlerin haklarını gaspediyor ancak bizler de haklarımızı söke söke almasını bilmiyoruz. Oysa çaresiz değiliz. Birleşir ve mücadele edersek köleliğimize bir son verebiliriz.

Arkadaşlar 1886 yılında Newyorklu işçiler 8 saatlik işgünü talebiyle alanlara çıktılar, genel greve gittiler. İşçilerin gücünden korkan patronlar işçilere azgınca saldırdılar. Ancak işçiler yılmadılar ve kazanana kadar mücadelelerine devam ettiler.

Bugün biz tekstil işçileri de dün Newyorklu işçilerin açtığı yoldan ilerlemeli, aynı mücadele kararlılığını göstermeliyiz. Tüm tekstil işçilerini 1 Mayıs'ta sömürü, soygun ve talan düzenine karşı “Köle değil işçiyiz, sendikasız, sigortasız, işgüvencesiz çalışmayacağız!” pankartında birleşmeye çağırıyoruz.

Yenibosna-Güneşli'den tekstil işçileri

-------------------------------------------------------------------------------------------

Sınıf kinimizle, 1 Mayıs'ta BDSP saflarında alanlara!

Türkiye ekonomisi, 2004 yılında yüzde 9,9'luk büyümeyle sözümona dünyada en hızlı büyüyen ekonomi oldu. Dolar kurunun düşük seyretmesi sonucu ithalatın büyümesine dayalı bu büyümenin gelir artışıyla, yaşam standartlarının yükselmesiyle bir ilgisi yok. Eğer dolar kuru yüksek seyretseydi, bu büyüme oranı paralel olarak düşecekti. Yüzde 30 oranında artan dayanıklı tüketim harcamalarının, yüzde 4.3 oranında artan gıda harcamaları arasındaki oransal fark, bize gelir dağılımındaki uçurumu göstermektedir. Yine verilere baktığımızda, sanayiinin enerji kullanım oranı yüzde 3,9, tarımsal sulama oranı yüzde 8,9 düşmüştür. Kentlerdeki genç işsiz oranı yüzde 25.2'ye ulaşmıştır.

Sonuçta, ekonomik büyümenin (ki kimlerin büyüdüğü ortadadır) biz işçi ve emekçilere bir faydası yok. Onların büyüme olarak gösterdikleri gerçekte ne olursa olsun, bizim yaşamımızda karşılığı daha da ağırlaşan yaşam koşullarıdır. İşsizlik tehdidiyle düşük tutulan zamlar ve esnek çalışma koşullarıdır. Tek kutuplu ekonomik sisteme geçişle birlikte emeğe saldırıyı hızlandıran kapitalistler, ortak hareket ederek, her gün yeni formüllerle bizleri uysal birer köle birey haline getirmenin yeni yollarını arıyorlar. Daha düşük ücretlerle aynı işi yapan milyonlarca insanın bulunduğu yerde yüzde 20'li, 30'lu ücret zamları gerilerde kaldı. Sermaye sınıfı bütün işçi ve emekçilere ayrımsız olarak sefalet ücretlerini ve işsizliği dayatıyor.

Onlar bu cüreti işçi ve emekçilerin üretimden gelen gücünün farkında olmamasından, örgütlenerek bir sınıf olarak onların karşısına dikilmemesinden alıyorlar. Onlar bu gücü biz işçi ve emekçilerin zaaflarından alıyorlar. Dinsel gericiliği kullanarak çok şükürcülük mantığını aşılıyor, milliyetçiliği körükleyip kardeşliğimizi unutturarak, bizi birbirimize karşı kışkırtıyorlar. Kısaca onlar bu gücü, “sınıfa karşı sınıf!” şiarını silikleştirmelerinden alıyorlar.

Bütün dünyada insanlar acı çekiyor. 21. yüzyılda milyonlarca insan açlık ve sefaletten ölüyor. Bunun tek suçlusu emperyalist kapitalist sistemdir. Bizim hiç mi kabahatimiz yok? Bütün bunlar bir anlamda emeğimize, insanlığımıza sahip çıkarak bu sömürü düzenine bir şekilde karşı durmadığımız için oluyor. Biz işçi ve emekçiler bu yıkımdan ancak bu zaaflarımızdan arınırsak kurtulabiliriz.

Gün; “Yeni Ekimler için!” silkinip ayağa kalkma günüdür! Gün, birleşip örgütlenerek sınıf gücümüzü gösterme, onurumuz ve geleceğimiz için ayağa kalkma günüdür! Bu kan emici asalakları sırtımızdan atalım! İnsanca bir yaşam ve yaşanılır bir dünya için sosyalizmin kızıl bayrağı altında birleşelim!

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!

İlaç sanayiinde çalışan bir emekçi

------------------------------------------------------------------------------------------

Güneşli-Yeni Bosna tekstil işçilerinden 1 Mayıs'a çağrı...

Köle değil işçiyiz! Sendikasız, sigortasız, işgüvencesiz çalışmayacağız!

“Biz sadece, farikada çalışan, akşam eve geldiğinde yemek yiyip yatan ve ertesi gün yeniden çalışan köleler değiliz. Düşünmek ve yaşamak istiyoruz!”

“8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, bunu başaracağız!..”

Bu sözler, bundan 120 yıl kadar önce 15-16 saate varan çalışma saatlerinin azaltılması için mücadele veren işçilerin ortak düşüncelerinin bir ifadesiydi.

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs, Amerikan işçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesi sonucu ortaya çıktı. Verilen bu mücadele 4 işçi önderinin düzmece gerekçelerle asılması, onlarcasının ise senelerce hapis yatması pahasına kazanıldı. Ve böylece 1 Mayıs işçi sınıfının mücadele tarihine dev harflerle kazındı.

Arkadaşlar, bugün biz tekstil işçileri de 120 yıl öncesinin koşullarıyla benzer koşullarda çalışıyoruz. Çalışma saatlerimiz 12-14 saati buluyor. Sabahın kör karanlığında adım attığımız işyerlerinden, yine ancak akşamın geç saatlerinde ayrılabiliyoruz. Öyle zamanlar oluyor ki iş yerlerimizde sabahlayıp, hiç uyumadan, pazar, bayram demeden çalışıyor, ailemize, evimize hasret kalıyoruz. Fazla çalışmamız karşılığında ise birçok işyerinde fazla mesai ücreti dahi alamıyoruz. Alabildiğimiz yerlerdeyse mesai paralarımız eksik hesaplanıyor.

Aldığımız ücret çoğu yerde asgari ücretin de altında. Bizler sefalet içerisinde yaşam savaşı verirken, ay sonunu nasıl getireceğimizin hesabını yaparken, patronlar servetlerine servet katıyor, lüks ve sefahat içerisinde yaşıyorlar. Yine paralarımızı zamanında alabildiğimiz zaman kendimizi şanslı sayıyoruz. Zira kimi yerlerde paralarımız birkaç ay geciktiriliyor.

İşlerin yoğun olduğu dönemlerde bizleri gece-gündüz köle gibi çalıştıran tekstil patronları, işler azaldığında kapı önüne koymakta hiç tereddüt göstermiyorlar. Gecemizi gündüzümüze katıp çalışmamızın, yaptığımız onca fedakarlığın, harcadığımız emeğin patronların gözünde hiç mi hiç değeri yok. Patron yalakaları hariç hangimizin iş güvencesi var. Hepimiz yarın ne olacağımızı bilmeden, işten atılma korkusu içerisinde çalışıyoruz.

Tekstil sektöründe sigortalı çalışabilmekse ender görülebilecek durumlardan. Bu durum bizler tarafından da öylesine kanıksanmış ki, çoğumuz sigortalı bir iş bulabildiğimizde büyük bir mutluluk yaşıyoruz. Yine sendikalı işyerleri de parmakla sayılabilecek kadar az. Sendikalı işyerlerinde bir takım sosyal haklar varolmakla birlikte patronlar sınıfı bunları da yok etmeye çalışıyor.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi işyerlerinde ustaların, usta başının her türlü hakaretine, tehdidine maruz kalıyoruz. Hatta mafyalaşmış tekstil patronları işi dayağa vardıracak kadar pervasızlar. Bizleri sindirmek, gözümüzü korkutmak için her türlü kirli yönteme başvuruyorlar.

Tekstil patronları son günlerde çokça Çin'den, tekstil sektöründe yaşanabilecek krizden bahsediyorlar. Yine “aynı gemideyiz” sözlerini işitmeye başladık, bizleri yine fedakarlığa çağırıyorlar. Yaşadığımız yoğun sömürü yetmiyor, istiyorlar ki karın tokluğuna çalışalım. İstiyorlar ki, krizlerin faturasını hep biz ödeyelim. İstiyorlar ki kader diyelim, köleliğe boyun eğelim.

Kardeşler, bizler Yenibosna ve Güneşli'den tekstil işçileri olarak artık yeter diyoruz. Köle gibi çalışmak istemiyoruz. Amerikan işçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesini yaratan koşullar bugün de fazlasıyla mevcut. Yeter ki biz ayağa kalkmasını bilelim. Bu 1 Mayıs çalışma ve yaşama koşullarımızı değiştirmek için mücadele bayrağını yükselteceğimiz bir gün olsun. Fabrikalarımızdan akın akın 1 Mayıs alanına akalım ve hep birlikte haykıralım:

“Köle değil işçiyiz! Sendikasız, sigortasız, iş güvencesiz çalışmayacağız!”

Güneşli-Yeni Bosna'dan tekstil İşçileri

------------------------------------------------------------------------------------------

Adana BDSP ve Ekim Gençliği 1 Mayıs pikniği...

Piknik çalışmamız iki hafta önceden başladı. Davetiyeler çıkartılarak mahallelerde ve üniversitede dağıtımı yapıldı. 24 Nisan günü gerçekleştirdiğimiz piknik planladığımız gibi geçmedi. Ortak bir şekilde yemek yendikten sonra yağmur yağmasından dolayı, geri dönmek zorunda kaldık. Dönüşte otobüste 1 Mayıs üzerine konuştuk. Ayrıca birçok konuya değinen tartışmalar yaptık. Pikniğimiz yarıda kaldığı için, piknikte gerçekleştireceğimiz programı Şakirpaşa İşçi Kültür Evi'ne giderek yaptık. İlk önce tiyatro ekibimizin oyunu sergilendi. Ardından müzik grubu sahneye çıktı. 1 Mayıs marşı ayakta ve yumruklar havada sıkılı bir şekilde söylendi. Çekilen halaylardan sonra etkinliğimiz sona erdi.

BDSP/Adana

------------------------------------------------------------------------------------

Ankara'da keyfi gözaltı!

27 Nisan günü BDSP ve Ekim Gençliği 1 Mayıs afişleri ve BDSP'nin 30 Nisan günü düzenleyeceği 1 Mayıs etkinliğinin duyuru afişlerini Dikimevi-Kızılay güzergahına yaparken keyfi bir polis saldırısına uğradık ve saatlerce gözaltında tutulduk.

Afişlerimizi Dikimevi'nden başlayıp Cebeci, Kurtuluş, Kolej bölgelerine yapmıştık ki, afişlerimizin izinli olup olmadığını kontrol etme bahanesiyle durdurulduk. Afişlerin bildirim belgelerini gösterdiğimizde, bu sefer kimliklerimizi görmek istediklerini söylediler. Biz kimlik göstermeme tutumumuzda ısrar edince gelen diğer ekiplerle birlikte bizi zorla arabalara bindirerek Esat Karakolu'na götürdüler. Karakolda amirin bizimle konuşmak istediğini söylediler. Biz de orada zorla tutulduğumuzu, kimseyle konuşacak bir şeyimiz olmadığını söyledik. Bunun üzerine karakol amiri geldi. Ona da aynı şeyleri söyleyip onları muhatap almadığımızı belirttiğimizde, karakol amiri adeta çıldırarak bize hakaretler etmeye başladı. Biz onlarla muhatap olmayarak polemiğe girmedik. Karakolda bulunduğumuz sürece ifade vermeyerek ve hiçbir kağıda imza atmayarak tutumumuzu ortaya koyduk. İşlemler tamamlandığında Adli Tıp'a ikinci kez götürülürken kolumuza kelepçe takacaklarını söylediler. Kelepçe taktırmayacağımızı söyledik ve buna karşı direndik. Sonunda kelepçeleri zorla takarak bizi saatlerce önce Adliye, sonra Emniyet Sarayı, ardından Adli Tıp, sonra tekrar Adliye olmak üzere dolaştırdılar. Saat 14.30'da gözaltına alındıktan sonra 21.00 gibi serbest bırakıldık.

Adliye çıkışında bizi gözaltında olduğumuz haberini alan yoldaşlarımız bekliyordu. Toplu halde Yüksel Caddesi'ne giderek 1 Mayıs çalışmamıza karşı yapılan bu keyfi saldırıyı protesto etmek için bir basın açıklaması yaptık. Hiçbir baskının bizi yıldıramayacağını ve bugün olduğu gibi yarın da çalışmalarımızı sürdüreceğimizi haykırdık.

Ankara BDSP çalışanları

---------------------------------------------------- ---------------------------------

Devrimci 1 Mayıs Platformu 1 Mayıs şehitlerini andı...

“1 Mayıs şehitleri ölümsüzdür!”

Devrimci 1 Mayıs Platformu, 1 Mayıs şehitlerini anmak için 27 Nisan günü saat 10:00'da Taksim Kazancı Yokuşu'nda bir basın açıklaması yaptı. Yapılan basın açıklamasında, “Egemen güçler yükselen mücadeleyi ve halkın alanlara çıkmasını engellemek için 1 Mayıs öncesi provokatif haberler yayınlıyordu: ‘1 Mayıs'ta kan akacak!'. Kontrgerilla akıtacağı kanın haberini veriyordu. Bu provokatif haberler emekçilerin alana çıkmasını engellemeyedi” denildi. Açıklama “1 Mayıs'ta şehit düşen 37 emekçiyi saygıyla anıyoruz. Anılarını mücadelemizde yaşatacağız” sözleriyle son buldu.

Eyleme katılanlar ellerinde 1 Mayıs şehitlerinin resimlerini taşıdılar. Eylemde “Devrimci 1 Mayıs Platformu” pankartı açıldı. 40 kişinin katıldığı eylemde “1 Mayıs şehitleri ölümsüzdür!”, “Taksim'de 1 Mayıs yasağına son!”, “1 Mayıs kızıldır kızıl kalacak!”, “Birleşik, kitlesel, devrimci 1 Mayıs!” ve “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganları atıldı. Kazancı Yokuşu'na karanfil bırakıldıktan sonra ‘89 1 Mayıs'ında şehit düşen Mehmet Akif Dalcı'nın vurulduğu yere toplu bir şekilde İstiklal Caddesi'nden yürünerek varıldı.

Saat 11:00'de Şişhane'de yapılan açıklamada ise “Şimdi bulunduğumuz yerde polisin açtığı ateş sonucu Mehmet Akif Dalcı alnından aldığı kurşunla şehit düştü. Taksim bir kez daha kızıllaştı” denildi. “Mehmet Akif Dalcı ölümsüzdür!” sloganları atıldı. Şehit düştüğü yere karanfil bırakıldı. Kadıköy'de şehit düşenlerin anmasına yapılan çağrıyla eylem sona erdi.

Kızıl Bayrak/İstanbul

-----------------------------------------------------------------------------------------

Çiğli Organize'de Gimas işçileri grevde...

Çiğli Organize'de kurulu olan Gimas Metal Fabrikası'nda, Gimas patronu ile Birleşik Metal-İş Sendikası arasında devam eden toplusözleşme görüşmelerinin çıkmaza girmesi üzerine işçiler grev kararı aldı. 130 işçinin çalıştığı fabrika çimento fabrikalarına üretim yapıyor. Grev kararının asılacağı gün olan 23 Nisan'da Çiğli Organize Bölge Müdürlüğü önünde saat 10:00'da biraraya gelen Bimas işçileri, buradan sloganlarla fabrikaya doğru yürüyüşe geçtiler. DİSK'e bağlı sendika şube yöneticilerinin de destek verdiği eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı. Fabrika önünde yapılan basın açıklamasında GİMAS işçileri hakları için mücadeleye çağrıldı. Fabrikada BMİS'nin örgütlülüğü 4. yılına girerken, ikinci TİS sürecinde alınan grev kararında Gimas patronun %15 ücret dayatmasına karşılık BMİS %30 istiyor.

Aynı zamanda Menemen'de de bir işletmesi bulunan BİMAS fabrikasına, Çiğli Organize'de 23 Nisan'da yapılan eylemle grev pankartı asıldı. Grev nöbetçilerinin fabrika önünde 2 vardiya şeklinde beklediği grev 1 haftayı bulmuş durumda. GİMAS patronu ise işçilerin grev kararını lokavt ilan ederek karşıladı. Eylem boyunca “Direne direne kazanacağız!”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz!”, “Yaşasın BİMAS direnişimiz!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” vb. sloganlar atan GİMAS işçileri haklarını alıncaya kadar mücadeleye devam edeceklerini duyurdu.

Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin uğradıkları hak gaspları sadece GİMAS işçileriyle sınırlı değil. Yine önümüzdeki günlerde TİS uyuşmazlığı nedeniyle Çiğli Organize'de Totomak'ta greve gidileceği BMİS tarafından ifade edildi. Ayrıca Gaziemir Serbest Bölgesi'nde ilk işçi grevi 28 Nisan'da uçak sanayine bağlantı araçları (cıvata, somun vb.) üretimi yapan FTB fabrikasında da greve gidilecek. 200 işçinin çalıştığı FTB fabrikası önünde grev kararı 28 Nisan'da yapılacak eylemle fabrikaya asılacak.

Kızıl Bayrak/İzmir

-----------------------------------------------------------------------------------------

Zonguldak Ekim Gençliği'nin 1 Mayıs çalışmalarından...

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs'a bir ay kala bir toplantı gerçekleştirdik. Üniversiteli ve liseli gençlerin katıldığı bu toplantıda nasıl bir çalışma yürüteceğimiz üzerine tartışmalar yapıldı. Tartışmalar sonucunda 1 Mayıs'a dönük planlama yaptık. Ardından pratik faaliyete başladık. İlk kararlarımızdan biri, Ekim Gençliği'nin satışının daha planlı bir şekilde yapılmasıydı. Dergi satışının daha planlı bir şekilde yapılması yeni insanlarla tanışmamızı sağladı. Dergiyi 1 Mayıs öncesinde etkili bir silah olarak kullandık.

Gençliğin 1 Mayıs'ta alanlara çağıran merkezi Ekim Gençliği afişlerini üniversite çevresine, üniversite öğrencilerinin yoğun olarak yaşadığı mahallelere, yurt ve liselerin önlerine yaptık. Kızıl Bayrak'ın son üç sayısının arka kapaklarında çıkan BDSP afişlerinden 60 adet fotokopi çektirerek caddelere yaptık. Gerek Ekim Gençliği afişleri gerekse BDSP afişleri oldukça ilgi çekti. “AOBP-ÖSS eşitsizliğine karşı 1 Mayıs'ta alanlara!/Ekim Gençliği” pullamaları yaparak lise önlerinde kullandık. Bir dizi lisede toplantılar örgütleyerek 1 Mayıs'ın anlamı ve önemi üzerine konuşmalar yaptık ve 1 Mayıs'ta Ekim Gençliği pankartı altında yürümeye çağırdık. Yaptığımız bu toplantılarla yeni liseli arkadaşlarla tanışma imkanı bulduk.

23 Nisan günü 1 Mayıs konulu bir etkinlik gerçekleştirdik. Etkinlik kısa bir açılış konuşmasıyla başladı. Ardından bir arkadaşımız 1 Mayıs'ın tarihçesini anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Sermaye devletinin işçi, emekçi ve gençliğe yönelik son dönemde yoğunlaştırdığı saldırılar üzerine konuşmalar yapıldı. Ardından şiir dinletisi sunuldu ve dinleti ilgiyle dinlendi. Devrimci türkü ve marşlardan oluşan müzik dinletisiyle etkinliğimizi bitirdik.

Etkinliğimize 30 genç katıldı. Etkinliğe katılan insanlarla 1 Mayıs'ta buluşmak üzere vedalaştık. Genç komünistler Zonguldak'ta kendi güç ve imkankarı doğrultusunda anlamlı bir 1 Mayıs çalışması yürüttüler. Merkezi materyallere bağlı kalmadan yaratılan imkanlarla çalışmayı zenginleştirmeye çalıştılar. 1 Mayıslar'ı 2 Mayıslar'a taşıyan bir bakışla Zonguldak'ta mücadelemizi sürdüreceğiz.

Ekim Gençliği/Zonguldak

------------------------------------------------------------------------------------------

Yaşamak için direnmekten başka yol yok!

“Kömürleşen hayatlar”

“Hergün evlerinden eşleri ve çocuklarıyla helalleşerek çıkıyorlardı. Onlar aylardır alamadıkları maaş için madene inerken, evdekiler her an gelebilecek kötü haberin korkusu içinde beklerdi. 21 Nisan Perşembe sabahı Kütahya'nın Gediz ilçesi Gökler beldesi sakinleri Kömür İşletmeleri AŞ'nin (KİAŞ) 7 numaralı madeninde çalışan 18 kişiyi son kez işlerine giderken gördü. (Radikal, 24 Nisan)

Aslında 24 Nisan'da yaptığımız pikniğe dair yazmak istiyordum, ama pikniğe gelecek insanları beklerken gözattığım günlük gazetede bu satırları okuyunca, onlara dair birşeyler söyleme ihtiyacı duydum.

Her yeni gün bizi daha çok doğruluyor...

1 Mayıs kampanyası kapsamında Bursa'da ilk kez bir piknik örgütlemeye karar verdik. İlk olmasının da getirdiği bir endişeyle her anı önden programlamaya çalıştık. Piknik programını; saygı duruşu, açılış konuşması, müzik-şiir ve serbest kürsü olarak planlamıştık. Müzik-şiir bölümünde uzun cümlelerle anlatamadıklarımızı çarpıcı bir tarzda anlatıp gündeme de buradan değinmeyi kararlaştırdık. Öncelikle 1 Mayıs Marşı, arkasından işçi ve emekçilerin yaşamlarına dair birkaç söz ve ‘madenci'... Sonrasında yaratılmak istenen şovenist histeriye karşı halkların kardeşliği temelinde Kürtçe-Türkçe türküler... Sermaye devletinin işçi-emekçilere yönelik her kapsamlı saldırısından önce devrimciler şahsında onun bilincine saldırdığını vurgulayıp Hatice Yoldaş'ı anmak ve ölüm orucu direnişi ile ilgili bir türkü söylemek. Sonuç yerine de tüm bu saldırıların ancak işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesiyle boşa düşürülebileceğini belirtip kavgaya çağrı marşları söylemek...

Kömür işletmelerindeki “kaza”dan önce yaptığımız programda madenci türküsünden önce işçilerin zor yaşam koşullarını anlatan birkaç söz söylemeyi planlamıştık, ama ‘'hayatla helalleşerek'' işlerine gidenlerin öyküsü söylediklerimizi gölgede bıraktı. Bugüne kadar sermayenin daha fazla kâr hırsı uğruna nice insanlar bu değirmende öğütülüyor ve çoğu bir köşe haberi bile olamıyordu... Kanıksamıştık artık... Ve onların öyküsü daha farklı değildi Irak'taki çocuklardan, pamuk tarlalarındaki kır işçilerinden ya da fabrikalardaki diğer işçilerden... Ve birkez daha gördük ki, yaşamak için direnmekten başka yol kalmamıştır artık. Yaşam her geçen gün işçi-emekçilerin tepesine daha fazla çökerek, söylediklerimizin ne kadar haklı, ne kadar doğru olduğunu kanıtlıyor. Sermayenin ve uşaklarının yalan bombaları bir bir patlıyor ve geri kalan, bizim içten içe tepki biriktiren kitlelere dönük ısrarımız oluyor.

Piknikte yeterince hazırlanamadığımız için 1 Mayıs marşını hakkıyla söyleyememiştik ama, madenci şarkısı en azından benim gözlerimi doldurmaya yetmişti. Ve aynı duyguyu başka bir anında daha yaşadım pikniğin. Hatice yoldaşı anarken... Yaşamak/yaşatmak için ölmenin ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum artık! Evet yoldaş en baştaki satırlarla birleştirirsek, senin de söylediğin gibi, “Bu yanıyla emeğe saygı, insana saygı bu direnişe omuz vermeyi gerektiriyor. Sadece kendimiz için değil yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve emekçinin haklı davasını savunmak için direniyor'', mücadele ediyoruz.

C. Tan/Bursa

-------------------------------------------------------------------------------------------

Bursa BDSP'nin 1 Mayıs pikniği üzerine...

24 Nisan sabahı işçi arkadaşlarla birlikte otbüsün kalkacağı yere geldik. Otobüste ilk kez karşılaştığımız arkadaşlar da vardı, hemen tanışıp sohbet etmeye başladık. Yol boyunca türküler söyleyip Nazım'dan şiirler okuduk. Sanki birbirimizi çok uzun süredir tanıyor gibiydik. Piknik alanına geldiğimizde hep birlikte eşyalarımızı taşıdık, sofra kurduk. Bir an etrafıma baktığımda herkes birşeyler konuşuyor, top oynuyor türkü söylüyordu. Kimisi işçiydi, kimisi öğrenci, kimisi ev hanımı. Ortada büyük bir sorun vardı ve gerçek bir çözüm... İşte bu çözüm, bizi böyle içten bir beraberliğin içine çekmişti. Bursa da ilk kez BDSP pikniğinin yapılması ve 1 Mayıs'ta pankart açılacak olması ayrı bir heyecandı.

Devrim şehitleri adına saygı duruşunun ardından konuşma, müzik ve şiirlerle devam ettik. “Görüş kabini” parçasıyla Hatice yoldaşımızı andık. İşçi ve emekçilerin haklı davası için bedenini ölüme yatırmıştı, anısı sıcaktı, yanımızdaydı... Şiirlerimizi okuduk. Hep beraber çekmek istiyorduk ağı, demiri oya gibi işlemek istiyorduk, hep beraber yemek istiyorduk ballı incirlerden, heryerde, herşeyde, hep beraber olmak istiyorduk ve 1 Mayıs pikniği ile bir kez daha adım atmıştık. Serbest kürsüde arkadaşın konuşmasından sonra hiç kimse konuşmadı. Oysa birebir dertleşince ne çok sıkıntı, dert vardı, ne kadar yalıtmışlardı bizi birbirimizden fabrikada, okulda... Ama zaman geçtikçe bu sorunu da kırdık herkes konuşmaya başladı, herkes birşeyler anlatmaya başladı. Çok bildikti duyduklarımız, sömürülüyorduk, en kötü koşullarda yaşamaya mahkum ediliyorduk ve örgütlü olmalıydık...

Sonra halaya durduk hepimiz omuz omuza coşkuyla. 1 Mayıs'ta her kavga günü çekecektik halayımızı yine...Elbette eksik kaldığımız yerler vardı, aklımızın köşesine not ettik. Ayrılırken Brecht'in sözleri geldi aklıma; “Bugün döğüşmeyen kendi kavgası için, döğüşür yarın düşmanınki için”.

Bir işçi/Bursa

------------------------------------------------------------------------------------------

Çiğli BDSP'nin 1 Mayıs çalışmalarından...

1 Mayıs çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şimdiye kadar bölgemizde 2 binin üzerinde afiş yaptık. Afişlerimiz oldukça etkili oldu. Dağıttığımız binlerce bildiri ile işçilere ulaşmaya devam ediyoruz. Ayrıca 1 Mayıs'a çağıran yerel davetiyelerimizi de kapı kapı dolaşarak semtlerde ve fabrikalarda dağıtıyoruz. 1 Mayıs'a yönelik ev ziyaretlerimiz ise sürüyor.

1 Mayıs gündemli Çiğli İşçi Bülteni'ni yaygın bir şekilde dağıtıyoruz. Bülten dağıtımı patronların özel güvenliklerince engellenmeye çalışılsa da işçilere ulaşmaya devam ediyor.Ayrıca Çiğli Organize'de şu an gervde olan Gimas işçilerini düzenli olarak ziyaret ediyoruz.

1 Mayıs'ta tüm gücümüzle alanlarda olmak için çalışıyoruz.

Çiğli BDSP