30 Nisan 2005
Sayı: 2005/17 (17)


  Kızıl Bayrak'tan
   1 Mayıs'ta alanlara!.. İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!
  Halkları köleleştirme saldırısına karşı
mücadeleyi yükseltelim!
  “Tıkırında”ki ekonominin sosyal
gerçekleri
  İç göç MGK'nın gündeminde
  Kütahya'da işçi katliamı! Katliamın sorumlusu sermaye sınıfı ve devleti
  Genelkurmay Başkanı konuştu... ABD çıkarlarını
korumaya devam!
  Özelleştirme saldırısı; Son gelişmeler ve eylemler.
  Vatikan'ın başına bir Nazi seçildi!
  Ermeni soykırımı yeni soykırımlara suç ortaklığı ile gizlenmeye çalışılıyor
  Ülke çapında KESK eylemleri
  Ankara'da SİP-TKP ile BAGEH arasında gerilim
  Güney Kürdistan sorunu üzerine ön düşünceler/H. Fırat
 İstanbul'da BDSP pikniği
1 Mayıs hazırlıklarından

 Ekvador; ABD işbirlikçisi başkan ülkeden kaçtı

 Amerikan adaleti işkenceci aklıyor
 Hatice Yürekli anıldı
Biji 1 Gulan!
Bültenlerden...
Kurtköy; Yıkımlara geçit vermeyeceğiz!
Çok sağcı bir Papa/ Vicente Navarro
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Ülke çapında 27 Nisan KESK eylemleri...

“Sözleşmeli köle olmayacağız!”

Ankara: “Direne direne zanacağız!”

KESK 27 Nisan günü Ziya Gökalp Caddesi'nde kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına KESK Ankara Şubeler Platformu, Eğitim-Sen, BES, SES, Haber-Sen, Tüm Bel-Sen pankartlarıyla katıldı. Eylemde “Personel rejimine hayır!”, “Sözleşmeli köle olmayacağız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları atıldı. Eyleme çoğunluğunu Eğitim-Sen'lilerin oluşturduğu 1200 kamu emekçisi katıldı. Yapılan basın açıklamasının ardından eylem sona erdirildi. Sosyalist Kamu Emekçileri'nin eylemde dağıttığı Kamu Emekçileri Bülteni ilgiyle karşılandı. (Kızıl Bayrak/Ankara)

Bursa: Coşkulu ve kitlesel...

Kamu emekçileri Bursa Şubeler Platformu, Kamu Reformu Yasa Tasarısı'nı protesto etmek için KESK'in aldığı merkezi karar gereği, 27 Nisan günü vizite eylemi yaptı. Saat 11.00'de Ünlü Caddesi'nde toplanan kamu emekçileri buradan Fomara Meydanı'na kadar sloganlar, dövizler ve ıslıklarla yürüdü. 500'ü aşkın kişinin katıldığı eylem, Bursa'da son yılların en kitlesel ve en coşkulu KESK eylemi oldu. Çeşitli işçi sendikalarının şube başkanlarının da katıldığı eylemde, Eğitim-Sen Bursa Şube Başkanı ve SES Genel Başkanı birer konuşma yaparak yasaya karşı mücadelenin süreceği belirtiler. Katılım ve coşkunun fazlalığı eylemin oldukça etkili geçmesini sağlarken, eylemin çevredekiler tarafından ilgiyle izlenmesine de yolaçtı. Bu eylem, yeterli düzeyde bir çalışma yapılmamasına rağmen, yapılan sınırlı çalışmanın bile etkili olduğunu, gerekli çalışma yapıldığında kamu emekçileri içinde belirli bir karşılık bulacağını gösterdi. 1 Mayıs öncesi böyle bir eylemin yapılması anlamlıydı. “Parasız eğitim parasız sağlık!”, “Bu yasa meclisten geçmeyecek!” sloganlarının atıldığı eylem, 1 Mayıs'a katılma çağrısıyla bitirildi. (Kızıl Bayrak/Bursa)

Antep:“Baskılar bizi yıldıramaz!”

27 Nisan günü Antep'te KESK'e bağlı sendikalar tarafından Sosyal Güvenlik Yasası ve Personel Rejimi Yasa Tasarısı'na karşı bir eylem gerçekleştirildi. Öğretmen Evi'nden başlayan yürüyüş Demokrasi Meydanı'nda son buldu. Eyleme yaklaşık 400 kişi katıldı. Emek Platformu temsilcilerinin de destek verdiği eyleme Eğitim-Sen'in yanısıra Tüm-Bel-Sen'li emekçiler de pankartları ve bayraklarıyla katıldılar. “Parasız eğitim, parasız sağlık!”, “Kölelik yasasına hayır!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” , “Sözleşmeli personel olmayacağız!”, “Eşit parasız, anadilde eğitim!”, “Kahrolsun ABD, işbirlikçi AKP!”, “Eğitim-Sen kapatılamaz!”, “Yaşasın 1 Mayıs işçi bayramı!” sloganları atıldı.

Yapılan basın açıklamasında “Sosyal Güvenlik Yasası ile devlet teşvikli özel emeklilik sigortası uygulaması ve sosyal güvenliğin tasfiyesi sözkonusudur. Emeklilik yaşının kademeli olarak 68 yaşa yükseltilmesi sözkonusudur. Kadınların emekli olması zorlaşmaktadır. Emeklilik bağlanma oranları düşürülmektedir. Prim ödeme süreleri artırılmaktadır. Emeklilik hayal olmakta satılığa çıkarılmaktadır” denildi. Son dönemde tırmandırılan şovenizm teşhir edildi ve buna karşı 1 Mayıs'ta alanlarda olunması gerektiği vurgulandı. Eylem 1 Mayıs'a katılım çağrısıyla bitirildi. (Kızıl Bayrak/Antep)

Adana: “Genel grev-genel direniş!”

KESK bir günlük iş bırakma eylemini bir gün önceden kamuoyuna açıkladı. Basın açıklamasına katılım sınırlı oldu. Adana'da binlerce üyesi bulunan KESK'in, 27 Nisan'da tüm üyeleriyle iş bırakmasına rağmen, bir günlük iş bırakma eylemiyle ilgili yaptığı fiili yürüyüş ve basın açıklamasına yaklaşık 200 kişiyi taşımış olması düşündürücüdür.

Yürüyüş saat 11:30'da Belediye binası önünden başladı. Uğur Mumcu Meydanı'na kadar sloganlarla yürüyen kitle oldukça coşkuluydu. Sendika yönetiminin yükselttiği pasif sloganlara karşın kitlenin içinden gelen sloganların siyasal istemler içermesi dikkat çekiciydi. Yürüyüş boyunca “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Genel grev-genel direniş!”, “İşçi-memur elele genel greve!” sloganları atıldı. (Kızıl Bayrak/Adana)

Kayseri: “İşçi-memur elele genel greve!”

27 Nisan günü KESK'in iş bırakma eylemi Kayseri'de Meydan Parkı'nda saat 11.00'de yapılan basın açıklamasıyla kamuoyuna duyuruldu. Kamunun tasfiyesine yönelik yapılan sevkli iş bırakma eylemine katılım oldukça zayıftı. Eyleme SES, BES, Eğitim-Sen, Yapı Yol-Sen şubeleri katıldı. BDSP ve ESP eyleme destek sundu.

Basın metninde saldırı yasalarının kamu alanındaki sonuçlarına değinildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “İş güvencemiz tehdit ediliyor. Ekmeğimize, aşımıza göz dikiliyor. İş güvencemiz amirlerin iki dudağından çıkacak söze kalacak. Kadrolaşma artacak. Ücretlerimiz azalacak. Kamu hizmetleri piyasaya bırakılacak. Buna izin verecek miyiz? Hayır. Kamu emekçileri hakları için mücadeleden hiçbir dönem kaçmadı. Bundan sonra da kaçmayacaktır. Hükümet bu uygulamalarıyla yanlış kapıyı çalmaktadır. Çünkü kamu emekçilerinin öfkesi kimsenin öfkesine benzemez. Eğer son 15 yıllık mücadelemize bakarlarsa bunu göreceklerdir...”

Eyleme yaklaşık 80 emekçi katıldı. “İşçi-memur elele genel greve!”, “Parasız eğitim, parasız sağlık!”, “Kahrolsun AB, ABD emperyalizmi!” sloganları atıldı. Eylem halaylarla sona erdi. Alanda dağıtılan Kamu Emekçileri Bülteni oldukça ilgi gördü. (Kızıl Bayrak/Kayseri)

------------------------------------------------------------------------------------------

27 Nisan İzmir...

“Kölelik yasaları geri çekilsin!”

İzmir'de KESK üyesi emekçiler, kamu hizmetlerinin ve sosyal güvenliğin tasfiyesine, Kamu Personel Rejimi Reformu'na karşı hizmet üretmeyerek alanlara çıktılar. Sabah saat 10.30'da Basmane Meydanı'nda toplanan kamu emekçileri burada çekilen halaylar ve yapılan konuşmaların ardından Konak Meydanı'na kadar yürüdüler. Konak Meydanı'nın girişinde bekleyen kamu emekçileriyle buluştuktan sonra Sümerbank önünde toplandılar. Burada KESK İzmir Şubeler Platformu adına basın açıklaması yapıldı. Konuşmaların ardından 1 Mayıs'ta alanlarda buluşma çağrısı yapıldı.

Eyleme 2 bine yakın kamu emekçisi katıldı. Yürüyüş sırasında ve alanda “Direne direne kazanacağız!”, “Kölelik yasaları geri çekilsin!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Parasız eğitim, parasız sağlık!”, “Sözleşmeli köle olmayacağız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Genel grev genel direniş!”, “İMF defol bu memleket bizim!” sloganları sıklıkla atıldı.Yürüyüş sırasında ve alanda dağıtılan Kamu Emekçileri Bülteni ilgiyle karşılandı. Ayrıca alanda BDSP bildirileri yaygın bir şekilde dağıtıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir

------------------------------------------------------------------------------------------

27 Nisan İstanbul...

“Direne direne kazanacağız!”

Kamu emekçileri 27 Nisan günü iş bırakarak (vizite eylemi) eylem yaptılar. Aksaray Metro önünde Eğitim-Sen şubeleri, SES, BES, Tüm Bel-Sen vd. sendikalar eyleme pankart ve dövizleriyle katıldılar. Sloganlarla başlayan eyleme çeşitli reformist çevreler ve DİSK yöneticileri de destek verdi.

500 civarında emekçinin katıldığı eylemde basın açıklamasını KESK Genel Sekreteri okudu. “Kamuda reform” adı altındaki yasa tasarılarının daha önce paket halinde geçirilmeye çalışıldığını, ancak emekçilerin tepkileri sonucunda geri çekildiğini, şimdi ise parçalar halinde meclisten geçirilmeye çalışıldığını vurgulayarak, emekçilere dayatılmak istenenin çağdaş kölelik sistemi olduğunu belirtti. Bu sistemin mimarlarının ise İMF, DB, ABD, AB ve DTÖ olduğunu ve AKP hükümetinin iradesi ve inisiyatifinin bu güçlerin elinde olduğunu ifade etti. Çıkarılmak istenen bu yasalarla halkın daha da yoksullaşacağı, kamu hizmetinden yoksun kalacağı, paran kadar sağlık, paran kadar eğitim zihniyetinin dayatıldığı, emekli olmanın imkansızlaşacağı bir sistemin yerleştirilmek istendiği belirtilerek buna karşı kamu emekçilerinin talepleri sıralandı. Ülkenin içinde bulunduğu tabloya karşı çıkılması gerektiği, 2005 1 Mayıs'ında da bu talepler doğrultusunda Kadıköy'de olunacağı söylendi.

“Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Parasız eğitim, parasız sağlık!”, “Sözleşmeli köle olmayacağız!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Savaşa hayır, yaşasın halkların kardeşliği!” vb. sloganlarının atıldığı eylem 1 Mayıs çağrısıyla sona erdi.

Kızıl Bayrak/İstanbul

------------------------------------------------------------------------------------------

27 Nisan Ankara...

Çalışması yapılmayan bir iş bırakma eylemi!

KESK, aldığı karar doğrultusunda, 27 Nisan'da iş bıraktı. 27 Nisan eylemi, tek başına karar almanın eylemi örgütlemeye yetmediğini, uygun bir yönelim ve çalışma tarzı olmadan alınan kararın bir anlamı olmadığını bir kez daha gösterdi.

KESK'in taşıyıcısı konumundaki sendikalardan BES'in yoğun bir eylem sürecinden yeni çıkmış olması ve bunun getirdiği yorgunluk, SES'in 21 Nisan'da iş bırakma eylemi ve ikinci bir iş bırakma eyleminin getirdiği zorlukların üstesinden gelememesi de eylemin zayıf geçmesinde rol oynadı KESK'e bağlı diğer sendikalar ise tam bir atalet içindeydiler. Yöneticileri ücret artışı talebiyle Bayındırlık Bakanlığı'nın önünde açlık grevinde bulunan Yapı Yol-Sen basın açıklamasına dahi katılmadı.

27 Nisan günü iş bırakma kararı sadece eylem saatlerine denk düşen 11:00-12:30 arasında uygulandı. Bunun anlamı tam gün iş bırakmanın 1.5 saatlik bir iş bırakmaya dönüştüğüdür. İş bırakma eylemi, genel kurul süreçlerinin verimli bir biçimde işletilmediğini gözönüne serdi. Meclisin gündemine gelmesi beklenen personel rejimine karşı sendika genel kurullarında herhangi bir politika belirlenemediği, bir mücadele hattının oluşturulmadığı bu vesileyle açığa çıktı. Eğer sendikalar genel kurullarında bu konuda net bir duruş sergilemiş olsaydı, verimli tartışmalarla delegelerde bilinç açıklığı oluşturulsaydı, işyerlerine yönelik mücadele programı ve çalışmalar netleştirilseydi, 27 Nisan'da çok farklı bir tabloyla karşılaşabilirdik.

Yine de henüz herşey bitmiş değildir. İş bırakma eylemi, iş bırakma kararlarının laf olsun diye alınamayacağını bir kez daha ortaya koymuştur. İş bırakma kararları işyerleri üzerinden büyük bir ciddiyetle ele alınmalı, tüm aktivistler sürece katılmalı, eylem süreci ve çalışmalar buna uygun olarak planlanmalıdır. İşyerlerinde çalışması yapılmayacak iş bırakma kararları almak mücadeleye hizmet etmek bir yana, umutsuzluğu yayarak ona zarar vermektedir.

Kızıl Bayrak/Ankara

------------------------------------------------------------------------------------------

İzmir'de sağlık çalışanlarının 21 Nisan işbırakma eylemi...

“Sözleşmeli sağlıkçı olmayacağız!”

SES ve Türk Tabibler Birliği'nin TBMM'ye sunulan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'na karşı 21 Nisan'da iş bırakma kararı İzmir'de %85 katılımla hayata geçti. İş bırakma kararı alındıktan sonra İzmir Tabib Odası işyerlerinde toplantılar yaptı. Bu toplantılara şimdiye kadar eylem ve etkinliklere katılmayan uzman hekimlerin katılması dikkat çekiciydi. SES'in işyerlerine dönük çalışması Tabip Odası'na göre çok zayıf kaldı.

İş bırakma eyleminin başarısındaki en önemli etken, Sağlık Bakanlığı'nın çıkarmış olduğu, sürgün genelgesi de diyebileceğimiz “Atama ve Tayin Yönetmeliği”dir. Bu yönetmelik uygulanmaya başlandığında, sadece İzmir'de 2500 hekim Kürdistan'a sürülecektir. Sürgüne gönderilmek istenen hekimlerin hizmet süreleri ortalama 15 yıldır. Bu da kurulu düzenini bırakmak istemeyen uzman hekimlerin istifa etme ve bunun sonucunda özel hastanelerde çok ucuz bir ücrete çalışma dayatmasıyla karşı karşıya kalması demektir. Böylece sağlık sektörünün ticari yapılanmasına hız kazandırılmak istenmektedir. Eylemlere uzman hekimlerin bu kadar yoğun katılmasının asıl nedeni budur.

İzmir'de eyleme Ege Üniversitesi Hastanesi, Göğüs Hastanesi dışında tüm hastane ve sağlık birimleri katıldı. Eyleme katılan hastanelerde hasta ve hasta yakınlarının destekleri anlamlıydı. Acil servis dışında hiçbir hastaya sağlık hizmeti verilmedi. Eyleme katılan sağlık çalışanları saat 11:30'da SES İzmir Şubesi önünde toplanarak İl Sağlık Müdürlüğü'ne yürüdüler. Yürüyüş esnasında uzman hekimlerin yoğunluğu dikkat çekiciydi. Yürüyüşe yaklaşık 750 kişi katıldı.

Sloganlara katılım yüksekti. “Ücretli köle olmayacağız!”, “AKP sağlığa zararlıdır!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Sözleşmeli sağlıkçı olmayacağız!” sloganları yürüyüş esnasında atıldı. İl Sağlık Müdürlüğü'nün önüne gelindiğinde İzmir Tabib Odası ve SES yönetimi ortak basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında özellikle Genel Sağlık Sigortası'na vurgu yapıldı. Mücadelenin süreceği dile getirildikten sonra eylem sona erdi.

Bir sağlık çalışanı/İzmir

------------------------------------------------------------------------------------------

İzmir'de son KESK eylemlerinin gösterdikleri...

Tabanın devrimci iradesi açığa çıkarılmalıdır!

KESK'e bağlı sendikalar son dönemde birçok eylem örgütleseler de, toplamında saldırılara karşı ciddi bir etki yaratılamamıştır. Eylemler birbirinden bağımsız, kopuk ve kendi iş kollarıyla sınırlı kalmıştır. Bu tablo diğer iller için de geçerlidir. Sermayenin saldırı paketleri bir bütün olarak tüm kamu emekçilerini, işçileri ve yoksul kitleleri kapsarken, buna karşı ne yazık ki parçalı bir karşı duruş sergilenmeye çalışılıyor. Oysa kamunun tasfiyesi, özelleştirme, işsizleştirme, sosyal güvenliğin tasfiyesi, iş güvencesinin yokedilmesi, örgütsüzleştirme vb. saldırılar bir alanın veya bir işkolunun sorunu değildir. Saldırı yasaları bir bütünün parçalarıdır.

KESK bürokratları başta olmak üzere sınıf ihanetçisi konfederasyon ve sendika yöneticileri bu saldırıları seyretmektedir. KESK yönetimi de bu saldırılara karşı farklı farklı iş kollarındaki sendikalara topu atarken, SES, BES gibi sendikalar da eylemleri ortaklaştırma çabasında olmamıştır. KESK Başkanlar Kurulu 27 Nisan'da iş bırakma kararı almıştır. Ancak çoğu sendika şubesi iş bırakma kararını KESK'ten önce basından öğrenmiştir. Böylesine ciddiyetsiz, hiçbir hazırlığı yapılamayan, bir haftaya sığdırılan bir eylem kararı iş bırakma değil ancak iş bıraktırmama kararı anlamına gelir. Eylemlerin içeriği de böyle boşaltılır.

Buna rağmen birçok eylem belli ölçülerde başarılı olmuştur. Bu karar da tabandan yükselen tepkiler üzerine alınmıştır. İzmir'de gerçekleşen 27 Nisan İş bırakma eyleminde hizmet üretiminin durduğunu söylemek mümkün değildir. Kaldı ki birçok işkolu iş bırakmamıştır. Örneğin SES ve Eğitim-Sen sevk alarak eyleme katılmıştır.

Oysa 27 Nisan iş bırakma eylemi 1 Mayıs'ın provası olarak ifadelendirilmiştir. Buradan tüm öncü, devrimci kamu emekçilerinin sonuç çıkarması gerekmektedir. Eğer bu sorumluluk üstlenilmezse, ne 1 Mayıs kitlesel geçebilir, ne devrimci bir öze kavuşabilir, ne de saldırılar püskürtülebilir. Reformist bürokratlarla saldırıları püskürtmek mümkün değildir. Bu nedenle, tüm öncü, devrimci kamu emekçileri vakit geçirmeksizin tabanın devrimci inisiyatifini açığa çıkartmak için seferber olmalıdır.

Sosyalist Kamu Emekçileri/İzmir

------------------------------------------------------------------------------------------

Antakya'da sağlıkçı eylemi...

“Sağlıkta tasarruf ölüm demektir!”

Antakya SES ve TTB tarafından alınan bir günlük hizmet üretmeme kararı nedeniyle 21 Nisan günü SSK Hastanesi önünde sağlıkta tasarruf görüşmeleri ile ilgili bir basın açıklaması düzenledi. Yaklaşık 50 sağlık emekçisinin katıldığı açıklamada şunlar söylendi: “Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak, bu ülke halkını, emekçilerimizi ve çocuklarımızı açlığa ve sefalete sürükleyecek olan sağlık hakkını piyasanın acımasız rekabet ortamına terkedecek olan, iş güvencemizi elimizden alıp iş barışını bozacak olan bütün düzenlemelere karşı çıkıyoruz.” Eylemde “Sağlıkta tasarruf ölüm demektir!”, “Sağlığımızı sattırmayacağız!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/Antakya

------------------------------------------------------------------------------------------

İzmir'de KESK eylemleri...

Uzun dönemdir sermayenin gündeminde olan ve neo-liberal saldırı dalgasının önemli bir ayağını oluşturan Gelir İdaresinin Yeniden Yapılandırılması saldırısına karşı öncelikle maliye emekçileri bir dizi eylem gerçekleştirdi.

21 Nisan'da Genel Sağlık Sigortası, Emeklilik Sigortası, Primsiz Ödemeler Ve Sosyal Güvenlik Kurumu Yasa Tasarıları vb. değişik adlar altında meclisten geçirilmeye çalışılan saldırılara karşı sağlık emekçileri İzmir'de iş bırakarak Sağlık İl Müdürlüğü'ne kadar yürüdüler.

22 Nisan'da BTS, demiryolu çalışanlarının tasfiye edilmesine ve TCDD'nin özelleştirilmesine karşı bir protesto eylemi gerçekleştirdi. TCDD 3. Bölge Müdürlüğü önünde biraraya gelen demiryolu çalışanlarının tren seferlerinin kaldırılmasını protesto ettikleri eylemde “Tasfiye ve yoketmenin yeni adı CANAK. Binaları yıkıp, personeli atmak istiyorlar!”, “Direne direne kazanacağız!” dövizlerini taşıdılar.

24 Nisan günü eğitim emekçileri Konak'ta bir basın açıklaması gerçekleştirerek Eğitim-Sen'in kapatılma davasını protesto ettiler.

Aynı gün Konak Alanı'ndaki Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan Tüm Bel-Sen üyesi belediye çalışanları toplu iş sözleşme isteğine sessiz ve duyarsız kalınmasını protesto ettiler. Tüm Bel-Sen'in toplu iş sözleşme hakkını ‘92 yılından bu yana kullandığını, halen 121 belediyeyle imzalanmış toplu sözleşmeleri bulunduğunu ifade ettiler. Bu sözleşmelerden 5 bine yakın belediye emekçisinin yararlandığını, toplusözleşme hakkının uygulanmamasının yerel yönetimlerde çalışanların yoksulluk içinde yaşamasına göz yumulması anlamına geldiğini söylediler. Sık sık “Sadaka değil, toplusözleşme!” ve “Toplusözleşme hakkımız, söke söke alırız!” sloganları atıldı.