16 Nisan 2005
Sayı: 2005/15 (15)


  Kızıl Bayrak'tan
  “Halk hassasiyeti” değil, ABD hesabına
“derin devlet” operasyonu
  Kitlesel ve devrimci 1 Mayıs’ın anlam ve önemi
  İMF programlarına hayır demek için 1 Mayıs’ta alanlara!
  TEKEL’i bitirme oyunu devrede
  SEKA ve TEKEL’den sonra mücadele
bayrağı TELEKOM işçisinde!
  Trabzon provokasyonu üzerine
  “Derin devlet” tartışmaları
  Sivil faşist teröre balans ayarı

  Trabzon’da faşist kudurganlık sürüyor!

  Faşist saldırılara karşı suç duyurusu
  Taksim Meydanı işçi sınıfı ve emekçilerindir
  İstanbul’a 10 bin yeni polis
  “Demokrat” kılıklı Amerikancı
kalemşörlerin işgal savunuculuğu
  Ulusal sorun ve Kürt hareketi/10 : Emperyalist politikalar yedeğinde
“tarihi Ortadoğu sentezi”
  Maltepe BDSP’den eylem
 1 Mayıs çalışmalarından
Irak halklarının kanıyla sulanan yolsuzluk bataklığı!

 Bağdat’ta yüzbinler işgali lanetledi

 Siyonist cellatlar işbaşında
 Yeni “PKK” ve “Demokratik
Konfederalizm” üzerine
Fransa’da gençlik eylemde
Bültenlerden
Ölümünün 4. yılında Hatice Yürekli yoldaş
Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

TELEKOM özelleştirmesinin yolu yalanlarla döşeniyor

Sermaye TELEKOM'u özelleştirmeye hazırlanıyor. Açılan ihalede son teklif verme süresi 31 Mayıs. O tarihten kısa bir süre sonra da TELEKOM ihalesini kimin kazandığı belli olacak. Eğer şimdiye kadar sıkça yaşandığı türden bir aksilik olmazsa, hemen ardından da satış ve devir işlemlerine geçilecek.

Sermayenin TELEKOM işçilerinin özelleştirmeye karşı mücadelesini engellemek için de şimdiden tedbirler almaya başladığı görülüyor. Bu çerçevede ufak ufak yalan ve çarpıtma kampanyaları devreye sokulmak isteniyor.

Bu tür yalan kampanyaları eskiden burjuva medyanın en büyük gazete ve televizyonları tarafından yürütülürdü. Fakat işbaşındaki hükümetin niteliğinden olsa gerek bu kez yalan kampanyasının başlama vuruşunu yapmak Zaman gazetesine düştü.

10 Nisan tarihli Zaman Gazetesi'nde “Telekom'daki 55 bin personelin yarısının fazla olduğu ortaya çıktı” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda TELEKOM'da özelleştirme sürecinin 12 yıldan bu yana sürdüğü, belirsizliğin bu kadar uzun sürmesinden dolayı kadroların aşırı derecede şiştiği, gene bu uzamanın şirketin değerini 20 milyar dolarlardan 3-4 milyar dolara düşürdüğü ifade ediliyor. Tümüyle yalana dayalı ve yanıltmayı amaçlayan bu uzun yazının giriş bölümünde ise öncelikle TELEKOM'daki “personel fazlasına” vurgu yapılması dikkat çekici. Yazıda şunlar söyleniyor.

“Mayıs ayında özelleştirilmesi planlanan Türk Telekom, şirketin değerini düşürmemek için personel sayısını azaltacak. Bu çerçevede özelleştirmeden sonraki 105 gün içinde 55 bin 300 personelden memur statüsünde bulunan 26 bini Devlet Personel Başkanlığı'nda oluşturulan havuza gönderilecek. Memurlar buradan daha sonra başka kamu kurumlarına kaydırılacak. Böylelikle, kurumun yüzde 55'ini alacak firma 29 bin sözleşmeli personel ile yoluna devam edecek. Telekom'un personelinin yaklaşık yarısının başka yerlere kaydırılması kararı, kurumdaki atıl istihdamı da gözler önüne serdi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, geçen ay yaptığı açıklamada ‘Devlette 800 bin kişi hiç çalışmadan maaş alıyor' bilgisini vermişti.”

12 yıldır özelleştirilmesi, kurda kuşa yem edilmesi için çaba sarfedilen Telekom'da “personel fazlası” olduğu ancak şimdi ortaya çıkmış. Öyle üç-beş kişi de değil tam 26 bin kişi. Bunun bir yalan olduğunu izaha bile gerek yok. Telekom'da çalışanların sayısının günden güne azaltıldığını, kurum çalışanları tarafından yerine getirilmesi gereken birçok hizmetin taşeron şirketler eliyle yaptırıldığını, kadro yetersizliğinden dolayı birçok hizmetin gerektiği gibi yerine getirilmediğini konuyla ilgili herkes biliyor.

Zaten Zaman'ın amacı da gerçeklere dayalı habercilik yapmak değil, TELEKOM özelleştirmesini meşrulaştırmak, TELEKOM çalışanlarına dönük sendikasızlaştırma ve işten atma uygulamaları için gerek duyulan zemini döşemek. İşçi ve emekçiler sermayenin bu yalan kampanyalarına karşı her zamankinden daha uyanık olmak durumundalar.

----------------------------------------------------------------------------------------

SEKA ve TEKEL'den sonra mücadele bayrağı TELEKOM işçisinde!

TEKEL ihalesi iptal edildi. Yeni bir ihale açılıp açılmayacağı ise belli değil. Anlaşılan o ki TEKEL yavaş yavaş tasfiye sürecine sokulmak isteniyor. Böyle olmasa bile yeniden ihaleye çıkılması ve TEKEL'de özelleştirme saldırısının somut olarak gündemleşmesi için uzun bir zamanın geçmesi gerekiyor.

Bütün bunlardan çıkan sonuç, en azından belli bir süreliğine TEKEL'in özelleştirme sürecinin dışına çıkmış olmasıdır. Doğal olarak bu, özelleştirme saldırısının TEKEL işçilerinin gündeminden de büyük ölçüde çıkması anlamına gelmektedir. Şayet TEKEL işçisi ihalenin iptal edilmesinin arkasında yatan oyunu görür ve özelleştirme karşıtı mücadele konusunda aynı hassasiyeti ve mücadele kararlılığını göstermeye devam ederlerse sorun yok. Fakat bugüne kadar yaşanan pratikler bize işçilerin ancak kendi işletmeleri doğrudan saldırının hedefi olduğu durumlarda hareketlendiğini ve ancak bu durumlarda mücadele eğiliminin işçiler arasında yaygınlaştığını defalarca gösterdiği için hayalci olmaya da yer yok. Kısacası TEKEL işçileri önümüzdeki kısa dönemde özelleştirme karşıtı mücadelenin aktif bir bileşeni olmayacaklar. Katkıları olacaksa bile bu çok daha sınırlı kalacak.

Sermayenin işlettiği takvime bakıldığında, PETKİM ve TÜPRAŞ'taki halka arzlardan sonra gündemde TELEKOM özelleştirmesinin yeraldığı görülüyor. Onun dışında Ereğli Demir Çelik, limanlar, enerji santralları gibi kuruluşlar da saldırının hedefinde.

Deneyimler blok satış yönteminin gündeme geldiği işletmelerde özelleştirmeye karşı daha derli toplu ve daha direngen tutumlar alındığını gösteriyor. Sadece bu bile, özelleştirme karşıtı mücadelenin ekseninde bundan böyle TELEKOM işyerlerinin ve TELEKOM işçisinin olacağını gösteriyor. Buna Nisan ayı sonlarında yüzde 51'inin blok satışı için ihaleye çıkılacak TÜPRAŞ'ı da eklemek mümkün.

“Özelleştirmenin amiral gemisi” olarak nitelenen TELEKOM'da süreç öngörülmeyen bir nedenden dolayı kesintiye uğramazsa eğer, Mayıs'ı takip eden aylarda saldırı tam anlamıyla somut bir olgu haline gelecek ve denilebilir ki TELEKOM işçilerinin bu saldırıya karşı ortaya koyacakları tutum genel planda özelleştirme karşıtı mücadelenin de gidişini belirleyecek.

TELEKOM'da süreç nasıl işler ve nereye gider bu konuda bugünden bir şeyler söylemek için erken. Fakat özelleştirme karşıtı mücadelenin her alana yaygınlaşması ve güç kazanması gene de TEKEL işçilerinin şu ya da bu ölçüde desteğinin alınmasından geçiyor. Eğer TEKEL'de oynanan oyun işçilere ısrarla anlatılabilirse, hiç değilse belli fabrika ve işletmeler üzerinden TEKEL işçisini mücadelenin bir bileşeni haline getirmek mümkün görünüyor. Ancak bu kadarının bile olabilmesi başta TELEKOM ve TÜPRAŞ gibi işletmelerde ortaya konulacak mücadele kapasitesine bağlı. Buralarda sergilenecek direngen bir tavır TEKEL işçisini yeniden özelleştirme karşıtı mücadelenin aktif bir bileşeni haline getirmenin ilk ön koşulu durumunda.

Tüm bunlardan dolayı önümüzdeki süreçte özelleştirmeye karşı mücadeleye ilişkin planlar saldırının TELEKOM üzerinden göğüslenmesine dönük olmalıdır. Zira TELEKOM'da direnmek her yerde direnmenin önünü açacak, TELEKOM'da kazanmak her yerde kazanmayı mümkün hale getirecekir.

--------------------------------------------------------------------------------------

Telekom'da özelleştirmenin kısa tarihi

1993'te TELEKOM'da özelleştirmenin kapsam ve içeriği belirlendi. Ardından devlete bağlı bir anonim şirkete dönüştürüldü. 24 Nisan 1995 tarihinde PTT'deki telekomünikasyon ve posta hizmetleri birbirinden ayrıldı ve Türk Telekomünikasyon AŞ. kuruldu. Haziran 2000'de hisselerin yüzde 20'si blok satış yöntemiyle satılmak istendi. Yatırımcı firmalar, yüzde 20'lik hisseyi düşük buldular, satış olmadı. Bunun üzerine blok olarak satılacak hisse oranı yüzde 33,5'e çıkartıldı. Ancak, Ankara 6. İdare Mahkemesi, bu arada blok satış ihalesini iptal etti. Mahkeme kararı yasa değişikliğiyle aşıldı ve yeniden ihale açıldı. TELEKOM'a göz diken şirketler hisse miktarını gene yetersiz buldular. 23 Mayıs 2001'de çıkartılan bir kanunla, devlete “söz ve onay hakkı” verecek bir imtiyazlı hisse dışında tüm hisselerin satışına imkan tanındı. Fakat yabancılara satılacak hisse oranı yüzde 45 ile sınırlandı. Yüzde 45 hisse yine aynı çevrelerce yeterli bulunmadı. 2004'te çıkartılan kanunla, Telekom'un yüzde 45 olan blok satış oranı 55'e çıkartıldı. Böylece TELEKOM özelleştirmesinin önündeki bütün yasal, hukuksal engeller uzun bir zaman sonra temizlenmiş oldu.