05 Mart 2005
Sayı: 2005/09 (09)


  Kızıl Bayrak'tan
  SEKA kıvılcımını yangına çevirmek için
görev başına!
  SEKA kıvılcım, TEKEL ateş oldu, bürokratların etekleri tutuştu
  Türk-İş BK toplantısı...
Harekete geçiren direnişin gücüdür!
  SEKA işçilerini ziyaret ve destek eylemleri
  SEKA işçisi direnişin simgesi!
  SEKA röp.  “Burada bir ekmek mücadelesi var,
kızgınlık var, kin var, nefret var…”
  BES Ankara eylemi; “Genel grev, genel direniş!”
  Burjuvazinin yeni parti arayışında son perde
  SSK hastanelerinin devriyle sorunlar büyüdü!
Amaç özelleştirme
  Talabani’ye heyet gönderildi... Gerici rejimin şoven politikaları sarsılıyor
   Suriye’yi hedef alan emperyalist-siyonist
tehdit yoğunlaşıyor
  Bush Putin'le görüştü, eli boş döndü
  Ulusal sorun ve Kürt hareketi/4: Sisteme teslimiyetin ideolojisi
  Irak'lı petrol işçileri;  “İşgale karşı direniş Iraklılar’ın doğal
hakkıdır!”
 Küstah işgalcilerden itiraflar
8 Mart çalışmalarından; Hiçbir kuvvet faaliyetimizi engelleyemez!
 “Demokratik Kadın
Hareketi Kurultayı”na BDSP’nin sunduğu tebliğ
Kadın sorunu/ M. Can Yüce
Kadın işçilerin
sorunları ve talepleri
AB ve Kürdistan sorunu/2
İzmir’de KESK şube kurulları... Pazarlık ve hesaplar
Genç İşçi Bülteni'nden
Basından... ABD, AKP’yi gözden çıkardı mı?
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Bush Putin'le yaptığı görüşmeden eli boş döndü...

Gerici güç odakları arasında gerginlik!

Savaş kundakçılarının lideri Bush, Avrupa “çıkarma”sının son durağı Slovakya'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüştü. Gerek görüşme sonrasında yapılan ortak basın toplantısı, gerekse görüşmeden üç gün sonra Rusya ile İran arasında imzalanan anlaşma, Bush'un dayatmalarının bir işe yaramadığını gösterdi.

Aynaya bakmak yerine!

Bush, Avrupa gezisinin ilk durağı olan Brüksel'de yaptığı konuşmada, “Rusya'da bağımsız basın, muhalefet ile güçler paylaşımı ve hukukun üstünlüğünün sağlanması gerektiği”ni iddia etmişti. Bu sözlere karşılık veren Putin, “Demokrasinin temel ilkeleri ve kurumları, bugünkü Rus yaşamının gerçeklerine, geleneklerimize ve tarihimize adapte edilmelidir ve biz bunu kendimiz yapacağız” dedi. Yani Putin Bush'a, “işlerimize burnunu sokma, sen kendi işine bak” mesaji verdi.

Bu karşılıklı sert demeçlerin ardından Slovakya'nın başkenti Bratislava'da biraraya geldiler. Bush burada da “demokrasi havariliği”ne devam etti., yapılan zirvede Putin'e “Rusya'da demokrasinin zedelendiği” suçlamasını yöneltti. “Rusya'daki demokrasi anlayışından kaygılı olduğu”nu belirten Bush şunları söyledi: “Demokrasiler her zaman ülkelerin kültür ve geleneklerini yansıtır. Bunu biliyorum, ama demokrasilerin ortak noktaları vardır: Hukuk devleti, azınlıkların korunması, hür basın, özgür muhalefet.”

Elbette Bush'un derdi Rusya işçi ve emekçilerinin Sovyet döneminden kalan demokratik-sosyal kazanımlarının gaspı değil. Emperyalist-kapitalist düzenin temsilcilerinin “demokrasi anlayışında” işçiler ve emekçiler yeralmaz. Bu eli kanlı katilin asıl derdi, Amerikan tekelleriyle işbirliği yapan Rus şirketlerinin rahat bırakılmasıdır. Zira kısa bir süre önce Putin, ABD bağlantılı petrol devi Yukos'un patronunu hapse atmış, şirketin üretim birimine el koyarak açık artırmayla satmıştı. Dahası Putin, Amerikan tekellerinin stratejik sektörlere girmesini önleme kararı da aldı. İşte Bush, dünyayı yağmalayan bu şirketler için demokrasi istiyor.

İran'da nükleer reaktörün yakıtı Rusya'dan

Bush-Putin zirvesinin ardından, “İran ve Kuzey Kore'nin nükleer silahlara sahip olmaması gerektiği konusunda aynı görüşü paylaşıyoruz”, iki ülke “nükleer terörizmle mücadele” konusunda “işbirliği” yapma kararı aldı türünden açıklamalar yapıldı. Ancak bu açıklamaların üzerinden sadece üç gün geçmişken Rusya ile İran arasında “İran'ın ilk nükleer reaktöründe kullanılmak üzere Rusya'dan yakıt alımını öngören” anlaşma imzalandı.

Anlaşmaya göre Rusya, harcanan yakıtın geri verilmesi koşuluyla, İran'a Buşehr nükleer reaktöründe kullanması için yakıt satacak. Rusya, kullanılan nükleer yakıtı geri alarak İran'ın bunu silah yapımında kullanmasını engellemeyi amaçlıyor. Bu anlaşma ile Rusya'nın desteğiyle inşa edilen nükleer reaktörün 2005 sonu veya 2006 başında faaliyete geçmesi bekleniyor.

Putin, geçen hafta İran'a yönelik tehditlerin artması üzerine, en yakın sürede Tahran'a giderek İran yönetimine destek vereceğini açıklamış, Suriye'ye de uçaksavar füzesi satışının yapılacağını bildirmişti. Rusya Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri İgor İvanov da, İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Hasan Ruhani ile Moskova'da gerçekleşen görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Rusya ve İran arasında güvenlik konusunda işbirliğine büyük önem verdiklerini, Rusya'nın, İran'ın İngiltere, Almanya ve Fransa'yla yürüttüğü görüşmeleri de desteklediğini vurgulamıştı.

Savaş kundakçılarının histerisi

Washington'daki cellatlar şebekesinin İran'la Suriye'ye dönük tehditlerinin doruğa çıktığı günlerde Rusya yönetiminin attığı bu adımlar, Beyaz Saray'da histerik tepkilere yolaçtı. İran'ın nükleer santral için Rusya'dan yakıt almasını öngören anlaşmanın imzalanmasının ardından, Beyaz Saray'ın öfke okları Moskova'yı hedef almaya başladı.

Bush yönetimi henüz resmi tepki vermeden, ABD senatosunun önde gelen üyelerinden John Mccain Putin'i “şımarık bir çocuk” olarak nitelendirerek, Rusya'nın politikalarının da “sapkın” olduğunu iddia etti. Rusya'nın bu yılki G-8 zirvesinden ihracını da isteyen Mccain, Rusya'nın, İran'ın nükleer silah elde etme çabalarına yardım ettiğini öne sürerek, “Bu durum, Rusya ile ilişkilerimizde daha sert önlemler almamızı gerektiriyor” dedi. Beyaz Saray'ın bir başka ismi ise, “Şimdi Rusya'ya karşı sertleşme zamanı. Rusya 10 yıldır İran'a nükleer teknoloji transfer ediyordu” dedi.

Görüldüğü üzere neo-faşist çete, diğer güç odakları karşısında günden güne sıkışmaya başladı. Irak direnişi dolayısıyla saplandığı batak ise bir başka önemli sorun. ABD emperyalizminin daha da saldırganlaşmasının nedeni de bu sıkışma ve gerilemedir.

Dünyanın en güçlü emperyalist odağının içine girdiği bu süreç saldırganlığa yeni boyutlar katabilecek ve gerici güç odakları arasındaki çatışmaları yeni bir evreye sıçratabilecektir. Bu ise işçi sınıfı, emekçiler ile ezilen halkların uzun soluklu ve kararlı bir direnişe hazırlanmalarını gerekli kılıyor.

-------------------------------------------------------------------------------------

Dünya Bankası siyonistlerin hizmetinde

Dünya Bankası (DB) İsrail'in Filistin işgalini finanse etmeye hazırlanıyor. Doğrudan -geliri yüksek olduğu için- İsrail'e borç veremeyen DB, Filistin yönetiminin aracı olarak kullanmayı planlıyor. Amaç Filistin topraklarını açık hapishaneye çevirmenin temel araçlarından biri olan İsrail kontrol noktalarının “modernizasyonu ve yenilerinin kurulması.” DB, bu “modernizasyon” için gerekli parayı Filistin üzerinden İsrail'e aktaracak.

DB yetkilileri projenin, Filistin işçilerinin ve ürünlerinin kontrol noktalarından hızlı geçişini sağlayarak Filistin ekonomisinin gelişmesine katkı sunacağını iddia ederek, Filistin halkıyla alay ediyor. Zira bu plan, siyonist ordunun kurduğu kontrol noktalarıyla birbirinden tecrit edilen Filistin kent, kasaba ve köylerinin bu durumunun kalıcılaşması anlamına geliyor. Birer işkence merkezi işlevi gören kontrol noktaları yüzünden, normal şartlarda yarım saatte gidilebilecek bir yere ulaşmak, saatlerce sürüyor. Ayrıca kontrol noktaları, siyonist ordu askerlerinin sık sık cinayet işledikleri bir mekan konumunda.

DB'nin Batı Şeria ve Gazze program yöneticisi Markus Kostner, bu projenin, İsrail'in kurumdan resmi olarak güvenlik harcamalarının finanse edilip edilemeyeceğini sorması üzerine gündeme geldiğini belirterek, iki tarafın da yararlanacağını iddia ediyor. Kostner, bankanın bu iş için gerekli parayı Filistin üzerinden verebileceğini, çünkü İsrail'in borç almasının mümkün olmadığını söyledi. Bu siyonistlerin uşağı yetkili, “bir taşla iki kuş vurduklarını” açıkladı.

İşgale hizmet etmesinin yanısıra, mevcut yasa ve anlaşmalara da aykırı olan bu karar, doğrudan Filistin topraklarının gaspedilmesi politikasına hizmet ediyor. Nitekim konuyla ilgili açıklama yapan Washington merkezli Ulusal Sorunlar Konseyi'nin yetkilisi Terry Walz, “Eğer Yeşil Hat dışında kurulu askeri kontrol noktaları için yardım ederseniz yasaları açıkça çiğnemiş olursunuz” dedi.

ABD'de yaşayan barış yanlısı Yahudiler'in kurduğu “Barış Şimdi” örgütü, kontrol noktalarının desteklenmesinin, İsrail'in yerleşim yeri kurma politikasına ve Batı Şeria'daki işgalin kalıcılaşmasına hizmet edeceğini açıklayarak, projeye karşı çıktı. Görünen o ki, emperyalistlerin sadece militarist kurumları değil mali kurumları da siyonist zorbaların hizmetinde.