Devrimci sınıf çizgisinin gelişmesi ve kitlelere ulaşmasında önemli bir mevzi, her türlü oportünizme karşı komünist işçi partisinin elinde bir silah olan Kızıl Bayrak 10. yılını geride bırakmış bulunuyor. Kızıl Bayrak kararlı ve militan pratiği ile biz Ekimci Genç Komünistlere muazzam bir mirasın ve geleceğe ışık tutacak militan bir mücadele çizgisinin taşıyıcısı olmuştur. Onun her sayfası devrim mücadelesinin tarihi, komünist işçi partisinin çizgisinin ve devrimci mücadelenin geleceğinin künyesi olmuştur. Kızıl Bayrak bugüne gelene kadar uğrunda bedel ödenen, yoldaşlarımızın ve işçilerin büyük fedakarlıkları ile bize ulaşan bir mücadele andı ve çagrısıdır. Bu çağrıya ve anda kulak vermek, onu geleceğe taşımak, her şeyden önce genç komünistlerin sorumluluğudur.
Geriye düşüşlerin ve devrimci mücadeleden yüz çevirmelerin yaşandığı Türkiyede olduğu gibi her türden yozlaşmanın ve savrulmaların yaşandığı Avrupada da Kızıl Bayrak işçi sınıfının kavgasının taşıyıcısı olmuştur. Biz Avrupadaki Ekimci Genç Komünistler olarak Kızıl Bayraka çok şey borçluyuz. Çünkü o, politik ve ideolojik gelişimimizde çok önemli bir işlevi yerine getirmiştir. Bu nedenle Kızıl Bayrakı daha da yükseltmek, onu her yönden geliştirmek ve ilerletmek, Avrupa Ekimci Genç Komünistlerinin görevidir.
Türkiye devrimci hareketinin son yıllarda yaşadığı gerileme ile gitgide derinleşen apolitizm, Avrupanın ayrıcalıklı yaşam koşulları, ülkedeki gündemlerden kopukluk, yoz bir kültür karmaşasında yetişen bir gençlik yaratmıştır. Bunların tümü birden dezavantaj olarak mücadelemizde karşımıza çıkmaktadır. Fakat, Avrupada sosyal hak gasplarıyla başlayan süreç ve bu süreçte gitgide yükselen işçi ve emekçi hareketi, yeni bir dönemin başlangıcını haber vermektedir. Bu dönem apolitizmin kırıldığı, kitlelerin mücadeleye aktif olarak çekilebileceği, eğitimdeki yoğun saldırılarla birlikte gençliğin kapitalizmle, onun gerçek yüzüyle tanışma olanağı bulabileceği bir dönem olacaktır. Başta Almanya olmak üzere bütün Avrupada boşalan üniversiteler (üniversitelerin kısmen özelleştrilmesiyle sadece Almanyada sayısı yüzbinleri bulan ögrenci kaydını sildirmiştir), paralı hale getirilen eğitim, artan işsizlik, gençliği karanlık bir geleceğin beklediğini göstermektedir. Bu nedenle gençlik Avrupada da, kaderinin sımsıkı bağlı olduğu işçi sınıfı ile omuz omuza mücadele etmek zorundadır.
Biz genç komünistler, gençliği bu bilince ulaştırmak, mücadelede etkin hale getirmek ve altında yürüyeceği bayrağı onlara göstermek sorumluluğu taşımaktayız. İşte o bayrak, devrimin ve sosyalizmin bayrağı olan Kızıl Bayraktır. Avrupadaki Türkiyeli gençlik, ancak Kızıl Bayrak altında ve onun yol göstericiliğinde, aydınlık bir gelecek umudu ve bu geleceğe ulaşma iradesi gösterebilir. Her türlü şovenist ve ırkçı duygu ve etkilerden, ancak Kızıl Bayrak saflarında ve çizgisinde halkların kardeşliği şiarını yükselterek kendisini koruyabilir. Bizler, bu irade ve yaklaşımla kendi cephemizden devrim bayrağının taşıyıcısı ve simgesi Kızıl Bayrakı sadece dağıtmak değil, okumak ve okutturmak sorumluluğuna da sahibiz. Kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda Kızıl Bayrakı en etkin şekilde kullanmak ve daha geniş kitlelee taşımak en önemli görevlerimizden biridir.
Öte yandan Ekim Gençliğini düzenli ve daha çok sayıda elimize ulaşmasının olanaklarını yaratmak ve yeni dönemde onu da daha işlevsel bir biçimde kullanmak, bir başka temel önemde sorumluluğumuzdur. Ekim Gençliğinin her yönden sahiplenmeli ve beslemeliyiz. Bu bir ihtiyaçtır ve büyüyen ve yayılan bir gençlik çalışması için de ayrıca zorunludur.
Avrupadaki gençliğin sorunlarını anlatan, onlara bu sorunların kaynağını gösteren, Avrupa demokrasisinin ve sosyal devletinin gerçek yüzünü ve kapitalizmin barbarlığını teşhir eden ve nihayet, kapitalizme karşı sosyalizm bayrağını yükselten değerlendirmelerle yayınlarımızı beslemeliyiz. Bu şekilde Avrupadaki Türkiyeli gençliğin gündemine girme, onları devrim davasına kazanma yolunda büyük bir olanağa kavuşmuş olacağız.
Türkiyedeki yoldaşlarımız Kızıl Bayrakı sahiplenmek partiyi sahiplenmektir! diyorlar. Bilinmelidir ki, onun on yıllık kararlı ve militan tutumunun arkasında sağlam bir ideoloji, devrimci bir sınıf programı ve partimiz vardır. Dolayısıyla bir gerçekliği anlatmakta ve biz genç komünistlerin sorumluluğuna işaret etmektedir. Genç komünistler olarak bu sorumluluğun gereklerine uygun davranacağız.
Güçlenerek yoluna devam eden Kızıl Bayrak, yeni dönemde de biz Avrupadaki Ekim Gençliğinin gözü, devrim mücadelesinde sesi, soluğu ve silahı olacaktır. Ekimci Genç Komünistler olarak komünist işçi partisinin ve yoldaşlarımızın bize duyduğu güvene layık olacağımızı, Kızıl Bayrakı daha nice on yıllara taşımada her türlü çabayı ortaya koyma sözü veriyoruz.
Kızıl Bayrakı fabrikalarda, okullarda, sokaklarda dalgalandırma mücadelesinde emeği geçen bütün yoldaşları Avrupalı genç komünistler olarak selamlıyoruz.
Kızıl Bayrakla nice on yıllara!
Kızıl Bayrakı bir yıldan beri düzenli olarak takip eden genç bir komünistim. Öncelikle Kızıl Bayrakın 10. yılını tüm devrimci coşkumla kutluyor ve yeni mücadele döneminde sosyalizmin simgesi Kızıl Bayraka başarılar diliyorum. Kızıl Bayrakın daha yükseklerde dalgalanması için elbette biz okurlara da büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Gerek içerik olarak güçlendirilmesinde ve gerekse daha yaygın dağıtımında dolaysız sorumluluklar üstlenmemiz gerekiyor.
Ne yazık ki, yurtdışında bu görev ve sorumluluğun yeteri kadar yerine getirildiğini söylemek zor. Gerek yurtdışında son birkaç yıldır olumsuz yönde seyreden politik atmosferin etkisi, gerekse de Avrupada sayısız ayrıcalığın da etkisiyle bir yaşam biçimi haline gelmiş konformizm, ortaya böyle bir sonuç çıkarmaktadır. İnsanlarımız yayına karşı kendilerini yeteri kadar sorumlu hissetmemektedirler. Bu, en başta Avrupadan yayına yapılan katkıda kendisini göstermektedir. Bu durum yayının dağıtımında ise daha somut bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Yurtdışında yayın satış rakamları yazık ki oldukça düşüktür. Buna karşın insanlarımızın büyük çoğunluğu bu durumdan pek rahatsız görünmemektedir.
Partimizin kızıl bayrağı Türkiyede her geçen gün daha da yükseklerde dalgalanmaktadır. Davamız gün geçtikçe büyümekte, genişlemekte ve araçları bakımından da çeşitlenmektedir. Ben de tüm yoldaşlar gibi, partimizin bu gözle görülür gelişimini coşkuyla ve heyecanla takip ediyorum. Ama bu coşku ve heyecan, partimizin ihtiyaçlarını karşılama ve partimizi yurtdışında da büyütme çabası ve sorumluluğuyla birleşmediği sürece, kendi başına hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Hiç kimsenin bu gelişmeleri elleri kolları bağlı bir şekilde izleme gibi bir lüksü olmamalıdır, olamaz. Öyleyse, bu gelişmeye yurtdışında da karşılık vermek üzere, tüm gerçek komünistler görev başına!
Kızıl Bayrak daha daha yukarı!
Herşey Parti ve devrim için!