İçindekiler:

9 Nisan 2022
Sayı: KB 2022/14

Sermayenin Amerikancı-NATO'cu düzeni
Ethem Sancak'ın itirafları
Diyanetin talebi
Akademisyenlerin mücadelesi
Çifte maaş sefahati!
Örgütlenme seferberliği ile 1 Mayıs'a
TİB'den 1 Mayıs çağrısı
Tekstil Grup TİS süreci başladı
Gelecek gençliğin mücadelesindedir!
"Cinayetin sorumlulularını biliyoruz"
NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü / 2
Buça ve Batı emperyalizminin savaş suçları
Hindistan- Rusya ilişkileri
TKİP YDÖ 1 Mayıs'a çağırıyor
Savaşın ganimetlerini paylaşma
İşçiler silah sevkiyatını engelledi
AB ve Çin görüşmesi
Ukrayna'dan kitlesel göç
Almanya'da doktorlar greve gitti
Macaristan seçimlerinde Orban'ın zaferi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Macaristan seçimlerinde Orban’ın zaferi

 

Aşırı sağcı Başbakan Viktor Orban, pazar günü yapılan parlamento seçimlerinde oyların yüzde 53’ünü alarak, beşinci kez açık arayla seçimleri kazandı. Seçimlerde beklenmedik olan bu zafer, Orban’ın partisine parlamentodaki 199 sandalyenin 135’ini veriyor. Orban, anayasayı değiştiren üçte iki çoğunluk ile üst üste dördüncü kez iktidar oluyor. Altı partinin kurduğu “Macaristan için Birlik” ittifakı ise beklenenin çok altında, yüzde 35 oy aldı. Seçimlerde aşırı sağcı‚ “Bizim Yurdumuz” yüzde 6 oy oranı ile yedi sandalye kazanırken, azınlıklar için ayrılan kontenjanı da Orban yanlısı Alman azınlığı temsilcisi kazandı. Seçim gecesi taraftarlara tezahürat yapan Orban, “Bürükseli bırakın, Ay’dan bile görülebilecek kadar güçlü bir zafer görebilirsiniz” dedi.

Seçim araştırmacıları, hükümet kampının beklenmedik şekilde açık başarısını, seçmenlerin çoğunluğunun ülkedeki gidişattan “memnun olmasına” bağladılar. Orban’ın 12 yıllık saltanatı sırasında birçok Macar’ın yaşam koşullarının sözüm ona iyileşmesine ve aynı zamanda Orban’ın Ukrayna savaşı karşısındaki tutumuna bağladılar. Zira yalnızca kendisinin “Macaristan’ı savaşın dışında tutabileceği”ni iddia etti. AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını gönülsüzce destekledi. Zaferin önemli nedenleri arasında ayrıca Orban’ın korku uyandırmayı başardığı, muhalefetle birlikte istikrarsızlık ve kaosun geleceği ve ülkenin savaşa sürükleneceği paranoyasının önemli rol oynadığı söyleniyor.

Muhalefet ittifakı “Macaristan için Birlik” beklentilerin çok gerisinde kaldı. Sol, yeşil, liberal ve sağ yelpazeden altı partinin birleşmesinden oluşan birlik, sadece 56 sandalye kazandı. Muhalefetin önde gelen adayı Peter Marki-Zay yenilgiyi kabul etti. “Dengesiz ve imkansız bir mücadeleydi ama bununla yüzleştik” diyen Marki-Zay, “bu mücadeleye eşit olmayan koşullarda … girdik ama kazanamadık” dedi. Parti dışı bir muhafazakar olan Marki-Zay, Güneydoğu Macaristan’daki küçük Hodmezövasarhely kasabasının belediye başkanıdır.

Muhalefet ittifakı geçen sonbaharda düzenledikleri ön seçimlerde onu en iyi aday olarak seçmişti.

Orban’ın seçim zaferinin Macaristan’da milyonlarca insan arasında şaşkınlık yarattığı söyleniyor.

Zira Viktor Orban’ın böylesine açık bir seçim zaferini yalnızca kötümserlerin beklediği düşünülüyordu. Toplum yıllardır iki kampa bölünmüş ve Orban’ın her görev süresinde çatlaklar daha da derinleşmişti.

Artık, rakiplerinin güçsüzlüğüne ek olarak derin bir teslimiyet duygusunun yaşanacağı ve Orban’ın yoluna çıkan hiç kimseyi dikkate almayacağı ileri sürülüyor.

Şimdi muhalefet kampının yeniden parçalanacağı ve Orban’ın kendi otokratlığını daha da güçlendireceği varsayılıyor.

Orban, Brüksel’i ve uluslararası solu düşman ilan etti

Seçim zaferini, “Bürükseli bırakın, Ay’dan bile görülebilecek kadar güçlü bir zafer görebilirsiniz” ifadesiyle kutlayan Orban, ülkesinin 2004’ten beri ait olduğu AB ile olan sürekli çatışmalarından söz etti.

“Muazzam uluslararası güç merkezleri kendilerini bize karşı konumlandırdı” diye devam etti. Milliyetçi politikalarının sayısız düşmanı arasında “uluslararası sol, Brüksel, uluslararası medya ve Ukrayna cumhurbaşkanı”nı saydı.

Orban’ın özellikle de Avrupa’nın dikkatle izlediği seçimde elde ettiği zaferin Avrupa Birliği (AB) için tatsızlığa neden olabileceği varsayılıyor.

Zira Orban, AB ile yıllardır sözüm ona hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü ve göç gibi konularda “fikir ayrılığı” yaşıyor.

 

 

 

 

 

Pakistan Cumhurbaşkanı Ulusal Meclisi feshetti

 

ABD’nin Rusya’ya uyguladığı ambargoyu “ulusal çıkarlara aykırı olduğu” için uygulamayacağını ilan Pakistan Başbakanı İmran Han, Joe Biden yönetiminin şimşeklerini üzerine çekmişti. Uzun yıllar ABD güdümünde hareket eden Pakistan yönetiminin bu defa farklı bir tutum alması ve bunu açıkça ilan etmesi şaşırtıcı bulunmuştu. Anında harekete geçen Joe Biden yönetimi ise Han’ı devirmek için düğmeye bastı.

Han’ı devirmenin kestirme yolu koalisyon hükümetini dağıtıp ABD’nin emirlerine uyacak yeni bir hükümet kurmak olabilirdi. Nitekim ilk hamlenin gelmesi gecikmedi. Muhalefet partilerinin talebiyle bugün İmran Han hakkında güven oylaması yapılacaktı. Bu arada Han’la birlikte hükümeti kuran partilerin de koalisyondan ayrılmaya hazırlandıkları belirtildi. Göründüğü kadarıyla Han ve destekçileri bu hamleye karşı hazırlıklıydı. RT Arabic sitesinde yer alan habere göre Arif Alvi, Han’ın talebine olumlu yanıt vererek sabah saatlerinde parlamentoyu (Ulusal Meclis) feshetti.

Pakistan anayasasına göre Başbakan’ın tavsiyesi ile Cumhurbaşkanı parlamentoyu feshedebiliyor. Buna göre geçici hükümetin kurulması ve 90 gün içinde erken seçimlere gidilmesi gerekiyor.

Bu arada Ulusal Meclis Başkan Yardımcısı Qassem Suri, Han’a karşı gensoru önergesini “anayasaya aykırı” diye nitelendirerek reddetti. Buna itiraz eden muhalefet partileri ise, oylamanın Meclis Başkanlığınca reddedilmesini Anayasa’ya aykırı bularak Yüksek Mahkemeye başvuracaklarını açıkladılar.

Parlamentonun feshedilmesi, Pakistan’da iktidar mücadelesinin keskinleşebileceği izlenimi veriyor. ABD, ambargoları takmadan Rusya ile ticari-mali ilişkiler geliştiren Han’ı siyasi alandan atmak istiyor. Ancak bunda başarılı olup olmayacağı henüz belli değil. Han’ın ilk saldırıyı savuşturduğu söylenebilir. Buna karşın gelişmelerin hangi yönde seyredeceği henüz netleşmiş değil.

Olası gelişmelere karşı önlem alan yönetim, Başkent İslamabad’da hükümet ve askeri binaların yanı sıra Devlet Başkanı ve Başbakanın ikametgahının bulunduğu alanları “kırmızı bölge” ilan etti. Bölgenin askeri güçler tarafından korumaya alındığı ve dikenli tellerle çevrildiği bildirildi.

Görünen o ki, önümüzdeki günler Pakistan’da hareketli geçecek. Yaşanan gelişmeler, ABD’nin Han’ı devirmek istediğine kuşku bırakmıyor. Yansıdığı kadarıyla muhalefet partileri gelişmeleri fırsat çevirmeye çalışıyor. Buna karşın Rusya ile ticari-mali ilişkilerin Pakistan’ın çıkarına uygun olduğunu dile getirip ABD dayatmalarına rağmen yaptırımlara uymamasının, Han’a olan desteği arttırdığını tahmin ediliyor. Pakistan yönetiminin önümüzdeki süreçte izleyeceği politikanın, bu çatışmanın sonucuyla doğrudan bağlantılı olması kaçınılmaz görünüyor.