İçindekiler:

9 Nisan 2022
Sayı: KB 2022/14

Sermayenin Amerikancı-NATO'cu düzeni
Ethem Sancak'ın itirafları
Diyanetin talebi
Akademisyenlerin mücadelesi
Çifte maaş sefahati!
Örgütlenme seferberliği ile 1 Mayıs'a
TİB'den 1 Mayıs çağrısı
Tekstil Grup TİS süreci başladı
Gelecek gençliğin mücadelesindedir!
"Cinayetin sorumlulularını biliyoruz"
NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü / 2
Buça ve Batı emperyalizminin savaş suçları
Hindistan- Rusya ilişkileri
TKİP YDÖ 1 Mayıs'a çağırıyor
Savaşın ganimetlerini paylaşma
İşçiler silah sevkiyatını engelledi
AB ve Çin görüşmesi
Ukrayna'dan kitlesel göç
Almanya'da doktorlar greve gitti
Macaristan seçimlerinde Orban'ın zaferi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Hasan Can Çoban ihmaller zinciri nedeniyle hayatını kaybetti…

“Cinayetin sorumlularını biliyoruz”

 

2 Nisan günü Hacettepe Üniversitesi Merkez Erkek Öğrenci Yurdu’nda ihmaller zinciri nedeniyle Hemşirelik Fakültesi 3. Sınıf öğrencisi Hasan Can Çoban hayatını kaybetti. Çoban’ın ihmaller zinciri nedeniyle yaşamını yitirmesine dönük eylemler gerçekleştirildi.

Ses çıkarma eylemi ve yurt önünde anma

Hasan Can Çoban için Hacettepe Üniversitesi Beytepe yemekhanesinde ses yükseltme eylemi gerçekleştirildi.

Hasan Can Çoban için gerçekleştirilmek istenilen anmaya yurdun önüne barikat kuran polisler sınırlı sayıda Hacettepe Hemşirelik ve Tıp öğrencileri dışında yurt önüne kimseyi almadı. Yurt bahçesine karanfil bırakılarak kısa bir anma gerçekleştirildi. Polis saldırısına ve engelleme girişimine alkışlar eşliğinde “Hasan Can Çoban isyanımızdır” sloganı atarak yanıt verildi.

Anmanın ardından Ankara Tabip Odası’na geçilerek basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında söz alan ATO yönetim kurulu üyesi anmanın polis tarafından engellenmesini protesto etti. TÖK adına yapılan konuşmalarda Hasan Can’ın ihmaller silsilesi sonucu hayatını kaybettiği vurgulandı. Basın toplantısı konuşmalar sonrasında sonlandırıldı.

“Cinayetin sorumlularını biliyoruz”

Hacettepe Üniversitesi’nden dönem 5 öğrencisi ve TTB Tıp Öğrencileri Kolu’ndan İlkay Çelik 2 Nisan gecesi ihmaller sonucu kaybedilen Hasan Can Çoban’ın yaşamını yitirmesine ilişkin gazetemiz Kızıl Bayrak’a şunları ifade etti:

“Arkadaşımızı kaybetmemizin üzüntüsünü bizde derinleştiren arkadaşımızı kurtarabilecekken kaybetmiş olmamız ve ihmallerin hala sürüyor olması. Biraz ihmallerden bahsetmek istiyorum. Hasan Can Sıhhiye Yurdu’nda kalıyor. İlk olarak temel yaşam desteğine başlanıyor, aynı zamanda ambulans aranıyor. Üniversiteye bağlı bir yurt olduğu için üniversite hastane içindeki acil durumlarda çalıştırılan mavi kod çalıştırılmaya çalışılıyor ancak mavi kod çalışmıyor.

Hasan Can’ın vefatını öğrendikten sonra bize her yerde 2222 olan ve herkesin böyle bildiği mavi kod hattının farklı bir numarayla aylar öncesinde değiştirildiği söyleniyor. Mavi kod telefonlarının üzerinde değiştirilmemiş, bu bilgi önceden verilmemiş olduğu için biz gerekli tedbiri alamadık ve mavi kodu çalıştıramadık.

Hacettepe Sıhhiye Öğrenci Yurdu Onkoloji Hastanesi’ne yalnızca 50 m uzaklıkta ve 50 m uzaklıktaki hastaneden ambulans 30. dakikada gelebiliyor.

Arkadaşımıza o saate kadar temel yaşam desteği arkadaşları tarafından yapılıyor ama damar yolu açılamıyor. Yüzlerce sağlık öğrencisinin kaldığı bir yurtta “sağlık kiti olarak ne var” diye sorduğumuzda bizlere ‘battaniye, pamuk, lastel” deniyor.

Toplu yaşam alanlarında olması gerekenler Sıhhiye Öğrenci Yurdu’nda maalesef yok.”

Çadırlardan kaynaklı ambulansın gelemediğini ifade eden İlkay Çelik “Ne Hasan Can’ın ölümü ne Enes Kara’nın intiharı sadece birer ölüm olarak kalmamalı.

Yetkililer sorumluluk almalı, problemler, niteliksiz denetim anlayışı artık değişmeli” dedi.

Sürecin takipçisi olacaklarını ifade eden Çelik “Hasan Can Çoban’ın da Enes Kara’nın da anısına sahip çıkacağız” vurgusu yaptı.

“Sıra arkadaşlarımızın hesabını soracağız”

Ankara TÖK üyesi Şirvan Çeliker de Hacettepe Üniversitesi’nde Hasan Can Çoban için yapılmak istenen anmanın rektör-dekan-polis iş birliği ile engellendiğini belirterek şunları söyledi:

“Ne Enes Kara’nın ölümü bir intihar ne de Hasan Can’ın ölümü sadece bir kalp krizi.

Bunlar cinayet.

Sorumlularını biliyoruz. Sıra arkadaşlarımızın hesabını soracağız!”

Kızıl Bayrak / Ankara

 

 

 

 

Arkadaşımızın ölüm sebebi sömürü düzenidir

 

Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi öğrencisi Hasan Can Çoban, Sıhhiye Merkez Öğrenci Yurdu’nda 2 Nisan’da hayatını kaybetti. Arkadaşımızın ölüm sebebinin kalp krizi olduğu açıklandı. Fakat biz, Hasan’ın, yaşama şansı varken bir dizi ihmal sonucunda hayatını kaybettiğini biliyoruz. Müdahale eden intern hekim arkadaşlarımız mavi kodun çalışmadığını, 50 metre uzaklıktaki Onkoloji Hastanesi’nden sedye dahi verilmediğini, yeterli acil yardım kitlerinin bulunmadığını, ambulansın zamanında gelmediğini, ihmaller silsilesinin sıra arkadaşımızın ölümüne sebep olduğunu defalarca ifade ettiler.

Yurt yönetimi ve Hacettepe Üniversitesi, arkadaşımızın ölümünün üstünü kapatmak için uğraştı. Arkadaşımızın cenazesi apor topar ailesine teslim edildi. Anma yapmak isteyen arkadaşlarımıza polis-rektörlük işbirliğiyle müdahale edildi. Otopsi yapılmadan ve kimsenin haberi olmadan defnedilmesi için uğraştılar. Ardından TÖK ve öğrencilerden gelen tepkiler üzerine soruşturma başlatacaklarına dair kısa bir açıklama yayınlasalar da bizler biliyoruz ki bu ihmallerin sorumlusu üniversite ve yurt yönetimidir. Basit bir açıklama ile kendilerini aklamaya çalışsalar da bizler sorumluların kim olduğunu gayet iyi biliyoruz, arkadaşımızın hesabını soracağız. Öğrencilerini sadece müşteriden ibaret gören üniversiteler eğitim, barınma, sağlık ve yaşam gibi temel haklarımızla ilgilenmemektedirler.

Sibel Ünli’nin, Enes Kara’nın, Hasan Can Çoban’ın ve adını sayamadığımız nice arkadaşımızın katili sömürüye dayalı sermaye düzenidir. Kapitalist sistem bizlere koyu bir geleceksizlikten başka bir şey vadetmemektedir. Hastaneye 50 metrelik bir mesafede hayatını kaybeden arkadaşımızın ölümü bu kokuşmuş düzenin bir an önce tarihin çöplüğüne gönderilmesi gerektiğini bizlere bir kez daha göstermiştir.

Tüm sıra arkadaşlarımızı haklarımıza, özgürlüğümüze ve geleceğimize sahip çıkmaya, kaybettiğimiz sıra arkadaşlarımızın hesabını sormaya çağırıyoruz.

Hacettepe Üniversitesi’nden Bir DGB’li