İçindekiler:

21 Şubat 2022
Sayı: KB 2022/08

İşçi sınıfının ve direnişin baharı
Burjuva düzen muhalefeti
AKP-MHP iktidarı, Körfez şeyhleri
Saray rejimine ağır fatura
Özelleştirme ve "kamulaştırma"
Gemi söküm işçisi hakkını istiyor
İşçi-emekçi eylemlerinden
Gemi söküm işçisi kazanacak!
"O kapıda bizim alınterimiz var!"
Corazon'un kadın işçileri kararlı
Marksizm ve sosyal-şovenizm / 6 - H. Fırat
Hanau katliamı 2. yılında!
Dünya işçi-emekçi eylemlerinden
Putin-Biden telefon görüşmesi
Ukrayna'da gerilim tırmandırılıyor...
Yaşasın 8 Mart
Eğitimde çürüme
Göçmenlere zulüm
Ulaş Bardakçı ölümsüzdür!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Ukrayna’da gerilim tırmandırılıyor…

ABD ile suç ortakları savaş kışkırtıcılığına devam ediyor!

 

1990’lı yıllarda kendini “tek kutuplu dünyanın hakimi” ilan eden ABD emperyalizmi, gelinen aşamada hegemonyasını savaş aygıtını kullanarak ayakta tutmaya çalışıyor. Bu bağlamda, son dönemde Ukrayna etrafında sistematik bir şekilde yapılan savaş kışkırtıcılığı tehlikeli bir hal almaya başladı. Pervasızca hareket eden ABD-NATO-İngiltere merkezli cephe, insanlığı yeni bir felakete sürükleyecek provokasyonlara yenilerini ekliyor.

ABD Başkanı Joe Biden tarih vererek Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğini iddia etmişti. Rusya verilen tarihte askerlerinin bir kısmını Ukrayna sınırına yakın bölgeden çekti. Yalanlar uydurarak ülkelere saldıran ABD’nin bu yalanı da kısa sürede ifşa oldu. Buna rağmen Biden’le suç ortakları farklı gerekçeler sunarak “Putin Ukrayna’yı işgal etmeye karar verdi” söyleminden vazgeçmiyor. Biden’ın bu açıklamaları sık sık tekrarlaması, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i provoke edip Ukrayna’ya saldırtma planının bir parçası olarak değerlendiriliyor.  

“Saddam Hüseyin’de kimyasal silahlar var” yalanını uydurup bu gerekçeyle Irak’ı işgal eden ABD ile suç ortaklarının benzer kaba yalanlarla Rusya’ya savaş ilan etmeleri kolay değil. Biden “Putin Ukrayna’yı işgal etmeye karar verdi” laflarını tekrarlayıp durarak ortamı provoke ederken, Donetsk ve Lugansk bölgelerini Ukrayna ordusu bombalamaya başladı. Daha önce “Özerk Halk Cumhuriyeti” ilan eden iki bölgedeki askeri güçlerin saldırılara karşılık verdiği ve çatışmaların yayılma riskinin arttığına dair haberler var.

ABD-İngiliz tehditleri ve Ukrayna ordusunun saldırılarına karşı her iki özerk bölgede “genel seferberlik” ilan edildi. Çatışma noktalarına yakın bölgelerdeki kadın, yaşlı ve çocukların tahliyesine başlandı. On binlerce kişinin Rusya’ya taşındığı ve bu işlemin devam ettiği bildiriliyor. Tam bu esnada Reuters haber ajansı Donetsk kentinde patlamalar olduğuna dair haberler yayınladı. Bu da Ukrayna ordusunun kenti hedef almaya devam ettiği anlamına geliyor.

Biden’ın ortaya attığı “Rusya 16 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal edecek” iddiasının yalan olduğunun ortaya çıkmasının hemen ardından yaşanan gelişmeler, ABD’nin Rusya’yı Ukrayna’ya saldırtıp bir savaş gerekçesi yaratmaya çalıştığı izlenimini güçlendiriyor. Ukrayna ordusunu Donetsk’e saldırtıp ardından “Putin’in Ukrayna’yı işgal edeceğini düşünüyorum. Donbass’ta Rusya yanlılarının provokasyonları sürüyor. Rusya işgale mazeret üretmeye çalışıyor.” diye açıklama yapan Biden’ın yangına körükle gitme siyasetinde ısrarlı olduğu görülüyor.

Gerilim tırmanırken sahneye çıkan Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, İngiltere ve Polonya ile üçlü işbirliği ittifakı kurduklarını ilan etti. Kiev’de düzenlenen basın toplantısına Kuleba ile birlikte İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss’da katıldı. Ukrayna’da ABD’nin saldırgan köpeği gibi hareket eden İngiliz hükümetinin bakanı Truss, basın önünde yaptığı konuşmada “Ukrayna’ya destekte ön safta olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.

Olayın ciddiyeti Rusya cephesinden yapılan hazırlıklardan da yansıyor. Donetsk ve Lugansk’ta genel seferberlik ilan edilmesi, sivillerin tahliyesinin başlatılması bölgede savaş ihtimalinin güçlendiğinin işaretlerinden biridir. Ukrayna sınırından binlerce asker çeken Rusya halen ABD ile diplomatik iletişimi sürdürüyor ama olası bir savaşa da hazırlık yapıyor. Son dönemde Ukrayna sınırına yakın bölgelerde yapılan askeri tatbikatlara ek olarak balistik füzelerin de kullanılacağı bir nükleer tatbikat yapılacağı bildirildi. Büyük olasılıkla ABD’nin planları hakkında fikri olan Putin yönetiminin attığı adımlar, savaş olasılığının göz ardı edilmediğine işaret ediyor.

Ukrayna’nın emperyalist savaş aygıtı NATO’ya alınmasını “kırmızı çizgi” ilan eden Rusya’nın bu konuda ciddi olduğu görülüyor. Zira Ukrayna’nın alınması durumunda Rusya’nın Karadeniz’den Baltık denizine kadar olan bütün sınırı NATO kuşatması altında olacaktır. Bundan dolayı Putin yönetimi ABD ile anlaşmaya varabilmek için Ukrayna’nın NATO’ya alınmayacağına dair güvence istiyor.

Gerilimin esas sebebi kuşkusuz ki Ukrayna değil, ABD’nin NATO ile Rusya’yı kuşatma planı ve buna karşın Rusya’nın bunu engellemek için seferber olmasıdır. Son gelişmeler çatışmaların kaçınılmaz olduğu izlenimini güçlendiriyor.

Çatışmaların bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği ise, ABD ile suç ortaklarının Rusya’yı kuşatma planında ne kadar ısrarlı olacaklarına bağlı görünüyor.

 

 

 

NATO silah fabrikalarında grev

 

Romanya’nın Cugir kentinde, NATO’ya silah üreten silah fabrikalarında düşük ücretler ve kötü çalışma koşullarına karşı başlayan grevler sokak protestolarıyla devam ediyor.

İki üretim tesisi, merkezi başkent Bükreş’te bulunan devlete ait Romarm grubunun yan kuruluşlarıdır. Cugir’deki fabrikalarda NATO mühimmatının yanı sıra av silahları, otomatik ve yarı otomatik tabanca ve tüfekler de üretiliyor. Geleneksel tasarımlı Kalaşnikoflar da burada üretiliyor.

Yaklaşık 2.000 işçinin çalıştığı iki fabrikada, Rumen basınında çıkan haberlere göre, işçiler yaklaşık 400 euro (2.000 Romanya Leyi) ücret alıyorlar.

Kapitalist dünyanın her yerinde olduğu gibi Romanya’da da özellikle enerji fiyatlarındaki ciddi yükselişten etkilenen işçiler kazançlarının çoğunun yaşam maliyetleri tarafından tüketildiğinden şikayet ediyorlar. Agerpres gazetsi, 11 Şubat Cuma günü bir işçinin, “Elektrik için yeterli para yok, odun için yeterli para yok, çocuklarımızın okulda kalması için yeterli para yok” diyerek hayat pahalılığından şikayette bulunduğunu yazdı. İşçiler aynı zamanda daha iyi çalışma koşulları, zehirlenme durumunda tazminat, sıcak yemek ve sağlık sigortası masraflarının şirket tarafından üstlenilmesini istiyorlar.

14 Şubat Pazartesi günü yapılan görüşmelerde devlete ait şirketin yönetiminin yüzde 6,5’lik bir ücret artışı teklifini reddeden işçiler, yüzde 30 ücret zammı istiyorlar. Şirket yönetimi, grevci işçileri oyalayarak grevi kırma manevrasının bir taktiği olarak, 25 Şubat 2022’ye kadar greve ‘mola’ verilip, kendilerine zaman tanınmasını istediler.

Ertesi gün yenilenen grevlerin de gösterdiği gibi, işçiler kapitalistlerin ‘mola’ oyunlarını boşa çıkartıp, grevlerini sokak gösteriyle birleştirdiler.

“Mola” manevrası karşılıksız kalan şirket yönetimi, her yerde olduğu gibi işçileri işten çıkarmakla tehdit etmeye başladı.

ABD emperyalizminin başı Joseph Biden’in “NATO’nun doğu kanadını güçlendirmek için” Ukrayna’nın komşusuna 1.000 ABD askeri göndereceğini açıklamasının ardından Romanya, geçtiğimiz haftalarda uluslararası savaş medyasının daha fazla ilgi odağı oldu.

Fakat aynı basın organları, işçilerin düşük ücret ve kötü çalışma koşullarına karşı başlattığı grev ve sokak protestolarından tek satır söz etmediler.

Washington ayrıca “NATO’nun toplu savunma pozisyonunu” güçlendirmek için “F-16” savaş uçaklarını Romanya’ya gönderdi.

Grevdeki işçilerin taleplerini duymazlıktan ve görmezlikten gelen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, grevlerin başladığı gün, Rusya karşıtı duyguları harekete geçirmek için Romanya’nın Karadeniz’deki Köstence limanı yakınlarındaki Mihail Kogalniceanu hava üssünü ziyaret etmişti.

* Junge Welt’teki Almanca haber kaynak alınmıştır.