6 Kasım 2020
Sayı: KB 2020/Özel-21

Kriz, afet ve ölüm düzenine karşı mücadeleye!
Deprem değil yağmacı-vahşi kapitalizm öldürüyor
Deprem değil, sistem öldürüyor!
Rusya-Türkiye ilişkilerinde gerilim alanları
97. yılında cumhuriyet
İki çanta iki ayrı sınıf
Deprem ve dışa vuran sınıfsal gerçeklik!
Valfsan’da yaşadıklarımız
“Kaybedecek bir şeyimiz yok!”
Rus devrimi ve nedenleri - Şefik Hüsnü
Ekim Devrimi: Kadınlar için özgürlüğün şafağı!
Şiddete, sömürüye karşı 25 Kasım’da mücadeleye!
YÖK düzenine karşı mücadeleye!
Kafkaslar’da savaş ve Dağlık Karabağ sorunu
ABD seçimleri ışığında kapitalizm gerçekliği
Tırmanan pandemi ve sözde tedbirler
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Deprem ve dışa vuran
sınıfsal gerçeklik!

 

Deprem gibi bir doğa olayının tam bir felakete dönüşmesinin, birçok insanın yaşamını yitirmesinin sorumlusu kapitalizmdir. Deprem değil, kâra ve ranta, yağma ve talana dayanan bu düzen yoksullar, işçiler, emekçiler için döne döne ölüm ve yıkım yaratmaktadır.

Kapitalist toplumdaki sınıfsal farklılıklar İzmir depremi ile bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Yıkımı yaratanın deprem değil, daha çok kar ve rant uğruna emekçilerin hayatını hiçe sayan kapitalizm olduğu görülmüştür. Yüksek binaların altındaki kolonların kesilmesi, ucuz ve eksik malzeme kullanımı, dere, göl yatağı gibi alanlara binaların inşa edilmesi vb., yaşanan felaketin esas nedenidir. 6.5 şiddetinden büyük depremlerde dünya genelinde yaşanan can kaybı en alta sınıra çekilmişken, ülkemizde merkez üssü denizde olmasına rağmen hayatını kaybedenlerin sayısı 114’de ulaşmıştır. Kapitalist düzenin işleyişinin yanı sıra yandaşlık, tedbirsizlik, keyfiyet, denetimsizlik, rüşvet vb. yüzünden insani yıkımın boyutları büyümekte, faturasını hep emekçiler ödemektedir.

Yaşam alanları yetersiz, peki fabrikalar?

İzmir›de gerçekleşen deprem, fabrikalarda alınan tedbirlerin göstermelik olduğunu da bir kez daha gözler önüne serdi. Çoğu fabrikada tahliye yollarının makinalar, araçlar, malzemeler ile kapalı olması, birçok fabrikada toplanma alanlarının olmaması, olanların ise yetersizliği ve korunaksızlığı, kimyevi maddelerin korunaksızlığı, makinaların ve dolapların sabitlenmemesi, deprem anı ile ilgili eğitimlerin olmaması, ilk yardım malzemelerinin yetersizliği ortak sorunlar olarak yansıdı. İnşaatlarda süregelen işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yetersizliği deprem anında şans eseri ölümler yol açmadı. AVM’lerde çalışanların ise dışarı çıkmaları dahi engellenmek istendi.

Depremin hemen ardından tüm fabrikalarda üretim sürdürüldü. Depremden kaynaklı yıkımlar dahi kapitalistlerin üretim hırslarına engel olamadı. Aliağa Bakırçay demir-çelik fabrikalarının hepsi üretime devam etti. Petkim ve Tüpraş’ta üretimin anında durdurulamaması nedeniyle üretim devam ettirildi. Son bir ay içinde iş cinayetlerinde 6 işçinin yaşamını yitirdiği Aliağa havzasında demir-çelik, petro-kimya tesisleri ve ALOSB işçileri depremin yıkıcılığına takılmadan çalışmaya zorlandı. Pandemide üretimi baskı ve zorbalıkla devam ettiren, binlerce işçinin enfekte olmasına neden olan ve birçok işçinin yaşamını yitirdiği Vestel’de ise çalışanların dışarı çıkmasına dahi izin verilmedi. İşçilerin itirazları üzerine, ancak vardiya bitimine iki saat kala üretim durduruldu. Çiğli AOSB’de çoğu fabrikada üretim devam ederken, bazı metal fabrikalarında ise işçiler bahçede bekletilmeye çalışıldı. CMS’de işçilerin gitmediğine emin olmak için sayım yapıldı ve depremden on dakika sonra üretime devam edildi. TPİ’de üretim durdurulurken, ertesi gün hasar tespiti için izin verilen işçiler borçlandırıldı. Aliağa, Çiğli, Menemen, Kemalpaşa’daki fabrikalarda depreme umursanmadan üretime devam edildi. Oysa birçok fabrikadan kolonların zarar gördüğü, oksijen tüpü, kimyevi maddeler gibi yanıcı-patlayıcı malzemelerin dağıldığı haberleri yansıdı.

114 insanın öldüğü depremde yaşananlar sınıfsal gerçekliği bir kez daha aynı tutmuştur. Yıkılan binaları yapanlar, malzemeden çalanlar, olmayacak yere imar izni verenler, denetlemeyenler, imar affı ile bu sonu hazırlayan ve deprem anında üretimi devam ettirme aşkı ile davrananlar aynı sistemin parçalarıdır.

Siyasi iktidar tarafından İzmir’e 30 milyon TL civarında ödenek gönderilmiştir. Bu miktar sarayın üç günlük masrafına yakındır. Kendilerine milyonları akıtıp saraylarda sefahat sürenler, tam bu süreçte meclise taşıdıkları torba yasa ile esnek çalışmayı dayatmak ve kıdem tazminatının gasp etmek için kolları sıvamış bulunuyorlar.

Pandemi sürecine denk gelen deprem, bu kokuşmuş düzenin işçi ve emekçilere ölüm ve yıkım dışında hiçbir şey sunamayacağını bir kez daha ortaya koymuştur. Önümüzde, dayatılan çok yönlü yıkıma karşı tepkiyi örgütlemek, bu tepkiyi özellikle kapitalizmin can damarı olan fabrikalarda açığa çıkartmak görevi durmaktadır. Salgında, afette bizlere makinanın dişlisi gibi yaklaşan, üretimin devamını canımızdan, geleceğimizden değerli gören kapitalist barbarlığa karşı mücadele tek çıkış yolumuzdur.

Ege İşçi Birliği

 

 

 

 

 

DİSK ve Türk İş’ten torba yasa eylemleri

 

Meclis’te görüşülecek olan kıdem tazminatının gaspı gibi pek çok saldırıyı içeren torba yasanın geri çekilmesi için DİSK ve Türk İş üyesi işçiler fabrikalarda basın açıklaması gerçekleştirdi.

Metal fabrikalarında eylem

DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Grid, Arfesan, Arpek, Kroman Çelik, Bosal, Sarkuysan, Cavo, Fontana ve daha birçok fabrikada yasa teklifi protesto edildi. Lastik-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu fabrikalarda da işçiler, bildiri okuyarak teklife tepkilerini dile getirdi.

Manisa’da ise Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye işçiler, Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Schneider Fabrikası önünde eylemdeydi.

Melodi Çikolata önünde eylem

Esenyurt’ta bulunan Melodi Çikolata önünde DİSK’in ortak açıklaması okundu. Açıklamayı okuyan İstanbul Bölge Temsilcisi İbrahim Kızılyer “Kıdem tazminatı ve emeklilik hakkımızın gasp edilmesine sessiz kalmayacağız ve mücadele edeceğiz” dedi.

Meclis’te görüşülmeye devam eden kölelik paketine karşı eylemler devam ediyor. Türk-İş Sendikası pek çok kentte eylem gerçekleştirdi. Eylemlerde, Türk-İş’in merkezi açıklaması okundu.

Türk-İş’ten eylemler

İstanbul

İstanbul’da Odakule İş Merkezi önünde eylem gerçekleştirildi. Yapılan açıklamayı Türk-İş İstanbul 1. Bölge Temsilcisi Adnan Uyar okudu. Eylemlerinin devam edeceğini ifade eden Uyar, «Bu akşam ülke genelinde mesai çıkışında alkışlarla bu paketi protesto ederek ilk mesajınızı vereceğiz» dedi.

Ankara

Türk-İş Sendikası konfederasyon genel merkezi önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada, “Bu köleleştirme paketi geri çekilmezse neler yapabileceğimizi herkese gösteririz” denildi.

İzmir

Türk-İş Sendikası Ege Bölge Temsilciliği önünde gerçekleştirilen eylemde “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “İşçiyiz haklıyız kazanacağız”, “Susma haykır tazminat haktır”, “Şalter inecek bu iş bitecek”, “Genel grev genel direniş” sloganları atıldı. Açıklamada “Adına istihdam paketi dedikleri esnekleştirme kuralsızlaştırma, güvencesizleştirme yani kısacası köleleştirme paketine karşı sesimizi bugün daha güçlü bir şekilde yükseltiyoruz” denildi.

Bursa

Bursa’da Fomara Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi. Yapılan eylemde “ Hükümet yasanı al başına çal, Vur vur inlesin hükümet dinlesin, İşçiye yasak patrona kıyak” sloganları atıldı.  

Adana

Adana’da, Türk-İş 4. Bölge Temsilciliği toplantı salonunda açıklama yapıldı. İşçiler sık sık, “Direne, direne kazancağız”, “Direnen işçi asla yenilmez” sloganları attı.

Diyarbakır

Diyarbakır’da Türk-İş Bölge Temsilciliği önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Yapılan açıklamada paket “köleleştirme paketi” olarak nitelendirildi. Açıklama da “Gerçekten salgın döneminde emekçileri mi düşünüyorsunuz? O zaman onların istekleri dışında ücretsiz izine çıkarılmalarını engelleyin, enerjinizi enerjinizi kayıt dışı çalışmayı ortadan kaldırmak için harcayın” denildi.