11 Ekim 2019
Sayı: KB 2019/37

İşgal, savaş ve saldırganlık politikalarına karşı halkların kardeşliği ve birleşik mücadelesi!
Kahrolsun sömürgecilik, Kürt halkına özgürlük!
Sürekli güncellenen saldırı programları
Özel sektörün borcunu elektrik faturasına yansıttılar!
Saray rejimi sıkıştıkça saldırganlaşıyor!
Tekirdağ’da DEV TEKSTİL’e yönelik baskınlar
Sendikal ağalık düzenini parçalayalım / 1
HT Solar aynasında delege seçimleri
Birleşik Metal-İş Bursa Şubesi 7. Olağan Genel Kurulu üzerine…
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf ücret için mücadeleye!
Teslim Demir’in anısına... / 1 - H. Fırat
Irak’ta kitlelerin isyanı hükümete geri adım attırdı
Dünya sınıf ve kitle hareketinden…
Nadira Kadirova’nın ölümü: Tek kurşunla örgütlü cinayet
MESS Grup TİS’leri ve kadın metal işçileri
Üniversiteler ranta ve talana açılıyor
Türk dış politikasında riyakarlığa devam
Bize bu ölü yaşamı hazırlayan burjuvazidir!
Anadil bir kültür, bir tarih, bir haktır!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

HT Solar aynasında delege seçimleri

 

Sendikalar işçi sınıfının mücadele okullarıdır. İşçi sınıfının bir sınıf olarak tarih sahnesine çıktığı dönemde yardımlaşma ve dayanışma kurumlarında örgütlenmesi zamanla sendikaları yarattı. İşçi sınıfının en temel ve kitlesel örgütleri olan sendikaların sınıf örgütleri olarak çalışmasının güvencesi taban örgütlülükleridir. İşleyiş yukarıdan aşağıya dayatmalar şeklinde değil, tabandan üste doğru olmalıdır.

Sendikal örgütlülükte en yetkili organ olan genel kurul aynı zamanda iki genel kurul arası dönemin muhasebesini çıkarmakla yükümlüdür. Genel kurul süreçleri, geçmiş sürecin hatalarının üzerine gidileceği, ileriye ilişkin derslerin çıkarılacağı, sonraki dönemin mücadele programının ortaya konulacağı süreçlerdir. Fabrikalardan demokratik yöntemlerle seçilen delegeler, bu sürecin ana bileşeni olmalıdır. Tabanı temsil eden delegeler, kürsüde hem fabrikalarındaki sorunları gündemleştirirler hem de sendikayı daha ileriye taşımak için önergeler sunarlar. Dolayısıyla değiştirici-dönüştürücü bir misyona sahiptirler. Bu açıdan delegelerin işçilerin ortak iradesini yansıtması, koltuk hesaplarının değil de sınıf mücadelesinin çıkarlarının taşıyıcıları olmaları gerekmektedir. Ancak mevcut işleyişe baktığımızda böyle olmadığını görüyoruz. Genel kurul süreçleri liste savaşlarına çevriliyor. Ticarethaneye dönmüş sendikaya patron olmak isteyen adayların etrafında dönen bu savaşta delegelere de noter olma işlevi veriliyor.

Tuzla’daki HT Solar fabrikasında da Şube Genel Kurul süreci farklı işlemedi. Birleşik Metal-İş Gebze Şube’ye bağlı fabrikada uzun bir süredir işçi kıyımı gündemde. Otomasyona geçiş adımlarının atıldığı fabrikada bir vardiyanın (yaklaşık 160 işçi) işine son verileceği söyleniyor. Nitekim Şube Başkanı Necmettin Aydın tarafından işçilere bu yönlü bir açıklama da yapıldı. Öncelikle gönüllü çıkışların gündeme getirildiği fabrikada 80’e yakın işçinin anlaşmalı çıkışlara başvurduğu biliniyor. Fabrikadaki örgütsüzlük, güvensizlik ortamı ve CSUN gibi olumsuz örneklerin yanı sıra Necmettin Aydın’ın güven ve moral vermekten uzak açıklamaları işçileri işten çıkmaya yöneltiyor.

Fabrikada böylesine yakıcı bir saldırı söz konusuyken Şube Genel Kurulu’nun yaklaşmasıyla seçimler ana gündem oldu. Devrimci İşçi Partisi (DİP) ile ilişkisi bilinen Baş Temsilci, fabrika yönetiminin kendisini göndermek istemesi konusunda, Necmettin Aydın’ın “hallederiz” yanıtı vermesi üzerine muhalif kesildi. Bu tercihte kendi konumunu koruma arzusunun önemli bir payı olduğu biliniyor. Kendisi de atama ile gelmiş, fabrika komitesini kendi noterine çevirmiş, fabrikada yaşanan sorunlar (tekil işten çıkarmalar, keyfi tutanaklar, gönüllü çıkışlar, yaklaşan işçi kıyımı vb.) için kayda değer hiçbir şey yapmamış Baş Temsilci’nin bu tercihinin mevcut bürokratik anlayışa karşı bir tutum olmadığı açıktır. Baş Temsilci, fabrikadaki delege seçimlerine de bu bakışla hazırlanmıştır. Oluşturduğu 10 kişilik delege listesi ortak bir mücadele anlayışının değil, çeşitli kafa-kol ilişkilerinin ürünüdür. Bizzat HT Solar işçilerinin ifadesiyle, liste kimsenin tanımadığı, fabrikadaki mücadele süreçlerinde yer almamış, sınıf mücadelesinden uzak isimlerle doludur. Bu kişiler Genel Kurul kürsüsüne HT Solar işçisinin sorunlarını taşımak, Genel Kurul’a önergeler sunarak sendikayı daha ileriye taşımak maksadıyla değil, Baş Temsilci’nin iradesi doğrultusunda oy kullanmak için Kurul’a taşınmışlardır. Baş Temsilci, temsilcilik misyonu gereği yapması gerekenleri “iyilik” olarak pazarlamış, karşılığını beklediğini ifade etmiştir. Kişisel ilişkilerini kullanmış, işçiler üzerinde duygusal mobbing uygulamıştır. Baş Temsilci’nin arkasındaki siyasal odağın, yeri geldikçe sendikal demokrasiden, sınıf mücadelesinden bahsetmesinin ise demagojiden öte bir anlamı olmadığını HT Solar pratiği göstermektedir.

Fabrikadaki bir diğer grup ise Necmettin Aydın’ı desteklemektedir. Necmettin Aydın’ın listesinde bir koltuk ayarladığı konuşulan EMEP, ihaneti tescilli Şube Başkanı’nı destekleme kararı aldı. Özellikle son süreçte HT Solar işçisi nezdinde iyice teşhir olmuş, fabrikada İnsan Kaynakları temsilcisi gibi davranan Necmettin Aydın’ı savunmanın güçlüğü bu grubun işini iyice zora sokmuştur. Bu nedenle EMEP’li işçiler ilk etapta mevcut Başkan’ı desteklediklerini açıklayamamış, muhalif olanları karalamaya girişmişlerdir. Necmettin Aydın’ı desteklediklerini açıklamak zorunda kalınca da bu kişiyi Alevi kimliğinden kaynaklı desteklediklerini açıklayarak, Alevi işçiler üzerinde bir etki yaratmaya çalışmışlardır. Şubede alacakları bir koltuk uğruna ihaneti tescilli bir adayı desteklemek reformizmin sınıf mücadelesi anlayışını göstermektedir. Onlar için mesele bürokrasi değil, bürokrat koltuğunda kimin oturduğudur. Bu uğurda kullandıkları yöntemlerse acizliklerinin yanı sıra gerektiğinde ne kadar ilkesizleşebileceklerini gösteriyor.

Delege seçimlerinde bu iki grubun karşısında bir taraf oluşturmaya çalışan adaylar, diğer grupların çok çeşitli karalamalarına maruz kaldılar. Kısıtlı imkanlarla çalışma yürüten adaylar, güncel bir saldırı ile karşı karşıya olan HT Solar işçisinin gündemini Genel Kurul’a taşımak, o kürsüde bürokratik zihniyeti mahkum etmek ve sendikanın sınıf sendikacılığı ilkelerine sahip çıkması gerektiğini ifade etmek için mücadele yürüttüler.

Sınıf sendikacılığı cephesini oluşturmaya çalışan adayların aldıkları destek hiç de azımsanmayacak düzeydedir. Bundan sonra yapılması gereken, bu desteği bir güce çevirmektir. Bu anlayıştaki işçilerin sorumluluğu, başta HT Solar’daki işten atma saldırısı olmak üzere tüm sorunlarla ilgili olarak, sendika bürokratlarından medet ummadan inisiyatifi ele almaktır. Yılgınlığa düşmeden daha büyük bir şevkle mücadeleyi sürdürmektir. Sınıf bilinçli işçiler ileriki süreçlerde uzlaşmacılığa, işbirlikçiliğe geçit vermeden sınıf mücadelesinin çıkarları doğrultusunda işçileri taraflaştırmak için çaba harcamalı, taban örgütlülüklerine dayalı demokratik işleyişi hakim kılmak için gayret göstermelidirler.

Tuzla’dan bir sınıf devrimcisi