11 Ekim 2019
Sayı: KB 2019/37

İşgal, savaş ve saldırganlık politikalarına karşı halkların kardeşliği ve birleşik mücadelesi!
Kahrolsun sömürgecilik, Kürt halkına özgürlük!
Sürekli güncellenen saldırı programları
Özel sektörün borcunu elektrik faturasına yansıttılar!
Saray rejimi sıkıştıkça saldırganlaşıyor!
Tekirdağ’da DEV TEKSTİL’e yönelik baskınlar
Sendikal ağalık düzenini parçalayalım / 1
HT Solar aynasında delege seçimleri
Birleşik Metal-İş Bursa Şubesi 7. Olağan Genel Kurulu üzerine…
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf ücret için mücadeleye!
Teslim Demir’in anısına... / 1 - H. Fırat
Irak’ta kitlelerin isyanı hükümete geri adım attırdı
Dünya sınıf ve kitle hareketinden…
Nadira Kadirova’nın ölümü: Tek kurşunla örgütlü cinayet
MESS Grup TİS’leri ve kadın metal işçileri
Üniversiteler ranta ve talana açılıyor
Türk dış politikasında riyakarlığa devam
Bize bu ölü yaşamı hazırlayan burjuvazidir!
Anadil bir kültür, bir tarih, bir haktır!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Saray rejimi sıkıştıkça saldırganlaşıyor!

 

Sermaye düzenini açmaza alan kriz koşulları ağırlaşarak devam ediyor. Erdoğan AKP’si ise kendi krizi içinde debeleniyor. Yokuş aşağı giden bu savruluştan Suriye hamlesi ile kurtulmaya çalışmak da fayda etmeyecek görünüyor. Zira her halükarda bir bataklık onları bekliyor.

Bu koşullar altında sözde yargı reformu paketleri açılıyor, yenisinin gündemde olduğu müjdeleniyor. Beri yandan buna dizginsiz bir devlet terörü eşlik ediyor. Sermaye sınıfının en çok korktuğu şeylerin başında olası bir kitle hareketi geliyor. Toplumsal bir patlama ile karşılaşmamak için var güçleriyle, tüm imkanlarını seferber ediyorlar. Yandaş medyasından hukuk sistemine, kolluk güçlerinden siyasetçisine kadar hepsinin elinde çekiç var. Başı dik gördüklerini oldukları yere çakmaya çalışıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen herkesi çivi olarak görüyorlar.

Ekonomi kadar hak ve özgürlüklerin de tepetaklak gittiği şu günlerde gün geçmiyor ki yeni bir hak kaybı yaşanmasın. En sıradan demokratik istemler baskıyla karşılaşıyor. HDP’li siyasetçisinden hakkını arayan işçiye, sosyal medya platformunda düşüncesini açıklayandan devrimci düşüncesi gereği mücadele içinde konumlananlara kadar herkes bu saldırı girdabının içine düşebiliyor. Yargısız infazlar devam ediyor, öldürmek amaçlı basılan evlerde devrimciler katlediliyor.

KHK zulmüne karşı Ankara’da bir araya gelmek isteyen emekçiler Ankara’ya sokulmuyor. Toplantı ve gösteri yapma özgürlüğünün gaspına maruz kalan sadece KHK’lı emekçiler değil. Ankara’ya tazminatları için yürüyen Somalı madenciler de sermayenin devlet terörüne maruz kalıyor. Keza Tekirdağ’da örgütlenme çalışması yürüten Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL) Çorlu Temsilciliği basılıyor, sendika üye ve yöneticileri, çalışanları gözaltına alınıyor. Yapılan bu sendika baskınında sendikanın tüzüklerine, pankartlarına, flamalarına, işçilere ulaştırmak için çıkarılan materyallere el konuluyor. Tüm Otomotiv İşçileri Sendikası da (TOMİS) aynı şekilde bu saldırının hedefi oluyor. Bu hukuksuzluk gözaltı süreleri uzatılarak sürdürülüyor.

Erdoğan’ın “koalisyon hükümeti”, bugüne kadar biraz da şansı yaver gittiği için vadesini uzatmayı başardı. İmkanları iyi değerlendirdi. Rejim krizlerini, özellikle 15 Temmuz darbe girişimini kendisi için fırsata çevirmeyi bildi. Elbette tüm bu başarının aslı nedeni, sınıf ve kitle hareketinin geri tablosudur. AKP-Erdoğan iktidarını gerçek anlamda sıkıştıracak bir devrimci işçi hareketinden yoksunluk, ona, alabildiğine keyfi ve pervasız hareket alanı açmaktadır. Bu sayede, ele geçirmiş olduğu devlet gücünü ve imkanlarını tepe tepe sınırsızca kullanmakta, faşist baskı ve devlet terörü sopasını eksik etmemektedir.

İçinden geçmekte olduğumuz dönemde, Suriye’ye doğru sınır dışına çıkılsa da esasında sıkışan, daralan, daha fazla bunalan bir rejim tablosu söz konusudur. Dolayısıyla sıkıştıkça saldırganlığı artan bir devlet ve iktidarla karşı karşıyayız. Gidişatı belirleyecek olan, başta işçi sınıfı ve emekçiler olmak üzere, AKP’yle sorunları artan ve daha da derinleşen toplumsal mücadele dinamiklerinin tutumu olacaktır. Bu kesimin direnci ve mücadelesi hak ve özgürlükler alanını genişleteceği gibi, hareketsizliği de sermayenin “tek adam” yönetiminin ve baskı aygıtlarının toplumu daha fazla esaret altına almasına yol verecektir.

 

 

 

 

Devrimci sınıf mücadelesini engelleyemezsiniz!

 

Sabahın erken saatlerinde Çorlu ve Çerkezköy’de DEV TEKSTİL’e ve çok sayıda eve baskın gerçekleştirildi. Baskınlarda DEV TEKSTİL üyeleri ve sınıf devrimcilerinin de aralarında olduğu 21 kişi gözaltına alınmıştır. Dosyada gizlilik kararı olduğu ileri sürülerek avukatların, ailelerin görüşme ve bilgi almaları engellenmiştir.

Sermaye düzeninin işçi sınıfı ve emekçilere ağır baskı ve sömürü koşullarını dayattığı bu günlerde yapılan saldırının amacı bellidir. Sınıf devrimcilerinin, devrimci sınıf sendikacılığı anlayışını örgütleyen sendikaların sesini soluğunu kesmek istiyorlar. Bunu ne kadar başarırlarsa işçi ve emekçilere dönük saldırıları daha rahat hayata geçirme imkanı bulacaklarını düşünüyorlar. Toplumdaki öfke birikiminin düzenlerine karşı yöneleceğini bildikleri için baskı ve zorbalıkta sınır tanımıyorlar.

Şu çok iyi bilinmelidir ki, hiçbir baskı ve zorbalık sınıf devrimcilerinin, devrimci sınıf sendikacılığı anlayışının temsilcisi olan kurumların mücadelesini engelleyemeyecektir. Çünkü işçi sınıfı ve emekçiler artık kapitalist sömürü düzeninin ve kurumlarının gerçek yüzünü görmeye başlamışlardır. Er ya da geç daha güçlü sınıf mücadeleleri kaçınılmazdır.

Sermaye düzeninin saldırıları hiçbir biçimde bu mücadelenin önünü kesemeyecektir. Devrimci-ilerici kurumlar sermayenin kolluk güçleri aracılığıyla hayata geçirdiği saldırılar karşısında devrimcilerle ve devrimci sınıf sendikacılığının temsilcilerinden birisi olan DEV TEKSTİL’le dayanışmayı büyütmelidir. Sermayenin saldırılarına karşı işçi sınıfının mücadelesini büyütmek, dayanışmayı güçlendirmekle mümkündür. Bu bilinçle devrimci ilerici kurumları dayanışmayı büyütmeye davet ediyoruz.

İstanbul Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu

4 Ekim 2019