17 Kasım 2017
Sayı: KB 2017/44

İşçi sınıfı baskıya, sömürüye ve kölelik dayatmalarına karşı çıkış yolu arıyor
Maden işçisi bu oyunları çok gördü!
Kuralsız çalışma kalıcılaşıyor!
MİB MYK Kasım 2017 Toplantısı
Ferro Döküm’de hakkını arayan işçiler işten atıldı
İstanbul’da kamu emekçilerinin direnişi sürüyor
“Savaşa, ranta, talana değil, sağlığa bütçe!”
Doymak bilmeyen sermayenin “yaratıcı” çözümü: Kıyı ötesi bankacılık!
Sermaye devletinin eskimeyen yalanı: “Milli otomobil”

“Türkiye internet özgürlüğünde hızla geriledi!”

TKİP 30. Yıl Konferansı gerçekleşti!
İstanbul’da “Gelecek mutlak sosyalizm!” etkinliği çağrıları
Eğitimde gericilik artarak devam ediyor
Gerici ve piyasacı eğitime “yeni” model!
Özgürlük devrimde, gelecek sosyalizmde!
İşte, evde, sokakta kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye!
Asya-Pasifik’te “gerilim/işbirliği” ikilemi
El Suud krallığı savaş kışkırtıcılığından medet umuyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

2018 bütçesinin gösterdikleri

Eğitimde gericilik artarak devam ediyor

 

Geçtiğimiz günlerde açıklanan 2018 bütçesi farklı yönleriyle tartışılmaya devam ediliyor. Toplumu Ortaçağ karanlığıyla sarmalamaya çalışan AKP iktidarı, dini eğitime ayırdığı bütçeyle de bunun ideolojik temellerini yaratmaya çalışıyor. Merkezi bütçeden MEB’e ayrılan 92 milyar TL’lik payın, eğitim harcamaları için kullanılacak 6,7 milyar TL’sinin yüzde 36’sı “din öğretimi”ne ayrıldı. Yani din öğretimine ayrılan pay geçen seneye oranla yüzde 68 artmış oldu. Bu payın yüzde 96’sı ise yeni imam hatip liseleri açmak için kullanılacak.

15 yıllık AKP iktidarı döneminde imam hatip liselerinin sayısı, fen liselerinin sayısını dörde katladı. Her geçen gün pıtrak gibi çoğalan bu liseler ise yapılan tüm teşvik ve dayatmalara karşın dolmuyor. Ancak genel liselerde (sosyal bilimler, fen, anadolu liseleri) okuyan öğrenci sayısı, imam hatip lisesi öğrencilerinin 2,5 kat fazlası olsa da imam hatip liselerine ayrılan pay oransal olarak genel liselerin çok çok üzerine çıkıyor.

Gerek dönüştürme yoluyla, gerekse yeni açılarak imam hatip lisesi sayısı arttırılırken, geriye kalan genel liselerde verilen eğitim de giderek gerici bir hal alıyor. Din dersi saatleri arttırılıyor, felsefe, sosyoloji gibi dersler yüzeyselleştiriliyor, sekülarizm, pozitivizm vb. anlayış ve disiplinler “inanç problemi” olarak ele alınıyor, tüm derslerde kadına yönelik ayrımcı bakış besleniyor. Evrim teorisi müfredattan çıkarılırken cihat temel bir konu olarak derslere giriyor. Okullarda kız çocuklarına başörtüsü serbest hale getirilirken karma eğitim hedef tahtasına çakıldı, sınıflar kız ve erkek öğrenciler olarak ayrılmaya başlandı. Eğitim öğretim dönemi başında TEOG’un apar topar kaldırılması ve yerine getirilen adrese dayalı yerleştirmeyle her yere yayılan imam hatip liseleri topluma adeta dayatılır hale geldi.

Devlet okulları Ensar Vakfı gibi çürümüşlüğü tüm toplum nezdinde teşhir olmuş gerici kurumlarla protokoller imzalayarak ortak iş yapıyor, KYK yurtlarında “ablalar, abiler”, “manevi rehberlik” hizmetleri veriyor. Sermaye devleti sözde Fethullahçı cemaate karşı savaş yürütürken farklı tarikatları toplumun üzerine bir ağ misali fırlatıyor. Yurt açan tarikatlara bütçe ayrılması konusu AKP’nin Gülen cemaatine karşı yürüttüğü operasyonların ne kadar riyakârca ve açık bir çıkar çatışmasına dayalı olduğunu gözler önüne seriyor.

Topluma devlet tarafından böyle bir eğitim anlayışı dayatılırken, alternatif olarak ise özel okullar gösteriliyor. İçinde bulunduğumuz eğitim-öğretim yılı başında bin 777 özel okul açıldı. Son iki yılda iki bin 850 özel okul açıldığını söyleyen Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz “özel sektörün payının arttırılması yolundaki çalışmalarımız devam ediyor” açıklamasında bulundu. 12 Eylül’den itibaren yarı kamusal alan olarak tanımlanan eğitim alanında özelleştirme politikası tam sürat devam ediyor.

Meslek liseleri ve imam hatip liseleri: Bir taşla iki kuş

Kendi dinci-gerici bakışı çerçevesinde toplumu yeniden yapılandırmaya girişen AKP iktidarının eğitim politikasında önem verdiği diğer halka ise meslek liseleri. “Biz mucit yetiştiremeyiz, biz ara eleman ülkesiyiz” diyenler meslek liselerinin oranını toplam liseler içinde yüzde 70’e çıkarma hedefiyle ülkenin genç nüfusunu sermayeye dinamik ve ucuz iş gücü olarak sunmaya hazırlanıyor.

Eğitim politikasındaki bu iki nokta kuşkusuz birbirinden bağımsız adımlar değil. Burjuvazinin hizmetindeki sermaye devleti ve onun gerici temsilcisi AKP iktidarı bir yandan toplumu gerici bir temelde dönüştürürken diğer yandan da sermayeye ucuz emek ordusu yaratıyor. Bu resimde işçi ve emekçi çocuklarına ise dindar ve itaatkâr ücretli köleler olmak düşüyor.

Özellikle ‘80 darbesinin ardından toplumu yönlendirmek için bizzat sermaye devleti tarafından kullanılan dinci gerici ideoloji günümüz Türkiye’sinde temel bir güç haline gelmiştir. Bu güce yaslanarak iktidar koltuğuna yerleşen Erdoğan AKP’si, bir yandan gelecek kuşakları “ağaç yaşken eğilir” mantığıyla kendi bakışı üzerinden yetiştirmeye çalışmakta, bir yandan da parçası ve temsilcisi olduğu sermaye sınıfı için ucuz iş gücü yaratmaya çalışmaktadır. Eğitimde yaşanan gelişmeler bu iki adımın kesiştiği nokta olarak karşımıza çıkıyor. Daha lise sıralarında kaderci zihniyete mahkûm edilen, “öteki dünya” ile avutulan genç kuşaklar yarın fabrikaların uysal köleleri olarak yetiştirilmek isteniyor. Konuyu bu bütünlükle ele almak, eğitim alanında gündeme gelen saldırılara karşı verilecek mücadelenin doğru bir zemine oturmasını sağlayacaktır.

 

 

 

 

MEB, kadın ve çocukların gizli bilgilerini ifşa etti!

 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) koruma altındaki kadın ve çocuklara ilişkin gizli kalması gereken bilgileri ifşa ettiği ortaya çıktı. Çocukların yaşamlarını riske atan il müdürlüklerine genelge yollayan bakanlık, iç yazışmalarda gizlilik esaslarına uyulması talimatı verdi.

MEB’in resmi yazışmalarda kullandığı Doküman Yönetim Sistemi’nde (DYS), şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi için mahkemelerin verdiği gizlilik kararları MEB tarafından görmezden gelindi. Bakanlığın, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında hakkında kimlik bilgileri için gizlilik kararı verilen öğrenci ve ailelerinin adlarını sistem üzerinden hiçbir gizlilik kuralına uyulmadan yazışmalarda kullandığı belirlendi.

MEB’in ‘ifşa genelgesi’, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün tüm illere gönderdiği yazı ile ortaya çıktı. Çocukların ve ailelerinin korunmasını hiçe sayan il müdürlüklerini uyaran MEB, kanun hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek hakkında tedbir kararı bulunan kişilere dair yazışmaların “gizlilik dereceli yazışma” olarak değerlendirilmesi, DYS’de gizli doküman işlemlerinin yapılması, yazı ve eklerinin genel müdürlüğe posta yolu ile “gizli” ibareli ve kapalı zarf içinde gönderilmesi talimatı verdi. Bakanlığın bugüne kadar yaşanan ihmallere karşılık herhangi bir işlem başlatıp başlatmadığı bilinmezken genelgede gizliliği hiçe sayan il müdürlüklerine kanundaki 4 yıl hapis cezası hükmü hatırlatıldı.


 
§