17 Kasım 2017
Sayı: KB 2017/44

İşçi sınıfı baskıya, sömürüye ve kölelik dayatmalarına karşı çıkış yolu arıyor
Maden işçisi bu oyunları çok gördü!
Kuralsız çalışma kalıcılaşıyor!
MİB MYK Kasım 2017 Toplantısı
Ferro Döküm’de hakkını arayan işçiler işten atıldı
İstanbul’da kamu emekçilerinin direnişi sürüyor
“Savaşa, ranta, talana değil, sağlığa bütçe!”
Doymak bilmeyen sermayenin “yaratıcı” çözümü: Kıyı ötesi bankacılık!
Sermaye devletinin eskimeyen yalanı: “Milli otomobil”

“Türkiye internet özgürlüğünde hızla geriledi!”

TKİP 30. Yıl Konferansı gerçekleşti!
İstanbul’da “Gelecek mutlak sosyalizm!” etkinliği çağrıları
Eğitimde gericilik artarak devam ediyor
Gerici ve piyasacı eğitime “yeni” model!
Özgürlük devrimde, gelecek sosyalizmde!
İşte, evde, sokakta kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye!
Asya-Pasifik’te “gerilim/işbirliği” ikilemi
El Suud krallığı savaş kışkırtıcılığından medet umuyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İstanbul’da kamu emekçilerinin direnişi sürüyor

 

KHK eliyle hayata geçirilen ihraçlara karşı İstanbul’da Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda ve Kadıköy Altıyol’da eş zamanlı olarak Pazartesi, Çarşamba ve Cumartesi günleri sürdürülen oturma eylemi devam ediyor. Eylemlerde KHK’ların hukuksuzluğunu teşhir eden emekçiler 250’yi aşkın gündür açlık grevlerini sürdüren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın durumuna dikkat çekiyor.

11 Kasım günü yapılan eylemlerle direnişin 38. haftası geride kaldı. Bakırköy’deki eylemde konuşan direnişçi Muhammed Sevinçtekin zulme karşı direnmenin gerekliliğini vurgulayarak Zonguldak maden işçilerinin direnişini, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevini örnek gösterdi. Sevinçtekin, daha örgütlü, bilinçli, samimi ve birleşik bir mücadeleye ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Sevinçtekin, “Evet, mağdurlarız ama ezilenler değiliz. Dimdik ayaktayız, ayakta olmaya da devam edeceğiz” dedi. Başaracaklarına ve kazanacaklarına inancının tam olduğunu belirten Sevinçtekin, “İnanmak başarmanın yarısı değil, tamamıdır. Biz de inanıyoruz, direniyoruz ve kazanacağız” dedi. Kadıköy’deki eylemde de iktidarın saldırıları teşhir edilerek OHAL’in, AKP’nin yeni rejim inşası doğrultusunda kalıcılaştırılmaya çalışıldığına dikkat çekildi ve işlerini geri alana kadar direnecekleri vurgulandı.

13 Kasım günü Kadıköy’de yapılan eylemde ihraçların ardından iş güvencesinin de ortadan kaldırıldığına dikkat çekilerek, eğitim ve sağlıkta özelleştirmenin de OHAL ve KHK rejimi altında hız kazandığı söylendi. Bakırköy’deki eylemde de, daha sonra tutuklanan, ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın adliyeye çıkarıldığı ifade edilerek “Devrimci avukatlar yargılanamaz” denildi.

15 Kasım günü Kadıköy’de gerçekleştirilen açıklamada “Dünden bugüne barışı, hak ve özgürlükleri savunan, çocuklarımız için güzel bir gelecek yaratma çabasında olan, dini-dili-ırkı ne olursa olsun herkesin bir arada kardeşçe yaşamasını savunan ve bu nedenle işten atılan kamu emekçileriyiz” denildi. Bakırköy’deki eylemde de direnişçi kamu emekçilerinden Filiz Soylu konuştu. İşçi ve emekçilere neden ihraç edildiklerini anlatan, kamu emekçilerinin iş güvencesine sahip çıktıklarını, parasız, bilimsel, laik, anadilde nitelikli eğitim istediklerini, sağlıkta özelleştirmeye ve ticarileştirmeye karşı olduklarını belirten Soylu, kamu hizmetlerinin nitelikli ve ulaşılabilir olmasını istediklerini, eşitliği, adaleti ve barışı savunduklarını, en önemlisi de iktidara biat etmediklerini ekledi. Teslimiyeti değil, direnişi seçtiklerini ifade eden Soylu, 39 haftadır sürdürdükleri direnişleri ile dayanışma çağrısı yaptı.

 

 

 

 

Yüksel direnişinin birinci yıl dönümü eylemlerle geçti

 

Nuriye Gülmen’in açığa alınmasına karşı 9 Kasım 2016’da Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde başlattığı direniş, birinci yıl dönümünde de eylemlerle devam etti. Her gün 13.30 ve 18.00’de yapılan eylemlerin yanı sıra direnişin 366. günü olan 9 Kasım günü direniş alanı ve çevresinde yapılan eylemlerle Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın talepleri haykırılırken, eylemler polis terörünün hedefi oldu. Sabah saatlerinde Nazan Bozkurt ve Celil Aslan’ın polis bariyerlerini aşarak yaptıkları eylemin ardından İHD tarafından öğlen saatlerinde basın açıklaması gerçekleştirilmek istendi. Her iki eylem de polisin saldırısıyla karşılaşırken eylemlerde gözaltına alınanlar gün içerisinde serbest bırakıldı. 13.30 açıklaması için Nazan Bozkurt, Acun Karadağ ve Veli Saçılık’ın da aralarında bulunduğu emekçiler Konur Sokak’ta “İşimizi geri istiyoruz” direnişini sürdürdü. Acun Karadağ, Av. Aytül Kaplan, Veli Saçılık, İlker Işık ve Turgut Türksoy gözaltına alındı. Sonrasında ise saat 15.00’te ihraç edilen emekçiler Alev Şahin ve Mehmet Dersulu, ellerinde dövizlerle, ajitasyon konuşmaları eşliğinde sokakta yürürken polisin saldırısıyla karşılaştı. Akşam 18.00 açıklaması için Konur Sokak’ta toplanıldığı sırada, kitle bir kez daha polis terörünün hedefi oldu. Basın emekçilerine ve çevredekilere de azgınca saldıran polis çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.

10 Kasım’da 13.30 eyleminde polis pankart açılır açılmaz yırtarak saldırıya geçti ve 5 kişi gözaltına alındı. 18.00’de ise Acun Karadağ ve Veli Saçılık’ın da aralarında olduğu 7 kişi gözaltına alındı.

11 Kasım günü yapılan eylemlerde toplam 12 kişi gözaltına alınırken basının görüntü alması da engellenmeye çalışıldı ve gazetecilere GBT yapıldı.

12 Kasım günü 6 kişi gözaltına alınırken 13 Kasım’da 9 kişi gözaltına alındı. Polis kalkanlarla direnişçilerin önünü kapatarak görüntü alınmasını engellemeye çalıştı.

“Emekçilerin direnişi kat kat artacak”

14 Kasım’da 13.30 eyleminde 3 kişi gözaltına alındı. 18.00’deki eyleme de saldıran polis Acun Karadağ, Veli Saçılık ve Erdoğan Canpolat’ın da aralarında olduğu 10 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltında FOSEM’in canlı yayınına konuşan Acun Karadağ “Yüksel direnişi suç değildir yargılanamaz” dedi. Veli Saçılık ise Yüksel’e kurulan mobil karakolun, direnişten duyulan korku nedeniyle oraya konduğunu söyledi. Önceki gün katıldığı Suruç davasına ilişkin de konuşan Saçılık “Savcı IŞİD’in avukatı gibi davranıyor” dedi. Dava için gittiklerinde 300’e yakın kolluk gücü ve zırhlı araçla karşılaştıklarını anlatan Saçılık “Mağdur olmak Türkiye’de suç haline gelmiş” dedi. Devrimci avukatların tutuklanmasına değinen Saçılık “Düzene karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Karakollarını kat kat çıksınlar ama ona karşı da kat kat direnen emekçiler karşılarında olacak” dedi.

15 Kasım günü de eylemler sürdü ve 5 kişi gözaltına alındı.

 

 

 

 

Yüksel Caddesi’ne mobil karakol

 

Sermaye devleti, açığa alınması sonrasında 9 Kasım 2016’da Nuriye Gülmen’in başlattığı, ihraç edilen diğer emekçilerin de katılımıyla büyüyen Yüksel direnişine yeni saldırılar yöneltmeye devam ediyor.

Direnişçiler Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevinin 75. gününde gözaltına alınarak tutuklanmalarının ardından Yüksel Caddesi bariyerlerle kapatılmış, günde iki kez yapılan eylemlere polis saldırıları yaşanmaya başlamıştı.

Son olarak da 14 Kasım günü İnsan Hakları Anıtı’nın olduğu bölgeye mobil karakol kuruldu. Karakol olarak kullanılan araçta jeneratör de bulunuyor. Demir bariyerlerin yanı sıra karakolun yanına zırhlı levhalar da yerleştirildiği görüldü.


 
§