7 Temmuz 2017
Sayı: KB 2017/26

AKP iktidarının savaş ve işgal histerisi
Kürt kentleri neden yıkılıyor?
Suriyelilere yönelik saldırılara dair…
Nuriye ve Semih’i yaşatacak olan, sokakların gücüdür!
“Kitlelerin tepkisi, yolunu bulduğunda patlayacaktır!”
Kamu emekçilerinin İstanbul’daki direnişi sürüyor
“İşçi sınıfı ya devrimcidir ya da hiçbir şey!”
Yazaki’de direniş ve gözaltı saldırısı
TİS ve grev süreçlerinin ardından işçi kıyımları artıyor
Vahşi kapitalizmin pençesinde kıvranan dünya
Kıbrıs sorunu: Çözümün engelleri, çözüm gücü olamaz!
Sömürü çarklarında öğütülen kadın işçiler
“İşçilerin söz ve karar hakkı olmazsa iş cinayetlerini azaltamazsınız”
İş cinayetlerinin son bulması için mücadeleye!
Mesleki teknik eğitimde sömürünün adı: Tematik Lise
Sınıf devrimcilerinden 2 Temmuz anmaları
2. Enternasyonal ve revizyonizm
İnsanlık tarihinde kısa bir öykü: Taşköprü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İş cinayetleri Haziran’da da sürdü...

İş cinayetlerinin son bulması için mücadeleye!

 

Kapitalizmin çarkları işçi kanıyla dönüyor. İşçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemlerinin kâr oranlarını düşüreceği gerekçesiyle kapitalistler iş cinayetlerine göz yumuyorlar. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Haziran ayında en az 164, yılın ilk 6 ayında ise en az 906 işçinin iş cinayetlerinin kurbanı olduğunu açıkladı. Raporlarda yer almayan birçok iş cinayetinin yaşandığı gerçeği artık bir sır olmaktan çıkmıştır.

Yaşarken görülmeyen işçiler, iş cinayetlerinin kurbanı olduklarında da görülmüyorlar. Kayıt dışı çalışan işçilerin yaşadıkları iş kazaları ve cinayetleri kayıtlarda yer almıyor. İş kazalarının yarısı küçük iş yerlerinde oluyor. Bu iş yerlerinde kayıt dışı çalışma yaygın olduğu için iş kazalarının ve cinayetlerinin çoğu resmi evraklara yansımıyor. Yayınlanan raporlar kayıt dışı işçi çalıştıran kapitalist işletmelerde yaşanan iş kazası ve cinayetlerin yaklaşık yüzde 90’nına ilişkin olarak tutanak bile tutulmadığını gösteriyor. 

İş kazası ve cinayetlerine ilişkin gerçekler ortalığa saçıldığı durumda kapitalistler düşük cezalarla ödüllendiriliyorlar. İşçi ailelerine ise kan parası adında ödeme yapılıyor. Kapitalistlerle işçi aileleri arasında arabuluculuğa soyunan devletliler, bu tutumları ile kapitalistlerin hizmetinde olduklarını, iş cinayetlerinden zerrece etkilenmediklerini kanıtlıyorlar. AKP iktidarı on dört yıldır bu anlayışıyla hareket ediyor.

Ebedi şefi Tayyip Erdoğan, AKP iktidarının iş cinayeti anlayışını ve iş cinayetleri konusundaki duyarsızlığını, “bu işin fıtratında ölüm var” diyerek, tüm açıklığı ile ortaya koymuştu. Bu işçi düşmanı açıklamalar, yaşanan iş cinayetlerinin sorumlularını koruyan, çalışma yaşamı ve işçi sağlığı-güvenliği ile ilgili düzenlemeleri yaparken kapitalistlerin önceliklerini temel alan AKP iktidarının sermayeyi korumayı varlık nedeni sayan anlayışının ürünüdür.

AKP iktidarı iş cinayetlerinde Türkiye’yi Avrupa’da birinci, dünyada on üçüncü sıraya taşıdı. İşçi sağlığı ve işçi güvenliğini değil, kan emici kapitalistlerin daha fazla kâr etmesini önemsedi. Sermayeyi korumayı varlık nedeni saydı. İşçilerin söylediklerine değil, patronların söylediklerine önem verdi.

Peki iş cinayetlerinin en temel nedenleri nelerdir? İş cinayetlerinin en büyük nedeni taşeron sistemidir. Patronların kuralsız işçi çalıştırmalarıdır. AKP iktidarının ve Çalışma Bakanlığı’nın, iş cinayetlerinin ayyuka çıkmasına yol açan taşeronluk köleliğinin ülkeyi bir ur gibi sarmasına omuz vermesidir. Çalışma Bakanlığı’nın denetim görevini yapmamasıdır.

AKP iktidarı 6331 sayılı yasanın yürürlük tarihini Temmuz 2017’ye ertelemişti. Bu ertelemeden on binlerce işçi etkilendi. Zira AKP iktidarı bu kararla 10’dan az işçi çalıştıran “az tehlikeli işyerleri” ve tüm kamu iş yerlerinde verilmesi gereken işçi sağlığı hizmetlerinden işçilerin mahrum kalmasına yol açtı.

Dinci faşist iktidarın, işçi kanıyla büyüyen kapitalistlerin önünü açmak için son hamlelerinden biri de geçtiğimiz haftalarda gündeme geldi. “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” içerisine koyduğu bir madde ile 50 işçiden az çalışanı olan işyerlerinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yürürlük tarihini 2020 yılına erteledi.

6331 sayılı kanun ile AKP iktidarı kendine yönelen işçi sınıfının tepkisini püskürtmeye çalışırken bile, el altından kapitalistlere yeni rant alanları açmayı unutmuyor.

AKP iktidarının bu uygulamaları sonucu iş cinayetleri ayyuka çıkıyor. Her geçen gün daha fazla işçi ölümün soğuk yüzüyle karşı karşıya kalıyor.

İşçiyi korumak, iş cinayetlerini durdurmaya yönelik önlem almak AKP iktidarının doğasına aykırıdır. Zira AKP iktidarının tek derdi vardır; o da sermayeyi korumak, işçi sağlığı ve güvenliği için kapitalistleri önlem alma yükünden kurtarmaktır. Bu nedenle ölümlü iş kazalarında Türkiye Avrupa’da birinci, dünyada on üçüncü sıraya taşındı. İşçi sağlığı ve işçi güvenliği değil, kan emici kapitalistlerin daha fazla kâr etmesi önemsendi. İşçilerin feryatlarına, cansız bedenlerine değil, patronların kanla yoğrulmuş kârlarına önem verildi.

Kapitalizm adeta seri bir katil gibi işçi kanı döküyor, öldürüyor. Bu tablo yalnızca insan hayatını hiçe sayan tek tek kapitalistlerin yarattığı bir tablo değildir. Bu tablo, işçi sağlığı ve güvenliğini hiçe sayan, “kâr için her yol mubah” anlayışıyla hareket eden sömürücü-asalak kapitalistlerin egemen olduğu düzenin, bu düzenin siyasal üst yapısı devletin ve onun yürütme gücü AKP iktidarının el birliği ile yarattığı tablodur.

Kapitalizmin bir istatistik olarak gördüğü iş cinayetlerinde can verenler bazen bir babadır, bazen bir ağabeydir, bazen bir evlattır. Bazen bir sevgili, bazen de yakın bir dosttur. Ama hepsinden önemlisi alın teriyle yaşayan insandır.

Artık “kaza” olmaktan çıkıp katliam halini alan iş cinayetleri sömürü, baskı ve güvencesiz çalışma zeminine dayanıyor. İşçiye yaşama hakkını bile çok gören, iş cinayetlerinin kaynağı kapitalizmdir, burjuvazinin egemen olduğu düzen ve bu düzenin siyasal üst yapısı devlettir. İş cinayetlerinin son bulması için en kestirme yol işçilerin birleşik mücadelesiyle emeğin korunması mücadelesinin yükseltilmesidir.

 

 

 

 

62. Vicdan ve Adalet Nöbeti gerçekleştirildi

 

Adalet Arayan İşçi Aileleri, 62. Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni 2 Temmuz’da gerçekleştirdi.

Galatasaray Lisesi önünde yapılan eylemde, iş cinayetinde oğlunu kaybeden Erdinç Eroğlu tarafından basın açıklaması okundu. 2015’te en az 1703, 2016’da en az 1924 ve 2017’nin ilk 5 ayında en az 741 işçinin iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada, iş cinayeti davalarıyla ilgili bilgi verildi. Açıklama 28 Nisan’ın İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü ilan edilmesi istenerek sona erdi.

Açıklamanın ardından İstanbul Üniversitesi (İÜ) Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hasta bakıcı olarak çalışırken, yemekhanedeki besin zehirlenmesini araştırdığı için işten atılan Cemal Bilgin konuştu. Hastanede işçi sağlığı ve iş güvenliği temsilcisi olarak, çalışanlar ve hastaların ortak yemekhanesinde salmonella bakterisinden kaynaklı zehirlenmeyi belgelemesi üzerine “Boyundan büyük işlere kalkışma” denilerek işten atıldığını hatırlatan Bilgin, taşeron firma ve hastane yönetiminin de kendisini “kurumun itibarını zedeleme” iddiasıyla mahkemeye verdiğini söyledi. Bilgin, mahkemenin haksız olarak işten atıldığı yönündeki kararına rağmen, kendisine 100 bin TL para teklif edildiğini aktardı. Kabul etmemesi üzerine işe iade kararına itiraz edildiğini aktaran Bilgin, hastane yönetiminin tutumunu teşhir etti. Kiralık işçilik ve hafta sonu tatilinin kaldırılması gibi saldırılara dikkat çekti.

Nöbet, Av. Erbay Yucak’ın iş cinayeti davalarına dair bilgiler vermesinin adından sonlandırıldı.

 
§