23 Haziran 2017
Sayı: KB 2017/24

Katar krizi AKP iktidarını sıkıştırıyor
Referandumun ardından düzen siyasetine yeni dizayn
“Adalet Yürüyüşü” üzerine…
Kıvılcımları yangına dönüştürmek elimizde!
Kıdem tazminatının gaspına karşı örgütlü mücadeleyi büyütelim!
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ertelenmesi ve ortalığa saçılan gerçekler
MEB’den Öğretmen Strateji Belgesi’ne güzelleme
Topyekûn saldırılara karşı topyekûn direniş!
İstanbul’da kamu emekçilerinin direnişi sürüyor
CT’de enjeksiyon bölümü bedellerle çay molasını kazandı
Türk Metal’in anket oyununa işçilerden tepki
Petkim işçileri üretimi durdurdu, giriş çıkışları kapattı
Diam Vitrin işçileri süreçlerini anlattı
Sendikal bürokrasi kadın işçiyi ve kadın sorununu görmüyor
Modern Nazi Kampı: Elsi Elektrik
DGB MYK Haziran Ayı Toplantı Sonuçları
İncirlik krizi ve arka planı
Londra yangını: Kapitalizm diri diri yakıyor!
Hollanda’da koalisyon yine kurulamadı
Yargısız infazlar ülkesi Türkiye
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

CT’de enjeksiyon bölümü bedellerle çay molasını kazandı

 

Chinatool Automotiv fabrikasında sendikalaşma sürecinin somutlaşmaya başladığı yedi ay önce işten çıkartılan bir kadın işçi, enjeksiyon bölümünün çay molası talebini, yaşanan gerilimleri ve kazanılan beş dakika çay molasını gazetemize anlattı.

Chinatool Automotiv’de üç vardiya çalışan enjeksiyon bölümünde yemek saati haricinde mola yoktu. Sigara içmek, tuvalet ihtiyacını gidermek, ayakta çalışan bu bölüm için bir oturup dinlenmek, soluklanmak mümkün değildi.

Fabrikanın enjeksiyon bölümünün başından beri en öne çıkan talebi “çay molası” idi. Sabah ve öğleden sonra 15’er dakika molanın aynı fabrikanın montaj bölümünde olması enjeksiyon işçilerinin öfkesini bileyen bir noktaydı. Hem işçilerde birikmiş öfkenin patlama noktalarından birini hem yönetimin uyguladığı baskının düzeyini hem de kazanım diyebileceğimiz ilk küçük deneyimi anlatacağım.

Çay molasının olmamasına sürekli bir homurtu vardı. Homurtu diyorum çünkü ne örgütlü davranılabiliyordu ne de sorun bir talebe dönüşebiliyordu. Sadece bazen belli bazen belirsiz bir ifadeleniş vardı yönetime karşı. Bir yanıyla da bir şekilde işçi arkadaşlar gedikler yaratarak fiilen molalar uyguluyorlardı. Bunu en çok sigara içen arkadaşlar yapıyordu. Nasıl oluyordu? Tuvaletler veya soyunma odaları lise tuvaletlerine dönüyordu bazen. Birkaç dakikalık tuvalet kaçamaklarında sigaralar içiliyordu.

Dönem dönem yönetim yakın takibe alıyordu ve sonrası tutanaklar, en azından bitmek bilmeyen uyarıcı konuşmalar, artan mobbing. Ortak kullanım alanında sigara içilmesi (içenler dahi) kimsenin sağlık açısından tercih ettiği, hoşuna gittiği bir durum değildi. Sadece sigara için değil birçok şey için mola ihtiyaçtı, en başta oturup dinlenebilmek için. İhtiyaçlara yanıt verilmedi yönetim tarafından. Çözüm üretilmezse ne olur, “her yasak kendi isyancısını doğurur.”

Bir gece vardiyasının bitmesine yakın vardiya amiri İnsan Kaynakları (İK) Müdürü Çiğdem Özdemir bölümdeki tüm kadınları vardiya çıkışında kapıya beklediğini söyledi. Niye sadece bölümdeki tüm kadınlar? Kapıda toplandığımızda yapılan konuşmadan anladık ki kadın işçiler olarak soyunma odasının camının önünde bulunan bir izmarit üzerine birkaç gündür kontrol altındaymışız. Kapıda kimler içtiyse itiraf etmesi veya görenlerin ispiyon etmesi bekleniyordu. Sigara içen kadınlar sayıldı, sonrasında soyunma odasında veya tuvalette kadınlara hiç sigara içip içmediği soruldu. Sigara içen bütün kadınlar, tuvalette de soyunma odasında da sigara içtiklerini sahiplenir bir şekilde söylediler. Bir kadın işçi arkadaşımız, “molamız yok tuvalete gittiğimizde sigara ihtiyacımızı karşılamaya mecbur kalıyoruz” dedi. İşçileri her zaman aşağılayan ve üstten konuşan İK Müdürü Çiğdem Özdemir yine eze eze konuştu ve ekledi “Sürekli molası olan fabrikalardan bahsedip, mola diyip duruyorsunuz, neresiyse o fabrikalar, oralara gitsenize, ne duruyorsunuz burada.” Herkese “beğenmeyene kapı orada” demiş oldu.

Bir sonraki gece vardiyasında tutanak kağıtları dolaşmaya başladı. Olayın tek muhatabı sigara içen arkadaşlar değildi. İçmeyenler de olayı gördüğüne dair tutanaklara imza attırılmaya çalışılıyordu. Her bir sigara içmeyen kadın, sigara içen kadından şikayetçi olarak ifade verdirilmeye çalışıldı. Herkes makinelerinin başında tek tek itiraz etse de vardiya amiri de tek tek yoğunlaştırılmış mobbing uyguluyordu. Tehditle, baskı ile imzalar sigara içmeyenlere attırıldı. Sigara içen arkadaşların itirazları ve tepkileri yükseldi. Yemek saatinde olayı ve birbirimizi tam olarak anladık. Herkes bu durumdan hoşnutsuzdu. Yemekten sonra makinenin başına döndüğümde çalışamaz haldeydim. Birlikte davranabilme zeminlerinin olmaması, makine başlarında birbirimizi göremiyor olmamız ortak bir karşı koyuş gerçekleştirmeyi zorlaştırıyordu. Arkadaşlarımızın işten atılması ile sonuçlanacağı çok açık bu tutanakların öylece iletilmesini izlemek olmazdı, bu vardiya bitmeden bir çomak sokmak gerekiyordu.

Vardiya amirinin olduğu bölüme gidip tutanağı geri istedim, zorla imzalattığını yırtıp atacağımı söyledim. Vardiya amiri de topu İK’ya attı derdinizi anlatmanız gereken odur diye. Sabah da İK ile konuşacağımı ama tutanağı derhal istediğimi söyledim. “Kendileri itiraf ettiler zaten” dedi. “Kendileri beyan etmişse siz de duyduysanız, İK da duyduysa buyurun siz tanık olun, şikayetçi olun” dedim. Bu tartışmanın sonrasında eski bir amir çağırdı görüşmeye, durumu anlatınca haklı olduğumu ifade etti. Sabah İK ile görüşmek için 5 dakika daha erken çıkmak için amirden izin istediğimde İK’nın bu sabah tekrardan toplantıya çağırdığını söyledi. Yine vardiyanın tüm kadınları kapıda toplanmıştık. Gerginliği artmış olan İK, bir önceki günkü giriş konuşmasını yaptı. Dünkü konuşmaları da özet geçti. İK’nın konuşmasından sonra ben arkadaşları içerken görmememize rağmen şahit, hatta şikayetçi olarak tutanağa imza attırılmaya çalışıldığımızı söyledim. Sigara içenler de bahsi geçen tarihte sigara içmediklerini, hatta daha önceki ihtardan beri sigara içilmediğini söylediler. Burada bir ağız birliği yapılması başarılmıştı. Bu konuşmalar İK’yı gerdi. Tutanakların yeniden düzenleneceği söylendi, gerilimli bir şekilde toplantı sona erdi.

Bir sonraki gece vardiyasının bitimine doğru yine tutanak kağıtları önümüze geldi. Bizim servisteki kadınlardan kimse şahit olarak imza atmadı. Amir bu duruma gerilmişti. Beni yönetime şikayet edeceğini söyleyerek hatta bana da tutanak tutmakla tehdit ederek gitti. “Birisinin işten atılmasının parçası olmayacağım” dedim. Çok belliydi, işten atmanın yolunu arıyorlardı.

Öyle de oldu zaten, üç arkadaşımız işten atıldı. Sigara içenlerden daha yeni olan, tazminat vermeleri gerekmeyenleri attılar. Üç kuruşun hesabını yapan yönetim eski işçileri tazminatlarını vererek atmak yerine mobbingi ve iş yükünü arttırdı ve tazminatsız işten atmanın yollarını aramayı tercih etti. Tüm bunların ve bundan önce de yaşananların sonucunda enjeksiyon bölümünde beş dakikalık dönüşümlü çay molası uygulanmaya başladı.

Örgütsüz olmamızın sıkıntısını bu olayda fazlasıyla ödedik. İşten atılan arkadaşları sahiplenen bir tutum izleyemedik. Bu olaydan bir ayı geçkin bir süre sonra ben işten çıkartıldım. Nedenini ısrarla sorunca sigara olayında aldığım tutum fabrika yönetimini kaygıya düşürmüş. İleride yaşanabilecek sıkıntıların önünü kesmek istediklerini ifade ettiler. Sendikalaşma süreci başlayıp hızlandıktan sonra sigara sorununu yaşayan kadın işçiler, sendikalı olduklarını bana “Biz vazgeçmedik, hâlâ yönetimle uğraşmaya devam ediyoruz, sendika getiriyoruz” diyerek ifade ettiler.

Chinatool Automotiv’den işten atılan bir kadın işçi

 
§