17 Şubat 2017
Sayı: KB 2017/07

Savaşa ve yayılmacılığa karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği
Türkiye ve İsrail arasında ‘derin muhabbet!’
Özelleştirmenin, gaspın, talanın OHAL’i; Varlık Fonu
Suruç Katliamı iddianamesi: Devlet katliamı örtmeye çalışıyor!
Bir katliamın aynasından yansıyan devlet gerçeği
“Bulunduğumuz her noktayı direniş mevzisine dönüştüreceğiz!”
Kitlesel kıyımları, yaygın direnişlerle karşılamalıyız!
Tekstil İşçileri Sempozyumu gerçekleştirildi
Sınıf cephesinde eylem ve direnişler
Petro-kimya işçilerinin mücadele tarihi-3
Devrimci sınıf hareketi!
Gençlik akademisyenlere sahip çıktı
AKP iktidarı üniversiteleri “kavgaya davet etti!”
Trump ve hegemonya savaşları
Avrupa metropollerinde mülteci dramı
Sertleşen NATO-Rusya gerilimi
Almanya’da seçimler ve Alman burjuvazisinin beklentileri
İyi ki doğdun Charles Darwin!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tekstil İşçileri Sempozyumu gerçekleştirildi

 

“Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya karşı birleşelim!” şiarıyla, Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası’nın (DEV TEKSTİL) çağrısıyla bir süredir hazırlıkları yürütülen Tekstil İşçileri Sempozyumu, 12 Şubat’ta Avcılar’daki Eğitim Sen İstanbul 7 No’lu Şube’de gerçekleştirildi.

Sempozyum işçi sınıfının mücadelesinde şehit düşenler için saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun ardından 1800’lü yıllardan günümüze Türkiye ve dünyada tekstil işçilerinin, işçi sınıfının mücadelesini ve devrimleri işleyen “İlmek” adlı sinevizyon izlendi.

Sempozyum Hazırlık Komitesi adına yapılan açılış konuşmasında, çağrısını DEV TEKSTİL’in yapmasına rağmen tüm tekstil işçilerinin birliğinin sağlanması amacıyla farklı sendikalara üye ve sendikasız işçilerin de sempozyum çalışmasında yer aldığı söylendi.

Kapitalistlerin işçi sınıfını sömürmesinin yanı sıra onuruna da saldırdığını vurgulayan sözcü, saldırıların işçi sınıfının örgütsüzlüğünden dolayı hayata geçirilebildiğine dikkat çekti.

“İşçi sınıfı devrimci değilse hiçbir şeydir”

Marx’ın “İşçi sınıfı devrimci değilse hiçbir şeydir” sözünü hatırlatan sözcü, EMİS kapsamındaki fabrikalarda yasaklanan grevin bir gün bile sürse işçi sınıfının kendi gücünün farkına varması açısından önemine işaret etti. Sözcü, konuşmasının devamında işçi sınıfının kendi mücadele yasalarına dayanarak, birliğini kurarak ve işçi demokrasisini hayata geçirerek mücadele etmesinin önemine işaret etti. Bu mücadelenin işçi sınıfının cumhuriyetinin kurulmasına bağlanmasıyla yürütülmesi gerektiğini söyleyerek mücadelenin zayıflamasıyla işçi sınıfının kazanılmış haklarının da gasp edildiğine dikkat çekti. Ekim Devrimi ve Greif işgaline işaret eden sözcü, taleplerin sınıfın siyasallaşmasına katkı sunacak şekilde öne sürülmesi gerektiğini vurguladı, toplumsal sorunların kalıcı çözümünün devrimci bir sınıf hareketi ile olanaklı olabileceğini söyledi. Sözcü, konuşmasında reformizmin her şeyi parlamento ve referandum sınırında ele almasını da teşhir etti.

“Tekstil işçilerinin sorunları ve talepleri” sunumu

Sözcünün açılış konuşmasının ardından “Tekstil işçilerinin sorunları ve talepleri” başlıklı sunuma geçildi. Bu sunumda tekstil iş kolunun yapısına dair bilgiler verildi. Tekstil iş kolunda kayıt dışı, güvencesiz çalışma, merdiven altı, çocuk işçiliğin yaygın olduğuna dikkat çekilen sunumda kadın işçilerin yoğun olarak çalıştırıldıkları, taciz-tecavüz, hakarete uğradıkları belirtildi. Patronların göçmen işçileri fırsata çevirerek işçiler arasında ayrımcılığı körüklediğine dikkat çekilen sunumda, emperyalist saldırılara karşı mücadele edilmesi gerektiği ifade edildi. Sunum tekstil işçilerinin öne sürmesi gereken talepler sıralanarak sonlandırıldı.

İşçiler işçi kürsüsünde konuştu

Sunumun ardından konuyla ilgili serbest kürsü konuşmaları gerçekleştirildi. Oldukça canlı geçen bu bölümde yapılan tüm konuşmalarda işçiler yaşadıkları sorunları aktararak işçilerin birliğine vurgu yaptı. Konuşan tekstil işçilerinin çoğunun, çocuk yaşta çalışmaya başlaması dikkat çekerken, işçiler, çalışma koşullarının işçileri sosyal yaşamdan dahi alıkoyduğunu örneklediler. Mardin Midyat’tan gelen bir tekstil işçisi ise bölgesinde sorunların büründüğü özgül biçimleri yansıtmanın yanı sıra, Kürt ulusal sorununa da dikkat çekti. Bu bölümde çeşitli fabrikalardan tekstil işçileri ve Greif direnişçileri konuştu.

Mücadele yol ve yöntemleri” sunumu

Müzik dinletisi ile başlayan ikinci bölümde ilk olarak “Mücadele yol ve yöntemleri” konulu sunum yapıldı. Bu bölümde sömürüyle beraber sermaye iktidarı gerçekliğine dikkat çekildi, buna karşı işçilerin bir araya gelmesi gerektiği vurgulandı. Sendikal bürokrasiye karşı komiteler ve birliklere işaret edildi. Fiili-meşru mücadelenin yanı sıra sınıf dayanışmasının önemi vurgulandı. Tüm bu ölçütlerle ilgili Greif Direnişi’nin örnek alınması ve bu yolda tekstil işçilerinin adım atması gerektiği, tekstil işçilerinin tüm sorunlarının kaynağında sermaye düzeninin olduğu söylendi.

Sunumun ardından katılımcılar konuyla ilgili görüşlerini ifade ettiler. Bu bölümde konuşan işçiler de işçilerin komite ve birliklerde örgütlenerek mücadele etmesi gerektiğine vurgu yaptılar. Fabrikalarda yaşanan TİS süreçlerine, sendikal bürokrasiye, patronların işçilerin örgütlenmesine karşı hayata geçirdiği saldırılara ilişkin örnekler verdiler. Yine göçmen işçilerin hem ücretlerin düşürülmesinde hem de işçiler arasında ayrımcılık yaratılarak işçilerin bölünmeye çalışılmasında kullanıldığına dikkat çekilerek buna karşı ‘işçilerin birliği halkların kardeşliği’ bakışıyla hareket edilmesi gerektiği belirtildi.

Bir meslek liseli de itaatkâr işçiler olarak yetiştirilmeye çalışıldıklarına dikkat çekerek meslek liselilerle işçi sınıfının birlikte mücadele etmesi gerektiğini söyledi.

“Fabrikadan ülke yönetimine kadar işçiler söz sahibi olmalı”

Bir MİB’li, metal işçilerinin mücadele süreçlerinden örnekler vererek, Metal Fırtına’ya kadar gösterilen ısrarın, işçiler tarafından MİB’in politikasının sahiplenilmesi şeklinde karşılığını bulduğunu söyledi. Metal Fırtına’da sermaye devletinin işçilere uyguladığı baskılara değinen işçi, işçilerin mücadele gücünü ortaya çıkaracak örgütlülüklerin yaratılması açısından bu süreci örnek gösterdi. İşçilerin en ufak soruna karşı birleşmelerinden, ülke yönetiminde söz sahibi olmasına kadar her düzeyde örgütlülüklerinin kurulması gerektiğini söyledi.

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları (İEKK) adına yapılan konuşmada kadın işçilerin kapitalizmin gelişme döneminden bu yana benzer sorunları yaşadığına, taciz-tecavüze, şiddete uğradığına dikkat çekildi. Kadınların yaşadığı sorunların kapitalizmden kaynaklandığı vurgulanan konuşmada buna karşı sosyalist işçi-emekçi iktidarı kurulmasına işaret edildi.

İhraç edilen kamu emekçilerinden Sosyalist Kamu Emekçileri (SKE) adına yapılan konuşmada iş güvencesinin olmayışına değinildi. Devletin eğitime kaynak aktarmayışı nedeniyle öğretmenlerin tahsildara çevrildiğine değinilen konuşmada parasız eğitim ve sağlık mücadelesi vermek için işçi sınıfının ideolojisi ile donanmak gerektiği ve bunun bedeli olarak ihraçlar yaşandığı söylendi. Mücadeleye devam edecekleri söylenerek bitirilen konuşma, yapacakları mevzi direnişler ve alan eylemliliklerine destek çağrısıyla sona erdi.

İhraç edilen kamu emekçisi Fatma Yıldırım da sol, sosyalist kimliğinden dolayı ihraç edildiğini ve bundan da onur duyduğunu ifade etti.

Sempozyum Hazırlık Komitesi Sözcüsü ise işçi sınıfının ihtiyacı olan güçlü örgütlerin, her düzeyde kurulması gerektiğine dikkat çekti. İşçilerin somut sorunlar üzerinden bir araya getirilmesi, giderek siyasal bilincinin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Konuşmaların ardından sempozyum mücadele çağrılarıyla sona erdi.


 
§