7 Ekim 2016
Sayı: KB 2016/37

Emperyalist savaşın “aktif tetikçiliği”ne hazırlanıyorlar
Etkin tetikçilikte durmak yok, yola devam!
Muhalif basın neden hedefte?
Basına “terör” baskısı
15 Temmuz sonrası hapishanelerde yaşananlar
Silivri Hapishanesi’nde OHAL keyfiyeti
1. yılında Ankara Katliamı ve katil devlet gerçeği
Yeni Türkiye’nin “yeni kapısı”
Greif işçilerine bildiri dağıtımı
55. Vicdan ve Adalet Nöbeti
Kapitalizmin özel bir aşaması olarak emperyalizm - V. İ. Lenin
TKİP Programı'ndan... Emperyalizm ve dünya devrimi süreci
Enternasyonal mücadelenin maddi temeli güçleniyor
Komünistler yurtdışında merkezi geceye hazırlanıyor
ABD: Rusya ile Suriye’de ateşkesi askıya aldık
Emperyalistler arasında Halep çatışmaları ve yansıması
Dev-Genç 47 yaşında!
DGB: Ne kadar saldırırsanız saldırın boşuna!
Bahçelievler Katliamı
Çocuklarımız değil, istismar güvencede!
1917 Ekim Devrimi göstermiştir ki işçiler ülke yönetebilir!
İlk köle isyanı ve Spartaküs
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

55. Vicdan ve Adalet Nöbeti

 

Adalet Arayan İşçi Aileleri’nin her ayın ilk Pazar günü gerçekleştirdikleri Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin 55.’si 2 Ekim günü yapıldı. Galatasaray Lisesi önünde toplanan işçi yakınlarına bu ayki eylemde işten atılan veya iş kazası geçiren işçiler de katıldı.

“İş cinayetleri sürdü”

Eylemde ilk olarak 2011 yılında Van depremi sırasında Bayram Otel’de hayatını kaybeden Cem Emir’in kardeşi Sinem Emir tarafından basın açıklaması okundu. 2015’te en az 1703, 2016’nın ilk sekiz ayında ise 1250 işçinin iş cinayeti sonucu hayatını kaybettiği hatırlatılarak başlayan açıklamada İstanbul Üniversitesi (İÜ) Çapa Tıp Fakültesi ve Gemlik Gübre’de işten atılan işçilere dair bilgi verildi.

Tehlikeli işten kaçınan işçiler işten atıldı

Açıklamanın devamında ise Gemlik Gübre’de yaşanan iş cinayeti ve işten atmaya dair ise şu bilgiler verildi:

19 Temmuz 2015’te Gemlik Gübre’de meydana gelen iş cinayetinde 32 yaşındaki Uğur Çavdar hayatını kaybeder, Mustafa Karakol yaralanır. 8 Ekim 2015’te işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmaksızın güvenli olmayan bölgede çalışmaları istenen 5 işçi, anayasal haklarını kullanarak, verilen işi kabul etmez. Güvenli çalışma koşulları talebinde bulunurlar. (…) İşçilerin işine son verilir. 27 Eylül 2016’da görülen işe iade davasında işçiler haklı görülür, işe iadelerine karar verilir.”

Basın metni 28 Nisan’ın İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü ilan edilmesi istenerek sonlandırıldı.

Çapa’da her şey sorunlu

Açıklamanın okunmasının ardından Çapa’dan Avcılar’a sürgün edilen Güneş Cengiz konuştu.

Cengiz, İÜ’de aynı işi yapan işçilerin kadrolu-taşeron ayrımı nedeniyle farklı çalışma saatlerine, ücretlere ve haklara sahip olduğuna dikkat çekti. Sermaye ve idare işbirliği içerisinde her yıl taşeron firmanın değişmesi nedeniyle taşeron işçilerinin haklarının kalıcı olmadığına dikkat çeken Cengiz, kuralların kağıt üstünde kaldığını, çalışan ve öğrencilere yapılması gereken aşıların hiçbir zaman tam olarak yapılmadığını aktardı. Hastane yönetiminin hastaların sağlığı yerine giriş yapan hasta sayısına göre çalıştığına dikkat çeken Cengiz, hakları için mücadelede öne çıkanlara dönük baskılara değindi.

“Kayıt elemanları reçete yazıyor!”

Cengiz’den sonra Çapa’daki gıda zehirlenmesini araştırdığı için işine son verilen Cemal Bilgin konuştu. Bilgin Çapa’da işçi sağlığı ve iş güvenliği temsilcisi olduğunu söyleyerek işini yaptığı için ise işten atıldığına dikkat çekti. Bilgin, Çapa’ya tedavi olmak için gelenlerin sağlığından olduğuna dikkat çekerek, temizlik işçilerine asfalt döşeme, yol-kaldırım tamiratı gibi işler yaptırıldığını söyledi. Hastanedeki kayıt elemanlarının reçete yazdığına dikkat çeken Bilgin, haklarını arayan işçi ve emekçilere dönük OHAL saldırılarını teşhir etti.

“OHAL hep işçiye var”

İşine geri dönmek için Çapa’da yaptığı oturma eyleminin OHAL tehditleriyle engellenmeye çalışıldığını aktaran Bilgin, mücadelesinden vazgeçmeyeceğini vurguladı. Bilgin “Hak, hukuk, adalet sermayeden yana” dedi.

Hakkını kullanan işçiler işten atıldı

Gemlik Gübre’de işten atılan işçilerden Mahir Karahan ise tehlikeli işten kaçınma haklarını kullandıkları için işten atıldıklarını belirtti.

 

 

 

 

Türk-İş Başkanı ihaneti sürdürüyor

 

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay darbe girişiminin yanı sıra sermaye devletinin gündemindeki taşeronluk sistemi düzenlemesi, kıdem tazminatının gaspı konularına ilişkin açıklamalarda bulundu. OHAL uygulamalarıyla işçilerin haklarının gasp edilmesi ve yaygın hale gelen işten atma saldırılarına dair sermayenin “bakanlarına” tek kelime söylemeyen Atalay “hainlik” demagojisiyle kendi hainliklerinin ve işçilere ihanetinin üzerini örtmeye devam etti.

Darbe girişiminin ardından “Türkiye’nin birliği”nin en önemli konu olduğunu söyleyen Atalay işçilerin haklarını gasp etmekten geri durmayan “bakanları” gibi konuştu. Bu ortamda sermaye devletinin zarar görmemesi için ellerinden geleni yaptıklarını ifade etti.

Nitekim sermayenin ajanı Atalay, gerek darbe girişimi öncesi kiralık işçilik saldırısının hayata geçirilmesi, gerekse de darbe girişimi sonrasında Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) uygulamasıyla işçi ve emekçilerin haklarının gasp edilmesi saldırısına göz yumarak işçi sınıfına ihanet görevini yerine getirmişti.

Sermaye ajanı, işçileri hedef alan OHAL’e sessiz

Atalay, sermaye devletinin OHAL ile işçi ve emekçileri hedef alarak sürdürdüğü darbeye karşı durmayarak da hainlik misyonunu oynamaya devam etti. OHAL’de işçi ve emekçilerin haklarını aramasına karşı saldırıların, sendikal hak gasplarının ve işten atma saldırılarının ayyuka çıktığı gerçeğine gözlerini kapayan, OHAL’in uzatılmasına sesini çıkarmayan Atalay, “bakanlarına” kimi öneriler sundu.

İşçilerin hakları için mücadele etmesinin önünde barikat kuran hain Atalay, işçilerin geçici işçilik ve taşeronluk sistemiyle ilgili huzursuzluklarını istismar etti. Atalay, işçilerin tepkili olduğu konularda sermaye devletine yine kırıntı düzeyinde talepler ileri sürüp “işçi temsilcisi” gibi gözükmeye çalıştı.

Öte yandan kıdem tazminatının gaspı konusunda da işçilerin huzursuz olduğuna değinen ve konunun işçilerin rahat çalışmasına engel olduğunu söyleyen -ama bunca aydır sermayeye karşı öfkeyi örgütlemekten uzak duran- Atalay, “kıdem tazminatını alamayanlar için düzenleme yapılsın ya da düzenleme gündemden tamamen kaldırılsın” dedi.

 

 

 

 

4 Eğitim Sen üyesi tutuklandı

 

Diyarbakır’da 25 Eylül’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan Eğitim Sen üyesi 19 kamu emekçisinden 4’ü tutuklandı.

30 Eylül günü öğle saatlerinde Diyarbakır Adliyesi’ne getirilen öğretmenler, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla savcılığa ifade verdi. Öğretmenlerin 3’ü savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakılırken, 16’sı da tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkemede 12 öğretmen adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 4 öğretmen ise “örgüt üyeliği” gerekçesiyle tutuklandı.

Eğitim Sen üyeleri, gözaltındaki arkadaşlarıyla dayanışmak için gece geç saatlere kadar adliye önünde bekledi.


 
§