27 Mayıs 2016
Sayı: KB 2016/20

Kölelik saldırılarına karşı işçi-emekçi barikatı
AKP şefinden emperyalistlere yeni çağrı
Muhalif basın yok edilmek-susturulmak isteniyor
Yeni bir Maraş planlaması
Yeni hükümet saldırı programını sürdürecek
“Birliğimizi sağlarsak, ne istersek alırız!”
AVON’da direniş başladı: #1AmaçİçinGüzellik
“İnsanca yaşamak, insanca çalışma koşulları istiyorum”
Madenci direnişi güncesi
Madenlerden yükselen mücadele ateşini büyütelim!
TKİP V. Kongresi sunumlarından - Sendikal bürokrasi ve bağımsız sınıf sendikası
Filistin halkını “Zafere kadar devrim” programı ve intifada özgürleştirir
Brezilya’da “Amerikancı sivil darbe”
Kapitalizm insanlığa ait hiçbir soruna çözüm bulamaz
Ahlaki çürümenin panzehiri devrim ve sosyalizm mücadelesidir!
“Aile bütünlüğü” adı altında kadına ve çocuğa dayatılan sefalet!
Sizi çok iyi tanıyoruz!
Moda ile tutsak edilen kadınlar
Nurhak şehitlerinin devrettiği kızıl bayrak onurla dalgalanıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sizi çok iyi tanıyoruz!

 

Rusya’da 1800’lü yılların ortalarında inanç ve cesaretiyle öne çıkan ve ideolojisini benimseyen benimsemeyen her grubun saygısını kazanan narodnikler, gerici Çarlık monarşisine karşı dişe diş bir mücadele vermiştir. Hatta çarlık, narodnizmi kendi rejimine karşı en büyük tehlike olarak gördüğü için tüm ajanlarını narodnik akımı yok etmek için seferber etmiştir. Rusya’da koşullar böyle olunca o dönem marksist akım Rusya topraklarında kendini daha rahat varetmenin koşullarını bulmuştur. Marksistlerin narodnizmi ideolojisi bakımından eleştirmesi, gerici çarlığın tek tehlike olarak narodnizmi görmesini, marksistleri ise bu tutumundan kaynaklı başta ciddi bir tehlike olarak görmemesini sağlamıştır. Zaman içinde serpilen ve gelişen Bolşevik akım doğayı, toplumu ve gelişimini diyalektik bir yaklaşımla ele alarak kapitalist barbar?ığa karşı sosyalizm alternatifini öne çıkarmış, kurulu düzen için ciddi bir tehlike olduğunu farkettirmiştir. Bolşevikler bir yandan çarlık Rusya'sıyla mücadele ederken öte yandan Rusya’daki siyasal akımlara karşı amansız bir savaş içerisine girer. En nihayetinde bu çok yönlü kavga ve ortaya konan çelikten irade Büyük Ekim Devrimi'ni yarattı.

Dünyadaki kapitalist barbarlığın içinden doğan Ekim Devrimi macera değil bir gerçekti. Avrupanın gericilikte kalesi olan çar?ık rejimini yıkmak bir macera değil, gerçekti. Bunun kendisi işçi sınıfının devrimci niteliğini bilen ve marksist dünya görüşünü esas alan Bolşeviklerin eseriydi. Sömürü düzenini yıkmak, özel mülkiyeti ortadan kaldırmak ve ona alternatif yaratmak adına gerçekleştirilen Ekim Devrimi, bugün ve yarın ders alınması gereken muazzam bir deneyimdir. Lenin bolşeviklere önderlik konusunda inanılmaz mücadeleler vermiştir. İşçi sınıfını gerici zemine taşıma eğiliminde olan bütün uzlaşmacı eğilimleri acımasızca ezmiştir.

Bu tarihsel deneyimlerin birikimi ile hareket eden biz komünistler, bugün bazı kesimler tarafından maceracı olarak tanımlandırılıyoruz. Bizi böyle tanımlayanların amaçlarını ve konumlarını iyi biliyoruz. Bizler sınıf mücadelesini yükselttikçe onların köhnemişliği ve çürümüşlüğü daha da ortaya çıkacaktır, bunu da biliyoruz. Bu tip akımların kullandıkları dil dahi, burjuva düzenle kurdukları çok yönlü bağın göstergesidir.

Greif, Seydişehir, Yatağan termik santrali direnişi, geçtiğimiz yıl patlayan Metal Fırtına, madenlerde devam eden mücadeleler... Bunlar sadece birkaç örnek, oysa büyük resim artık herkes tarafından görülüyor. Görülenler macera değil, gerçek. Hatırlanacağı üzere Greif ve metal hareketinde fiili meşru mücadele hattını örgütleyen sınıf devrimcileri, işçi kahyaları tarafından maceracılıkla suçlanmış, “onca işçi işsiz kaldı” demagojisine sarılıp kendi açık ihanetlerini gizlemeye çalışmışlardı. Koç’un Sabancı’nın ve yabancı sermayenin uşaklığını yapanlar bizlere maceracı diyorlar. Greif’te bazılarının, metal hareketinde birçoğunun açık ihanetini gördü işçi sınıfı. Biz sizleri iyi biliyor ve tanıyoruz, giderek işçi sınıfı da sizleri tanımaya, gerçek yüzünüzü ve kimliğinizi görmeye başlıyor. Korkunuz bundan dolayı büyüyor, biliyoruz.

Çiğli AOSB’den metal işçisi

 

 

 

 

Devrimden kaçmak yok olmaktır!

 

Sınıflar mücadelesi tarihinde devrim hedefinden uzaklaşmak, kaçmak, iktidarla uzlaşmayı şart koşar. İktidardaki hiçbir sınıf, kendi çıkarlarına zarar verecek bir uzlaşıya girmez. Ancak kitlelerin, ezilen sınıfın basıncıyla geri adım atıp uzlaşır. Ezilen sınıfın eylemine önderlik edenler, devrim perspektifinden kaçıp, uzlaşmayı hedeflerse, bir süreliğine soluk alma şansı bulabilir. Ne var ki iktidardaki sınıf, ilk fırsatta soluğunu keser.

7 Haziran seçim sonuçlarıyla, devrimden koşar adım kaçanlar, sanki “devrim” olmuş gibi zafer nidaları attılar. Kuşkusuz 7 Haziran’da bir kazanım oldu. Bu, moral bir kazanımdı. Pratikte ne Kürt halkı, ne de işçi ve emekçiler bir kazanım elde etmişti. Tersine AKP eliyle sermaye iktidarı, Kürt halkına karşı yasa ve ahlak tanımayan bir kirli savaş başlattı ve hala da sürdürüyor.

Kirli savaş karşısında, sermaye devletinin, yaşanan onca şeye rağmen meclisi çözüm adresi gösterenlere yönelik son saldırısı da dokunulmazlıkların kaldırılması oldu. Devrimden kaçtığı için sadece AKP’yle mücadele etmeyle malul reformistler, “dokunulmazlığın kaldırılmasına evet” diyen CHP’nin faşist olduğunu keşfettiler. Reformistlerin bu keşfi, aslında trajikomik bir durum. Ne var ki göz ve yürek ufku devrime varmayanlar, sadece daha iyi kapitalizm için mücadele ederler. Daha iyi kapitalizm için de CHP gibi sosyal demokrat görünümlü sermaye partilerinden, Kürt halkı ile işçi ve emekçiler için lehte bir şeyler yapar diye fazlasıyla umut beklerler. CHP yalan söylemlerine rağmen, gerçek sınıfsal kimliğiyle hareket ettiğinde ise trajikomik bir şaşkınlık yaşarlar.

“Bir musibet bin nasihattan iyidir” derler. Ne var ki reformistler (büyük bir çoğunluğu HDP içinde ama, HDP dışında olan reformistler de aynı sularda yüzmekte) devrimden kaçışlarını öyle bir noktaya vardırmış ki, sermaye iktidarı kirli savaşı sürdürürken, bunu sadece AKP’yle sınırlı gördüler, ya da böyle göstermeye çalışarak kitleleri kandırdılar. Şimdi ise CHP kendi gerçekliğiyle davrandı ve “dokunulmazlığın kaldırılmasına evet” dedi. Reformistler şimdi de, “dokunulmazlığa evet” demeyen CHP'li milletvekillerini öne çıkararak, daha iyi kapitalizm hedeflerini onlarla sürdürmeye çalışıyorlar. Bunu açıktan değil, alttan alta yapıyorlar.

Reformistler, devrimden kaçarak kırıntı bağlamında kazanımlar elde edebilirler. Ne var ki bu “kazanım” onların politik-pratik yok oluşlarını ya da açıktan sistemin saflarına geçmelerini biraz daha geciktirir. Kürt halkı, işçi ve emekçilerse reformist politikalarla kesinlikle acı bir şekilde kaybeder. Kazanmak için devrim hedefiyle hareket etmek gerekiyor. Devrim hedefiyle verilen mücadele, hemen değilse bile bir gün mutlaka zaferle taçlanacak.

M. Kurşun

 
§