27 Mayıs 2016
Sayı: KB 2016/20

Kölelik saldırılarına karşı işçi-emekçi barikatı
AKP şefinden emperyalistlere yeni çağrı
Muhalif basın yok edilmek-susturulmak isteniyor
Yeni bir Maraş planlaması
Yeni hükümet saldırı programını sürdürecek
“Birliğimizi sağlarsak, ne istersek alırız!”
AVON’da direniş başladı: #1AmaçİçinGüzellik
“İnsanca yaşamak, insanca çalışma koşulları istiyorum”
Madenci direnişi güncesi
Madenlerden yükselen mücadele ateşini büyütelim!
TKİP V. Kongresi sunumlarından - Sendikal bürokrasi ve bağımsız sınıf sendikası
Filistin halkını “Zafere kadar devrim” programı ve intifada özgürleştirir
Brezilya’da “Amerikancı sivil darbe”
Kapitalizm insanlığa ait hiçbir soruna çözüm bulamaz
Ahlaki çürümenin panzehiri devrim ve sosyalizm mücadelesidir!
“Aile bütünlüğü” adı altında kadına ve çocuğa dayatılan sefalet!
Sizi çok iyi tanıyoruz!
Moda ile tutsak edilen kadınlar
Nurhak şehitlerinin devrettiği kızıl bayrak onurla dalgalanıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Brezilya’da “Amerikancı sivil darbe”

Düzeniçi sola bağlanan umutların çöküşü

E. Bahri

 

İşçi Partili Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff, yolsuzluğa bulaştığı iddiasıyla geçen hafta görevinden azledildi. Karara tepki gösteren Rousseff, sivil darbeye maruz kaldığını, ancak teslim olmayacağını ilan etti. Sadece başkanlık hakkını geri almak için değil, demokratik kazanımları savunmak için de mücadele edeceğini ifade eden Rousseff, ülkenin farklı kentlerini ziyaret ederek halkı mücadeleye çağırmaya başladı.

Halkın çoğunluğu darbeyi desteklemese de tepkiler bazı gösterilerin ötesine geçmedi. Eylemlerin zayıflığı, Rousseff yönetiminin artık emekçiler tarafından sahiplenilmediğini gösterdi. 2015 yılında derinleşen krizle ekonomide yaşanan yüzde 3,8’lik daralmanın bedelini ödeyen emekçilerin ABD destekli darbeyi izlemekle yetinmeleri şaşırtıcı değil.

2001’den beri işbaşında bulunan İşçi Partili başkanlar emekçilerden çok burjuvazi için çalıştılar. İki dönem başkanlık yapan eski sendikacı Silva de Lula da, 2011’de seçilen eski gerilla Dilma Rousseff de Brezilya burjuvazisini memnun etmek için çalıştılar. Bu dönemde emekçiler lehine bazı işler yapılsa da belirleyici olan sermayeye hizmettir. Buna rağmen İşçi Partisi yönetimi emperyalistler desteğindeki burjuvazinin hışmına uğramaktan kurtulamadı.

“Düzeniçi sol”a tahammülsüzlük

Lula liderliğindeki İşçi Partisi bayrağı altında birleşen Brezilya’nın sol güçleri 2001 seçimlerini kazandılar. Yarım asırdan çok askeri cuntalar ve sağcılar tarafından yönetilen Brezilya’da işçi sınıfı, yoksul köylülük, ilerici-devrimci güçler onlarca yıla yayılan büyük mücadeleler verdiler. Bu militan mücadelelerin birikimiyle Lula başkan seçildiğinde emekçilerde büyük umutlar yeşermişti. Ancak kısa sürede görüldü ki, emekçiler lehine bazı işler yapsa da Lula yönetimi burjuvazi için çalışıyor. İşçi sınıfıyla emekçiler hayal kırıklığına uğrasalar da Amerikancı sağcılara karşı İşçi Partisi’ni kerhen de olsa desteklemeye devam ettiler.

Lula’nın önünü kesemeyen ABD destekli burjuvazinin bir kesimi İşçi Partisi ile koalisyon kurdu. Koşulların oluştuğuna karar verdikleri anda ise ABD desteği ile sivil darbeyi gerçekleştirdiler. Bu arada darbenin ardından başkanlığa atanan Michel Temer düne kadar Rousseff’in yardımcısıydı.

Darbe hem Brezilya burjuvazisinin hem ABD emperyalizminin düzeniçi de olsa sol bir yönetime artık tahammül etmek istemediklerini gösterdi. “Seçilmiş devlet başkanı” Rousseff’in darbeye maruz kalması onlar için sorun değil. Onlar için önemli olan “sol yönetim”in yıkılmış, neo-liberal saldırı önündeki pürüzlerin temizlenmiş olmasıdır.

Yeni başkan Amerikan muhbiri

Rousseff’in azledilmesi, “ABD destekli sivil darbe” olarak değerlendirildi. Başkan yardımcısı olan Michel Temer’in bir Amerikan muhbiri olması bu değerlendirmeyi doğruluyor. Açıklanan Wikileaks belgelerinde Temer’in ABD büyükelçiliğinin “özel muhbir”i olduğu kayıt altına alınmış.

Brezilya Demokratik Hareket Partisi şefi olan Temer’in hem Lula hem Rousseff döneminde başkan yardımcılığı yapmasının da tesadüf olmadığı anlaşıldı. Söz konusu belgelerde ABD’li efendileriyle ortak hareket eden Temer’in önce Lula yönetiminin önünü kesmeye çalıştığı, ancak başarısızlığa uğradıktan sonra İşçi Partisi ile koalisyon kurma yoluna gittiği ifade ediliyor. Bu veriler Temer’in İşçi Partisi yönetimine ABD tarafından sızdırılmış bir ajan olduğuna işaret ediyor. Nitekim Rousseff, darbenin ardından Temer’i kendisine ihanet etmekle suçladı.

“Yolsuzluğa karşı” katiller, tecavüzcüler, rüşvetçiler koalisyonu

Yolsuzluğa bulaştığı iddiasıyla Rousseff’i darbeyle azledenlerin sicilleri iğrenç suçlarla doludur. Yolsuzluk, rüşvet, tecavüz, cinayet gibi ağır suçlara bulaşmış olan yüzlerce milletvekili olduğu belirtiliyor. Örneğin Rousseff hakkında soruşturmayı başlatan meclis başkanı Eduardo Cunha’nın adının Panama belgelerinde 55 yerde anıldığı ve İsviçre bankalarında milyonlarca dolarlık hesapları olduğu ortaya çıktı. Belgelerde ifşa edilenler, Cunha’nın bir devlet firmasından alınan milyonlarca dolarlık rüşvetten pay aldığını gözler önüne serdi. Bu arada darbe hükümetinin Planlama Bakanı, henüz koltuğunu ısıtmadan rüşvet aldığını ortaya koyan ses kayıtlarının yayınlanması sonucu istifa etmek zorunda kaldı.

Suç dosyaları bu kadar kabarık olan rezil bir hükümetin kurulması ne burjuvazi ne ABD için sorun teşkil ediyor. Onlar için önemli olan sosyal yıkım saldırısını pervasızca hayata geçirebilecek bir hükümetin kurulmuş olmasıdır. Burjuvazi için çalışsa da, Rousseff’in sosyal yıkım saldırısının hayata geçirilmesinde darbe hükümeti kadar pervasız olması mümkün değildi.

Sosyal yıkım saldırısı için “sivil darbe”

Dünyanın en büyüklerinden biri olan Brezilya ekonomisi içinde bulunduğu krizi aşamadığı gibi geçen yıl gerçekleşen daralmanın bu yıl da devam edeceği belirtiliyor. Burjuvazi “kemer sıkma” politikalarıyla sosyal harcamaları kısarak bütçede oluşan açığı kapatmak istiyor. Bundan dolayı saldırıya geçmek için sabırsızlanıyor. Nitekim Amerikan destekli darbe hükümetinin ilk icraatı da bu yönde oldu.

Darbecilerin başkanlığa atadığı Michel Temer ilk açıklamasında “ulusal kurtuluş hükümeti” kurduklarını buyursa da önceliklerinin bütçe açığının kapatılabilmesi için sosyal harcamaların kısıtlanması ve emekli maaşlarının düşürülmesi olduğunu ilan etti. Sendika bürokratlarıyla görüşen darbeci başkan, burjuvazi ile yozlaşmış politikacıların yağmaladıkları serveti emekçilerden tahsil etmek için harekete geçti. Brezilya burjuvazisiyle emperyalistlerin buyruklarına bağlı olan Temer hükümeti, önceliğinin emekçileri işsizlik, yoksulluk ve sefalet bataklığına sürüklemek olduğunu ilk günden belli etmiş oldu.

Düzeniçi solla buraya kadar

Darbe hükümetinin işçi sınıfıyla emekçilere karşı daha pervasız olacağı kesin. Ancak 15 yıllık İşçi Partisi yönetiminin ardından varılan nokta, düzeniçi solun emekçilerin hiçbir temel sorununa çözüm üretemediğini bir kez daha kanıtlamıştır. Bir takım kazanımların emekçilerin derdine derman olamayacağı, sermayenin egemenliği devam ettiği sürece emekçiler için insanca çalışma, insanca yaşam koşullarına kavuşmanın mümkün olmadığı yeniden ispatlandı.

Brezilya İşçi Partisi deneyimi, düzeniçi sola umut bağlamanın, dolayısıyla kapitalizmden medet ummanın işçi sınıfıyla emekçilere hüsrandan başka bir sonuç yaratmayacağını çarpıcı bir şekilde göstermiştir. Bu deneyim, emekçilerin düzene ve onun içine hapsolan reformist sola neden umut bağlamamaları gerektiğini de gözler önüne sermektedir.

Sömürü, ücretli kölelik ve kulluktan kurtulabilmenin tek yolu anti-kapitalist/anti-emperyalist mücadeleyi yükseltmektir. Verili koşullarda demokratik/sosyal haklar bile ancak devrimci perspektife dayalı kitle mücadeleleriyle kazanılabiliyor. Hal böyleyken işçi sınıfıyla emekçilerin ideali olan sınıfsız, sömürüsüz sosyalist bir dünyayı kurmanın yolunu açmak için devrimci sınıf mücadelesinden bir an bile vazgeçilemez...

 
§