22 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/16

Haydi 1 Mayıs’a!
Sendikal bürokrasinin ve reformizmin Taksim korkusu
İşçi sınıfına kurşun askerliği dayatıyorlar!
Sınıf kimliğimiz ve sınıf kinimizle 1 Mayıs’a!
“Yürü üstüne üstüne, tükür yüzüne celladın!”
1 Mayıs'a doğru
Devrimci 1 Mayıs hazırlıkları
“Alışan’a sendika gelene kadar mücadele edeceğiz!”
Sömürü ve kölelik düzeni yıkılmadan işçi ve emekçilere iyi bir yaşam yok!
Sınıf çalışmasının sorunları
Taleplerimizle 1 Mayıs’ta alanlara!
Emekçi kadınların tek kurtuluşu var: Örgütlü mücadele!
Ankara’daki Katliam Planı biliniyordu!
Türkiye’nin Suriye ile flörtü ve anlamı üzerine
75 bin 890 genç işçi hazırlanıyor!
Yozlaşmış teşkilatın başarısız seremonisi
Suriye savaşının fitili bir kez daha ateşlendi
Sınıfın neferi, sosyalizm davasının savaşçısı Hatice Yürekli mücadelemizde yaşıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sınıf kimliğimiz ve sınıf kinimizle 1 Mayıs’a!

 

Çalışma ve yaşam koşullarımız, “Daha fazla nasıl kâr elde ederim“ diyen patronlar tarafından gittikçe kötüleştiriliyor. Fazla mesailer… İşyerinde yemeklerin kötü olması… Üzerimizde gittikçe artan baskılar… Ay sonunu getiremeyeceğimiz kadar aldığımız ücretler…

Dahası da var. Kâr hırsından dolayı alınmayan güvenlik önlemleri. Bunun sonucunda ya bir kaza geçirip sakat kalırız ya da ölürüz. Soma’da, Ermenek’te, Torunlar AŞ’de olduğu gibi...

Fabrikalarda kadın işçiler de çalışıyor. Fakat onların işleri sadece bununla sınırlı değil. Ev işleri, çocuk bakımı vb. sorumluluklar da onların omuzlarına kalıyor. İşten sonra bir de bunlarla uğraşmak zorundalar. En çok da çocuk bakımı. Fabrikalarda en çok ihtiyaç duyulan kreşler yine patronların kâr hırsı yüzünden yapılmıyor.

Bizler hakkımızı isteriz verilmez. “Ya kapı dışarı, ya da bu koşullarda çalışacaksın” denir. Bunların hepsi patronların “Kârımıza nasıl kâr katarız“ hırsından oluyor. Kendileri en lüks yerlerde gezer, yer, içerler. Biz hakkımızı istediğimizde yok çekerler. Yoksa daha lüks bir şekilde yaşayamazlar da ondan. Bugün sadece onlar için, onların daha fazla lüks içinde yaşayabilmesi için yasalar çıkaranlar, biz işçi ve emekçilerin hayatını daha da kötüleştirecek uygulamaları hayata geçiriyorlar. Yeni düzenlemelerle birlikte kıdem tazminatımız elimizden alınacak. Günümüzün modern köleleri olacağız, kiralanarak. Mezarda emekli olabiliyorduk, artık o da olmayacak. Sigortamız tam yatmayacak. Yani anlaşılacağı gibi daha da güvencesiz çalışma ve yaşam koşulları bizleri bekliyor.

Bu ağır çalışma ve yaşam koşulları bizler birlik olamadığımız için çok rahatlıkla hayata geçiriliyor. Patronlar düzeni bizlerin birliğini etnik, mezhepsel, cinsel, ulusal ayrımlar üzerinden bölüyor/bölmeye çalışıyor. Fakat bizlere bu kötü yaşam koşullarını dayatırlarken, hiçbir ayrım gözetmiyorlar. Çünkü, yeni 15 – 16 Haziranlardan, yeni Tekellerden, Greiflerden, yeni Metal Fırtınalarından korkuyorlar.

Dostlar kardeşler;

Bugün Ortadoğu emperyalistler ve onların işbirlikçileri tarafından kan gölüne çevrilmiş durumda. Yine burada akan kanların hepsi, biz işçi ve emekçilerin. Kimimiz ya bu savaşlarda ölüyoruz, ya da daha iyi bir yaşam umudu ile mülteci olarak gittiğimiz yerlerde daha da kötü şartlarda yaşıyoruz . Ucuz iş gücü olarak kullanılıyoruz. Bu şekilde de biz işçi ve emekçileri bölmeye çalışıyorlar. Bu savaşlarda en çok cefayı çekenler ise kadınlar ve çocuklar oluyor. Kadınlar ya fuhuşa zorlanıyor ya da köle gibi satılıyorlar. Çocuklar da ucuz iş gücü olarak kullanılıyorlar. Hem de oyun oynanması gereken çağda.

Yıllardır iç içe yaşadığımız kardeş Kürt halkına karşı kirli bir imha ve inkar politikası uygulanıyor. Çocuklar katlediliyor. Kadınların ölü bedenleri soyuluyor. Sokak ortasında, binaların bodrumunda ölü bedenler günlerce bekletiliyor. İsrail’in Filistin halkına yaptığı zulüm karşısında, ya da Suriyeli Kürt bir çocuğun cansız bedeni deniz kıyısına vurduğunda timsah gözyaşları dökenler Kürdistan’da öldürülen, katledilen çocukları terörist ilan edebiliyorlar. İşte bu kadar iki yüzlü bir düzende yaşıyoruz.

Bunların hepsi zenginler daha fazla nasıl zengin olur, yoksullar daha fazla nasıl yoksullaştırılır diye yapılıyor. Bu yüzden;

- Daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için,

- Kürt halkına uygulanan imha ve inkara karşı çıkmak için,

- Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı çıkmak için,

- Çarkı bozuk düzene karşı, “yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği“ şiarını yükseltmek için;

Her günümüz 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olsun.

Çukurova’dan Kızıl Bayrak okuru bir işçi

 

 

 

 

İşsizlik artıyor, sömürü ağırlaşıyor

 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Aralık 2015 ve Ocak, Şubat 2016 dönemi işsizlik rakamlarını açıkladı. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre işsizlik oranı 0,2 puan düşerken, Aralık öncesi döneme kıyasla ise 0,3 puan artışla yüzde 11,1 oldu. “Resmi işsizlik” olarak belirtilen bu rakama göre işsiz sayısı da 3 milyon 290 olarak açıklandı.

DİSK-AR ise resmi işsizlik oranının geçtiğimiz yıla göre düşüş göstermesinin “yasal” düzenlemeden kaynaklandığını açıkladı. Buna göre, işsiz kabul edilen yaklaşık 380 bin kişi, “Toplum Yararına Çalışma Programı” altında güvencesiz bir şekilde “istihdam edilmeye” başlamasıyla “resmi işsizlik” oranında düşüş eğilimine yol açtı. Esasta ise bu çalışanlar, en temel haklarından yoksun, en güvencesiz çalışanlar kapsamında yer alıyor. Bu düşüş etkisi olmasa resmi işsizlik oranının yüzde 11,1 değil; yüzde 12,4 olacağına dikkat çekildi.

Ayrıca, genişletilmiş işsizlik oranının yüzde 18,4, işsiz sayısının da 5 milyon 944 bin kişi olarak gerçekleştiği belirtildi. Bu sayı hesaplanırken, son 4 haftadır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde işe başlamasa da işsiz sayılmayanlar resmi işsiz sayısına ekleniyor.

Çalışanlar arasında işinden memnun olmayan, geçici işlerde çalışmak zorunda kalanlar, kısa süreli olarak işe girmiş bulunanlar da bu işsiz sayısına dahil edildiğinde ise Türkiye’deki toplam işgücünün yaklaşık yüzde 23,6’sı (7 milyon 603 bin kişi) işsizlik sorunu ile yüz yüze.

Bütün bunların yanı sıra Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yayınlanan İstihdam İzleme Bülteni’nde sigortalı çalışan sayısının Ocak ayında 379 bin kişi azaldığı belirtildi. Buna paralel olarak KOBİ sayısının 30 bin azaldığı belirtilirken, KOBİ’lerdeki çalışan sayısının da 294 bin kişi azaldığı ortaya kondu.

Sigortalı çalışan sayısındaki düşüşün yüzde 78’inin KOBİ’lerdeki bu eğilimlerin sonucunda olduğu belirtilirken bu eğilimlerin nedeni sermaye iktidarının “reform” uygulamalarına ve “asgari ücretteki artışa“ bağlandı.

 
§