1 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/13

Karanlığa ışık, sessizliğe çığlık olmak için 1 Mayıs'a!
Yoksulun can güvenliği için değil, sermayenin mal güvenliği için!
“Yılmadık, yılmayacağız!”
Kirli savaş ve direniş aralıksız devam ediyor
Çocuklar ancak sosyalizmde özgür olabilir!
Eğitim kurumlarında cinsel taciz
Yeraltından Sesler Mart ayı değerlendirmesi
Sermayenin asgari ücret hazımsızlığı devam ediyor
Beşiktaş Belediyesi’nde direniş sürüyor
Sermaye işçi sınıfının en ufak moral kazanımına acımasızca saldırıyor!
“Hep beraber bu mücadeleyi büyütelim”
“Haykırmaya devam edeceğiz; aşağılık sömürü düzeni son bulana kadar!”
Haklı olan biziz! Korkumuz yok!”
DGB II. Genel Kurul sonuç bildirgesi
“Barbarları bekle”miyoruz, Tek yol devrim!
Gençlik Kızıldere şehitlerini andı
Kızıl Bayrak'ı güçlendirmek, devrim davasını güçlendirmektir
Mülteciler üzerinden kirli pazarlıklar ve vizesiz geçiş aldatmacası
Rojava ve Kuzey Suriye Federasyonu üzerine - D. Yusuf
Fransa’da grev ve eylemler
1 Mayıs’ta alanlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sömürünün, yağmanın, katliamların, kirli savaşın, savaş kışkırtıcılığının, iş cinayetlerinin, kadın-çocuk istismarcılığının sorumlularından hesap sormak için;

‘Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği’ şiarıyla

1 Mayıs’ta alanlara!

 

İşçiler, emekçiler, gençler!

Bugün, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta alanlara çıkmak, her zamankinden çok daha büyük bir önem taşıyor. Zira sermaye sınıfı adına iktidar dümenini elinde tutan AKP, ülkeyi tam bir cehenneme doğru sürüklüyor. Bu vahim gidişata ‘dur’ demek için tüm onurlu işçi ve emekçiler 1 Mayıs’ta alanlara çıkmalıdır.

Sömürü, yağma ve soygun düzenine karşı direniş

Kapitalist sistem doğası gereği sömürü, yağma ve bir soygun düzenidir. Hem asalak kapitalistlerin, hem de iktidardaki parti şefleriyle yandaşlarının biriktirdikleri servetleri işçi sınıfı üretiyor. Toplumsal serveti üreten işçi sınıfıyla emekçilerin payına ise ağır çalışma koşulları, yoğun sömürü, düşük ücret, sefillik ve baskılar düşüyor. AKP’nin tek parti zorbalığına dayanan iktidarı döneminde bu müsibetler daha da artmış bulunuyor.

Sermaye iktidarının gündeminde; kıdem tazminatı hakkının gaspı, esnek ve kuralsız çalışma uygulamaları ile işçilerin simsarlar tarafından pazarlarda kiralanmasını öngören kölelik dayatmaları bulunuyor. Hazırlanan yasalar sömürünün katmerleşmesini hedeflerken yeni iş cinayetlerine de davetiye çıkarıyor.

Bu pervasız zorbalığa karşı direnmek, onurlu her işçi ve emekçinin vazgeçilmez görevidir. “İşgal, grev, direniş” şiarıyla mücadelede yeni bir düzey yaratan Greif işçileri ve estirdikleri fırtına ile sermayeyi ve sendika ağalarını sarsan metal işçileri, mücadelede izlenecek yolu sınıf kardeşlerine göstermiş bulunuyor.

Kirli savaşa hayır,
Kürt halkına özgürlük

“İstikrar” vaatleriyle hükümet koltuğuna oturan AKP, Kürt halkına karşı eşi-benzeri görülmemiş bir kirli savaş başlattı. Saldırdığı mahallelerde sağlam tek bir tek ev, bir işyeri bırakmayan dinci-faşist rejim, gerisinde yakılıp yıkılmış sokaklar ve ceset dolu kentler bırakıyor.

İsrail’in Filistin halkına karşı kullandığı vahşi savaş yöntemlerini örnek alan AKP iktidarının derdi Kürt halkının eşitlik ve özgürlük özlemlerini kanla boğmaktır. Bu kirli savaşın bedelini sadece Kürt halkı değil, bütünüyle Türkiye işçi sınıfı ve emekçiler de ödüyor. Bu nedenle tüm işçi ve emekçiler kirli savaşa hayır demeli, Kürt halkının eşitlik ve özgürlük taleplerini desteklemeli, ırkçı-şovenizme karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği şiarını alanlarda haykırmalıdırlar.

Savaş kışkırtıcılığına hayır,
gericiliğe karşı birleşik direniş

İçeride kirli savaş, baskı ve zorbalığa sarılan sermaye iktidarı komşu halklara karşı da saldırgan bir politika izliyor. Ortaçağ kalıntısı körfez şeyhleriyle işbirliği yapan iktidar, halen Suriye ve Irak’ta cihatçı çeteleri destekliyor.

AKP iktidarı-Körfez şeyhleri ittifakı, kirli emellerine ulaşabilmek için bölge halklarını etnik, dinsel, mezhepsel temelde parçalamak ve halkları birbirine boğazlatmak istiyor. Emekçiler bu yapay ayrım tuzağına düşmemeli, tek gerçek ayrımın sınıf ayrımı olduğu bilinciyle hareket etmeli, halkların kardeşliği temelinde gericiliğe ve emperyalizme karşı birleşik mücadeleyi yükseltmelidirler.

Faşist zorbalığa karşı direnmek
hem görev, hem haktır

Yolsuzluk, rüşvet ve soygun batağına saplanan düzenin efendileri, kaçak saraylarındaki sefahata devam edebilmek adına ülkeyi kan gölüne çevirmekten çekinmiyorlar. Bu kokuşmuş saltanatı ayakta tutmak adına hem içeride hem de dışarıda saldırganlığa sarılan iktidar, işlediği suçlara ortak olmayı reddeden herkesi “terörist” ilan ederek saldırıyor. Hak arayan işçilere, kirli savaşa hayır diyen öğrencilere/akademisyenlere, muhalif gazetecilere saldırıyor, gözaltına alıyor, hatta tutukluyor. Ama aynı anda katliamcı IŞİD’in tetikçilerini serbest bırakıyor, kadın katillerini koruyor, çocuk tecavüzcülerine bakanlar düzeyinde sahip çıkıyor.

Bütün sınırları zorlayan bu ilkel zorbalığa karşı direnmek sadece hak değil, görevdir aynı zamanda. İşçi sınıfı ve emekçiler sermaye iktidarına boyun eğmeyeceklerini 1 Mayıs alanlarındaki duruşlarıyla göstermeli, güdülen köleler değil, onurlu yaşamak isteyen emekçiler olduklarını zorbalara hatırlatmalıdırlar.

Sınıfsız, sömürüsüz,
sosyalist bir dünya için

İşçi, emekçi kardeşler!

Sermaye düzeninin yarattığı sayısız belaya karşı her mücadelenin büyük bir önemi ve değeri var. 1 Mayıs alanları bu mücadelenin görkemli örneklerine pe kçok kez tanık olmuştur. Ancak bu sınırlardaki mücadeleler ne kazanımları güvence altına almaya, ne de sorunlara kalıcı çözüm üretmeye yetiyor. Zira kapitalizm bu sorunları hergün yeniden üretiyor. Bu düzen var oldukça sömürüden, baskıdan, sefillikten, yapay ayrımlardan, yıkıcı savaşlardan kurtulmak mümkün olmayacaktır.

Emekçilere ağır bedellere mal olan sorunlardan kalıcı bir şekilde kurtulabilmenin tek yolu bu müsibetlerin kaynağı olan kapitalizmi yıkmak, işçi ve emekçilerin eşitlik ve kardeşlik içinde yaşayabilecekleri sömürü, baskı ve kölelikten arınmış sosyalist bir dünya kurmaktır. Bu yüce ideale duyulan özlem 1 Mayıs alanlarında dile getirilmeli, işçi sınıfıyla emekçiler kapitalist barbarlığa razı olmadıklarını gür bir sesle haykırmalıdırlar.

Yaşasın Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs!
Biji 1 Gulan!
Kölelik düzenine karşı 1 Mayıs'a!
Yaşasın İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği!
Haramilerin Saltanatını Yıkacağız, Sosyalizmi Kuracağız!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu


 
§