22 Ocak 2016
Sayı: KB 2016/03

“Teröre karşı mücadele” yalanıyla devlet terörünün önü açılıyor
Ödenek örtülü, vurgun aleni!
Zulüm sınır tanımıyor
Fiili sıkıyönetim!
Onurlu direniş güçleniyor
Soruşturmaların ve linç kampanyalarının hedefinde işçi ve emekçiler var
“Kirli savaşları bitirecek yegane güç emeğin kavgasıdır”
Hedefte “kıdem” var!
Devletin görmediği işsizler ordusu!
Çetinkaya işçisi: Direneceğiz!
Liseli gençlik çalışmamız üzerine
Kırıntılar sizin olsun, gelecek bizim!
Sınav hayatları eliyor!
İran sistem içinde yerini alıyor!
Emperyalizmin “krizle savaşacak cephanesi” tükeniyormuş
Kadın İşçi Kurultayı’na yürüyoruz!
Hrant Dink katledilişinin 9. yılında anıldı
Kirli savaş ve batının suskunluğu tartışmaları
DEV TEKSTİL 1. yılında!
Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Soruşturmaların ve linç kampanyalarının hedefinde işçi ve emekçiler var

 

Kürt halkını teslim alma amacıyla tüm güç ve olanaklarını kirli savaşa seferber eden sermaye devleti, halkın direnişine çarptıkça saldırganlaşıyor. Bir yandan Kürdistan coğrafyasında katliamlara başvururken, öte yandan da bu kirli savaşa karşı sesini yükselten emekçileri baskı ve şiddet politikaları ile sindirmeye çalışıyor. AKP’nin hedefinde yalnızca savaşa karşı sesini çıkaranlar değil, şu veya bu biçimde karşısında söz söyleyen tüm toplumsal kesimler yer alıyor. Sermaye devleti tüm bir toplumsal muhalefeti baskılamak isterken, öte yandan da dinsel gericiliğin ve milliyetçiliğin etki alanını büyüterek işçi ve emekçileri kutuplaştırmaya ve yedeklemeye çalışıyor. AKP tüm devlet kurumlarını ve burjuva basını savaş konseptine uygun olarak şekillendiriyor ve yönetiyor. Diyanet tarafından yayınlanan gerici fetvalar, Alevilere dönük saldırgan söylemler, gazetecilere dönük gözaltı ve tutuklamalar, ODTÜ’ye dönük mescit provokasyonu, 29 Aralık grevine katılan eğitim emekçilerinin MEB tarafından fişlenmesi, Ayşe öğretmene ve Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi tarafından yayınlanan bildiriye imza atan akademisyenlere dönük linç kampanyaları vb. ile sermaye düzeni kirli savaşı tüm ülke geneline yayıyor. AKP iktidarı, işçi ve emekçileri kirli savaşın parçası haline getirmeye ve devlet terörünü toplum düzeyinde meşrulaştırmaya çalışırken, yarattığı kutuplaşmalar ve korku atmosferi içerisinde işçi sınıfı ve emekçilerin kazanımlarına dönük saldırılarına da hız veriyor.

Kamu emekçileri öncülerine, hak ve özgürlüklerine sahip çıkmalıdır

Burjuvazi ve onun düzeni, kirli savaşın ağır yükünü emekçilere ödetmek ve iktisadi alanda yaşadığı tıkanmayı işçi sınıfının kazanımlarını ortadan kaldırarak aşmak istiyor. İşçilerin kıdem tazminatı hedefe konurken, kamu hizmetlerinin sermayeye açılması ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılması vb. saldırılar peşi peşine gündeme geliyor. Gelişmeler sermaye iktidarının, bu hedeflere kolayından ulaşabilmek için, emekçilerin öncü-ilerici kesimlerine dönük saldırganlığını arttıracağını gösteriyor. 29 Aralık grevi sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı’nın greve katılan eğitim emekçilerini fişlemesi, akademisyenlere yönelik linç kampanyaları önümüzdeki dönemde öncü-ilerici işçi ve emekçilerin yeni saldırılarla karşı karşıya kalabileceğinin işaretleri durumundadır.

Bu saldırıların kamu emekçilerine yönelik olarak da artarak devam edeceğinden şüphe duymamak gerekir. Sermaye düzeni, kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırırken, kamu kurumlarını da piyasaya açarak sermayenin sofrasına sunma niyetindedir. Sermaye iktidarı, kamuda örgütlü işbirlikçi sendikalarının bulunmasına ve KESK’in örgütsüzlük tablosuna rağmen riskleri en aza indirmek isteyecektir. Bunun için de kamu emekçilerinin öncü kesimleri ile emekçiler arasındaki bağların tümüyle ortadan kaldırılmasına, öncü-ilerici kamu emekçilerini emekçilerden yalıtmaya yönelecektir. Bir kez daha elindeki en önemli silah ise “terör” söylemi olacak, savaşa ve sosyal yıkıma karşı ses çıkaran tüm ilerici kesimler bu söylemler eşliğinde hedef tahtasına konacaktır. Bunu başardığı ölçüde de kamu emekçilerini örgütsüz ve öncüsüz bırakacak ve saldırı programlarının hayata geçirilmesi bir o kadar kolaylaşacaktır.

Kamu emekçileri, iş güvencesinin kaldırılmasına karşı mücadeleyi yükseltirken sermaye devletinin hedefine aldığı ilerici-öncü kamu emekçilerine sahip çıkmalı, bunu, hak ve özgürlüklerine sahip çıkmanın en önemli ayaklarından biri olarak görmelidir. Öncü kamu emekçileri ise kirli savaşın gerisindeki amaçları ve savaşa karşı mücadelenin kamu emekçilerinin geleceği ile bağını kamu emekçilerine anlatmalı, öte yandan da kamunun tasfiyesine dönük saldırı dalgası karşısında kamu emekçilerini harekete geçirecek bir mücadele programının oluşturulması için harekete geçmelidir. Öncü-ilerici kamu emekçilerine yönelecek saldırıların önüne ancak kamu emekçilerinin mücadeleye çekilmesi ile geçilebileceği görülmelidir.

Sosyalist Kamu Emekçileri

 

 

 

 

Akademisyenler yalnız bırakılmadı

 

Saldırıların hedefi olan akademisyenlerle dayanışmak için açıklamalar yapılırken çok sayıda kentte ise eylemler gerçekleştirildi.

Yeni kampanya ve destek açıklamaları

Hedefteki akademisyenlerle dayanışmak için gazeteci, milletvekili ve akademisyenler tarafından yeni bir kampanya başlatıldı. “Akademisyenler susturulamaz” başlığıyla bir metin imzaya açıldı.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) de, 13 Ocak’ta bir açıklama yayınlayarak Kürt halkına yönelik devlet terörünü kınayan bildiriyi imzalayan akademisyenlere sahip çıktı. Dayanışma ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, devlet terörü teşhir edildi.

Ayrıca 200’ü aşkın gazetecinin imzasıyla bir bildiri yayınlandı.

Dayanışma eylemleri

KESK Bursa Şubeler Platformu’nun çağrısıyla 15 Ocak’ta Heykel Meydanı’nda eylem gerçekleştirildi. “Akademisyenleri yalnız bırakmayacak, tehditlerinize boyun eğmeyeceğiz!” pankartının açıldığı eyleme Uludağ Üniversitesi öğrencileri de katıldı.

Kocaeli Emek ve Demokrasi Platformu da 15 Ocak’ta kent merkezinde gerçekleştirdiği basın açıklamasında devletin kurumlarının ve mafya bozuntularının tehditlerine karşı akademisyenlerin yanında olmak gerektiğini vurguladı. Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) öğrencileri, KOÜ İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi önünde düzenledikleri basın açıklaması ile duruma tepki gösterdi.

Akşam saatlerinde ise gözaltına alınan akademisyenlerin götürüldüğü Kocaeli Adliyesi önünde açıklama yapanlar polis saldırısına uğradı, 4 kişi gözaltına alındı.

Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla 16 Ocak’ta İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen eylemde Kürdistan’daki kirli savaş teşhir edilerek akademisyenlerin hedef alınmasına tepki gösterildi.

İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu, akademisyenlere yönelik baskıları 16 Ocak’ta Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yaparak protesto etti.

KESK, DİSK, TMMOB ve İzmir Barosu Çağdaş Avukatlar Grubu da 19 Ocak’ta İzmir Adliyesi önünde yaptıkları eylemle akademisyenlere yönelik soruşturmaları protesto etti.

 
§