20 Kasım 2015
Sayı: KB 2015/43

Fransa katliamı emperyalizmin kirli ve kanlı yüzüdür
Dinci iktidarın “Milli birlik ve beraberlik projesi” çökmeye mahkumdur
Kahrolsun sömürgecilik, Kürt halkına özgürlük!
Sıkıyönetimin ilk 5 günü: 2 ölü, 12 yaralı
Sahte gündemlerle gerçekleri karartmaya çalışıyorlar
“İstikrar” AKP ile gelemiyor!
Ekonomik ve sosyal yıkım programına karşı topyekûn mücadeleye!
İşsizlik kapitalizmin doğal ve kaçınılmaz bir sonucudur
MİB MYK Kasım Ayı Toplantısı
DEV TEKSTİL Kasım Ayı GMYK toplantısı gerçekleşti!
IFF Aroma’da direnişin 67. gününde eylem
Ekim Devrimi’nin öncesi ve sonrasında kadın çalışması deneyimleri
Kapitalizm öldürür; yaşamak için sosyalizm!
İşçi-emekçi kadın sorunu üzerine
Emekçi Kadın Komisyonları faaliyetlerinden...
Paris katliamı üzerine
AB’nin “Göçmen Krizi” ve kapitalizmin karanlık yüzü
Suriye’de “siyasi geçiş süreci”
Gençlik geleceği için kavgaya!
YÖK açıkladı: Gençler boş yere ümitlenmesin!
Kendi davan için dövüşmezsen, ölürsün başkalarının davası için
Yeni Greifler, yeni metal fırtınaları ile sınıfın Haziranları'na hazırlanmak
Zorbalığa karşı tek kurtuluş yolu devrimci sınıf mücadelesini yükseltmektir!
Alaattin'e...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sahte gündemlerle gerçekleri karartmaya çalışıyorlar

 

Özellikle 7 Haziran’daki seçimlerden sonra tüm Türkiye genelinde “terör operasyonları” vb. gerekçelerle neredeyse her gün ev baskınları, gözaltılar, tutuklamalar yaşanıyor. Sermaye devleti “teröre karşı mücadele” adı altında eylem yapma yasakları koyuyor. Muhalif internet siteleri kapatılıyor ya da erişime engelleniyor. Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla birçok insan hapishanelere konuyor. Ancak polisin “takip listesinde” olan IŞİD’cilerin “canlı bombalar eylem yapmadan tutuklayamayız” denilerek serbestçe dolaşmalarına izin veriliyor. Sermaye devleti “teröre karşı mücadele”den, “IŞİD, PKK, DHKP/C’ye karşı mücadele etmek”ten bahsediyor. Ancak devletin IŞİD’e nasıl da destek verdiği birçok şekilde açığa çıkmıştı. MİT’in denetiminde TIR’larla silahlar IŞİD’e gönderilmişti. Suriye’deki savaştan kaçan siviller Türkiye sınırını geçemezken silahlı IŞİD’cilerin Türk askerlerinin hemen yanından sınırı geçtiklerinin görüntüleri ortaya çıktı. IŞİD’cilerin Türkiye’deki hastanelerde tedavi edildikleri de öğrenildi. 10 Ekim’de Ankara’da kendini patlatarak 100’den fazla insanın ölmesine neden olan iki bombacının da IŞİD’ci oldukları, devletin onları takip etmesine rağmen yaşanan vahşete izin verdiği ortaya çıktı. Ankara katliamından önce o bölgedeki askeri kurumlara “Ankara’da bomba patlatılacağı için kimsenin girip çıkmaması gerektiği” bildirildi. Bu bilgi Ankara’daki konsolosluklara da iletildi. Bütün bunlar gösteriyor ki sermaye devleti bu katliamı bizzat düzenleyendir.

Ankara katliamını gerçekleştiren devlet, Silvan’da, Cizre’de, birçok Kürt ilinde sokağa çıkma yasakları koyarak, sonra da zırhlı araçlarla, tanklarla, helikopterlerle sivil halkı öldürmeye devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda Cizre’de 1 haftalık sokağa çıkma yasağı kaldırıldıktan sonra 20’den fazla “teröristin” öldürüldüğü açıklandı. Ancak devletin “terörist” dediği bu 20’den fazla insanın, günlük ihtiyacını karşılamak için fırına, bakkala giderken zırhlı araçlardan açılan ateşle öldürüldüğü, ölenlerin içinde 1 aylık bebekten, 70 yaşına kadar insanın olduğu ortaya çıktı. Devletin bu operasyonlara gerekçesi ise bu mahallelerde kazılan hendeklerin kapatılması idi. Oysa bu hendekler orada yaşayanlar tarafından tam da zırhlı araçların mahallelerine girip, kendilerine saldırmasını önlemek için kazılmıştı. Devletin sözcüleri “terör” lafını ağzından düşürmeyerek, bir korku ortamı yaratarak, kendi iktidarlarını sürdürmeye, kalıcı kılmaya çalışıyorlar. Gerçekleri çarpıtıyorlar. Onlarca devrimci tutuklanıyor, polisin basına servis ettiği haberler ise gerçekte öyle olmamasına rağmen “eylem hazırlığında yakalandılar”, “şehri kana bulayacaklardı” gibi asılsız iddialar etrafında dönüyor. “Canlı bomba tutuklandı” haberleri çıkıyor. Hani canlı bombalar eylem yapmadan tutuklanamazdı? Devlet IŞİD vb. gerici çeteleri besliyor, bu çetelere karşı çıkan, ekonomik, sosyal hakkını arayan, özgürlük isteyenleri, devrimcileri, Kürt halkını ise katlediyor, gözaltına alıyor, tutukluyor.

Sermaye devleti gerçekleri çarpıtarak bir korku ortamı yaratmaya çalışıyor. Kendi çıkarlarını, tüm toplumun çıkarıymış gibi göstererek, kitleleri de taraflaşmaya, tüm toplum üzerine karabasan gibi çöken baskılara, saldırılara, katliamlara onay vermeye çağırıyor. Emekçilerin kendi gündemlerine odaklanmasını engellemeye çalışıyor. Ücret artışını, iş güvencesini, eğitim-sağlık hizmetlerinin pahalılığını değil de sözde “terör tehdidi”ni önlerine almalarını istiyor. Yaşanan bu tutuklama, operasyon, saldırı ve katliam bolluğunun asıl anlamı budur. Bu ikiyüzlülüktür, yalancılıktır. Emekçiler buna karşı kendi mücadelesine odaklanmalıdır. Hakları ve gelecekleri için mücadele etmeli, bu haklarını büyütmeye çalışmalıdır.

S. Zafer

 

 

 

 

Adana’da gözaltı saldırısı

 

Adana’da polis 17 Kasım sabahı yaptığı ev baskınları ile çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.Gözaltına alınanlar arasında Eğitim Sen Adana Şube Başkanı ve KESK Dönem Sözcüsü Ahmet Karagöz, SES üyesi Hüseyin Çalı, Halkevleri üyesi Sinan Hüdür ile KESK, DİSK, TMMOB üyesi birçok emekçi yer aldı.

Baskınların, Adana’da 6 Ekim’de İnönü Parkı’nda Ankara mitingine çağrı amaçlı düzenlenen yürüyüş ve basın açıklamasından kaynaklı olarak yapıldığı öğrenildi.

Gözaltı saldırısı, KESK ve Eğitim Sen MYK üyelerinin katılımıyla adliye önünde yapılan eylemle protesto edildi. Eylemde açıklama yapan Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, “AKP, giderek artan ve benzer örneklerini ancak faşist rejimlerde görebileceğimiz baskıcı, anti demokratik ve yok etmeye dayalı politikalarına boyun eğmeyen ve sesini yükseltenlere karşı büyük bir tahammülsüzlük göstermekte, şafak baskınları ve gözaltı operasyonları ile bizleri sindirmeye ve tamamen susturmaya çalışmaktadır” dedi.

Gözaltındakiler karakol, savcılık ve mahkemedeki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.




Alışverişten dönerken vuruldu

 

15 Kasım’da, Şırnak’ın Cizre ilçesinde alışverişten dönen bir kişi zırhlı araçtan açılan ateş nedeniyle karnından yaralandı. Dörtyol’dan geçtiği sırada yaralanan Servet Aydık, çevredekiler tarafından uzaklaştırılmaya çalışılırken, polis çevredekilerin “yaralı var” ikazlarına aldırış etmeden biber gazıyla saldırdı.

Aydık, biber gazının içinde bir araca bindirilerek Cizre Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.




Adalet Bakanlığı’ndan
çocuklara ‘müjde’(!)

 

Sermaye devleti yürüttüğü kirli savaşla, tırmandırdığı baskı politikalarıyla ve yaşadığı krizlerle beraber çocuk hapishanelerini kendisi için bir ihtiyaç olarak görüyor. Boyun eğdiremediği, bu düzene öfkeli olan çocukları ve gençleri hapishanelere atmayı planlıyor.

Bu kapsamda, Adalet Bakanlığı, 2016’da Diyarbakır, Hatay ve Tarsus olmak üzere üç, 2017 ve 2018’de de Kayseri ve Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde birer çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumu ile üç yılda 5 hapishane açmayı planlıyor. 288 kişilik kapasiteye sahip olacak olan bu cezaevleriyle üç yıl içerisinde çocuklar için 1440 kişilik hapishane inşa edilecek.

Öte yandan, son 6 yılda hapishanelerde 10 çocuk ölürken 13 Kasım 2015 günü Trabzon E Tipi Cezaevi’nde bir çocuk intihar etti. Hapishaneden çıkan çocukların üçte ikisi bir yıl içinde tekrardan hapishaneye atılıyor.


 
§