26 Aralık 2014
Sayı: SYKB 2014/01 (51)

2015’in kaderini devrimci sınıf mücadelesi tayin edecek!
2014’te devlet terörü
Kürt cephesi: 2014 yılına Kobanê direnişi damgasını vurdu
Devlet terörüne karşı devrimci sınıf mücadelesi
Ayvalıtaş davasında oyun sürüyor
Banka patronlarının grev korkusu!
2014: Katliam, yıkım ve direnişin yılı
Metal işçisi son sözünü söyledi
Gebze mitinginde metal işçisinden grev mesajı
“İşyerinde benim gibi isyan eden yüzlerce işçi var”
Kani Beko ve omuzdaşları sınıf mücadelesinin önündeki barikattırlar! - B. Seyit
“Bize yapılanlara sessiz kalmayın!”
Yeni bir yıl ve devrimci olanaklar
PEGİDA: Irkçı-faşist saldırganlığın yeni müfrezesi
Rusya’da otomobil işçilerinden grev hazırlığı
ABD-Küba ilişkilerinde yeni bir döneme doğru
Üniversitelerde faşist terör: Onlarca gözaltı!
Devrimci ilke ve taktiğin birliği
2014: Kamu emekçilerinin kitlesel-birleşik mücadele hattı ihtiyacı
EKK Çalıştayı Sonuç Bildirgesi
Emekçi kadınlar çalıştayı değerlendirdi
Emekçi kadın çalıştayı: Direniş özgürleştirir!
Kadın olmak
19 Aralık’tan bugüne direniş sürüyor!
BDSP 19 Aralık Direnişi’ni selamladı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

PEGİDA: Irkçı-faşist saldırganlığın yeni müfrezesi

 

Almanya’nın Dresden kentinde başlayan İslam karşıtı gösteriler her geçen gün büyüyerek ve diğer kentlere yayılarak devam ediyor. ‘Pazartesi Yürüyüşleri’ adı altında gerçekleştirilen bu gösterileri, Batının İslamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar (PEGİDA) adlı yabancı ve İslam karşıtı hareket organize etmektedir.

Önce yüzlerce kişinin katıldığı bu gösteriler gitgide kitlesel boyutlar kazanmaktadır. Örneğin, en son yapılan gösteriye 15 binden fazla kişi katıldı. Giderek Bonn, Düesseldorf, Kassel ve Würzburg gibi kentler de bu tür gösterilere sahne oluyor.

Kısa sürede Almanya’da önemli gündemlerden biri haline gelen bu hareket, Bonn’da Bogi’da, Düsseldorf’ta Dugi’da gibi değişik adlarla ortaya çıkıyor. Başlarında uyuşturucu ticareti yapmaktan yargılanmış ve bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmış eski bir ırkçı-faşist ve neo-Naziler var. Hatta denilebilir ki, tüm diğer ırkçı-faşist örgütlerde olduğu gibi, PEGİDA’nın çekirdek kadrolarını da neo-Naziler oluşturmaktadır.

PEGİDA’nın bir diğer özelliği ise, çok bilinçli biçimde hiçbir gösteride, kendilerini ele verecek ırkçı-faşist semboller kullanmıyor olmalarıdır. Bunun nedeni şudur; böyle dönemler politizasyonun yüksek olduğu dönemlerdir. Konuya ‘duyarlılık’ da başka dönemlerde olmadığı kadar fazladır. PEGİDA ve benzeri ırkçı-faşist örgütler de bunu bilmekte ve bu durumu istismar ederek kendi yabancı düşmanı ve İslam karşıtı eylemlerine daha fazla insan katmaktadırlar.

Değişik adlar kullanmaları, gösterilerinde ırkçı-faşist semboller taşımamaları ve sık sık “Biz radikal değiliz, biz halkız” sloganını atmaları, onların dikkate değer diğer özellikleridir. Böyle yaparak hem kendi gerçek kimliklerini gizliyorlar hem de milliyetçi önyargıların hayli güçlü olduğu çevrelerden daha fazla destek buluyorlar.

Öte yandan, PEGİDA adlı bu hareketin mensupları çıkışlarının asıl nedeninin Almanya’nın ve Avrupa’nın İslamlaşmasını engellemek olduğunu ileri sürüyorlar. Buna zaman zaman Almanya’da aşırı düzeyde yabancı olduğunu ve adeta işgal durumu yaşandığını da ekliyorlar. Şüphesiz ki, bu iddiaları sadece bir bahanedir ve onların gerçek kimliğinin üzerini örtmüyor. PEGİDA, kullandığı kimi parolalarıyla, propagandada öne sürdüğü temalarıyla, neo-Naziler başta gelmek üzere tüm bağlantılarıyla ve nihayet kullandıkları yol ve yöntemlerle ırkçı-faşist bir harekettir. O sadece İslam karşıtı değil, Almanya’da dil, din ve ulus farkı gözetmeksizin tüm yabancılara karşıdır. Kısacası PEGİDA, Almanya’da, ırkçı-faşist saldırganlığın yeni yüzü ve adıdır. Tüm faaliyetleri ve eylemleri de bunu fazlasıyla kanıtlamaktadır.

Örneğin, Dresden neo-Nazilerin bol ve milliyetçi önyargıların güçlü olduğu bir yerdir. Buna karşın Dresden yabancı nüfusun en düşük olduğu yerlerden biridir. Bu oran ancak %1’dir. Demek oluyor ki, asıl hedef bütün göçmenler ve bütün emekçilerdir. PEGİDA’nın ortaya çıkışından itibaren mülteci kamplarına dönük kundaklama eylemlerinde görülen artış dahi tek başına PEGİDA’nın yabancı düşmanı ırkçı-faşist bir örgüt olduğunu göstermektedir.

Irkçı-faşist PEGİDA’nın diğer iddiası da temelsizdir. Şöyle ki, Müslümanlar Almanya’da nüfusun yaklaşık %5’ini oluşturmakta ve İslamlaşma tehlikesine vurgu yapanlar bu oranın 2050 yılında ancak toplam nüfusun %7’sine denk geleceğini çok iyi bilmektedirler. Tek başına bu rakamın kendisi bile, bu iddianın temelsiz olduğunu kanıtlamaktadır.

Alman burjuvazisinin ikiyüzlülüğü
ve gerçekler

En başta Angela Merkel olmak üzere kimi politikacılar daha önce ve benzer durumlarda yaptıkları ikiyüzlü açıklamalara benzer bir açıklamayı da PEGİDA vesilesiyle yaptılar. Angela Merkel, bu tür örgütlerin ve bunlara ait saldırganlığın Almanya’ya yakışmadığını ve açıkça onları kınadıklarını belirtti. Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maizier ise PEGİDA’yı anlamak gerektiğini buyurdu! Bavyera İçişleri Bakanı Joachim Hermann gecikmeksizin onu destekledi. SPD de onlardan pek farklı bir tutum ortaya koymadı. Neo-Nazi saldırganlığı vesilesiyle yapılanlar gibi, bu açıklamaların da yegane hedefi ırkçı-faşist saldırganlığın ve bunun eseri olan eylemlerin üstünün örtülmesi, özellikle de aç gözlü Alman tekelleri ve devleti ile bağının gizlenmesidir.

PEGİDA da kendisini önceleyen ırkçı-faşist örgütler gibi Alman kapitalizmi denen bataklıkta üremiştir. Bu bataklıktan beslenmekte ve çoğalmaktadır. O da neo-Naziler, Pro/Köln ve Pro/NRW adlı ırkçı-faşist örgütler gibi aç gözlü Alman tekellerinin öz çocuğudur ve onlara hizmet sunsunlar diye ortaya çıkmışlardır.

Bu arada kriz Alman kapitalizminin de bir gerçeğidir ve etkisini yeni yeni göstermeye başlamıştır. Bu dönemlerse ırkçı-faşist saldırganlığın arttığı dönemlerdir. Almanya’da da bu olmaktadır. Kaldı ki, Almanya uzun süredir ırkçı-faşist saldırganlığa yataklık etmektedir. Ayrıca, Avrupa’da İslam tehlikesi adı altında en ileri boyutlara vardırılan ve ucu dosdoğru yabancı düşmanlığına çıkan ırkçı-faşist propaganda en fazla Almanya’da yapılmaktadır. Özellikle de Ortadoğu’daki emperyalist ve gerici savaşta ön plana çıkan IŞİD adlı İslamcı-faşist cinayet örgütlerinin ölüm kusan icraatlarının Alman orta sınıfı ve küçük-burjuva çevrelerinde yarattığı politik iklim buna son derece uygun bir zemin olmaktadır.

Alman burjuvazisi bu durumu istismar etmekte, yerli-yabancı, Hristiyan-Müslüman, siyah-beyaz diyerek işçi sınıfı ve emekçileri bölmekte, birleşik sınıf mücadelesinin oluşmasını engellemeye çalışmaktadır. Yabancı düşmanlığının körüklenmesinin yegane nedeni de budur.

Ne kadar gizlerlerse gizlesinler, gerçek gerçektir ve PEGİDA Alman kapitalizmi denen bataklığın eseridir. Arkasında Alman tekelleri var. PEGİDA onların öz çocuğudur. Çok kısa bir sürede sanal alem üzerinden örgütlenen PEGİDA’nın Facebook sayfası günde 50 bin kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Örgütün üye sayısı on binin üzerindedir. Halihazırda Alman orta sınıfı içinde ve küçük-burjuva çevrelerde destek bulmaktadır. Kullandığı adlar, parolalar ve yöntemleri ile daha sinsi ve daha tehlikelidir. Bu nedenle de hiç ama hiç küçümsenmemelidir.

 
§