06 Aralık 2013
Sayı: KB 2013/47

Haziran başlangıç, işçi sınıfı gelecek!
Düzene karşı devrim!
Bu pisliği devrim temizler!
AKP-cemaat çatışması üzerine notlar... - Haydar Baran
“ÇHD’lilere sahip çıkalım!”
Zamana oynuyorlar!
Kılıçdaroğlu ile partisi ABD’de “görücüye” çıktı
Herkese eşit, parasız ve nitelikli sağlık!
“Sağlık verilerinin korunması haktır!”
Bosch işçilerinin mücadele birliği güçleniyor!
Gebze’de mücadele çağrısı
Hak-İş bürokratlarından zoraki Feniş ziyareti!
Yatağan’da kavga sürüyor!
Kasım ayında 128 iş cinayeti yaşandı
Din, dinsel akımlar ve tutumumuz
Köksüz bir yazarın kök arayışı - 1 K.Toprak
Ukrayna ve Alman burjuvazisinin kirli emelleri
Cenevre 2’ye giderken...
Bir sene devrilirken... - T. Kor
Dünya iklim krizinde
Dershaneler de özel okullar da kapatılsın!
Bu daha başlangıç mücadeleye devam!
15 yılın coşkusuyla kitlesel, devrimci final!
“Sana zafer sözümüz olsun!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Sağlık verilerinin korunması haktır!”

 

Meslek odaları gündemde olan sağlıkta elektronik kayıt sisteminin merkezileştirilmesinin doğuracağı sıkıntılara karşı bir basın toplantısı yaptı. İstanbul Tabip Odası’nda gerçekleştirilen toplantı Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), Türk Eczacılar Birliği (TEB) ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından ortak örgütlendi.

Sağlık alınır-satılır bir meta haline dönüştürüldü

Toplantıda ilk olarak TTB Kişisel Sağlık Verileri Çalışma Grubu adına Dr. Hasan Oğan konuştu. Oğan, Sağlıkta Dönüşüm Yasası’yla birlikte sağlığın alınır-satılır bir meta haline dönüştürüldüğünü ifade ederek konuşmasına başladı.

Oğan, hükümetin “toplum yararına” diye lanse ettiği bu değişikliklerin, toplanan bilgilerin şirketlere satılmasıyla sonuçlandığını belirtti. Dijital ortamlarda saklanacak bu bilgilere internet ortamından ulaşmanın ve değiştirmenin çok kolay olduğunu belirten Oğan, UYAP sistemine giren bir kişinin beş yıllık cezasını sildiğini örnek gösterdi. Oğan, sağlık bilgilerinin toplanıp satılmasına karşı olduklarını ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.

Toplanan bilgiler kötü amaçlı kullanıma açık

TTB Merkez Yürütme Konseyi Başkanı Özdemir Aktan ise avuç içi ve parmak damar izi kayıt sisteminin özel bir hastanede başlatıldığını, bunun tüm hastanelere yayılmak istendiğini ifade etti. Aktan, bunun aynı zamanda bir fişlemeyi beraberinde getirdiğini vurguladı. Yapılanın insan haklarına ve Anayasa’ya aykırı olduğunu söyleyerek, toplanan bilgilerin kötü amaçlı kullanıma açık olduğunu ifade ederek buna karşı bir koruyucu bir yasanın olmadığını söyledi. Son olarak Aktan, tıp ve etik kurallarına aykırı olan bu uygulamalara günlük ve hukuki bir mücadeleyle karşı koyacaklarını söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.

SGK hastaların bilgilerini sattı

Dr. Ümit Yurdakul ise TDB adına yaptığı konuşmada, Sağlık Bakanlığı yetkilisinin kendilerine “Biz bu düzenlemeyi yapacağız, hukuk daha sonra gelir” dediğini aktararak sergilenen bu yaklaşımı eleştirdi. Yurdakul, özel diş hekimliklerinden iki yıldan beri verileri istediklerini ifade ederek kendilerinin buna karşı çıkmaya devam ettiklerini söyledi.

SGK’nın daha önce hastaların bilgilerini 75 bin TL’ye bir sigorta şirketine sattığını belirterek hekimle hasta arasındaki bilgilerin hiçbir şekilde satılamayacağını ifade etti.

Kanunu çıkaranlar kendi bilgilerini saklıyor

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Şen ise muayene hekimlerinin üzerinde oluşturulan baskıya dikkat çekerek konuşmasına başladı. Bu kanunu çıkaranların kendi bilgilerinin paylaşılmasını engellediği bilgisini veren Şen, Türkiye’nin sağlık verilerinin paylaşılması konusunda dünyada birinci sırada yer aldığını ifade etti. Yapılan düzenlemelerin hasta yararına olmadığını ifade eden Şen, bu konuda Sağlık Bakanlığı’nı uyararak konuşmasını sonlandırdı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

Vanlı depremzedelerin
açlık grevi 100. gününde!

 

Vanlı depremzedelerin açlık grevi eylemi 4 Aralık’ta 100. gününe girdi. Konut sağlanmayan depremzedelerin Anadolu, Tahir Paşa ve Alkanat konteyner kentlerinden zorla tahliyeler dayatılıyor. Buna karşı başlayan eylemler sürüyor. Devletin de baskı için yaptırımları arttı. Konteynerde yaşam olanaklarını zorlaştırmak için elektrik ve su kesilirken polis baskısı devreye sokuldu. Geçtiğimiz günlerde polis baskınlarıyla tahliye dayatması yapıldı. 4 Aralık sabah saatlerinde ise polisin konteyner kent çevresinde sirenleri açarak aileleri taciz ettiği ifade edildi.

Depremzedelerden Cengiz Gün, havaların soğuması ile birlikte geceleri donma korkusu yaşadıklarını belirterek şunları ifade etti: “Bu sabah polisin siren sesi ile uyandık. Bizi polisle korkutmaya çalışıyorlar. Çocuklarımız ve eşlerimiz korku içinde. Ne yapalım, nereye gidelim? Bizler bu ülkenin vatandaşı değil miyiz?”

Anadolu konteyner kentinde 110 aileden 30’u, 28 Ağustos’ta açlık grevine başlamıştı. Açlık grevinin 100. gününde konuşan grev sözcüsü Ali Ahi, şunları ifade etti: “Biz açlık grevine bizim için kalıcı bir çözüm oluşturulması için girdik. Zaten burada yaşayan birçok ailede çalışabilecek kişi yok. Evin yetişkinleri ya hasta ya da çalışamaz raporu olan kişiler. Biz kiraya gitsek bile bunun sonu yok. Bizler için en ideali baştan da dediğimiz gibi kalıcı konut. Biz bunu istiyoruz. Talebimiz karşılanana kadar da açlık grevini sürdüreceğiz. Biz burada çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyoruz. Kar yağdı, havalar çok soğuk. Çocuklarımız hasta çünkü burada 108 gündür elektrik yok. Konteynerlere sobada kuramıyoruz. Artık yetkililerin burada kalan bir avuç insana sahip çıkması gerekiyor. Bu çok mu zor?”

Daha önce AKP Van Milletvekili Burhan Kayatürk, ailelerin taleplerinin karşılanmasına dair “olasılık” olmadığını söyleyerek eylemi bitirmeye çalışmıştı. AKP şefi Erdoğan’sa Van’da TOKİ konutları dağıtımı için geldiğinde açlık grevindeki aileleri yok saymıştı.

 
§