08 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/43

Seçim mizansenleri erken başladı…
Kirli savaş bütçesi: Örtülü ödenek
Polise dev bütçe
Güler baklayı çıkardı
Gericilik tırmanıyor!
Dayanışma mesajları…
Sömürgeciliğin nafile duvarları
Gökkan'ın durumu ağırlaşıyor
Hakları ve özgürlükleri için sokağa çıkan
Alevi emekçiler kazanacak!
Aleviler inkar ve asimilasyona karşı Kadıköy’deydi!
Kapitalizm işsizliğin kaynağıdır
DİSK’ten #Direnİşçi eylemleri
Sınıf dayanışmasını güçlendiriyorlar!
KESK ve bağlı sendikalara çağrımızdır!

Haziran Direnişi-1H.Fırat

Mısır’da son durum ve Kerry’nin ziyareti
Sokaklar öfkeli!
Birleşik ve kitlesel 6 Kasım eylemleri...
Gençlik sokaklarda geleceği için haykırdı!
“Mücadele alanlarında biraraya gelmeliyiz!”
Adalet için yürüdüler
“Kazananlar hep direnenler olacak!”
“Özgür giyim kuşam” eylemleri üzerine...
Ekim Devrimi ve kadın
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ekim Devrimi ve kadın

 

Kadın sorunu tarihsel ve toplumsal bir sorundur. Diğer toplumsal sorunlarda olduğu gibi, kadın sorunu da tarihsel gelişmenin seyri içinde, belli koşulların ve ilişkilerin ürünü olarak ortaya çıkmıştır.

Özel mülkiyete paralel olarak gelişen erkek egemenliği, tüm sınıflı toplumlarda özü aynı kalarak, değişen toplumsal düzenlerin kendine özgü yanlarıyla yenilenerek günümüze dek sürmüştür. Bundandır ki, bu sorunun çözümünü sınıfsal ilişkiler ve sömürüden ayrı ele almak mümkün değildir. Diyalektik materyalist yöntemi kılavuz edinen komünistler için konu oldukça açıktır; tarihin belli bir evresinde belli sınıf ilişkilerinin ürünü olarak ortaya çıkmış olan bu sorun, tarihin yine belli bir evresinde, bu koşulların değişmesi ile de ortadan kalkacaktır. Bu nedenle kadın emekçilerin özgül mücadele talepleri devrim mücadelesinden ve sosyalizm hedefinden ayrı tutulamaz.

Bilimsel sosyalist dünya görüşünün tarihsel doğrulanmasının önemli bir pratiği olan Ekim Devrimi de bu gerçeği ortaya koymaktadır.

Kadın sorununun devrimci yöntemle nasıl bir çözüm zeminine kavuştuğunu anlamak için Ekim Devrimi sonrası yapılanlara bakmak yeterlidir. Devrimle, sömürü ilişkilerinin ortadan kaldırılması için atılan adımların, geçmişten miras kalan ataerkil kültüre, geleneklere ve gerici ideolojiye karşı sistematik bir mücadele ile birleştirildiğine tanık oluyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken esas nokta bu mücadelenin birlikte ele alınması ve bu yönelimin kendisidir. Mesele, bu konuda da, “buzun kırıldığı, yolun açıldığı” gerçeğidir.

*

Batı Avrupa’daki özgürlük hareketlerinin savunucuları, uzun zamandır, on yıllardır değil, yüz yıllardır, bu eskimiş yasaların kaldırılmasını ve kadının erkekle hak eşitliğini istiyorlar. Ama bunu gerçekleştirmeyi Avrupa’nın demokratik devletlerinden hiçbiri, en ileri cumhuriyetlerden hiçbiri başarmadı. Çünkü orada, kapitalizmin var olduğu yerde, mülkte ve akarda özel mülkiyetin, fabrikalarda ve işletmelerde özel mülkiyetin bulunduğu yerde, sermayenin henüz gücünü sürdürdüğü yerde, erkeğin üstüncelikleri saklı kalıyor.

Rusya’da kadının yasal hak eşitliği yalnızca 25 Ekim 1917’de işçiler iktidara geldikleri için gerçekleştirildi. Sovyet iktidarı başlangıçtan beri, her sömürüye düşmanca karşı çıkan, çalışanların bir iktidarı olma görevini benimsedi. Çalışanların mülk sahiplerince ve kapitalistlerce sömürülmesini olanaksızlaştırma, sermayenin egemenliğini yok etme görevini benimsedi. Sovyet iktidarı mülkte ve akarda özel mülkiyet olmadan, fabrikalarda ve işletmelerde özel mülkiyet olmadan, her yerde, bütün dünyada, en demokratik cumhuriyetlerde bile, çalışanları gerçekten yoksulluğa ve ücret köleliğine ve kadını iki kat köleliğe bırakan şu özel mülkiyet olmadan çalışanların yaşamlarını düzenlemelerini amaç edindi. (Lenin)”

Ekim Devrim sonrası atılan adımlar

Ekim Devrimi ile kadınların gerçek anlamda kurtuluşu için tohumlar atılmıştır. Sovyet iktidarı hemen ilk aylarda ilk elden kadının toplumsal yaşamdaki ikincil konumunu ve eşitsizliğini hedef alan önlemler almıştır. Kuşkusuz; “Bu araçlar yeni değildir, (sosyalizmin bütün maddi önkoşulları gibi) geniş-ölçekli kapitalizm tarafından yaratılmışlardır; ama kapitalizmde birincisi ancak bir az-bulunurluk olarak kalmışlardır, ikincisi -özellikle önemli olan budur- ya spekülasyonun, zenginleşmenin, aldatmanın, yanıltmanın bütün kötü yanlarıyla kâr güden girişimler ya da en iyi işçilerin haklı olarak hınç duyduğu ve tiksindiği “burjuva iyilikseverliğinin göz boyayıcı örnekçikleri” olmuşlardır.” (Lenin)

Neler mi yapılmıştır? Tüm alanlarda hak eşitliğini sağlama çabasıyla, kadınları üretim süreçlerine ve yönetime katmak, mesleki ve toplumsal yeteneklerini geliştirmek için kurs ve enstitüler açmak, doğumevleri, kreşler, çeşitli eğitim kurumları kurmak, ana ve bebek yurtları açmak, anneler için danışmanlık merkezleri, bebek ve küçük çocukların bakımı için kurslar, ana ve bebek sağlığı ile ilgili çalışmalar yapmak, kadın işçilerin emeğini korumaya yönelik “dünyadaki en ileri yasaları” çıkartmak, ortak mutfaklar, kamu aşevleri, yıkama ve onarma kuruluşları açmak gibi adımlar atılmıştır. Rakamsal birkaç örnek vermek gerekirse, 1919-20’de Petrograd’da nüfusun yüzde 90’ı ve Moskova’da yüzde 60’ı ortak yemekhanelerde besleniyordu. Devrimden önce kadınlar arasında okuma-yazma oranı oldukça düşükken, 1927’de Bilim ve Teknik okulunda okuyanların yüzde 40’ını kadınlar oluşturuyordu.

Ekim Devrimi ile Lenin’ in belirttiği gibi “Kadının hak eşitsizliği ile boşanmanın sınırlanmaları ile boşanmanın bağlandığı çirkin biçimsellikler (Formalitaeten) ile, evlilik-dışı çocukların tanınması, babalarının araştırılması ile vb. ilgili alçakça yasalardan, bütün uygar ülkelerde burjuvazinin ve kapitalizmin yüzkarası olan sayısız kalıntıları bulunan yasalardan, sözcüğün en gerçek anlamıyla taş üstünde taş” bırakılmamıştır. Sovyetler Birliği dünyada kürtajın yasal hak olduğu ilk ülkedir.

Ancak esasta, kadının, eski ev köleliğinden ve erkeğe her türlü bağımlılıktan kurtulması için “tekil ev ekonomisinin iktisadi ve eğitsel görevlerini topluma devretmek” gerektiği bilinciyle çalışmalar yürütülmüştür.

Kuşkusuz bu adımların daha başlangıç olduğunu bilen Lenin’in kendisi de “yasalar yalnız başlarına yetmez ve yalnız kararnamelerle asla yetinmiyoruz.” demektedir. Lenin önemle belirtmektedir ki, “Kadın ev ekonomisince sömürüldükçe, durumu her zaman sıkıntılı kalır. Kadının tam özgürleşmesi için ve erkekle gerçek eşitliği için toplumsal düzenlemeler gerekir, kadının genel üretken çalışmaya katılması gerekir. Kadın o zaman erkekle eşit konuma gelecektir.”

*

Kadın sorununda acil demokratik taleplerin yaşama geçmesi, kapitalizm koşullarında dahi çözülebilecek kimi eşitsizliklerin giderilmesi ancak bir devrimle mümkün olabilmiştir. Kuşkusuz bu adımlar gerçek ve kalıcı çözümün ancak özel mülkiyetin kaldırıldığı koşullarda yaşanabileceği bilinciyle atılmıştır.

Ekim Devrimi ile kadının kurutuluşunun koşullarını yaratabilecek olan tek devrimci sınıfın işçi sınıfı olduğu kanıtlanmıştır. İnsanın insan tarafından sömürüsü ve köleliğine dayalı olan kapitalizmden kurtuluşla birlikte kadınıyla, erkeğiyle gerçek bir toplumsal kurtuluş yaşanabilecektir. Bundandır ki, 96. yıl dönümünde Ekim Devrimi güncelliğini ve yol göstericiliğini korumaktadır.

 
§