08 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/43

Seçim mizansenleri erken başladı…
Kirli savaş bütçesi: Örtülü ödenek
Polise dev bütçe
Güler baklayı çıkardı
Gericilik tırmanıyor!
Dayanışma mesajları…
Sömürgeciliğin nafile duvarları
Gökkan'ın durumu ağırlaşıyor
Hakları ve özgürlükleri için sokağa çıkan
Alevi emekçiler kazanacak!
Aleviler inkar ve asimilasyona karşı Kadıköy’deydi!
Kapitalizm işsizliğin kaynağıdır
DİSK’ten #Direnİşçi eylemleri
Sınıf dayanışmasını güçlendiriyorlar!
KESK ve bağlı sendikalara çağrımızdır!

Haziran Direnişi-1H.Fırat

Mısır’da son durum ve Kerry’nin ziyareti
Sokaklar öfkeli!
Birleşik ve kitlesel 6 Kasım eylemleri...
Gençlik sokaklarda geleceği için haykırdı!
“Mücadele alanlarında biraraya gelmeliyiz!”
Adalet için yürüdüler
“Kazananlar hep direnenler olacak!”
“Özgür giyim kuşam” eylemleri üzerine...
Ekim Devrimi ve kadın
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Seçim mizansenleri erken başladı…

‘Çürüyen düzen, tükenen cumhuriyet’ emekçilere umut olamaz

 

Sermaye iktidarının hem iç politikada hem dış politikada açmazlarının derinleştiği bir dönemde yerel seçimlerin yaklaşması, AKP başta olmak üzere kokuşmuş düzenin partileri için yeni bir meşgale olacak. Haziran Direnişi’nin yankısı devam ederken, emekçileri oyalayabilecek bahane bulmakta güçlük çeken dinci-gerici iktidar, “can simidi” gördüğü seçimlere sarılmaya hazırlanıyor.

Aylar sonra gerçekleşecek seçimlerin şimdiden toplumun gündemine yerleştirilmeye başlaması, burjuva iktidarın emekçileri oyalayacak malzeme bulmakta güçlük çekmeye başladığına işaret ediyor.

Sermaye ve emperyalizmin vurucu gücü AKP iktidarının Haziran ayında isyan eden milyonları çileden çıkaran yeni icraatlara imza atması, “bu daha başlangıç, mücadeleye devam!” sloganının yankı bulmasına uygun iklimi hazırlarken, düzenin efendileri, yerel seçimlerle emekçileri oyalama mizansenlerinin başlatılması için acele ediyorlar.

AKP ile diğer sermaye partilerinin toplumu seçimlerle oyalama hamlesini, “halkın yerel iktidarını kuracağız” söylemiyle meydana inen reformistler de, kendi meşreplerince güçlendiriyorlar.

‘Temelden yoksun vaatler yarışı’

Seçimleri, sermaye düzeninin her gün yeniden ürettiği sorunları unutturmanın olanağı olarak değerlendiren dinci-gerici AKP, burjuva muhalefet anlamında bile kayda değer birşey yapamayan sosyal demokrat geçinen CHP, Tayyip Erdoğan’a etmedik laf bırakmayan, ama her kritik anda dinci-Amerikancılara koltuk değnekliği yapan faşist MHP… Burjuvazinin bu üç ana partisi, seçimleri, “temelden yoksun vaatler yarışı” şeklinde organize ederken, seçim sürecini, emekçileri sisteme bağlamanın bir imkanı olarak değerlendiriyorlar.

Sermayenin ana partileri ne kadar iddialı konuşurlarsa konuşsunlar, ellerinde sahte vaatler dışında bir şey yok. Zira temsil ettikleri kapitalist sistemin işçi ve emekçilere işsizlik, sefillik, zorbalık dışında verecek bir şeyi kalmamıştır. Hal böyleyken gündeme getirilen her vaat, ikiyüzlülük ve sahtekârlık gösterisinden öte bir anlam taşıyamaz.

AKP, iktidar olmanın imkânlarını fütursuzca kullanmakla kalmıyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, Marmaray hattının bölük pörçük de açılması bile, birer seçim gösterisine dönüştürülmeye başladı. Bu ölçüsüz açgözlülük, dinci-Amerikancılar’ın geleceklerini yerel seçimlerdeki başarıya bağlı görmelerinden kaynaklanıyor olsa gerek.

Zira Haziran Direnişi ile burnu sürtülmüş, dış politikası iflas etmiş, komşu ülkelere karşı izlediği saldırgan politikanın ters tepmesinden dolayı duvara toslamış, Ortadoğu halklarının ise nefret ettiği bir iktidar durumuna düşen AKP’nin, umutlarını seçimlere bağlaması anlaşılır bir durum. Çünkü bu koşullarda bir de seçimlerde hezimete uğrarsa, dinci-gerici akımın ne sermeye ne emperyalistler için cazibesi kalır. Bundan dolayı Tayyip Erdoğan’la müritlerinin en büyük korkuları, seçimlerde hezimete uğramaktır.

Sermaye sınıfının ana muhalefet partisi CHP’ye gelince, AKP’nin işini kolaylaştıran bir muhalefet yapmanın ötesine geçemiyor. Kapitalist sistemin yapısal sorunlarına değinmediği için, sorunların özüne inmiyor. Sorunlar etrafında dolaşıp duran “düzen solu”, içine düştüğü bu aczi, yerel seçimlerle aşma hesabı içindedir. Bundan dolayı AKP gibi CHP de, yerel seçimlere büyük önem atfediyor.

Sermaye cephesinin üçüncü ana partisi faşist MHP ise, pek çok noktada AKP’nin koltuk değneği olmanın ötesine geçemiyor. Irkçı-şoven söylemde MHP ile yarışan Tayyip Erdoğan, kısmen de olsa, bu partinin altını oyuyor. Saldırganlık ve savaşa da destek veren MHP’nin, yerel seçimlerde vaat edebileceği fazla bir şey yok. Ancak bu parti de, ırkçı-şoven söylemle yerel seçimlere hazırlanıyor.

Haziran Direnişi’ne çelme takanların seçim heyecanı

Haziran Direnişi’ne daha ilk günlerde çelme takmaya çalışan Kürt hareketiyle reformist/sol cenah hanesinde de seçim heyecanı esmeye başladı. Duruma göre CHP ile de ittifak kurabileceğini ilan eden bu koalisyonun vaatleri, burjuva partilerininkinden de uçuk. Zira bu koalisyon, “yerel halk iktidarları” kuracağını vaat ediyor.

Haziran Direnişi’ne çelme takıp biran önce bitmesini sağlamak için utanç verici bir role soyunan reformist koalisyon, hal böyleyken, burjuva devletin egemen olduğu alanlarda “yerel halk iktidarı” kuracağını iddia ediyor. Sermeye partilerinin vaatleri sahte olmasına rağmen, teorik olarak mümkün olan şeylerdir. Oysa reformist koalisyonun vaatleri, teorik olarak bile mümkün değil. Çünkü burjuva devlet iktidarının egemen olduğu yerde, “yerel halk iktidarı” kurma iddiası, içi boş bir safsatadan başka bir şey değildir.

Buna rağmen reformist blok, umutlu görünüyor. Bu iyimserlik hali, Haziran Direnişi’nin yarattığı politizasyonun, seçim sandıklarında kendilerine yarayacağı beklentisinden kaynaklanıyor. Dün direnişe çelme takanlar, bugün ise, onun etkisini seçim sandıklarına havale etme derdindeler.

Umut kokuşmuş düzende değil yeni isyanlarda

Seçimlere hızlı giriş yapan taraflar farklı olsa da, kesiştikleri nokta, düzeni/düzen kurumlarını işçi ve emekçilere “umut kapısı” diye takdim etmeleridir. Oysa bu düzen ne işçilere ne emekçilere, ne gençliğe ne kadınlara ne Kürtlere ne Alevilere ne de diğer ezilenlere umut olabilir.

Gerçek umut, tüm ezilenlerin işçi sınıfı önderliğinde burjuva düzene karşı yeni isyanlarla gelecektir. Umutlarıyla birlikte emekçileri düzen içine hapsetme çabasının yoğunlaştığı bu dönemde, “Özgürlük, devrim, sosyalizm!” şiarı her zamankinden daha güncel ve vazgeçilmezdir.

 
§