08 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/43

Seçim mizansenleri erken başladı…
Kirli savaş bütçesi: Örtülü ödenek
Polise dev bütçe
Güler baklayı çıkardı
Gericilik tırmanıyor!
Dayanışma mesajları…
Sömürgeciliğin nafile duvarları
Gökkan'ın durumu ağırlaşıyor
Hakları ve özgürlükleri için sokağa çıkan
Alevi emekçiler kazanacak!
Aleviler inkar ve asimilasyona karşı Kadıköy’deydi!
Kapitalizm işsizliğin kaynağıdır
DİSK’ten #Direnİşçi eylemleri
Sınıf dayanışmasını güçlendiriyorlar!
KESK ve bağlı sendikalara çağrımızdır!

Haziran Direnişi-1H.Fırat

Mısır’da son durum ve Kerry’nin ziyareti
Sokaklar öfkeli!
Birleşik ve kitlesel 6 Kasım eylemleri...
Gençlik sokaklarda geleceği için haykırdı!
“Mücadele alanlarında biraraya gelmeliyiz!”
Adalet için yürüdüler
“Kazananlar hep direnenler olacak!”
“Özgür giyim kuşam” eylemleri üzerine...
Ekim Devrimi ve kadın
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Özgür giyim kuşam”
eylemleri üzerine...

 

AKP iktidarı ile birlikte, eğitim alanı başta olmak üzere, toplumsal yaşamın bir bütün olarak muhafazakârlaştırılmasına ve kamu emekçilerinin kılık-kıyafetleri üzerinden tek tipleştirilmesine karşı tüm eğitim ve bilim emekçilerini somut tutum almaya, yasakçı kılık-kıyafet yönetmeliğine karşı hep birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”

Eğitim-Sen, bu kararı ile tüm eğitim emekçilerini “özgür giyim kuşam” eylemine katılmaya çağırdı. Bu karar olumlu bir adımdır. Yalnız bu adımı atmak için ne Memur-Sen’in yapmış olduğu kılık kıyafete özgürlük imza kampanyasını, ne başörtüsü için sivil itaatsizlik eylemini ne de demokratikleşme paketini beklemesi gerekiyordu. Geçen yıldan beri kamu emekçilerinin ilgiyle izlediği kılık kıyafete özgürlük tartışmalarında Eğitim-Sen daha en baştan bu kararı almalıydı. Oysa Eğitim-Sen eşofman eylemi gibi bir karar alarak kamu emekçilerinin kılık kıyafet talebini kucaklayamadığı gibi, Memur-Sen’in kara propagandasına zemin hazırlamış oldu (Memur-Sen, eşofman eyleminin başörtüsüne karşı yapıldığı üzerinden kara propaganda yapmıştı). Eğitim-Sen ve KESK bu süreçte Memur-Sen’in kamu emekçileri arasında yaratmak istediği ayrışmayı besledi. Tüm bu süreci kapsayıcı ve birleştirici politika, eylem ve kararlar almak yerine laik-anti-laik çatışmasının bir tarafı olarak davrandı. Yaptığı çağrılarla, girdiği gereksiz polemiklerle kamu emekçilerinin bir bölümünü karşısına aldı. Laikliği din ve vicdan özgürlüğü temelinde değil başörtüsü karşıtlığı üzerinden kurgulayıp ulusalcı cenaha yedeklendi.

KESK ve Eğitim-Sen, Haziran Direnişi’nde, toplu sözleşme döneminde, kreş haktır kampanyasında sınıfta kalmıştır. Haziran Direnişi’nde kendi talepleriyle ve örgütlü gücüyle sokağa inmemiştir. Üyeler kendi inisiyatifleri ile bireysel olarak direnişe katılmışlardır. Direnişe katılan kamu emekçilerine açılan soruşturmalar mücadele konusu yapılmamış sadece savunma metinleri hazırlanarak kamu emekçileri yalnız bırakılmıştır. Toplu sözleşme dönemi, kadroların yaptığı yürüyüşle geçiştirilmiştir. Koskoca toplu sözleşme dönemi, kamu emekçileri tatilde denilerek pasif bir şekilde geçirilmiştir. Kamu emekçilerinin ve beraberinde tüm işçi ve emekçilerin iki yılı Memur-Sen’in satış sözleşmesine mahkûm edilmiştir. Okulların başladığı döneme denk gelen kreş haktır kampanyası da gerçekten bir kampanyaya dönüşmemiş, sadece adı kampanya olarak kalmıştır. Bu kampanya herhangi bir talep kazanılmadan bitirilmiştir. KESK ve Eğitim-Sen birçok karar almakta ama bunları kamu emekçileriyle buluşturamamaktadır. KESK ve Eğitim-Sen büyük bir atalet içindedir. Sendikamızda tutumsuzluk ve pasif eylem biçimi iyiden iyiye hâkim hale gelmiş durumdadır.

Bütün bu olumsuzlukların yanı sıra Eğitim-Sen olumlu bir adım olarak “özgür giyim kuşam kararı” almıştır. Bu adımın başarılı olabilmesi için başta Eğitim-Sen’in ve KESK’in alınan karara sahip çıkması gerekmektedir. Özgür giyim kuşam kararını imza kampanyalarıyla, basın açıklamalarıyla, kitlesel gösterilerle kampanyaya dönüştürmelidir. Bunların olmadığı bir yerde tüm yük özgür kıyafet uygulamasını sahiplenen üyelerin üzerine binecektir.

Eğitim-Sen’in “süresiz özgür giyim kuşam” kararı üyeleri tarafından sahiplenilmiş, üyeler 7 Ekim’den itibaren birçok yerde özgür kıyafetle işyerlerine gitmeye başlamışlardır. Bu kararın hemen ardından eğitim emekçilerine soruşturma terörü devreye sokulmuş hatta bazı yerlerde soruşturmanın yanı sıra tehdit, korkutma ve hakarete varan uygulamalar yaşanmıştır. (Tarsus İlçe Milli Eğitim Müdürü`nü Tarsus şube yöneticimizi “seni okuldan sürdürürüm, tuvalet temizletirim, mahkemeye verilirsin, sonuçlanana kadar tuvalet temizlersin” biçiminde tehdit etmişti) Bu uygulamalar Eğitim-Sen üyelerinin alışık olduğu uygulamalardır. Ancak özgür kıyafet eylemine sahip çıkan kamu emekçilerinin yaptıkları eylemden kaynaklı yaşayacakları olumsuzluklar Eğitim-Sen’i bağlamaktadır. Tam da bu noktada Eğitim-Sen üyelerine hukuksal destekle yetinmeyip tüm güçleriyle ve tüm olanaklarıyla üyesinin yanında olmalıdır. Tarsus’ta yaşanan olaydan hemen sonra bir basın açıklaması ile kınama ve hukuki destek sağlama olumlu olmuştur, ancak yetersiz bir adımdır. Böyle bir durumda Eğitim-Sen bu tür olayların yaşandığı yerlerde kitlesel eylemlilikler yapmalıdır. Eğitim-Sen’in birincil görevi özgür kıyafet uygulamasındaki tüm kamu emekçilerini bu süreçte yalnız bırakmamak ve her türlü yaşanan olumsuzlukta tüm gücüyle üyesinin yanında olmaktır. Aksi durumda tek başına idareyle veya başka herhangi güçle mücadele etmek zorunda kalan emekçide çaresizlik oluşacak, bu da kırılmaya neden olacaktır

Eğitim-Sen’in kararı sadece okullarda uygulanacaktır. Ancak eğitim alanında çalışmayan kamu emekçilerinin de özgür kılık kıyafet talebi vardır. Eğitim dışında çalışan kamu emekçilerini de bu sürece dâhil etmek gerekmektedir. Burada Eğitim-Sen’e birden çok görev düşmektedir. Bunlardan en önemlisi, içinde bulunduğu konfederasyonun, yani KESK’in de bu kararı alması için KESK’i ve bileşenlerini zorlamaktır. Kendi içinde bütünlüğünü sağlayan KESK bileşenleri eylemi daha güçlü gerçekleştirecek ve diğer kamu emekçilerine güven verecek, yol gösterecektir.

Eğitim-Sen’in bu kararı, laik-antilaik çatışmasının yarattığı ikilemin oluşmasına yol açmadan kamu emekçilerinin tümünü kapsamalıdır. Özgür kıyafet eylemi başarıyla sürdürülürse Memur Sen’in işyerlerinde yaratmış olduğu bölünme ve özgürlüğü sadece başörtüsüne indirgeyen tutumu “özgür giyim kuşam” şiarıyla boşa düşecek, kamu emekçilerinin suni ayrışmasını bir nebzede olsa asgariye indirecektir.

Eğitim-Sen almış olduğu bu kararla önemli bir adım atmıştır. Bu adımı üyelerine sahip çıkarak, eylemin KESK’te de hayat bulmasını sağlayarak, tüm kamu emekçilerini kucaklayan bir tutum izleyerek ve kararı bütünlüklü bir kampanyaya çevirerek hayata geçirmesi gerekir. Eğitim-Sen’in bu başarıyı elde etmesi için ilerici öncü tüm kamu emekçileri bulundukları her yerde eylemi desteklemeli ve büyütmelidir.

Bir eğitim emekçisi

 
§