26 Nisan 2013
Sayı: KB 2013/17

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfının kızıl 1 Mayıs’ı için ileri!
Kitlesel devrimci bir 1 Mayıs için ileri!
Taşeron köleliğine ve
tazminat hakkının gaspına karşı...
Faşist baskı ve devlet terörüne karşı...
Taksim iradesi, sendikal gericilik
ve reformizm
KESK’e, sendikal gruplara ve öncü kamu emekçilerine çağrı
İstanbul BDSP
1 Mayıs’ta Taksim’e çağırıyor!
BDSP’den 1 Mayıs’a hazırlık etkinlikleri
Sınıf devrimcilerinden
1 Mayıs çağrısı
Metal işçilerinden MESS’e yanıt
Metalde grev yolu gözüktü!
ÇAYKUR grevi kırıldı
“Emekçi yoksa, hizmet de yok!”

Kürt Sorunu Üzerine Konferanslar... /7
Ulusal sorun ve toplumsal devrim
H. Fırat

Çekilme süreci başlarken
“Suriye halkının düşmanları” İstanbul’da buluştu
İran’dan gerici-işbirlikçi rejimlere
sert eleştiri
İzmir’de kitlesel gençlik buluşması!
Devrimci liseliler
1 Mayıs şenliğinde buluştu
Metal işçisinden 1 Mayıs çağrısı
Hatice Yürekli anıldı!
"1915 soykırımı unutulmuyor!”
Çernobil felaketi 27. yılında
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İran’dan gerici-işbirlikçi rejimlere
sert eleştiri…

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in özel temsilcisi Mihail Bogdanov’un İran ziyareti sırasında Tahran’dan yapılan açıklamalarda, ABD tetikçisi üç devlet sert bir üslupla eleştirildi. Bu üç gerici rejimin emperyalist/siyonist planla suç ortaklıklarına dikkat çeken açıklamalar, “malumun ilanı” olsa da, İran tarafından yapılmış olması önem taşıyor.

Türk devleti mezhepçi…

Suriye’ye karşı icra edilen yıkıcı savaşta AKP iktidarı ile farklı kutuplarda yer alan İran yönetimi, diplomatik yollarla Türk sermaye devletini savaşı körükleme çabasından vazgeçirmeye çalıştı. Ancak emperyalist/siyonist planlara endeksli bir Ortadoğu politikası izleyen dinci-Amerikancı AKP iktidarı, baştan beri Tahran’dan gelen telkinleri geçiştirmeyi tercih etti.

AKP iktidarının çeteleri silahlandırdığı, devşirme tetikçilere geçiş olanakları sunduğu ve Baas yönetiminin yıkılması için yıkıcı savaşı körüklediği kimse için bir sır değil. Tahran’dan yapılan açıklamalarda, Türk devletinin Suriye’deki savaşa mezhepçi yaklaştığı ve silahlı çetelere destek sunarak savaşı körüklediğinin vurgulanması, İran’ın diplomatik kanallar üzerinden AKP şeflerini ikna etme girişimlerinden umut kesmeye başladığına işaret ediyor.

Katar, bölgeyi kaosa sürüklemek için çalışıyor

Tahran’dan yapılan açıklamalarda, Ortaçağ kalıntısı Katar rejimi de, sert bir şekilde eleştirildi.

Elbette Katar rejiminin de emperyalist/siyonist planın tetikçisi olduğu biliniyor. Çeteleri silahlandırmak için milyar dolarlar harcayan Katar Emiri, Baas yönetiminin yıkılması ve Beşar Esad’ın görevden alınması için histerik bir şekilde çalıştığı da bir sır değildi.

İran yönetimi de, bu karşı-devrimci rejimin suç dosyasının kabarık olduğunun farkındaydı. Buna karşın şu ana kadar Katar yönetimine diplomatik dille hitap eden İran yönetimi bu defa sözünü sakınmadan söyledi.

Katar’ın hacminden büyük işlere kalkıştığının belirtildiği açıklamalarda, bu rejimin bölgenin istikrar ve güvenliği açısından bir tehdit oluşturmaya başladığı vurgulandı. Açıklamalarda bölgenin kaosa sürüklenmesi için çaba harcayan Katar’ın, bu bozguncu faaliyetleri terk etmesi gerektiği de hatırlatıldı. 

Ürdün İslam’a ihanet ediyor!

En sert eleştiriye, Kral 2. Abdullah yönetimindeki Ürdün rejimi hedef oldu. Bu açık suçlamanın nedeni, Ürdün rejiminin hava sahasını İsrail insansız hava araçlarına açması ve 200 ABD askerinin ülkeye giriş yapmasına izin vermesidir.

İsrail’in insansız uçakları için iki hava koridoru açan Kral 2. Abdullah yönetiminin, Amerikan askerlerine de kapıları açması, İran tarafından İslam’a ihanetle suçlanmasına neden oldu. Bu da doğal, zira Kral 2. Abdullah’ın kararı, İsrail insansız hava uçaklarının, Ürdün hava sahasından geçerek Suriye’de belirlenmiş hedefleri bombalamasının önünü açıyor.

Her iki adımın da, Suriye’ye karşı devam eden yıkıcı savaşın daha derinleştirilmesine hizmet edeceğinin vurgulandığı açıklamalarda, Ürdün yönetiminin emperyalist/siyonist planlara hizmet eden bu tutumundan vazgeçmesi gerektiği ifade edildi.

Açıklamaların Bogdanov’un Tahran’da bulunduğu sırada yapılması ve alışılmışın dışında sert bir üslupta olması dikkat çekti. Hem askeri hem sivil yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda benzer üslubun kullanılmış olası da, dikkat çeken bir diğer noktadır. Görünen o ki, Amerikancı rejimlerin Suriye’deki savaşı pervasızca körüklemeleri, Rusya-İran ikilisi tarafından, artık daha sert bir şekilde mahkum edilmeye başlayacak.

 

 

 

 

Krize, işsizliğe, yoksulluğa, ırkçılığa ve savaşa karşı, 1 Mayıs’ta alanlara!

 

Birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Dünya işçileri ve emekçileri 1 Mayıs’a, faturası her geçen gün daha da ağırlaşan bir iktisadi ve mali kriz koşullarında giriyor.

İsçiler, emekler!

Günümüzde kriz bahanesiyle sömürü daha da katmerleşmiştir. Ücretlerimize dönük kesintiler dur durak bilmiyor. Fabrika ve işyerlerimiz kapatılıyor. Geçmişte fabrika ve işyeri yatağı olan Wuppertal ve çevre bölgesi günümüzde tam bir fabrika mezarlığına dönüşmüş bulunuyor. İşsizlik hepimizin kabusu haline gelmiştir. Yokluk, yoksulluk ve açlık hepimizin ortak sorunudur. Elimizde sosyal hak kalmadı. Zira, sosyal haklarımız gündelik olarak budanıyor. Wuppertal geçmişte yerli, yabancı, sarı, siyah, beyaz, doğulu-batılı her ulustan, her renkten ve her coğrafyadan insanların kardeşçe bir arada yasadığı bir kentti. Bugünse, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığın gitgide tehlikeli boyutlar kazandığı bir kent yapılmak isteniyor. Neo-naziler polisin de aktif desteğini alarak ısrarla kentimize yerleşmeye çalışıyorlar.

Tüm bunları savaş hazırlıkları tamamlıyor. Savaş suçlusu aç gözlü tekellerin dünyaya hakim olma hırsı yeniden canlanmıştır. Her alanda kıyasıya bir rekabetin içindedir. Silahlanma yarışı korkunç boyutlar kazanmış bulunuyor. İşbaşındaki hükümet tam bir sosyal yıkım ve savaş hükümetidir. Öteden beri izlenen militarist politikaları daha da azdırmıştır. Militarizm okullara kadar sokulmuştur. Dünyanın pek çok ülkesinde Alman askerleri ve silahları var. Ha bire yenileri gönderiliyor. Ekonomi askerileştiriliyor. Eğitim, sağlık ve hizmet sektörü paralı hale geldi. Bunlardan yapılan kesintiler silahlanmaya ve savaşa aktarılıyor.

Kardeşler!

1 Mayıs birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. O halde sarı, siyah- beyaz, doğulu-batılı, yerli-yabancı, tüm uluslardan, renklerden ve ülkelerden işçi ve emekçiler olarak birleşelim, sömürüye, baskıya, işsizliğe, yokluk, yoksulluk ve açlığa, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa, faşist saldırganlık ve savaşa karsı mücadeleyi yükseltmek üzere 1 Mayıs yürüyüş ve mitinglerine katılalım. Gün bizim günümüzdür, duyarsız kalmayalım. Kadın-erkek, yaşlı-genç tüm alanları dolduralım. Ve hep birlikte bir kez daha haykıralım;

Yaşasın 1 Mayıs!

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni  kapitalizm!

Kahrolsun emperyalist saldırganlık ve savaş!

Yaşasın isçilerin birliği halkların kardeşliği!

Yaşasın proletarya devrimi ve sosyalizm!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

Wuppertal BIR-KAR