26 Nisan 2013
Sayı: KB 2013/17

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfının kızıl 1 Mayıs’ı için ileri!
Kitlesel devrimci bir 1 Mayıs için ileri!
Taşeron köleliğine ve
tazminat hakkının gaspına karşı...
Faşist baskı ve devlet terörüne karşı...
Taksim iradesi, sendikal gericilik
ve reformizm
KESK’e, sendikal gruplara ve öncü kamu emekçilerine çağrı
İstanbul BDSP
1 Mayıs’ta Taksim’e çağırıyor!
BDSP’den 1 Mayıs’a hazırlık etkinlikleri
Sınıf devrimcilerinden
1 Mayıs çağrısı
Metal işçilerinden MESS’e yanıt
Metalde grev yolu gözüktü!
ÇAYKUR grevi kırıldı
“Emekçi yoksa, hizmet de yok!”

Kürt Sorunu Üzerine Konferanslar... /7
Ulusal sorun ve toplumsal devrim
H. Fırat

Çekilme süreci başlarken
“Suriye halkının düşmanları” İstanbul’da buluştu
İran’dan gerici-işbirlikçi rejimlere
sert eleştiri
İzmir’de kitlesel gençlik buluşması!
Devrimci liseliler
1 Mayıs şenliğinde buluştu
Metal işçisinden 1 Mayıs çağrısı
Hatice Yürekli anıldı!
"1915 soykırımı unutulmuyor!”
Çernobil felaketi 27. yılında
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Suriye halkının düşmanları”
İstanbul’da buluştu

 

ABD, İngiliz, Fransız emperyalistleri ile bölgedeki gericiliğin kaleleri olan Türkiye, Katar, Suudi Arabistan rejimlerinin açık desteğiyle sürdürülen Suriye’deki yıkıcı savaşın ağır faturasını, bu ülke halkları ödemeye devam ediyor.

Suriye’ye karşı savaş ilan eden bu karşı-devrimci koalisyon, “Suriye Halkının Dostları Grubu” adıyla toplantılar düzenleyerek iki yıldır savaşı körüklüyor. Başlangıçta 110 ülkenin katılımıyla düzenlenen bu toplantıların sonuncusuna ise, sadece 11 devletin temsilcisi katıldı.

İstanbul’da yapılan toplantıya, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yanı sıra ABD, İngiltere, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, BAE, İtalya, Almanya ve Fransa’dan dışişleri bakanları ile üst düzey yetkililer katıldı. Toplantıya emperyalistler güdümündeki Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) temsilcileri de katıldı.

Temel amaç Baas yönetimini yıkmaktır

Bu gerici koalisyon, iki yıldır Baas yönetimini yıkmak için çalışıyor; bu amaçla çeteleri/çapulcuları silahlandırıyor, onlarca ülkeden devşirdiği tetikçileri Suriye’de topluyor, bunları CIA ve Türk devletinin görevlileri eliyle eğitiyor; eğittiği tetikçi sürülerine istihbarat sağlıyor ve Suriye’yi ortaçağ karanlığına sürükleyecek bu soysuz işbirlikçileri işbaşına getirmek istiyor.

Suriye halklarının acılarını istismar eden, ama bu yıkımın devamı için de her yola başvuran karşı devrimci koalisyon, Suriye’nin enkaza çevrilmesi pahasına da olsa, sefil kuklaları işbaşına getirmek istiyor. Özellikle bu işe en çok odaklanan ve defalarca Beşar Esad’a ömür biçen AKP şefleri, Suriye’deki yıkıcı savaşta özel bir rol oynuyorlar. Halep kentindeki sanayi işletmelerinin yağmalanmasını sağlayan AKP iktidarının, uluslararası mahkemelerde yargılanma ihtimali de var. Bundan dolayı Suriye’deki yıkım ve ölümün devam etmesi için histerik bir şekilde çırpınıp duruyor.

Başını ABD emperyalizminin çektiği bu gerici koalisyonun açmazı, dayanak yaptıkları SMDK’nın Suriye’de ciddiye alınabilecek bir halk desteğinden yoksun olmasıdır. Suriye halkları nezdinde meşruluğu bulunmayan Muaz el Hatip ve onun gibi işbirlikçi piyonların rolü, Suriye’ye karşı icra edilen savaşın devam etmesine zemin hazırlamanın ötesine geçemiyor.

Parola: Suriye’yi enkaza çevirmek!

Suriye’deki yıkıcı savaş, iki yıldır devam ediyor. 30’a yakın ülkeden on binlerce tetikçinin devşirilmesine, Suudi Arabistan ve Katar’ın akıttığı petro-dolar ve organize ettikleri mezhepçi/cihatçı medya savaşına, CIA’nın yüzlerce tetikçiyi eğitmesine ve AKP iktidarının tam bir histeri ile harcadığı tüm çabalara rağmen, Baas yönetimi halen ayakta ve kendinden emin görünüyor. Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Suriye Haber kanalında yayınlanan kapsamlı röportajında emperyalistlere, AKP iktidarına ve Körfez Şeyhleri’ne verdiği mesajlar buna işaret ediyor.

“Şam’ı Halepleştirme” taktiği izleyen Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çapulcuları ile kökten dinci çetelerin tüm girişimleri, fiyaskoyla sonuçlandı. Şam’ı hedef alan üç saldırı girişiminde bulunan çeteler, Suriye Arap Ordusu (SAO) tarafında püskürtüldüler. Bunun üzerine kente rastgele havan topu saldırıları başlatan çeteler, patlayıcı yüklü araçlarla intihar saldırılarına da giriştiler. Buna karşın son haftalarda SAO’nun uyguladığı, “çeteleri Şam çevresinden temizleme” taktiğinin büyük ölçüde başarıya ulaşabildiği, farklı kaynaklar tarafından da doğrulanıyor.

SAO’nun Şam’ın yanı sıra Hums, Hama, İdlib kentleri ile Lübnan sınırında da belli bölgeleri çetelerden temizleme taktiği izlediği ve bazı stratejik noktaları yeniden ele geçirdiği de gelen haberler arasında. İlerleyen günlerde, SAO’nun Halep kentinin denetimini ele geçirmek için de kapsamlı bir saldırıya hazırlandığı bildiriliyor.

Silahlı çetelerin çatışma alanlarında güç kaybettiğini, farklı kaynaklar teyit ediyor. Ordunun bu başarısında, mahallelerde oluşturulan “Halk Direniş Komiteleri”nin kolaylaştırıcı bir rol oynadığı bildiriliyor. Bu tablo, dört koldan devam eden silah, tetikçi ve lojistik destek akışına rağmen, silahlı çetelerin Baas yönetimini yıkma gücünden yoksun olduğunu gözler önüne sermiştir.   

Bu gerçek aslında silahlı çetelerin arkasında duran emperyalistler ile Türkiye-Katar-Suudi Arabistan “şer üçlüsü” tarafından da biliniyor. Buna rağmen silah ve tetikçi akşının devam etmesi, Ürdün’ün savaşın içine çekilmek istenmesi ve bu ülkeye 200 Amerikan askerinin yerleştirilmesi, halen Esad sonrasına dair kurguların yapılması vb… Tüm bunlar, Suriye’yi hedef alan savaşın daha da derinleştirilmesi, insan kıyımlarının devam ettirilmesi ve bu ülkenin enkaza çevrilmesine neden olan politikanın devam ettirileceğinin ilanıdır.

İstanbul’da düzenlenen toplantının ardından Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Amerikalı meslektaşı John Kerry tarafından yapılan açıklamalarda, emperyalistlerle suç ortaklarının Suriye’yi yakıp yıkmaya devam edecekleri bir kez daha ilan edildi.   

Kerry, “Suriye’de siyasi ve barışçıl bir çözüme öncelik verilmesinin yanı sıra tüm yardımların Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu bünyesinde faaliyet gösteren Yüksek Askeri Konsey aracılığıyla yapılması hususunda anlaştıklarını” söyleyerek, savaşı derinleştirme çabasının devam edeceğini dile getirdi.

“Hep beraber özgür, bağımsız, kendi iradesine sahip yeni bir Suriye siyasi sisteminin kurulmasını ümit ediyoruz” şeklinde konuşan AKP’li Ahmet Davutoğlu ise, Baas yönetimini yıkmak için aynı histeriyle çalışmaya devam edeceklerini ilan etmiş oluyor. Bu ise, savaşın daha da körüklenmesinden başka bir anlam taşımıyor. Hal böyleyken, Türk dışişleri bakanının, “…Artık yeter diyoruz. Bu katliamların süratle durdurulması için uluslararası toplumu ve bütün tarafları ortak bir mücadele vermeye çağırıyoruz” şeklindeki sözleri, ancak tiksintiyle karşılanabilir…

Petro-dolarlar çapulculara, mülteciler perişan

Körfez Şeyhleri, Ankara’daki işbirlikçiler ile ABD, İngiliz, Fransız emperyalistleri, Suriye’nin direnişinden dolayı sefil emellerine ulaşamadılar. Bundan dolayı petro-dolar ve silah akışı giderek arttırılıyor. Savaş boyunca silahlı çetelere milyarlarca dolar akıtan karşı-devrimci koalisyon, mülteci kamplarına kapatılan bir milyonu aşkın Suriyeli’nin yüzüne bile bakmıyor. 

Sefaletin diz boyu olduğu, erkeklerin ucuz işgücü, kadınların ikinci-üçüncü eş olarak evlenmeye zorlandığı mülteci kamplarındaki yüzbinlerin dramı ne Muaz el Hatip gibi emperyalizmin piyonlarını ne Körfez Şeyhleri’ni ne AKP şeflerini ne emperyalistleri ilgilendiriyor.

Yüzbinlerin sefaletini yok sayan karşı-devrimci koalisyon, aynı anda yeni katliamlara yeni yıkımlara yeni mülteci akınlarına yol açan savaşa petro-dolarları akıtmaya devam ediyor.

Tüm bunlar, İstanbul’da bir araya gelenlerin Suriye halkının dostları değil, düşmanları olduğunu, bir kez daha kanıtlamıştır.