29 Mart 2013
Sayı: KB 2013/13

 Kızıl Bayrak'tan
Obama emretti: AKP-İsrail kucaklaştı
Çetelere silah sevkiyatının merkezi Esenboğa Havaalanı
Roboski raporu onaylandı, sermaye devleti kendini akladı
Öcalan’ın mesajının anlamı
Sol hareketten ilk değerlendirmeler
İzmir KHK sözcüsü ile konuştuk
Birlik ve kardeşlik çağrısı yükseliyor!
Özelleştirmeye karşı topyekun mücadeleye!
DİSK olağanüstü kongreye giderken
Bosch’ta sudan sebeplerle işten atılan öncülerden Akan Yılmaz anlatıyor
Taşeron yasası, “taşerona çözüm” ambalajıyla meclise gidiyor
Sınıf hareketinden

Kürt Sorunu Üzerine Konferanslar / 3 Ulusal sorunda reform ya da devrim - H. Fırat

Avrupa’da yeni ve yıkıcı kriz dalgası - Volkan Yaraşır
Barack Obama’nın Ortadoğu ziyareti
Arap Birliği’nin 24. zirvesi
Dünyanın dört bir yanında şalterler indi
Kadın istihdamının artırılmasına dönük politikalarla ne amaçlanıyor?
Kamuya tasfiye, emekçiye sürgün!
Ankara’da faşist saldırı ve provokasyonlar
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Av. Gülizar Tuncer ile konuştuk
Kaybedilen bedenler, kaybedilmeyen savaşlar... - T. Kor
Ya kömür tutuşursa!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Dünyanın dört bir yanında şalterler indi

 

Başta avrupa ülkeleri olmak üzere sosyal hak gasplarıyla karşı karşıya bırakılan işçiler direnişlerini grevlerle büyütüyor. Sermayenin saldırılarına karşı mücadeleyi büyüten Polonya işçileriyse bölgesel genel greve çıkarak sınıf dayanışmasının güzel bir örneğini sergilediler.

Polonya

Dayanışma Sendikası 26 Mart günü için Polonya’nın batı bölgesi Silezya’da genel grev çağrısı yapmıştı. Genel grevin hedefinde güvencesiz ve esnek çalışma bulunuyor. Bölgesel genel grevin, ülke düzeyinde genel grevin yapılmasında ön açıcı olması planlandı.

Silesia Bölgesi’ndeki genel greve yüz bin işçi ve emekçi katılarak değişik eylemlerle taleplerini dile getirdiler. Çelik, madencilik, enerji ve ulaştırma sektörlerinden çalışanların yanı sıra hastane emekçileri de grevde yerlerini aldılar. Grev, özellikle sanayi bölgesi Katowiç ve çevresinde oldukça etkili oldu. Grev, burjuva Tusk hükümetinin güvencesiz ve esnek çalışmayı yaygınlaştırma planlarının boşa çıkartılmasını hedefliyordu.

İngiltere

Maliye Bakanı Osborne Çarşamba günü yeni soygun bütçesini meclise sundu. Soygun bütçesinin hedefinde sosyal harcamaların ve kamu çalışanlarının haklarının kısıtlanması vardı. Soygun bütçesine karşı, kamu çalışanlarının örgütlü olduğu sendika PCS bir günlük grev çağrısında bulundu. Sendikanın çağrısıyla 250 bin işçi ve büro emekçisi grevde yer aldı.

Romanya

Renault’a ait olan Dacia’nın Romanya’daki fabrikasında (Dacia Mioveni) işçiler, toplu sözleşme görüşmelerinde zam taleplerinin karşılanmaması ve fabrikadaki baskıları protesto etmek için greve gittiler. 

Üretimi durduran işçiler, fabrika içerisinde yürüyüş yaptılar. Fabrikada yetkili sendika temsilcisi resmi bir açıklama yapmadı. İş bırakma eylemi karşısında fabrika yönetimi önce eylemin “illegal” olduğunu ileri sürdü, fakat iki saat geçmeden taleplerin bir kısmını kabul ettiğini açıkladı.

Brezilya

Cuma günü Brezilya’da 30 bin liman işçisi, limanların özelleştirilmesine karşı greve gitti. İşçiler, hükümetin yüzlerce liman terminalini özelleştirme planlarını iptal etmesini talep ediyorlar.

Santos ve Paranagua limanları grevden en çok etkilenen limanlar oldular. Ağırlıklı olarak, tahıl ve soya fasulyesinin ihracatının yapıldığı bu limanlarda mal akışında ciddi sorunlar yaşandı. Brezilya’nın yanı sıra ABD’de en büyük ihracatlarını bu limanlardan yapıyorlar.

Otuzbin işçinin 8 saat süren grevinden sonra hükümet grevcilerle, grevin taleplerini müzakere etmeyi kabul edince işçiler de grevlerini sonlandırdılar.

İtalya

İtalya’da Cuma günü ülke çapında toplu taşıma araçları çalışmadı, yolcu taşımadı. FILT-CGIL sendikalarının çağrısına uyan toplu taşımacılıkta çalışan işçiler ve emekçiler Cuma günü greve gittiler.


 

 

Almanya’da kölece çalıştırılmaya isyan!

Almanya’nın Saarland eyaletinde kölelik koşullarında çalıştırılan Romanyalı işçiler çalışma, barınma ve sefalet ücretlerini protesto etmek için 25 Mart günü eylem yaptılar. Bostalsee İnşaat Firması’nda kelimenin gerçek anlamıyla barbarlık koşullarında çalıştırılan 50 Romanyalı işçinin yaşam koşulları resmi makamlara duyurulmasına ve onlar tarafından bilinmesine rağmen, işletmenin toplama kampları normlarında çalışma dayatmasına karşı hiçbir şey yapılmadı.

Romanya ve başka AB ülkelerinden işçiler ucuzdan da öte neredeyse bedava denebilecek koşullarda çalıştırılmak üzere Almanya’ya getiriliyorlar. Yapılan anlaşmaya göre gelen işçilerin çalışma müsadeleri yanlızca getiren işletme için sınırlı tutulmaktadır. Bostalsee’de, toplama kampları koşullarında çalıştırılan işçiler de bu çerçevede getirilen ve çalıştırılan işçilerdir.

Açlık sınırında ödenen ücretlerle kölece çalıştırılan işçilerin barınakları da tam bir sefalet tablosu sergiliyor. İşçiler daracık konteyner odalarda ve yerlerde yatıyorlar. Bu koşullarda çalışmayı ve kalmayı kabul etmeyenlerin oturma ve çalışma izinleri iptal edilerek geldikleri ülkelere geri gönderiliyor. Bu durum kalanlar üzerinde baskıya dönüştürülüyor.

Taşeron firmalar tarafından getirilen işçiler, Almanya’nın en büyük tekellerinde çalıştırılıyorlar. İnşaat tekeli Zublin’den, Bilfingerberger’e, otomotiv tekeli Mercedes’ten VW’ye ve diğer sektörlerin dev tekellerinde bu koşullarda getirtilen ve çalıştırılan işçilerle karşılaşmak olağan bir durum olmuştur. Ancak bu tekeller, vahşet ortaya çıkınca bu işçilerin kendi işçileri olmadığını utanmazca ileri sürebiliyorlar. Bostalsee İnşaat Firması’nda çalıştırılan işçilerin ödenmeyen ücretlerini kimlerden alacaklarını bilmedikleri örneğinde olduğu gibi...

Almanya’nın Saarland eyaletinde çalışma kampları normlarında, kölece çalıştırılan 50 Romanyalı işçinin protestosu kapitalist sistemin barbarlığına, bu barbarlığın yerleşmesi için yasalar yaparak burjuva vahşeti yerleştiren burjuva devletin ve onun kurumlarının niteliklerine ayna tutmuştur.

 

 


Guantanamo’da yeni işkence kampı

ABD Başkanı Obama’nın, 2008 seçim kampanyasında ileri sürdüğü yalan vaatlerden biri de Guantanamo toplama kamplarının kapatılacağıydı. Ancak geçen zaman emperyalist şef Obama’nın da yalanlarını açığa çıkartarak, burjuva devlet yöneticilerinin ikiyüzlülüğünü deşifre etti.

Guantanamo toplama kamplarının kapatılması bir yana, Obama yönetimi 49 milyon dolarlık bir bütçeyle Guantanamo toplama ve işkence kamplarına ek yeni zindanlar yaptırılacağını (New York Times, 3/21/13) açıkladı.

Yapılması planlanan yeni toplama merkezinin “özel” toplama ve işkence kampı olma unvanını elinde tutan Guantanamo’dan daha da “özel” bir yere sahip olacağı açıklanıyor.

Guantanamo toplama kamplarında tutulan toplam olarak 779 tutuklunun büyük çoğunluğu hiçbir suçlama ve yargılama yapılmadan gözaltında tutuluyorlar. Bu tutukluların en az 12’sini 18 yaşın altındaki çocuk tutuklular oluşturmakta. Ayrıca ABD’nin, 48 tutuklu için aldığı özel bir karar sonucu, bu tutuklular yargılanmadan toplama kaplarında tutulmaya devam edilebiliyor.

Guantanamo toplama ve işkence merkezi, sermaye devleti için, sınıfsal ve emperyalist çıkarlar söz konusu olduğunda burjuva demokrasisi ve hukukunun kağıt üzerinde yazılı bir aldatmacadan başka bir anlam taşımayacağını bir kez daha gösterdi.