4 Mayıs 2012
Sayı: SYKB 2012/18

 Kızıl Bayrak'tan
Coşkulu, yaygın ve kitlesel
1 Mayıs
BDP heyetinin ABD gezisi
Yüzbinlerce işçi ve emekçi Taksim Meydanı’nı doldurdu
İzmir’de coşkulu ve kitlesel
1 Mayıs
Ankara’da kitlesel ve coşkulu
1 Mayıs!
Bursa’da iki 1 Mayıs
Türkiye’nin dört bir yanında
1 Mayıs kutlamaları
Kürdistan’da kitlesel 1 Mayıs
1 Mayıs’ta iş cinayetleri
TOGO’da direniş başladı!
Devrimci mirası yaşatmak,
daha ileriye taşımakla
mümkündür!
1 Mayıs dünya genelinde coşkuyla kutlandı
Almanya’da 1 Mayıs

Avrupa’da 1 Mayıs
Özelleştirmenin önündeki hukuki engeller kaldırıldı

“Karar; cezasızlıktır, karar beraattir,
karar yargısız infazı aklamaktır!”
Karadağ cinayeti davasında 7. duruşma
Fethiye davası üzerine
İzmir Öğrenci Kurultayı
üzerine
“Dilimin sınırları,
dünyamın sınırlarıdır!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Özelleştirmenin önündeki hukuki engeller kaldırıldı...

Yeni özelleştirme saldırıları devrede!

Türkiye’de devlet politikası haline gelen özelleştirme, sermaye hükümetlerin de temel faaliyetlerinden biri haline gelmiştir. Bunun yanısıra AKP hükümeti, neoliberal ve gerici politikaları uygulama konusunda liderliği kimseye bırakmamaktadır. Bu konuda birçok saldırı yasasının altına imza atan AKP’nin özelleştirmenin önündeki engelleri tümüyle yok etmeye yönelik yasa tasarısı mecliste görüşülerek yasalaştırıldı.

Meclis Genel Kurulu’nda BDDK ile TMSF’nin başkan ve üyelerinin görev süresini 5+5 olarak düzenleyen yasa teklifinin görüşmeleri sona erdi. Bundan böyle AKP hükümeti yargı kararlarına rağmen özelleştirme yapabilecek. Yargının iptal kararlarının hiçbir hükmü kalmayacak. Bakanlar Kurulu, özelleştirme ihalesini kazanan ve devir-teslim işlemlerini tamamlayan kapitalistlerin harcamalarını dikkate alarak iptal kararını uygulamama hakkına sahip olabilecek. Kısacası yasa son sözü hükümete bırakıyor.

Daha önce de özelleştirmenin önündeki engelleri temizleme hedefi doğrultusunda kanun değişiklikleri yapılmıştı. 2983 sayılı kanun, 1994 yılında çıkarılan 530 sayılı KHK ile büyük ölçüde değiştirilmiş ve özelleştirmenin kurumsal yapısı yeniden düzenlenerek Kamu Ortaklığı Yüksek Kurulu ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na dönüştürülmüştü. Ayrıca Kamu Ortaklığı Fonu yanında Özelleştirme Fonu kurulmuş ve Kamu Ortaklığı Fonu ile ilgili görev ve yetkiler de Hazine Müsteşarlığı ile ilişkilendirilmişti.

Sendika ağaları bırakalım işçi sınıfının kapsam ve niteliğini bilmediği, özelleştirmelere hız kazandıracak yasal düzenlemelere karşı mücadeleyi, işçi sınıfının hak ve özgürlüklerine yönelik sermaye saldırıları sırasında işçi ve emekçilerin tepkisini hışımla bastırmak için çabaladılar. Bu nedenle sermaye topyekûn ve ayırt etmeden işçi ve emekçilere saldırırken; işçiler parça parça ve sınıfının birleşik gücünü yaratmaktan uzak bir tarzda mücadele ettiler.

Her özelleştirme veya özelleştirmeyi kolaylaştırıcı yasal düzenleme, yaşamını işgücünü satarak sürdüren işçi ve emekçilere zarar vermektedir. Aralarında çalışma koşulları veya ücret düzeyi açısından farklılıklar olsa dahi bu gerçeklik değişmez. Kapitalistlerin mayasında bulunan rekabet olgusu işçi sınıfı için geçerli değildir. Kısacası işçiler, hangi sektörde ve hangi ülkede çalışıyor olurlarsa olsunlar, burjuvaziye karşı ortak mücadele yürütme potansiyeline sahiptirler. Ne var ki, bu potansiyelin harekete geçirilebilmesi ve kapitalistler karşısında fiili bir güce dönüştürülebilmesi ancak sınıf bilinciyle donanmak ve örgütlü mücadele sayesinde mümkün olabilir.

AKP, tıpkı diğer sermaye hükümetleri gibi özelleştirmeleri, işçi ve emekçilere yönelik saldırıları parça parça uygulamaya soktu. Saldırı planlarını işçi ve emekçilerin yan yana gelemeyeceği biçimde, hatta onları bölerek, parçalayarak ve birbirine düşürerek uygulamaya çalıştı. Yeni çıkan yasayla kamu kurum ve kuruluşlarının sermayeye peşkeş çekilmesi anlamına gelen özelleştirmeler Bakanlar Kurulu’nun onayına bırakıldı. Sermayeye hizmeti görev edinen dinci-gerici parti, yeni yasa ile özelleştirme saldırılarının herhangi bir aksama yaşamamasını da yasal güvenceye almış oldu.

AKP hükümeti kimi özelleştirmelerin yargıdan dönmesinden son derece rahatsızdı. Yargıyı özelleştirmeler konusunda, kendisiyle uyum içinde çalışmaması nedeniyle eleştiriyordu. Özelleştirmelerin daha hızlı olması kapitalistlerin “mağdur olmaması” için 4046 sayılı Özelleştirme Yasası’nda değişiklikler yaparak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na geniş yetkiler tanındı. Zaten uygulamadığı yargı kararlarını ise tamamen geçersiz kılmış oldu.

Bu yasayla Özelleştirme İdaresi Başkanlığı satış öncesi değer tespitini açıklama yükünden kurtuldu. Artık özelleştirme işlemi bitip, ihale süreci, daha doğrusu peşkeş süreci tamamlandıktan sonra açıklama yapmanın önündeki engeller kaldırıldı. Böylece kamu kurumlarının yağmalanması daha da kolaylaştı. ÖİB’nin, ilk ihalede satışı tamamlanamazsa ikinci ihaleyi açmaksızın, satılacak kamu kurumunu istediği firmaya peşkeş çekmesinin önündeki engeller temizlendi. Yasayla ÖİB’nın özelleştirme kararlarına karşı açılan davalarda harç ödemesi zorunluluğu kaldırıldı. Özelleştirmeye karşı açılacak davalarda yerel mahkemeler devre dışı bırakıldı. Davaların sadece Danıştay’da açılması koşulu getirildi.

Yeni kanunla idari mahkemelerin mevcut anayasaya göre bile hukuka aykırı olan özelleştirmeler nedeniyle verdiği yürütmeyi durdurma kararlarının da ortadan kaldırılmasının yolu açıldı. Örneğin 13 Mayıs 2003’te yaklaşık 1800 dönümlük arazisi, 185 lojmanı, sosyal tesisleri ve diğer varlıkları ile Balıkesir SEKA Kağıt Fabrikası 1.1 milyon dolara satıldı. Özelleştirme ihalesi öncesinde 51 milyon dolar değer biçilen Balıkesir SEKA, ihalede tek teklifi veren Yeni Şafak gazetesinin sahibi Albayraklar’a Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun onayıyla 24 Haziran 2003 tarihinde devredildi.

Yeni yasayla birlikte 9 yıldır kapısı kilitli bulunan ve Danıştay’ın iptal kararına rağmen 9 yıldır devlete iade edilmeyen Balıkesir SEKA, Bakanlar Kurulu kararıyla Albayraklar’a devredilebilecek. Böylece Albayraklar 51 milyon dolar değer biçilen ancak 1 milyon dolara aldıkları kağıt fabrikası sayesinde rakipleri karşısında büyük bir avantaj elde etmiş olacak.

Özelleştirmeye hız vermeyi planlayan AKP’nin yaptığı yasal değişikliği sendika ağaları tam bir suskunlukla karşıladılar. Yasal düzenlemenin yaratacağı olası sonuçların farkında olan sendika ağaları, bilerek sürece müdahale etmediler. Bu yaklaşım sendika ağalarının genel tutumunun parçasıdır.

Özelleştirme yağmasına hız kazandıracak yasaya karşı mücadeleyi örgütlemek, özelleştirmelere geçit vermemektir. Bugün işçi ve emekçiler yaşanan deneylerden de ders alarak “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” şiarını her zamankinden daha örgütlü birleşik bir güçle dile getirmelidirler.

 

 

 

 

 

 

Toplu sözleşme oyunu başladı

Kamu emekçilerinin önümüzdeki dönem için ücret ve haklarının belirlendiği “toplu sözleşme” oyunu başladı.

Hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Faruk Çelik’in katıldığı görüşmelerde kamu emekçilerinin grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı bulunmuyor.

Çelik’in, “Kamu görevlileri sendikacılığında ilk kez toplu sözleşme görüşmesi yapılmaktadır”‘ diyerek propaganda ettiği toplantılarda yandaş konfederasyon Memur Sen yetkili konfederasyon olarak katılırken KESK ise figüran olarak görülüyor.

4688 Sayılı Kanun’da değişiklik yapılmasını öngören “sahte sendika” yasa tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda 4 Nisan 2012 tarihinde kabul edilmiş, Cumhurbaşkanının “jet hızıyla” onayladığı yasa değişiklikleri, 11 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.