4 Mayıs 2012
Sayı: SYKB 2012/18

 Kızıl Bayrak'tan
Coşkulu, yaygın ve kitlesel
1 Mayıs
BDP heyetinin ABD gezisi
Yüzbinlerce işçi ve emekçi Taksim Meydanı’nı doldurdu
İzmir’de coşkulu ve kitlesel
1 Mayıs
Ankara’da kitlesel ve coşkulu
1 Mayıs!
Bursa’da iki 1 Mayıs
Türkiye’nin dört bir yanında
1 Mayıs kutlamaları
Kürdistan’da kitlesel 1 Mayıs
1 Mayıs’ta iş cinayetleri
TOGO’da direniş başladı!
Devrimci mirası yaşatmak,
daha ileriye taşımakla
mümkündür!
1 Mayıs dünya genelinde coşkuyla kutlandı
Almanya’da 1 Mayıs

Avrupa’da 1 Mayıs
Özelleştirmenin önündeki hukuki engeller kaldırıldı

“Karar; cezasızlıktır, karar beraattir,
karar yargısız infazı aklamaktır!”
Karadağ cinayeti davasında 7. duruşma
Fethiye davası üzerine
İzmir Öğrenci Kurultayı
üzerine
“Dilimin sınırları,
dünyamın sınırlarıdır!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İzmir Öğrenci Kurultayı üzerine...

Ekim Gençliği olarak çağrıcısı olduğumuz ve faaliyetlerinde yer aldığımız “Özgürlük ve Gelecek için İzmir Öğrenci Kurultayı” 21 Nisan günü Fuar Gençlik Tiyatrosu’nda gerçekleşti. İlk gününden itibaren kolektif bir üretim sürecinin ürünü olan kurultay, tüm eksikliklere rağmen alanlarda birtakım dinamikler yaratarak tartışmalara yol açmış ve nitelik olarak üst düzeyde bir etkinlikle tamamlanmıştır.


Kurultayın örgütlenme sürecine dair...

Kurultay çağrıcısı olduğumuz ilk toplantıda, tabana dayalı bir pratik-örgütsel sürecin örgütlenmesi için komitelere dayalı bir çalışmayı esas aldık. Bu doğrultuda kurultay bileşenlerinin fakültelerine uygun bir komiteleşme gerçekleştirildi. Hazırlık Öğrencileri Komitesi, İİBF Komitesi, Fen Komitesi, Mühendislik Komitesi ve Hukuk Komitesi olmak üzere beş farklı komite kuruldu. Bu komitelerin birkaçı sistemli bir çalışma yürütürken, diğerleri bir alt birim olmaktan öteye geçemedi.

Komite çalışmaları içerisinde en etkili ve sistemli çalışmayı yürüten komitelerden biri İİBF Komitesi oldu. İİBF Komitesi’nin dışında diğer komiteler görece atıl kaldılar. Bu noktada Hazırlık Komitesi’nin gerçekleştirmeye çalıştığı kimi pratikler anlamlı olsa da sürekli kılınamadı. Hazırlık Komitesi’nin, komitenin daha da kitleselleşebilmesi ve hazırlık eğitiminin daha geniş bir kitleyle yürütülmesi için çağrıcılığını yaptığı toplantının başarısızlığa uğraması, bu çabayı ileriye taşımayı engelledi. Dolayısıyla bu komite hazırlık eğitimin sorunlarını bir tarafa bırakarak, politik bir konu olarak emperyalist savaşları işleyen çalışmalar gerçekleştirdi. Mühendislik Komitesi, Ege Üniversitesi’nde faaliyet gösteren bir komiteydi. Ege Üniversitesi’nde Mühendislik Fakültesi’nin faşistlerin yoğun olarak var oldukları ve devrimci gençlik örgütlerinin çalışma yapmadığı bir alan olduğu düşünülürse, komite bileşenlerinin alanda faaliyet yürütmelerinin anlamı daha da önem kazanmaktadır. TMMOB’ye bağlı odalarla da ilişkiye geçen komitenin tüm kurultay bileşenleri tarafından karara bağlanan Bologna Süreci’ne ilişkin paneli gerçekleştirmemiş olması bir eksikliktir. Fen Komitesi ise Mühendislik Komitesi’nin yürüttüğü çalışmaya eşdeğer bir çalışma yürütmüştür. Hatta bu iki komite bir süre masalarını bile ortak açtı ki, bu sürecin bu şekilde işletilmesi bir dizi soruna yolaçtı. Hukuk Komitesi ise kurulan ama komiteleşemeyen tek alandır. Bu komitede yer alan arkadaşımızın tüm özverili çalışması bir komite oluşturmaya yetmedi.

Kurultay sürecinde Bologna Süreci’ne dair kurultay bileşenlerine yönelik gerçekleştirilen eğitim çalışması, tüm kurultay çalışması içerisinde gerçekleştirilen tek eğitim çalışması olması itibariyle anlamlıdır. Fakat gerçekleştirilen bu eğitim çalışmasının konusu olan Bologna Süreci’nin bir kitle çalışması konusu haline getirilememesi büyük bir eksikliktir.

Ayrıca kurultaya destek sağlamak ve kurultayı tüm İzmir kamuoyuna duyurmak amacıyla planlanan sendika, dernek ve oda ziyaretlerinin yapılmaması kurultayın en büyük eksikliklerinden biridir. Sistemli, ısrarlı bir çabanın olmaması nedeniyle birçok kurumun desteği alınamadı ve süreç bu açıdan başarısız kaldı. Bu sürecin başarısızlıkla sonuçlanmasının bir diğer nedeni ise sendikaların, meslek odalarının içesinde bulundukları apolitiklik tablolarıdır. Ancak sistemli ve ısrarlı bir pratiğin bu tutumu aşabildiğini de gösterdi. Eğitim-Sen 3 No’lu Şube ile kurulan ilişki ve sağlanan destek bunun en anlamlı örneğidir.

Kurultay çerçevesinde yapılan kitle çalışmalarını ele almak gerekirse; İİBF Komitesi’nin örgütlediği imza kampanyası dışındaki tüm pratikler, salt propaganda ile sınırlı kalan çalışmalar oldu. İlişkilere fanzinler dağıtıldı, afişleme çalışmaları yapıldı, bildiriler-davetiyeler dağıtıldı ama kurultay ya da kurultayın herhangi bir gündemi bir toplantıya, söyleşiye ya da panele konu edilemedi. Dağıtılan fanzinler üzerine, fanzinlerin dağıtıldığı ilişkiler ile konuşmaların yapılmaması propagandaya indirgenmiş bir kitle çalışmasının örneklerinden biridir.

Kurultay gününün planlaması ise kurultay bileşenlerinin gerçekleştirmiş oldukları en planlı-örgütlü süreçtir. Sahnenin kullanımı, konuşmaların içerikleri ve sıralaması, serbest kürsünün canlı kullanılması ve salon düzenine kadar birçok planlama ve pratik başarılıdır.

Kurultay gününe ilişkin olarak

Kurultay gününün örgütlenmesi üzerine yukarıda yapmış olduğumuz tartışmalara ek olarak burada biraz daha farklı bir tartışma yürüteceğiz. Bu tartışma kurultayı ve kurultay bileşenlerini de kapsayacak tartışmalar olsa da genel olarak İzmir’deki gençlik örgütlerini kapsayacaktır.

Kurultay çağrısının yapıldığı ilk afişten -ki kurultayın çağrısı bizler tarafından gerçekleştirildi- son güne kadar yapılan tüm afişlere ve kullanılan diğer tüm materyallerde “Kurultay Hazırlık Komiteleri” imzaları kullanıldı. Bu doğrultuda Kurultay Hazırlık Komiteleri’nin bileşeni olmak isteyen her kişi ve örgütlülük çalışmaların bir parçası olabilirdi. Fakat yerelimizdeki hiçbir gençlik örgütü böyle bir çaba ortaya koymadığı gibi dahası bazı gençlik örgütleri ilişkide oldukları kurultay bileşenlerine, kurultay karşıtı bir propaganda yürüttüler.

Ayrıca yaklaşık 10 gençlik örgütü kurultaya davet edilmesine rağmen DGH ve Gençlik Cephesi dışında bir katılım olmadı. Öğrenci Kolektifleri ise kurultay salonuna gelerek 3-4 dakika oturdu ve herhangi bir açıklama yapmadan salondan ayrıldı. Gençlik örgütlerine yapılan çağrıda, serbest kürsü bölümünde konuşabilecekleri hatta birçok kuruma isterse masa açıp gazete-dergi satışı gerçekleştirebilecekleri ifade edildi. Fakat kurultay günü Devrimci Liseliler Birliği ve Ekim Gençliği dışında serbest kürsüde konuşan bir gençlik örgütü olmadı.

Genel olarak kurultay

Kurultay nicelik olarak beklenenin altında bir katılımla gerçekleştirildi. Ancak bu zayıflığına rağmen birçok açıdan amacına ulaştı. Birçok öğrenci arkadaş, bu sürecin bir parçası oldu, faaliyet yürüttü, arkadaş çevresini sürecin parçası haline getirmek için çalıştı ya da kurultaya katarak örgütleyici bir rol oynadı. Bu çalışma boyunca kolektif bir emek harcadı ve örgütlü yaşamı tanıma imkanı buldu.

Öyle ki ilk defa bir sürecin parçası olan kurultay bileşenleri, kimi kurultay bileşenlerine yönelik polis merkezli faşist baskılara karşı konumlalarını değiştirmedi. Polisin kurultay bileşenlerinden bazılarının ailelerini arayarak ortamı terörize etmeye çalışmasına en anlamlı yanıt da bu oldu.

Kurultay bileşenlerinin var olan kolektif yapıyı koruyarak ve hatta güçlendirerek çıkartmayı düşündükleri fanzin çalışması anlamlı bir çalışmadır. Sonuç olarak fanzin çıkarılması süreci kolektivizmin devam edeceğini temsil etmektedir. Aynı bileşen toplanacak, tartışacak, yazacak ve yazdıklarını paylaşacaktır. Fakat çıkarılacak olan fanzin, bir akademik-ekonomik çalışmanın ötesine geçemeyen kurultay çalışmasını bu doğrultuda ileriye taşımak için amaca uygun değildir. Hâlbuki yapılması gereken kurultay çalışmasının akademik-ekonomik yönünü devrimci-siyasal bir çalışma ile birleştirmek olmalıdır. Var olan bu akademik-ekonomik mücadeleyi devrimci kılabilmenin yolu, öğrencilerin akademik-ekonomik sorunlarını dar ekonomik bir mücadelenin dışından ele almaktan geçmektedir. Yapılması gereken, kapitalizmin zemininde nihai çözümlerin olamayacağı bilinciyle hareket ederek, var olan sorunların politik eleştirisini yapmak ve başka bir dünya mücadelesini devrim mücadelesine dönüştürmekten geçmektedir.

İzmir Ekim Gençliği



 

 

 

Eskişehir’de Newroz soruşturması

18 Mart günü ülke genelinde yapılan Newroz kutlamalarını engellemeye çalışan sermaye devletinin baskı ve terörüne üniversite rektörlüklerinin soruşturma saldırısı eşlik ediyor.

Eskişehir’de Yenikent Mahallesi’nde kutlanması planlanan Newroz, polis engeliyle karşılaşmış ve iptal edilmişti.

Aradan geçen süre içerisinde 41 kişiye soruşturma açıldı. Bunun ardından ise 21 Mart günü Anadolu Üniversitesi’nde yapılan Newroz kutlaması için ayrıca bir soruşturma açıldı. Savcı-polis işbirliği ile yürütülen soruşturma kapsamında insanlar ayrı ayrı aranarak emniyete çağrıldı. Emniyete ifade vermek istemeyip doğrudan savcıya gidenler ise tekrar emniyete yönlendirildi. Emniyete giden kişilere ise psikolojik şiddet ve tacizde bulunuldu.

Ekim Gençliği / Eskişehir


 

 

 

Ankara’da Ekim Gençliği çalışması

Ekim Gençliği okurları 6 Mayıs’ta yapılacak etkinlik hazırlıklarını 1 Mayıs’ın ardından hız kesmeden sürdürdü. Bu kapsamda Cebeci, DTCF, Hacettepe ve ODTÜ’de İstanbul’da gerçekleştirilecek merkezi etkinliğin çağrısının bulunduğu afişler yaygın bir şekilde kullanıldı. Ayrıca standlar açılarak gençliğe Kızıl Bayrak ve Ekim Gençliği ulaştırıldı. 6 Mayıs’a çağrı yapan bildiriler de yaygın bir şekilde kullanıldı.

Çalışma mahallelere de taşındı. “Geleceğine sahip çık!” şiarlı afişler ve 6 Mayıs’a çağrı yapan afişler Tuzluçayır Mahallesi’nde de kullanıldı.

Ekim Gençliği / Ankara

 

 

 

 

 

Formasyon eylemine gözaltı

Öğrenci Gençlik Sendikası (Genç-Sen) üyesi 4 öğrenci, 27 Nisan günü Şişli İlçe Eğitim Müdürlüğü binasının giriş kapısına kendilerini zincirledi.

Fen-Edebiyat Fakülteleri’nde formasyon hakkının kaldırılmasını protesto eden Genç-Sen üyeleri, “Formasyon hakkımızı geri alacağız” pankartı açtı. Bir süre sonra eylem yerine gelen polis, zincirleri demir kesme makası ile keserek Genç-Sen’lileri gözaltına aldı. Öğrenciler gözaltına alınırken slogan atmaya devam ettiler.

 

 

 

 

“Satır dışarı, bilim içeri!”

Marmara Üniversitesi’nde son haftalarda gerçekleşen faşist saldırıları protesto etmek isteyen öğrenciler 27 Nisan günü Göztepe Kampüsü önünde eylem gerçekleştirdi.

Üniversite içerisinden gelen kitleyle buluşan öğrenciler ve Eğitim Sen adına birer basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasının ardından toplu bir şekilde Kadıköy Altıyol’a doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş Kadıköy Boğa’da sonlandırılarak burada tekrar bir açıklama yapıldı. Bu açıklamada üniversitelerin faşistlere bırakılmayacağı ve üniversite öğrencilerinin 1 Mayıs’ta alanlarda olacağı söylendi.

Ekim Gençliği / Marmara Üniversitesi