21 Ekim 2011
Sayı: SİKB 2011/40

 Kızıl Bayrak'tan
Gerici savaş ve saldırganlık
cephesini durduralım
Kirli savaşa son!
ABD düzmece iddialarla İran’ı tehdit ediyor, Türk devletini kışkırtıyor
Gözaltı ve tutuklama furyası
“Ekmek yoksa, pasta yiyin”
“Orta Vadeli” saldırı programı açıklandı
Devrimci işçilere sendikacı barikatı!
Hesap soralım!
Savranoğlu işçileri İzmir’e döndü
TİS Uzmanı İrfan Kaygısız:
“İşçi sınıfı üzerindeki baskı ve
sömürü artacak”
Başka dünya mümkün; sosyalizm!
Kapitalist metropollerde
protesto gösterileri!
‘’Yakında sizin kente geliyor” hazır mısınız?
Yunanistan: Emekçiler sel olup aktı
K-Pet’te direniş kazanacak!
Esir takası yapıldı.
Sendikal Güçbirliği Bursa Bölge Toplantısı
KESK grev hakkı için eylemdeydi
Asistan Hekim Kurultayı
gerçekleştirildi
Nitelikli ucuz yemek istiyorlar
Suzan Zengin
sonsuzluğa uğurlandı.
Kapitalist kriz ve devrim
“Bir mezarımız olsun”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Nitelikli ve ucuz yemek istiyorlar

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde (ÇOMÜ) eğitim- öğretim yılının başlaması ile birlikte yapılan yemekhane zammının geri çekilmesi için 16 Ekim günü Çanakkale Saat Kulesi önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.

Sendikaların da katılımıyla gerçekleşen açıklamada, ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner’in yemekhane zammına karşı üniversiteli öğrenciler tarafından başlatılan mücadele karşısında bir tüccar mantığıyla davrandığına dikkat çekildi. Rektörün öğrencinin en temel haklarından beslenme hakkını pazarlık konusu haline getirdiği söylendi. Rektörün yemek zammının geri çekilmesine karşılık yemek bursu alan öğrencilerin sayısını 700’den 300’e çekme tehdidinde bulunması teşhir edildi.

ÇOMÜ’de personel ve öğrencilere taşıt tanıtım pulu edinme zorunluluğu getirilmek istendiğine dikkat çekilen açıklamada, “Bu uygulama da üniversitenin, kendi öğrencisi ve çalışanından bir başka para kazanma yolu olarak gündeme gelmiştir” denildi.

Öğrencilerin “Yemekhane zammı geri çekilsin”, “İkinci öğündeki fiyat farkı ortadan kaldırılsın”, “Yemek bursu alan öğrenciler mağdur edilmesin” şeklindeki taleplerini sıralamasının ardından açıklama sonlandırıldı.

Ekim Gençliği / Çanakkale


UÜ’de IMF şefine protesto

Bursa’da Uludağ Üniversitesi’nde 13 Ekim günü Türkiye Ekonomi Kurumu (TEK) ve üniversite yönetimi tarafından düzenlenen 16. İktisat Sempozyumu’na konuşmacı olarak katılan Mark Lewis Öğrenci Kolektifleri üyesi öğrenciler tarafından “IMF defol” ve “Emperyalizme kalkan olmayacağız” pankartları ile karşılandı.

Üniversitede sermaye istemediklerini vurgulayan öğrenciler Lewis’i “IMF defol, üniversiteler bizimdir’’ sloganıyla protesto ettiler.

Sahneye yumurta atan öğrenciler salondan çıkarılırken iki üniversiteli yaralandı. Bir üniversiteli merdivenden aşağı itilerek darp edildi. Yaralı üniversiteli hastaneye kaldırıldı.


Kocaeli Üniversitesi’nde ÖGB terörü!

Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi’nde 13 Ekim günü yapılan Ekim Gençliği dergisi satışına ÖGB’ler saldırdı.

Sosyal tesislerde bulunan yemekhanede satış yapmak isteyen Ekim Gençliği okurları ÖGB’nin müdahalesine maruz kaldı. Satışı engellemek isteyen ÖGB, Ekim Gençliği okurlarını yemekhaneden atmaya çalıştı. Ekim Gençliği okurları çıkmamakta direnince ÖGB devrimci öğrencilere azgınca saldırdı. Saldırı “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganları ve ajitasyon konuşmalarıyla teşhir edildi.

Ekim Gençliği okurları satışlarına sosyal tesislerin önünde devam ederken, öğrencilerin desteği ve ilgisiyle karşılaştılar.

Ekim Gençliği / Kocaeli


OGÜ’de kampanya

Osmangazi Üniversitesi’nde ticari eğitime karşı başlatılan kampanya çerçevesinde çalışmalar devam ediyor.

“Emperyalizme kalkan olmayacağız” ve “Ticari eğitime hayır!” başlıklı iki yazıyı içeren ve üniversitedeki paralı hizmetleri (öğrenci belgesi, kimliği, transkript vb.) teşhir eden bülten okulda yaygın biçimde dağıtıldı.

14 Ekim günü Meşelik Kantini’nde biraraya gelen Genç-Senliler hava muhalefeti nedeniyle etkinliğin iptal edilmesine ve kantin toplantısı yapılmasına karar verdi. “Ticari eğitimin bireyciliğine, yozlaşmasına, rekabetine karşı sesimizi yükseltelim / Genç-Sen” yazılı ozalit kantin duvarına asıldı ve önüne konulan masalara Genç-Sen bayrakları asıldı. Böylelikle üniversite yönetiminin bildiri dağıtma, afiş asma, masa açma gibi faaliyetlere karşı yasakçı ve saldırgan tutumu fiilen delinmiş oldu. Ardından tüm masaları dolaşarak yapılan bülten dağıtımı ile öğrenciler Genç-Sen masasına davet edildi. Buradan öğrencilerin de katılımıyla toplantı başlatıldı.

Toplantıda paralı eğitim saldırıları teşhir edilirken Bologna süreciyle ticari eğitimin ulaştığı boyut ve buna karşı mücadele tartışıldı. Ardından 6 Kasım üzerinde duruldu. 17 Ekim-4 Kasım tarihleri arasında sürecek ve YÖK protestosu ile birleştirilecek olan ticari eğitime karşı imza kampanyasının planlaması yapıldı. Etkinliğe Anadolu Üniversitesi’nden Genç-Sen’liler de destek verdi.

 Ekim Gençliği / Eskişehir


 

 

Güvencesiz çalışma dayatması

AKP hükümeti sağlık hizmetini tekeller için dikensiz gül bahçesine çevirmek için tasarı üstüne tasarı hazırlıyor. ‘Tam gün’ uygulamasını KHK saldırısı ile yürürlüğe sokan hükümet, yasanın doğurduğu boşlukları da ‘yama yapmak’ suretiyle düzeltmeye çalışıyor. Bunu yaparken de hekimlerin haklarını tırpanlamaktan geri durmuyor.

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, muayenehanesi olan ya da başka bir yerde çalışan öğretim üyeleri için üniversitelerde sözleşmeli öğretim üyeliği statüsüne geçileceğini açıkladı. YÖK ve Sağlık Bakanlığı arasında yapılan görüşmeler sonucu yeni yapılacak düzenleme ile ‘’Tam Günden ayrılıp dışarı giden doktorların saat ücreti karşılığında üniversitede ders vermeleri, asistan yetiştirmeleri söz konusu’’ diyen Özcan, ‘’Buna göre, saat ücreti 300 TL. Ancak 600 TL’ye kadar çıkabilir. Bir öğretim üyesi haftada 10 saatten ayda en fazla 40 saat çalışabilecek’’ dedi.

Tasarıya göre ‘’Bir öğretim üyesi haftada 10 saatten ayda en fazla 40 saat çalışabilecek. Ameliyatlar da eğitimi içeriyorsa bu saatin içinde olacak. Tabi bu öğretim üyelerinin hiçbir güvencesi olmayacak.

Özcan’ın açıklamaları “sözleşmeli öğretim üyeliğinin” genel çalışma biçimi olarak yaygınlaştırılmak istendiğini gösteriyor. Özcan, şunları söyledi: ‘’Gerçekten bütün öğretim üyelerinin anlaşmalı statüye geçilmesine yol açabilir. O bakımdan çok son derece faydalı diye düşünüyoruz. Sözleşmeli statüde çalışacak öğretim üyelerinin üniversite rektör, dekan, dekan yardımcısı gibi idari görev yapmaları da sözkonusu değil. Onlardan sadece hizmet alınacak.’’

 

 

 

‘İthal hemşire’ geliyor

‘İthal doktor’ tartışmalarının ardından ‘ithal hemşire’ konusu da Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından gündeme getirildi.

Sağlık alanında çalışan emekçilerin sayısının yetersiz olduğu gerekçesiyle öne sürülen bu proje için yasal zemin hazırlanmaya çalışılıyor. Çünkü Türkiye’de yabancı doktor ve hemşire çalıştırmak mevcut yasalara göre yasak.

Sağlık alanını tekellerin sınırsız sömürüsüne açmak için birbiri ardına düzenlemeler yapılırken, ‘ithal doktor-hemşire’ de bu adımlardan birini oluşturuyor. Başbakan Erdoğan’ın “Dünyada 100-150 dolara çalışacak hekimler var, Türkiye’ye getirip hizmet ettireceğiz” söylemi de bu adımın ne demek olduğu konusunda yeterince açıklık sağlıyor.

Kendi ülkesindeki koşullar nedeniyle Türkiye’de çalışmaya razı olacak olan “ucuz iş gücü rezervi” konumundaki ithal doktor ve hemşireler, Türkiye’de hizmet veren sağlık emekçilerine karşı “koz” olarak da kullanılacak.